Türkçede Deyimler. Неизвестный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkçede Deyimler - Неизвестный автор страница 2

Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkçede Deyimler - Неизвестный автор

Скачать книгу

açıp gözünü yummak: Ağır sözler söylemek.

      Ağzını açmak: Ağır sözler söylemek.

      Ağzını açmamak: Ses çıkarmamak.

      Ağzını bıçak açmamak: Çok üzüntülü olup konuşmamak.

      Ağzını bozmak: Sövmek, kötü sözler söylemek.

      Ağzını havaya açmak: Umduğunu elde edememek.

      Ağzını tutmak: Boşboğazlık etmemek.

      Ağzını yoklamak: Sezdirmeden söyleterek öğrenmek.

      Ağzının içine bakmak: Birini seve seve, dikkatle dinlemek.

      Ağzının kokusunu çekmek: Birinin kötü davranışlarına katlanmak.

      Ağzının suyu akmak: Çok imrenmek.

      Ağzının tadı bozulmak: Rahatı kaçmak.

      Ağzının tadını bilmek: İyi ve güzel şeyleri bilmek.

      Ahı yerde kalmamak: Bedduası tutmak.

      Ahı tutmak: Bedduaya uğramak.

      Ahım şahım: Değerli olan.

      Akla karayı seçmek: Çok zahmet çekmek.

      Akıl kutusu: Çok akıllı, her şeye aklı eren.

      Aklı başına gelmek: Kendine gelmek.

      Aklı başından gitmek: Ne yapacağını şaşırmak.

      Aklı ermek: Bir şeyi iyi anlamak.

      Aklı kesmek: Bir şeyin olabileceğine inanmak.

      Aklına esmek: Durup dururken bir şeyi yapmak istemek.

      Aklına gelmek: Bir şeyi hatırlamak.

      Aklına koymak: Bir şeyi yapmaya kesinlikle karar vermek.

      Aklına sığdırmak: Aklı almak.

      Aklını başına almak: Akıllanmak.

      Aklını başından almak: Düşünemeyecek duruma getirmek; şaşırmak.

      Aklını çelmek: Kararını değiştirtmek. Kandırmak.

      Aklı yatmak: Bir işin olabileceğine inanmak.

      Akıntıya kürek çekmek: Olmayacak bir iş için boş yere uğraşmak.

      Akan sular durmak: İtiraza yer kalmamak. Sükûnete ermek; dinginliğe ermek.

      Alı al mor u mor: Çok telaş ve yorgunluktan yüzleri kızarmak.

      Al aşağı etmek: Birini yerinden indirmek.

      Alaya almak: Alay etmek.

      Alayında olmak: Bir şeyi ciddiye almamak.

      Alet olmak: Kötü bir işte aracılık etmek.

      Alıcı gözüyle bakmak: İnceden inceye gözden geçirmek.

      Alnı açık yüzü ak: Hesabını veremeyecek hiçbir şeyi olmamak.

      Allah’tan bulmak: Cezasını Allah vermek. Müstahakını bulmak.

      Al kanlara boyanmak: Vurulup kanı akmak.

      Alt etmek: Yenmek.

      Altı kaval üstü şişhane: Altı üstüne uymaz. Uyumsuz giysi veya davranış.

      Altında kalmak: Bir şeyi karşılıksız bırakmak.

      Altını üstüne getirmek: Karmakarışık etmek.

      Alttan almak: Yumuşak davranmak. Sesini çıkarmamak.

      Altın adını bakır etmek: İyi ününü kötüye çıkarmak.

      Altın bilezik: Her zaman para getirir sanat. Meslek.

      Altmış altıya bağlamak: Atlatmak.

      Alttan alta: Belli etmeden, duyurmadan.

      Aman dedirtmek: Boyun eğdirmek.

      Aman dilemek: Sığınmak, yardım istemek.

      Aman vermemek: Acımamak, göz açtırmamak, kıymak.

      Ana baba günü: Kalabalık, sıkıntılı telaşlı durum.

      Anan yahşi baban yahşi: Birisine çok yalvarıldığı anlatılmak istenir.

      Anasından emdiği süt burnundan gelmek: Çok zahmet çekmek.

      Anasını ağlatmak: Çok üzüntü vermek.

      Anasının ipliğini pazara çıkarmak: Kopuk, serseri kimseler için söylenir.

      Anasının nikâhını istemek: Bir şeye değerinden fazla para istemek.

      Anca beraber kanca beraber: Bir işte birlik olmanın gerektiğini anlatır.

      Ar damarı çatlamak: Utanma duygusu olmamak.

      Aradan kara kedi geçmek: Dostluğun bozulması.

      Aralarını bulmak: Uzlaştırmak, barıştırmak.

      Arap saçına dönmek: Karmakarışık olmak.

      Arkadan söylemek: Bir kimseyi kendisi yokken çekiştirmek. Dedikodu yapmak. Dedikodu yapmak.

      Arkasına düşmek: Israrla takip etmek, peşine düşmek. Peşini bırakmamak.

      Arkasını almak: Son vermek.

      Armudun sapı var üzümün çöpü var demek: Her şeyde bir kusur bulmak. Hiçbir şeyi beğenmemek.

      Arpacı kumr usu gibi düşünmek: İmkânsızlık içinde kalıp derin derin düşünmek.

      Aslan

Скачать книгу