Savaş ve Barış II. Cilt. Лев Толстой

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Savaş ve Barış II. Cilt - Лев Толстой страница 37

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Savaş ve Barış II. Cilt - Лев Толстой

Скачать книгу

diye tekrarladı.

      Ardından sözüne devam etti:

      “En fazla memnun olduğum nokta da İmparator’un, ona, bütün ordular ve bölgeler üzerinde tam bir yetki, yani şimdiye kadar hiçbir başkomutanın alamamış olduğu yetkiyi vermiş olmasıdır. İkinci bir otokrat sayılır artık…” diye bilmiş bilmiş gülümsedi.

      “Umarım, umarım!” dedi Anna Pavlovna.

      “İmparator, bu yetkiyi istemeye istemeye verdi…” diyorlar. “On dit qu’il rougit comme une demoiselle à laquelle on lirait Joconde en lui disant: Le souverain et la patrie vous décernent cet honneur.”72

      “Peut-être que le coeur n’était pas de la partie.”73 dedi Anna Pavlovna.

      “Ooo, hayır, hayır!” diye heyecanla bağırdı Prens Vasili.

      Kutuzof’u kimseye vermiyordu artık. Onun kusursuz bir insan olduğunu düşünmekle kalmıyor, herkesin de ona hayranlık duyduğuna inanıyordu.

      “Hayır, İmparator onu daha önce de takdir etmişti!” diyordu.

      “Gerçek iktidarı Prens Kutuzof ele alsa da kimsenin işlerini karıştırmasına izin vermese…” dedi Anna Pavlovna.

      Prens Vasili, bu kimsenin kim olduğunu anında anlamıştı. Yavaşça “Kutuzof’un, orduda veliahtın bulunmamasını kesin olarak ileri sürdüğünü çok iyi biliyorum…” dedi. “Vous savez ce qu’il a dit à l’empereur?”74

      Prens Vasili, Kutuzof’un İmparator’a söylediği ileri sürülen “Kötü bir şey yaparsa onu cezalandıramam, iyi bir şey yaparsa da ödüllendiremem!” sözünü tekrarladı ve “Kutuzof kadar zeki insan bulunmaz. Je le connais de longue date…”75 diye ekledi.

      Saray nezaketini pek iyi bilmeyen l’homme de beaucoup de mérite de söze karışmaktan kendini alamamıştı:

      “Hatta Prens’in, Hükümdar’ın da orduya gelmemesini istediği söyleniyor.”

      Bunu söyler söylemez Prens Vasili ve Anna Pavlovna yüzlerini hemen öteye çevirip onun saflığı karşısında iç çekip hüzün dolu gözlerle birbirlerine baktılar.

      VII

      Petersburg’da bütün bunlar olurken Fransızlar, Smolensk’i aşmışlardı ve Moskova’ya gittikçe yaklaşmaktaydılar. Napolyon’un tarihçisi Thiers, öteki tarihçileri gibi onun, isteğine aykırı bir şekilde Moskova varoşlarına kadar sürüklendiğini söyleyerek kahramanını haklı göstermeye çalışır. Bu açıklamasında, tarihî olayları tek bir insanın iradesiyle açıklamaya çalışan bütün tarihçiler kadar haklıdır. Napolyon’un Moskova’ya, Rus generallerinin maharetiyle getirildiğini söyleyen Rus tarihçileri kadar haklıdır. Burada, bütün geçmişi, sonraki olayların hazırlayıcısı olarak ele alan “geri dönüşlülük” yasasının yanı sıra, karşılıklı etki de işin içine girmekte ve konuyu bulandırmaktadır. İyi bir satranç oyuncusu, oyunu, işlediği bir hata sonucu kaybettiğini düşünür. Bu hatayı, oyunun başlangıcında arar. Oyun boyunca başka hatalar da işlediğini ve hiçbir hamlesinin kusursuz olmadığını unutur. Dikkatini çeken hatayı ancak düşman bundan faydalandığı için fark eder. Belirli sürelerde oynanması gereken ve cansız taşları tek bir iradenin yönetmediği, her şeyin, çeşitli iradelerin sayısız çarpışmasının sonucu olduğu savaş oyunu ise ne kadar karmaşık bir şeydir!

      Napolyon, Smolensk’ten sonra, Vyazma’ya yakın Dorogobuj’da ve ardından Tsarevo-Zaymişçe önlerinde savaşa tutuşmak istedi ama sayısız nedenlerden ötürü Ruslar, Moskova’dan yüz on iki verst uzaktaki Borodino’ya kadar savaşı kabul etmediler. Napolyon, Vyazma’dan sonra, Moskova üzerine dosdoğru yürüme emri verdi.

      Moscou, la capitale asiatinque de ce grand eriıpire, la ville sacréc des pcuples d’AIexandre, Moscou avec ses innombrables églises en forme de pagodes chinoises!76 Evet, bu Moskova, Napolyon’un hayal gücünü rahat bırakmıyordu. Vyazma’dan Tsarevo-Zaymişçe’ye giderken Napolyon; kır İngiliz atı üzerinde muhafızları, maiyeti, hizmet askerleri ve yaverleriyle ilerliyordu. Süvarilerin esir aldığı Rusları sorguya çekmek için geride kalmış olan Kurmay Başkanı Berthier, yanında Tercüman Lelorme d’Ideville olduğu hâlde Napolyon’a yetişti ve güleç bir yüzle atını durdurdu.

      “Ne var?” diye sordu Napolyon.

      “Un cosaque de Platov,77 Platof kolordusunun büyük orduyla birleşmek üzere olduğunu ve Kutuzof’un başkomutanlığa getirildiğini söylüyor. Tres intelligent et bavard.”78

      Napolyon gülümseyerek bu kazağa bir at verilmesini ve hemen yanına getirilmesini söyledi. Kendisi konuşmak istiyordu onunla. Yaverler hemen atlarını sürdüler. Bir saat kadar sonra Denisof’un, Rostof’a bıraktığı toprak kölesi Lavruşka; sırtında emir eri gömleğiyle ve bir Fransız eyeri üzerinde, hilekâr, sarhoş ve neşeli bir yüzle Napolyon’a yaklaştı.

      “Kazak mısınız?” diye sordu Napolyon.

      “Evet, efendim.”

      Thiers bu olayı şöyle anlatır:

      “Le cosaqu ignorant la compagnie dans laquelle il se trouvait; car la simplicité de Napoléon n’avait rien qui pût révéler à une imagination orientale la présence d’un souverain, sientretint avec la plus extrême familitarité des affaires de la guerre actuelle.”79 Aslında, fitil gibi oluncaya kadar içen efendisini yemeksiz bırakan Lavruşka; tavuk bulmak için köye gönderilmişti ama orada kendini çapulculuğa kaptırmış, Fransızların eline düşmüştü. Lavruşka çok şey yaşamış, her şeyi dalavereyle ve hilekârca yapmayı ödev bilmiş; efendisine her çeşit hizmete hazır, onların aşağılık eğilimlerini hemen keşfeden, gösteriş meraklarını ve küçük yanlarını kolayca kavrayan kaba ve küstah uşakların en iyi örneklerinden biriydi.

      Lavruşka, karşısındakinin Napolyon olduğunu hemen kavramış; hiç şaşırmamış ve sadece yeni efendilerine hizmet etmeye hazırlanmıştı.

      Karşısındakinin Napolyon olduğunu çok iyi biliyordu ve onun karşısında Rostof’un ya da eli sopalı bölük emininin karşısında olduğundan daha fazla etkilenmiş değildi. Çünkü bölük emininin de Napolyon’un da kendisini yoksun bırakabileceği hiçbir şeyi yoktu Lavruşka’nın.

      Emir erleri arasında konuşulanların hepsini anlattı. Bunların çoğu doğruydu. Ama Napolyon, Rusların Bonapart’ı yenip yenemeyecekleri konusunda ne düşündüklerini sorunca Lavruşka; kendisi gibi kurnaz insanların her zaman yaptığı gibi bunda ince bir kurnazlık olduğunu düşündü.

      Düşünceli bir tavırla “Sizin anlayacağınız, hemen savaşa tutuşulursa kazanırsınız; kesin bu. Ama üç gün geçer ve çarpışma sonra olursa bu savaş uzar gider…” dedi.

      Lelorme d’Ideville,

Скачать книгу


<p>72</p>

“Hükümdar ve vatan, sizi bu onurla ödüllendirdi, derken kendisine Joconde okunan bir hanım kız gibi kızardı diyorlar.”

<p>73</p>

“Belki de tam isteyerek yapmadı bunu.”

<p>74</p>

“İmparator’a söylediğini biliyor musunuz?”

<p>75</p>

“Uzun zamandır tanırım onu…”

<p>76</p>

Bu büyük imparatorluğun Asyaî başkenti Moskova, Çin pagodaları şeklindeki sayısız kilisesiyle Moskova!

<p>77</p>

“Platof’un kazaklarından biri.”

<p>78</p>

“Çok zeki ve geveze.”

<p>79</p>

“Napolyon’un sade görünümü, bir Doğulunun hayal gücünde hükümdarlığı çağrıştırmayacağı için kimlerin karşısında bulunduğunu anlayamayan kazak, savaş olayları üzerinde büyük bir teklifsizlikle konuştu.”