Kutadgu Bilig`den Seçmeler. Yusuf Has Hacib
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kutadgu Bilig`den Seçmeler - Yusuf Has Hacib страница 3
Ey kuvvetli, kadir, ebedî ve müstağni olan Tanrı, senden başkasına bu ad yakışmaz.
Ululuk ve büyüklük sana mahsustur; sana eş ve denk olan başka biri yoktur.
Ey bir olan Tanrı, bir başkası sana şerik koşulamaz; başta her şeyden evvel ve sonda her şeyden sonra sensin.
Senin birliğin hesaba gelmez, bu kudretin her şeye hâkimdir.
Sen şüphesiz birsin, ey sonsuz Tanrı; istisna sayıya gelmez.
Ey içi ve dışı bilen, ey hakka’l-yakîn; gözden uzaksın, fakat gönüle yakınsın.
Senin varlığın, parlak güneş ve ay gibi bellidir; fakat nasıl olduğunu kavrayacak gönül ve akıl yoktur.
Senin birliğin eşya ile ilgili değildir; eşyayı sen yarattın, onlar senindir.
Her varlığı sen yarattın; varlık yok olur, baki kalan yalnız sensin.
Yaratıcı varlığına yaratılmış olanlar şahittir; yaratılan iki, birin hazır şahididir.
Onun eşi yahut benzeri yoktur; nasıl olduğuna mahlukların aklı ermez.
Yürümez ve yatmaz, uyumaz, uyanıktır; ne benzer ne kıyas edilir ne de tasavvur götürür.
Arkada veya önde değildir, ne sağdadır ne solda, yeri ne altta ne üstte ne de ortadadır.
Yeri o yarattı, onun için yer mevzubahis değildir; şunu bil ki, onsuz da yer yoktur.
Ey her sırra yakın, ey her gönül için yüksek Tanrı, bütün suret ve şekiller sana şahittir.
Bu sayısız, yüz binlerce canlıyı; ova, dağ, deniz, tepe ve çukurları sen yarattın.
Mavi göğü sayısız yıldızlar ile süsledin; karanlık geceyi ışıklı gündüz ile aydınlattın.
Uçan, yürüyen ve duranların hepsi rızıklarını senden bularak yiyip, içerler.
Yüksek arştan alttaki toprağa kadar bütün her şey, hepsi sana muhtaçtır, ey Rabb’im!
Ey Tanrı’nın birliğine inanmış olan, onu dilin ile öv; gönlün tereddütsüz inandı ise, aklını işe karıştırma.
Nasıl olduğunu arama, gönlünü gözet; varlığına inan, sükûn ve huzura kavuş.
Nice ve nasıl olduğuna karışma, kendini tut; onu nicesiz ve nasılsız bil, sözünü uzatma.
Ey müstağni olan Rabb’im, sen bu muhtaç kulun bütün günahlarını şefkatle affet.
Asıl sana sığındım, ümidim sendedir; muhtaç olduğum yerde elimden tut.
Mahşer günü beni sevgili Peygamber ile birlikte haşret, onu bana şefaatçi kıl.
Onun dört arkadaşının her birine aralıksız, sayısız selam eriştir.
Ulu günde onların yüzünü göster, şefaatlerini bana yardımcı kıl.
Seni olduğun gibi methedemiyorum; seni sen methet! Sözüm kesildi.
Esirgeyen Rabb’im halkın en seçkini ve insanların en iyisi olan sevgili Peygamberi gönderdi.
O karanlık gecede halka meşale idi; etrafa ışık saçtı ve seni aydınlattı.
O sana Tanrı tarafından gönderilen davetçi idi; sen bu sayede doğru yola girdin ey yiğit!
Atasını ve anasını feda etti; tek dileği ümmeti idi, ona yol gösterdi.
Gündüz yemedi, gece yatmadı; Tanrı’dan seni istedi, başka bir şey istemedi.
Bunca zahmet ile gece gündüz hep seni istedi; şimdi sen onu öv ve rızasını dile.
Bütün kaygısı ümmeti idi; rahat etmek için, onun azaptan kurtulmasını dilerdi.
Atadan ve anadan daha merhametli idi; Tanrı’dan daima bunu niyaz eder, bunu dilerdi.
O ümmeti üzerine Tanrı’nın bir rahmeti idi; güzel tavırlı, dürüst ve kendisine güvenilir bir tabiatta idi.
Asil tabiatlı, alçak gönüllü ve güzel tavırlı idi; hayâ sahibi, şefkatli, cömert ve eli açık idi.
Kara yerde de aziz idi, mavi gökte de; Tanrı ona çok değer vermişti.
O bütün rehberlerin önünde baş idi; sonra da bütün resullerin hatemi oldu.
Onun yoluna şimdi gönül bağladım; bütün dediklerine inandım ve severek sözünü tuttum.
Ey Tanrı’m, benim gönlümü gözet; kıyamette beni sevgili Peygamber ile birlikte haşret.
Kıyamette dolunay gibi yüzünü göster; ey Tanrı’m, kendisini bana şefaatçi kıl.
Bunlar onun sevdiği dört arkadaş idi; yanındaki müşavirleri bunlar idi.
İkisi kayınbabası, ikisi damadı idi, bunlar halkın en iyisi ve en seçkini idiler.
Başta, herkesten önce Tanrı’ya inanmış, gönlü ve dili dürüst (sıddık) olan Ebu Bekir gelir.
Malını, tenini ve canını feda etti; dileği ancak Peygamber’in rızası idi.
Sonra insanların seçkini, halk içinde mümtazı, dili ve gönlü bir olan Ömer vardı.
Yardımcısı ve doğru dinin temeli o idi; şeriatın yüzünden perdeyi o kaldırdı.
Sonra hayâ sahibi, yumuşak huylu, insanların seçkini, cömert ve eli açık olan Osman idi.
O bütün malını ve kendisini feda etti; Peygamber de ona iki kızını verdi.
Ondan sonra seçkin, cesur, yiğit, kahraman ve akıllı Ali vardı.
Eli cömert idi yüreği saf idi; bilgili, takva sahibi ve adı büyük bir zat idi.
Bunlar din ve şeriatın temeli idi; bunlar kâfirler ile münafıklardan gelen eziyetlere katlandılar.
Bu dört sahabe benim için dört unsur gibidir; unsurlar denkleşirse gerçek hayat vücuda gelir.
Ey Rabb’im, sen bunlara benden sonsuz selamları, devamlı olarak ulaştır.
Onları daima benden razı et; ulu günde onları bana şefaatçi kıl.
Şarktan bahar rüzgârı eserek geldi; dünyayı süslemek için cennet yolunu açtı.
Kâfur gitti, kara toprak misk ile doldu; dünya kendisini süsleyerek bezenmek istiyor.
Bahar rüzgârı eziyetli