İÇİMDE İNTİHAR KORKUSU VAR. Faruk Yiğit Araz
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу İÇİMDE İNTİHAR KORKUSU VAR - Faruk Yiğit Araz страница 6
“Tanrım! Ne kadar korkunç! Elde olanı kaybetmek ne kadar korkunç!” diye söylendim.
Aylar birbiri ardınca bu şekilde ilerledi. Benim acılarım da bunlardan geri kalmadı. Derken, bir haber geldi mahalleye; Haşim abi Sevil’i kaçırmış. İki gündür kayıplar ve her yerde aranıyorlar. Bütün mahalle şaşkınlık içindeydi. Sonra bilenlerden öğrendik ki, Haşim abi Sevil ile konuşmuş. Aşkını itiraf etmiş. İlk zamanlar reddetse de zamanla gönlü kaymış Sevil’in de.
Haşim abi ailesini gönderip istetmiş fakat reddedilmiş. Bir kaç kez ısrar etmiş. Olmamış. Yedi defa istemeye gitmişler, yedisinde de güller elinde boynu bükük kalmış Haşim abi. Sonunda kaçma kararı almışlar ve kaçmışlar. Mahalleli durumu tam anlamıyla öğrendikten sonra Haşim abiyi bırakmadı. Daima yanında oldular. Bir hafta sonra mahalleye getirip, Haşim abinin durumu olmadığı için düğününü yaptılar.
Haşim abi ve Sevil’in üç çocukları oldu.
Duyduğumuza göre Haşim abi son bir kaç yıl tefecilerle takılıyor, lüks arabalara biniyor ve sürekli, “İkinciyi getireceğim,” diyordu. Tefecilerle başı belaya giren Haşim abi, nereden geldiğini anlamadığımız paralarla aldığı evini sattı. Kiraya yerleşti. Sevil yine sitem etmedi. Aç kaldılar Sevim ağzını açmadı. Tencere kaynadı. Kaynayan ciğer miydi, keder miydi kimse bilmedi. Gizli tuttu daima Sevil abla. Öğretmenlikten de eşi istemiyor diye istifa etmişti. Onun da elinde avucunda yoktu.
Haşim abi Sevil’e değil de Sevil’in eşine olan bu iyimserliğine, vefasına, sadakatine daha fazla katlanamadı ve boşanma kararı aldı. Bu kararı yalnız başına aldı. Sevil, ağzını açmadı. Boşandılar. Haşim abi hemen yeni bir evlilik yaptı. Sevil de baba evine döndü çaresiz.
Bir yıl geçmedi ki, yeni eşi Haşim abiyi bırakıp, eline düştüğü tefeci Erkan’a kaçtı.
Kiralık evden de kovulan Haşim’in durumunu öğrenen Sevil, yalvara yakara onun iç güveysi gelmesi için babasını razı etti. Yeniden evlendiler. Annesi ne zaman Sevil’e baksa, Sevil şöyle söylendi:
“Benim kocam yıkılmaz, toparlanacak ve beni ilk günkü gibi sevecek.”
Öyle mi oldu dersiniz?
Heyhat.
Kocası yıkıldı, toparlanamadı. Bunca iyiliğe ve fedakârlığa dayanamadı, intihar etti. Kocası, sevemedi.
Mahalleden duyduğumuza göre Haşim abi intihar ettikten birkaç saat sonra Sevil koşarak mahalleden uzaklaştı. O günden sonra da onu gören olmadı.
Seviyorum Abi
“İnsanı savunuyorum. Çünkü düştüğünü gördüm.”
Hayatım edinmiş olduğum tecrübelerin, atlatmış olduğum badirelerin, çevremde yaşanan olayların ardından rehabilitasyon merkezine dönmeye başladı. Gerek çevremdeki insanlarla, gerek yüzü gözüme çarpan her insanla aynı acıları paylaşmaya başladım bir zaman sonra. Müdahale edemediğim hayatımı akışına bırakıp, başka hayatlara müdahale ettim. Bir şeyler öğrettim daima. Eksik ya da fazla, yanlış ya da doğru. Ama muhakkak bir eğitici gibi öğretme çabası içindeydim. Hastalıklarına, dertlerine çareler bulanlar, fikir alanlar haftalık terapilerimin ardından uzaklaştılar benden. Bedenim, ayaklı ve canlı bir rehabilitasyon merkezi haline gelmeyi başarmıştı.
İş dolayısı ile seyahat ettiğim Ankara’nın ardından, Konya’da bir hafta konaklama kararı almıştım. Birkaç geziden sonra akşam yemeği için dostlarımla sözleşip Kule’de görüştük. Yemek yedikten ve uzun süredir de görüşememenin hasretini bir nebze attıktan sonra kalkıp dışarıda, açık bir alanda çay içmeye karar verdik.
Oldum olası gittiğim yerlerin ekonomisini, nüfusunu, gençliğinin ne ile meşgul olduğunu, iş potansiyeline dair klişe soruları sorar ve gerçek anlamda “sorun” olarak görülen şeylerin ne olduğunu merak ederim. Konya’da da en büyük sorunun “boşanma” olduğunu duydum. Bunu aklımın bir kenarına not ettim. Yazacak bir şeyler arama gayreti mi yoksa karşılaşacağım şeylerin ardından kafamda ürettiğim tahayyüllerin yerine tam olarak oturma planı mı bilemiyorum.
Oturduğumuz Avm’den ayrılıp çay bahçesine gitmek için caddeye doğru ilerlediğimizde, karşımızda belli ki provasını daha önceden yapmış, gri takım elbiseli, parlak ayakkabılı, bir berber eli değdiğini yansıtacak şekilde yapmacık fön ile jölelenmiş saçlı, elinde bir buket olan, kadınla konuşmaya gayret eden bir adam gördük.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.