Türkçede Deyimler. Неизвестный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkçede Deyimler - Неизвестный автор страница 5

Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkçede Deyimler - Неизвестный автор

Скачать книгу

dostu: Çok yakın dost.

      Canı gönülden: Gönülden istemek.

      Can kalmamak: Bitkin hâle gelmek.

      Can kulağıyla dinlemek: İlgiyle dinlemek.

      Can kurban: Çok beğenmek.

      Can pazarı: Ölüm kalım yeri.

      Can sıkıntısı: İç rahatsızlığı.

      Can yakmak: Büyük zararlar vermek.

      Canı yanmak: Zarar görmek, üzülmek.

      Can yoldaşı: Arkadaş.

      Cana can katmak: Kuvvetlendirmek.

      Cana kastetmek: Öldürmek istemek.

      Cana kıymak: Öldürmek.

      Cana minnet bilmek: Büyük istekle razı olmak, kabul etmek.

      Cana susamak: Çok kızmak.

      Cana tak demek: Ölümcül dereceye varmak. Dayanılmaz hale gelmek.

      Cana yakın: Sevimli, sevgi toplayan.

      Candan geçmek: Ölmek.

      Canı burnuna gelmek: Bir işte zorluk çekmek.

      Canı çıkmak: Ölmek.

      Canı istemek: Arzu duymak.

      Canı yanmak: Fazla acı duymak.

      Canına değmek: Fazla hoşlanmak. Ruhu şad olmak.

      Canına kâr etmek: Artık gerçeği anlamak.

      Canına kıymak: Acımadan öldürmek. İntihar etmek.

      Canına minnet: Elde edince sevinilecek şey.

      Canına okumak: Perişan etmek.

      Canına susamak: Birini veya kendini öldürmek istercesine hareket etmek.

      Canına tak demek: Dayanmanın, tahammülün daha da ilerisine geçmek.

      Canına yetmek: Tahammülü aşmak.

      Canını çıkarmak: Çok yormak.

      Canını dişine takmak: Ölümü göze almak.

      Canını sıkmak: Üzmek.

      Canının derdine düşmek: Kendinden başkasını düşünmemek.

      Canının içine sokacağı gelmek: Pek çok sevmek.

      Canla başla: Çok içten.

      Canlı cenaze: Çok zayıf.

      Cart curt etmek: Sağa sola tehditler yağdırmak.

      Cayırtıyı koparmak: Bağırıp gözdağı vermek.

      Cemaziyelevvelini bilmek: Bir kimsenin geçmişteki hayatının kötülüğünü bilmek. Evveliyatını bilmek.

      Cendereye koymak: Fazla sıkıştırmak.

      Cebe indirmek: Emeksiz kazanılan para. Rüşvet ve hırsızlık için de kullanılır.

      Cebi delik: Parasız, yoksul.

      Cebinden çıkarmak: Birinden üstün olmak.

      Cebini doldurmak: Kendine servet sağlamak.

      Cepten vermek: Kendi malından vermek.

      Cephe almak: Birine karşı durmak.

      Ciğer dağlamak: Çok büyük acı duyurmak.

      Ciğer yakmak: Büyük acı vermek.

      Ciğeri sızlamak: Çok acı duymak.

      Ciğeri beş para etmemek: Çok değersiz, aşağı. Kötü huylu.

      Ciğerini okumak: Aklından geçeni bilmek.

      Cim karnında bir nokta: Çok cahil, bir şey bilmeyen. Çok küçük veya değersiz.

      Cin çarpmak: Birdenbire, çok şaşırmak; farklı davranmak.

      Cin fikirli: Çok zeki, çok kurnaz.

      Cinler cirit oynamak, Cinler top oynamak: Çok ıssız, korkulacak yer.

      Cirmi kadar yer yakmak: Fazla önemli bulmamak.

      Curcunaya çevirmek: Ortalığı velveleye vermek.

      Cümbür cemaat: Topluca. Hep beraber.

      – Ç —

      Çalım satmak: Kurulmak, olduğundan başka türlü görünmek.

      Çalıp çırpmak: Hırsızlık etmek.

      Çam devirmek: Kabalık etmek, pot kırmak.

      Çam yarması: İri yarı adam.

      Çamur atmak: İftira etmek.

      Çanak açmak: Dilenmek.

      Çanak tutmak: Kendi istemek, dilenmek.

      Çanak yalamak: Dalkavukluk etmek.

      Çanına ot tıkamak: Susturmak.

      Çarığı çekmek: Yola çıkmak.

      Çarıklı diplomat: Göründüğünden daha zeki, daha becerikli.

      Çatal kazık: Yürümeyen iş. İmkânsız.

      Çay kenarında kuyu kazmak: Elde imkân varken, başka imkânlar aramak.

      Çeki düzen vermek: Yoluna koymak, toparlamak.

      Çekirdekten yetişme: Bir işe küçük yaştan başlamak.

      Çene çalmak: Gevezelik etmek.

Скачать книгу