Amerikan masalları. Лаймен Фрэнк Баум

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Amerikan masalları - Лаймен Фрэнк Баум страница 4

Жанр:
Серия:
Издательство:
Amerikan masalları - Лаймен Фрэнк Баум

Скачать книгу

Victor, soğukta kalmış gibi titriyordu.

      “Evet, var,” dedi Martha. “Silahları, kılıçları, sonra tabancaları ve baltaları var ve de…”

      “Ve de ne?” diye sordu Luigi.

      “Topları var!”

      Üç zalim haydut inleyip sızlanmaya başladı. Beni, derin bir sesle konuştu:

      “Umarım işkence etmeden bizi çabucak öldürürler. Bu Amerikalıların, gizli Kızılderililer olduklarını duymuştum. Kana susamışlardır ve etrafa dehşet saçarlar.”

      “Çok doğru!” diye iç geçirdi şişman adam omuz silkerek.

      Martha birden pencereden çekildi.

      “Sizler benim dostlarımsınız, değil mi?” diye sordu haydutlara.

      “Her zaman hizmetindeyiz!” diye cevap verdi Victor.

      “Emrine amadeyiz!” diye seslendi Beni.

      “Sana canımız feda!” diye ekledi Luigi, nasılsa öleceğim diye düşünüyordu.

      “O hâlde kurtaracağım sizi,” dedi kız.

      “İyi ama nasıl?” diye sordu üç haydut aynı anda.

      “Şu sandığa geri girin,” dedi kız. “Sandığın kapağını kapatacağım ki sizi bulamasınlar.”

      Şaşkın ve kararsız bir hâlde etrafa bakındılar ama kız bağırdı:

      “Haydi, çabuk olun! Birazdan sizi tutuklamaya gelirler.”

      Bunun üzerine Luigi hemen sandığa atladı ve en alta uzandı. Beni onu izleyip arka tarafa geçti. Nazik bir edayla kızın elini öptükten sonra Victor da diğer ikisine katıldı.

      Sonra Martha hemen kapağı bastırdı ama kapak kapanmıyordu.

      “Biraz sıkışın,” dedi.

      Luigi homurdandı.

      “Elimden geleni yapıyorum, Küçükhanım,” dedi Victor, en üstte o vardı. “Ne var ki daha evvel gayet rahat bir şekilde sığdığımız sandık şimdi üçümüze dar geliyor.”

      “Çok doğru!” diyen şişman adamın boğuk sesi işitildi.

      “Neyin yer kapladığını biliyorum,” dedi Beni.

      “Ne?” diye sordu Victor, endişeli bir sesle.

      “Ne olacak? Turta!” diye cevap verdi Beni.

      “Çok doğru!” şeklinde bir karşılık geldi en alttan.

      Martha kapağın üzerine oturup bütün ağırlığını vererek bastırdı. Nihayet kapak kapandı, kilit yerine oturdu. Sonra ayağa kalkıp var gücüyle anahtarı çevirdi.

      Cam Köpek

      Bir zamanlar bir gecekondunun üst katında başarılı bir büyücü yaşardı. Zamanını özenle çalışarak ve çok düşünerek geçirirdi. Büyücülük hakkında bilmediği çok az şey vardı çünkü kendisinden önce yaşamış bütün büyücülerin kitapları ve tarifleri vardı elinde. Ayrıca kendisi de pek çok sihir icat etmişti.

      Hayran olunası bu kişi, aslında çok mutlu olabilirdi. Tabii, dertlerine derman aramak için ona danışmaya gelen insanlar (ki içinde bulundukları durum, onu hiç de alakadar etmiyordu) yüzünden çalışmaları yarıda kesilmese ve buz satıcısı, sütçü, fırıncının çırağı, çamaşırcı adam ile fıstıkçı kadın saatli saatsiz kapıyı çalıp durmasaydı. Bu insanların hiçbiriyle uğraşmaya tenezzül etmiyordu ama yine de her gün kapısına gelip şu veya bu konuda görüşmek, mallarını satmak istiyorlardı. Tam kitaplarına dalıp gitmişken ya da kaynamakta olan koca bir kazanı seyretmeye odaklanmışken kapısı çalınıverirdi. Davetsiz misafiri başından savardı fakat bütün düşünceleri dağılmış ya da üzerinde çalıştığı karışım mahvolmuş olurdu.

      Nihayet rahatsız edilmekten bıkıp tepesi atınca insanları kapısından uzak tutacak bir köpek edinmeye karar verdi. Köpeği nereden bulacağını bilmiyordu ama yan dairede yoksul bir cam ustası yaşıyordu. Biraz hoşbeş etmişliği vardı bu adamla. Bu nedenle, komşusuna gidip sordu:

      “Nereden bir köpek bulabilirim?”

      “Ne tür bir köpek istiyorsun?” diye sordu cam ustası.

      “İyi bir köpek. Şöyle güzelce havlayıp insanları uzak tutacak türden. Bakımı zor olmayan, ekmek su istemeyen, pire sıkıntısı olmayan, titiz ve temiz bir köpek. Tüm emirlerime riayet edecek bir köpek, yani kısacası iyi bir köpek,” dedi büyücü.

      “Öylesi bir köpeği bulmak zor iş,” dedi cam ustası. O sırada, camdan bir çiçek saksısı yapmakla meşguldü. Saksının içinde pembe camdan bir gül çalısı ile yine camdan yeşil yapraklar ve sarı güller vardı.

      Büyücü, düşünceli bir şekilde onu seyretmekteydi.

      “Baksana, camdan bir köpek yapamaz mısın bana?” diye sordu.

      “Yapabilirim, tabii,” dedi cam ustası. “Ama insanlara havlayamaz benim yapacağım köpek.”

      “Ah, orasını bana bırak,” diye cevap verdi büyücü. “Cam bir köpeği bile havlatamıyorsam, yazıklar olsun benim büyücülüğüme.”

      “Pekâlâ, madem cam bir köpek işime yarar diyorsun, memnuniyetle yardım ederim sana. Yalnız, emeğimin karşılığını isterim.”

      “Elbette,” diyerek onayladı büyücü. “Ama para dediğiniz şu berbat şeyden yok bende. Evimdeki eşyalardan alabilirsin ustalığının karşılığında.”

      Cam ustası bir süre düşündü.

      “Romatizmama iyi gelecek bir şey verebilir misin bana?” diye sordu.

      “Tabii, veririm.”

      “Anlaştık öyleyse. Hemen köpeği yapmaya başlayayım. Ne renk cam kullanmamı istersin?”

      “Pembe güzel bir renk,” dedi büyücü. “Gerçi bir köpek için alışıldık bir renk değil.”

      “Doğru, ama öyle istiyorsan pembe yaparım,” diye cevap verdi cam ustası.

      İki komşu böylece anlaştıktan sonra, büyücü tekrar çalışmasına döndü. Cam ustası de söz verdiği cam köpeği yapmak üzere işe koyuldu.

      Ertesi sabah kolunun altında cam bir köpekle büyücünün dairesine girdi ve köpeği özenle masanın üzerine koydu. Çok güzel bir pembe cam kullanmıştı. Bükülerek yapılmış camdan hoş bir kürkü vardı köpeğin, boynunda ise mavi camdan bir kurdele. Gözleri erkeklerin taktığı cam gözlerin çoğu gibi siyah birer noktaydı ve zeki bakışlıydı.

      Büyücü, cam ustasının yeteneği karşısında

Скачать книгу