Amerikan masalları. Лаймен Фрэнк Баум
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Amerikan masalları - Лаймен Фрэнк Баум страница 6
Ama uşak, kapıyı açtığında cam köpeğin hışımla fırlayıp öfkeyle ona havlamasına şaştı kaldı.
“Köpeği uzaklaştırın,” diye bağırdı korku içinde.
“Yapamam, efendim,” diye cevap verdi uşak. “Hanımım, siz her geldiğinizde havlamayı emretti köpeğe. Dikkat etseniz iyi olur efendim,” diye ekledi, “çünkü sizi ısırırsa, cam fobisi kapabilirsiniz!”
Bu sözler cam ustasını öyle korkuttu ki ardına bakmadan kaçtı. Ama yol üzerinde bir eczaneye girip cebindeki son kuruşu telefonu kullanmak için harcadı. Köpek tarafından ısırılmadan Bayan Mydas’la konuşmak istiyordu.
“Pelf 6742’yi bağlayın lütfen!” dedi.
“Alo! Ne istemiştiniz?” diye sordu karşıdaki ses.
“Bayan Mydas’la konuşmak istemiştim,” dedi cam ustası.
Bunun üzerine tatlı bir ses cevap verdi: “Ben Bayan Mydas, niçin aramıştınız?”
“Neden öyle zalimce davrandınız bana, neden cam köpeği üzerime saldınız?” diye sordu zavallı adam.
“Doğruyu söylemek gerekirse,” dedi kadın, “dış görünüşünüz hiç hoşuma gitmedi. Yanaklarınız solgun ve sarkık, gereğinden uzun saçlarınız keçe gibi, gözleriniz ise küçücük ve kıpkırmızı. Kocaman kaba elleriniz var. Üstelik çarpık bacaklısınız.”
“Ama bunları değiştirmek gelmez ki elimden!” diye yakındı cam ustası. “Hem, benimle evleneceğinize söz vermiştiniz.”
“Birazcık yakışıklı olsaydınız, sözümü tutardım,” diye cevap verdi kadın. “Fakat bu koşullar altında bana uygun bir eş olamazsınız. Malikâneme yaklaşmaya kalkarsanız, köpeği üzerinize salıveririm, bilmiş olun!” Bu sözleri söyleyip telefonu kapattı, söyleyeceği başka bir şey kalmamıştı.
Sefil hâldeki cam ustası evine döndü. Yüreği, hayal kırıklığıyla dolmuştu. Odasına girip yatağının kenarındaki demire bir ip bağlamaya başladı. Kendini asmaktı niyeti.
O sırada kapı çaldı. Büyücü gelmişti.
“Köpeğimi kaybettim,” dedi.
“Gerçekten mi?” diye cevap verdi cam ustası ipe düğüm atarken.
“Evet. Biri çaldı köpeğimi.”
“Çok kötü olmuş,” dedi cam ustası umursamadan.
“Bana yeni bir köpek yapman gerek,” dedi büyücü.
“Yapamam. Bütün aletlerimi attım.”
“Ne yapacağım o zaman?” diye sordu büyücü.
“Bilmiyorum. Belki köpeği bulana ödül verebilirsin.”
“Ama hiç param yok ki!”
“O zaman iksirlerinden birini ver,” diye öneride bulundu cam ustası, kafasını sokacağı bir ilmek atmakla meşguldü.
“Verebileceğim tek şey,” diye cevap verdi büyücü, düşünceli bir şekilde, “bir güzellik tozu.”
“Ne!” diye feryat kopardı cam ustası, ipi yere atarak. “Elinde öyle bir şey var mı gerçekten?”
“Var, tabii. Tozdan biraz yutan, anında dünyanın en güzel insanı olur.”
“Eğer böyle bir ödül sunacaksan, senin için köpeğini bulurum. Çünkü şu hayatta en çok istediğim şey yakışıklı olmaktır.”
“Ama seni uyarayım, bu güzellik sadece dışını kapsayacak,” dedi büyücü.
“Olsun,” diye cevap verdi cam ustası. “Toprak olduğumda güzel olup olmamam umrumda olmayacak nasılsa.”
“Madem öyle, köpeğimi nerede bulacağımı söylersen sihirli toz senin olur,” diye söz verdi büyücü.
Bunun üzerine cam ustası dışarı çıkıp köpeği aramış gibi yaptı. Biraz zaman geçtikten sonra geri geldi:
“Köpeğinin nerede olduğunu buldum. Bayan Mydas’ın malikânesinde görebilirsin onu.”
Büyücü hemen Bayan Mydas’ın evine doğru yola çıktı. Cam köpek hemen dışarı fırlayıp havlamaya başladı. Bunun üzerine büyücü ellerini açıp bir büyü yaptı ve köpeği uyuttu. Sonra hayvanı kaldırıp eve götürdü.
Ardından ödül olarak güzellik tozunu cam ustasına verdi. Adamcağız tozu yutar yutmaz dünyanın en yakışıklı adamına dönüştü.
Tekrar Bayan Mydas’ın evine gittiğinde havlayan köpek yoktu artık. Genç kadın, cam ustasının güzelliğini görünce hemen âşık oldu.
“Ne olurdu bir kont ya da prens olsaydınız,” diye iç geçirdi. “O zaman hemen evlenirdim sizinle.”
“Prensim zaten,” diye cevap verdi adam, “Cam Köpek Ustalarının Prensi’yim.”
“Ah!” dedi kadın, “Öyleyse, ayda dört dolar almayı kabul ederseniz düğün davetiyelerini hemen yaptırırım.”
Adam tereddüt etti ama yatağının kenarında asılı ipi hatırlayınca, bütün şartları kabul etti.
Böylece evlendiler. Kocasının güzelliğini çok kıskanan gelin, ona hayatı zindan etti, bir köpekten farksız yaşattı. Adam da bir sürü borca harca girip karısının canını yaktı.
Cam köpeğe gelince, büyücünün sihir marifeti sayesinde yine havlamaya başlayıp kapı önünde bekçilik etti. Sanırım hâlen oradadır.
Quok Kraliçesi
Evvel zaman içinde bir kral vardı. Ama günleri sayılı her fani gibi, bu kral da vakti gelince öldü.
Tüm ömrünü müsriflikle geçiren bu kral, tam da zamanında göçmüştü bu dünyadan. Tebaası, onun yokluğuna pek kolay alışacaktı doğrusu.
Babasından ağzına kadar para ve mücevher dolu bir hazine kalmıştı. Oysa aptal kral, bütün ömrünü sefahatle geçirerek bu mirasın her kuruşunu sağa sola savurup servetini tüketmişti. Sonra da halkını, yoksulluğa sürükleme pahasına ağır vergilere bağladı ama onlardan aldığı paraları da aynı müsriflikle yiyip bitirdi. Ardından da saraydaki bütün eski mobilyaları satmak zorunda kaldı, gümüş ve altınlarla bibloları elden çıkardı. Kıymetli halıları, dekorları ve hatta kendi gardırobunu bile sattı. Yırtık giysisini örten, kirli ve güvelerin yediği benekli kürkten başka bir şey kalmadı üstünde. Sattığı bütün bu eşyalar karşılığında