Anne'in Hayaller Evi. Люси Мод Монтгомери

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Anne'in Hayaller Evi - Люси Мод Монтгомери страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Anne'in Hayaller Evi - Люси Мод Монтгомери

Скачать книгу

dayanıklılık izlenimi uyandırıyordu. Sinekkaydı traşlı bronz yüzünde derin çizgiler vardı. Demir grisi saçları omuzlarına dökülüyordu ve keskin mavi çukur gözleri zaman zaman ışıldıyor, zaman zaman düşlere dalıyor, zaman zaman da kaybettiği değerli bir şeyi arayan bir hevesle denize doğru bakıyordu. Anne, Kaptan Jim’in neye baktığını yakında öğrenecekti.

      Kaptan Jim’in çirkin bir adam olduğu inkâr edilemezdi. Kısa çenesi, kaba ağzı ve kare kaşları “güzel” denilebilecek bir bütün oluşturmuyordu. Bedeninde olduğu kadar ruhunda da etkiler bırakan bir sürü zorluk ve hüzün yaşamıştı. Ancak Anne, her ne kadar onun dış görünüşünün ilk bakışta “yavan” olduğunu düşünse de bu meseleye daha sonra kafa yormadı. Derinlerden ışıldayan o ruh, kaba saba bedeni de güzelleştiriyordu.

      Neşeyle oturdular yemek masasının etrafına. Şömine ateşi eylül serinliğini kovalasa da yemek odasının açık penceresinden içeri giren deniz meltemleri kafalarına estiği gibi süzülüyorlardı tatlı tatlı. Limanın ve arkasındaki mor yamaçlarla beraber manzara muhteşemdi. Masa Bayan Dave’in hazırladığı leziz yiyeceklerle doluydu. Ancak yemeğin yıldızı denizden yakalanan kocaman alabalıktı.

      “O kadar yoldan sonra lezzetli olur diye düşündüm.” dedi Kaptan Jim. “Alabalık ne kadar taze olabilirse o kadar taze Bayan Blythe. İki saat önce Glen Göleti’nde yüzüyorlardı.”

      “Bu akşam deniz fenerine kim bakıyor Kaptan Jim?” diye sordu Doktor Dave.

      “Yeğenim Alec. Benim kadar iyi anlıyor bu işten. Aslında beni yemeğe davet ettiğinize çok sevindim. Çok açım ve bu akşam için pek yiyeceğim yok.”

      “Bence o deniz fenerinde epey aç kalıyorsunuz.” dedi Bayan Dave sertçe. “Doğru düzgün yemek yeme zahmetine girmiyorsunuz.”

      “Hayır, Bayan Dave, o zahmete giriyorum.” diyerek itiraz etti Kaptan Jim. “Çoğu zaman krallar gibi yaşıyorum. Dün gece Glen’e uğradım ve bir kilo pirzola aldım. Bugün ziyafet çekecektim kendime.”

      “Peki pirzolaya ne oldu?” diye sordu Bayan Dave. “Gelirken yolda mı kaybettiniz acaba?”

      “Hayır.” dedi Kaptan Jim. Yüzünde mahcup bir ifade vardı. “Uyuma vakti geldiğinde zavallı, huysuz bir köpekçik yanıma geldi ve bu akşam için misafir olmak istedi. Sanırım kıyıdaki balıkçılardan birinin köpeğiydi. Zavallıcığı geri çevirmek istemedim, ayağı yaralıydı. Ben de onu verandaya yerleştirdim. Uzanması için eski bir minder verdim ve yatağa girdim. Ama bir türlü gözüme uyku girmedi. Düşününce köpeğin aç göründüğünü fark ettim.”

      “Sonra da kalkıp pirzolayı köpeğe verdiniz, hepsini verdiniz hem de.” dedi Bayan Dave gururlu bir serzenişle.

      “Ama verecek pek bir şey yoktu.” dedi Kaptan Jim utanarak. “Bir köpeğin yemek isteyeceği bir şey yoktu en azından. Sanırım çok aç olmalıydı çünkü pirzolayı silip süpürdü. Ben de güzel bir uyku çektim ama ertesi günü yemeğim biraz yetersiz olacaktı. Patates yiyecektim. Köpek bu sabah evine döndü. Sanırım vejetaryen değildi.”

      “Değersiz bir köpek için kendinizi aç bırakmanıza diyecek söz yok!” diyerek burun kıvırdı Bayan Dave.

      “Orasını bilemeyiz. Belki birileri için çok değerlidir.” diyerek itiraz etti Kaptan Jim. “Görünüşü çok da iyi değildi ama bir köpeği dış görünüşüne göre yargılamak olmaz. Benim gibi onun da gerçek güzelliği içindedir belki. Benim İkinci Kaptan (Kaptan Jim’in kedisi) onu onaylamadı. Dili çok sertti. Benim Kaptancık ön yargılı bir kedi ama köpek söz konusu olduğunda kedinin fikrinin önemi olmaz. Öyle ya da böyle ben yemeğimi kaybettim. Güzel insanlarla birlikte yediğim bu leziz yemek şahane benim için. Komşuların iyi olması çok güzel.”

      “Derenin yukarısında, söğütlerin arasındaki evde kim yaşıyor?” diye sordu Anne.

      “Bayan Dick Moore.” dedi Kaptan Jim. “Ve kocası.” diye ekledi sonradan aklına gelmiş gibi.

      Anne gülümsedi. Kaptan Jim’in konuşma tarzından Bayan Dick Moore’un nasıl biri olduğunu zihninde canlandırabiliyordu. Belli ki ikinci bir Rachel Lynde vakasıyla karşı karşıya kalacaktı.

      “Çok fazla komşunuz yok Bayan Blythe.” diye devam etti Kaptan Jim. “Limanın bu tarafında çok az yerleşim yeri yar. Arazinin çoğu, Glen bölgesininin ötesinde yaşayan Bay Howard’a ait. Evini otlak olarak kiralıyor. Limanın diğer tarafıysa oldukça kalabalık. En çok MacAllisterlar yaşıyor o taraflarda. Elini atsan MacAllister’a çarpacağın bir bölge var. Geçen gün Leon Blacquiere’la konuşuyordum. Tüm yaz limanda çalıştı kendisi. ‘O tarafta hep MacAllisterlar dolu.’ dedi bana. ‘Neil MacAllister, Sandy MacAllister, William MacAllister, Alec MacAllister ve Angus MacAllister var. Bir de sanırım İblis MacAllister var.’ ”

      “Bir o kadar da Elliott ve Crawford var.” dedi Doktor Dave kahkahasını zapt ettikten sonra. “Four Winds’in bu taraflarında yaşayanlar olarak şöyle bir deyişimiz var Gilbert, ‘Elliottların kibrinden, MacAllisterların gururundan ve Crawfordların kendini beğenmişliğinden Tanrı bizi korusun.”

      “Ama içlerinde çok sayıda iyi insan da var.” dedi Kaptan Jim. “William Crawford’la senelerce denize açıldım. O adamın cesareti ve dayanıklılığı kimsede yok. Four Winds’in o taraflarındakilerin kafaları çok çalışıyor. Belki de bu taraftakilerin onlara sataşmasının sebebi de budur. Bazı insanların az biraz daha zeki dünyaya gelmelerinin diğerlerini bu kadar gücendirmesi tuhaf bir şey.”

      Limanın karşı tarafında yaşayanlarla kırk senedir kavgalı olan Doktor Dave bir kahkaha patlattı.

      “Yolun bir kilometre yukarısındaki zümrüt yeşili muhteşem evde kim yaşıyor peki?” diye sordu Gilbert.

      Kaptan Jim keyifle gülümsedi.

      “Bayan Cornelia Bryant. Presbiteryen olduğunuzu görünce yakında sizi ziyaret edecektir zaten. Eğer Metodist olsaydınız zahmet buyurmazdı. Cornelia, Metodistlerden ölümüne haz etmez.”

      “Çok tuhaf biridir kendisi.” diye kıkırdadı Doktor Dave. “Erkeklerden nefret etme müptelası!”

      “Kız kurusu mu?” diye sordu Gilbert gülerek.

      “Hayır, kız kurusu değil.” diye cevap verdi Kaptan Jim ciddiyetle. “Gençliğinde istediği kişiyle olabilirdi. Şimdi bile tek bir sözüyle buranın dullarını sıraya dizer. Ama nedense erkeklere ve Metodistlere karşı kronik bir nefretle doğmuş sanki. Four Winds’deki en sivri dile ve en nazik kalbe sahiptir. Nerede bir sıkıntı olsa hemen yardıma koşar ve elinden geleni nazikçe yapmaya çalışır. Diğer kadınlar hakkında tek bir kötü söz söylemez. Ama bizim gibi ihtiyar keratalara gelince demediğini bırakmaz.”

      “Sizden hep iyi bahseder Kaptan Jim.” dedi Bayan Dave.

      “Evet, korkarım öyle. Bu durum hiç de hoşuma gitmiyor açıkçası. Sanki bende doğal olmayan bir şeyler varmış gibi geliyor.”

      BÖLÜM 7

      OKUL MÜDÜRÜ’NÜN EŞİ

      “Bu eve gelin gelen ilk kişi kimdi Kaptan

Скачать книгу