Kayıp İtfaiye Arabası. Пер Валё
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kayıp İtfaiye Arabası - Пер Валё страница 13
Adam kutuyu aldı, yanık sigarasını tekrar yaktı, kuru kuru ve boğazı çatlayarak öksürdü ve gözlerini kaldırdı.
“Hanımı öldürdüm,” dedi.
Benny Skacke elini not defterine uzattı, sakin ve otoriter olduğunu düşündüğü bir ses tonuyla sordu:
“Ah, evet. Nerede?”
Martin Beck ya da Kollberg’in orada olmasını dilerdi.
“Yarası mı? Kafasında.”
“Hayır, onu kastetmedim. Şu anda nerede yani?”
“Ah. Evde. Dansbanevägen 11 numara.”
“Adınız nedir?” diye sordu Skacke.
“Gottfridsson.”
Benny Skacke ismi not defterine yazdı, kollarını masaya dayayıp öne eğildi.
“Olay nasıl oldu, anlatabilir misiniz Bay Gottfridsson?”
Gottfridsson denen adam alt dudağını ısırdı.
“Şey,” dedi. “Şey, eve gittim ve başımın etini yemeye başladı, dırdır yaparak üstüme geldi. Yorgundum, cevap vermeye mecalim yoktu, ben de ona kapa çeneni dedim ama konuşmaya devam etti. Sonra birden gözüm döndü ve karım tekmeler atmaya, bas bas bağırmaya başladı. Ben de aldım kafasına vurdum da vurdum. Sonra yere düştü, biraz sonra ben korkup onu ayıltmaya çalıştım ama kalkmadı, yerde yığılıp kaldı.”
“Doktor çağırmadınız mı?”
Adam hayır anlamında başını salladı.
“Hayır,” dedi. “Öldü zannettim, o yüzden doktor getirmenin anlamı yoktu.”
Bir saniye sessizce oturdu. Sonra şöyle dedi:
“Ona zarar vermek istemedim. Sadece sinir oldum. Kafamın etini yerse böyle olur.”
Benny Skacke ayağa kalkıp kapının yanındaki askıdan paltosunu aldı. Ne yapması gerektiğini kestiremiyordu. Paltosunu giyerken konuştu:
“Yakındaki karakola gitmek yerine, niçin buraya geldiniz? Orası daha yakın.”
Gottfridsson ayağa kalkıp omuz silkti.
“Sandım ki… Böyle bir olay… cinayet falan hani, o yüzden…”
Benny Skacke kapıyı koridora doğru açtı.
“Benimle gelmelisiniz, Bay Gottfridsson.”
Gottfridsson’un oturduğu daireye gitmek birkaç dakikasını aldı. Adam elleri deli gibi titreyerek sessizce oturdu. Önden merdivenleri çıktı, Skacke ondan anahtarı alıp evin kapısını açtı.
Küçük, loş bir hole girdiler, üç tane kapı vardı ve hepsi kapalıydı. Skacke soru sorar gibi Gottfridsson’a baktı.
“İçeride,” dedi adam, soldaki kapıyı gösterip. Skacke üç adım attı, kapıyı açtı. Odanın içi boştu.
Mobilyalar salaş ve tozluydu fakat yerli yerinde görünüyordu ve ortada herhangi bir kavga izi yoktu. Skacke arkasını dönüp Gottfridsson’a baktı, adam hâlâ dış kapının yanındaydı.
“Burada kimse yok,” dedi.
Gottfridsson ona bakakaldı. Kapının eşiğine yaklaşırken elini kaldırıp yavaşça bir noktayı işaret etti.
“Ama,” dedi, “orada yatıyordu.”
Şaşkınlık içinde sağa sola bakındı. Sonra hole yürüyüp mutfak kapısını açtı. Mutfak da boştu. Üçüncü kapı banyoya açılıyordu ve orada da dikkat çeken bir şey yoktu.
Gottfridsson ellerini seyrek saçlarında gezdirdi.
“Ne?” dedi. “Orada yattığını gördüm.”
“Evet,” dedi Skacke. “Belki gördünüz. Ama belli ki ölmemiş. Hem bu sonuca nereden vardınız?”
“Görebiliyordum,” dedi Gottfridsson. “Hareket etmiyordu ve nefes almıyordu. Ve soğuktu. Ceset gibi.”
“Belki de sadece ölmüş gibi gelmiştir size.”
Skacke belki de bu adamın onunla dalga geçtiğini düşündü. Bütün hikâyeyi kafadan uydurmuş olabilirdi. Belki adamın karısı bile yoktu. Ayrıca, bahsi geçen kadının ölümü, dirilişi ve ortadan kayboluşu da adamı zerre kadar etkilemiyordu. Skacke, Gottfridsson’a göre ölü kadının yatmış olduğu yeri şöyle bir süzdü. Ne bir damla kan ne de başka bir şeyin izi vardı.
“Evet,” dedi Skacke. “Şu anda burada değil. Belki de komşulara sormalıyız.”
Gottfridsson onu bu fikirden caydırmaya çalıştı.
“Hayır, yapma. Aramız pek iyi değildir. Ayrıca günün bu saatinde evde olmazlar.”
Adam mutfağa gidip tahta sandalyeye oturdu. “Karı hangi cehennemde acaba,” dedi.
Tam o anda dış kapı açıldı. Hole giren kadın kısa boylu ve tombuldu. Üstünde uzun bir önlük ve hırka vardı, başına eşarp bağlamıştı. Bir elinde file çanta taşıyordu.
Skacke ilk önce söyleyecek bir şey bulamadı. Kadın da ağzını açmadı. Hızlıca yanından geçip mutfağa girdi.
“Ah, evet, bakıyorum da dönmüşsün, dönmeden duramadın değil mi seni sersem?”
Gottfridsson kadına bakakaldı ve bir şey demek için ağzını açtı. Karısı file çantayı güm diye mutfak masasına atıp konuştu:
“Bu yaratık da kim böyle? İçkici arkadaşlarını eve toplaman hiç hoş değil, biliyorsun. Siz ayyaşlar gidin başka yerde kafaları çekin.”
“Affedersiniz,” dedi Skacke emin olamayarak. “Kocanız sizin bir kaza geçirdiğinizi ve şey olduğunuzu sanmış…”
“Kaza mı,” diye homurdandı kadın. “Pabucumun kazası.”
Birden arkasına dönüp Skacke’ye düşmanca baktı.
“Onu biraz korkutayım dedim işte. O hâlde eve gelmiş, günlerce dışarıda içtikten sonra kavgaya tutuşuyor benimle. Her şeyin bir sınırı var.”
Kadın eşarbını çıkardı. Çenesinde küçük bir morluk vardı ama onun haricinde her yeri sağlam gözüküyordu.
“Nasıl hissediyorsunuz?” diye sordu Skacke. “Bir yeriniz acımıyor ya?”
“Püf!” dedi kadın. “Beni yere devirince, öylece yatıp bayılmış numarası yapmaya karar verdim.”
Kadın, adama döndü.
“Biraz