Türkçede Deyimler. Неизвестный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkçede Deyimler - Неизвестный автор страница 3

Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkçede Deyimler - Неизвестный автор

Скачать книгу

almak: Çok sert konuşanın karşısında yumuşak bir dil kullanmak.

      Aşık atmak: Yarışmak.

      Aşka gelmek: Aşırı duygulu olmak.

      Aşketmek: Şiddetle vurmak. Tokat atmak.

      At oynatmak: Herhangi bir konuda istediği gibi davranmak.

      Ateş açmak: Silah kullanıp, mermi atmak.

      Ateş almak: Tutuşmak. Birdenbire kızmak, öfkelenmek.

      Ateş bacayı sarmak: Bir işin önüne geçilmez bir hâl alması, olup bitmesi. Aşık olmak; sevdaya tutulmak.

      Ateş kesmek: Silah bırakışması. Barış yapmak.

      Ateşle oynamak: Çok tehlikeli bir işe girişmek.

      Ateş pahası: Çok pahalı.

      Ateş püskürmek: Çok kızmak.

      Ateş saçmak: Çok kızmak.

      Ateş yağdırmak: Çok kızıp, bağırıp çağırmak.

      Ateşe atılmak: Göz göre göre tehlikeye atılmak.

      Ateşe körükle gitmek: Bir işe karşı kışkırtıcı davranış göstermek.

      Ateşe yakmak: Birini kötü duruma sokmak.

      Ateşe yanmak: Kötülüğe uğramak.

      Ateşine yanmak: Birinin yüzünden kötü bir duruma düşmek.

      Atıp tutmak: Kötü söylemek. Palavra atmak.

      Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu seviyeden daha aşağılara düşmek.

      Avucunu yalamak: Umduğunu elde edemeyenler için kullanılır.

      Avucunun içine almak: Bir kimseyi dilediği gibi yönetmek.

      Avuç açmak: Dilenmek.

      Ayak atmak: Varmak, girmek.

      Ayak bağı: Engel.

      Ayak basmak: Bir yere varmak.

      Ayak diremek: Direnmek. İnatlaşmak.

      Ayak öpmek: Yalvarmak.

      Ayak sürtmek: Dolaşmak. Bereket getirmek.

      Ayak sürümek: Geciktirmek. Gönülsüz olmak.

      Ayak takımı: Düşük, eğitim görmemiş kimse.

      Ayak uydurmak: Bir duruma uymak.

      Ayağa düşmek: Yalvarmak. Değerini yitirmek.

      Ayağa kaldırmak: Heyecana düşürmek. Ortalığı birbirine katmak. Telaşa vermek.

      Ayağı alışmak: Bir yere gitmeye alışmak.

      Ayağı dolaşmak: Şaşırmak.

      Ayağı göğe ilişmek: Umulmadık engele uğramak.

      Ayağı suya ermek: Gerçeği anlayıp aklı başına gelmek.

      Ayağı yerden kesilmek: Çok sevinmek.

      Ayağı ile gelmek: Kendi isteğiyle gelmek.

      Ayağı ile gitmek: Kendi isteğiyle gitmek.

      Ayağı uğurlu: Bir yere varmakla iyi işlerin olması.

      Ayağına kapanmak: Yalvarmak.

      Ayağına kara su inmek: Uzun süre ayakta bekleyerek yorulmak. Çok yürümek.

      Ayağına sıkı: Yorulmayan, hızlı yürüyen.

      Ayağını denk almak: Uyanık bulunmak.

      Ayağını kaydırmak: Birini işinden etmek.

      Ayağında donu olmamak: Yoksul.

      Ayağının altına karpuz kabuğu koymak: Bir kimseyi düzenle yerinden etmek. Hainlik etmek.

      Ayağının türabı olmak: Birine kul gibi bağlanmak.

      Ayak uydurmak: Yürüyüşünü ya da davranışını başkalarına göre ayarlamak.

      Ayakları geri geri gitmek: Bir yere istemeye istemeye gitmek.

      Ayaklı kütüphane: Çok şey bilen.

      Ayakta tutmak: Bir şeyi devamlı kılmak. Güç vermek.

      Ayranı kabarmak: Coşmak, gayrete gelmek.

      Aza çoğa bakmamak: Olanla yetinmek.

      – B —

      Baba adam: Yaşlıca, olgun, iyi yürekli adam. Merhametli insan.

      Baba ocağı: Babadan kalma ev.

      Baba yurdu: Babadan dededen kalma ev, yer. Sıla.

      Bağrına taş basmak: Her türlü acıya katlanmak.

      Bağrı yanık: Kederli.

      Bahtı açık: Talihli.

      Bahtı kara: Talihsiz.

      Bal alacak çiçeği bilmek: Yararlı olacak şeyi bilmek. Çıkarını bilmek.

      Balon uçurmak: Asılsız haber yaymak.

      Balta olmak: Rahatsız etmek.

      Baltayı taşa vurmak: Bilmeden dokunucu söz söylemek, pot kırmak.

      Bana mısın dememek: Aldırmamak.

      Barut kesilmek: Çok kızmak.

      Barutla oynamak: Tehlikeli işlere girişmek.

      Basireti bağlanmak: İyi düşünememek.

      Baskın

Скачать книгу