Kehanet Gecesi. Пол Бенджамин Остер
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kehanet Gecesi - Пол Бенджамин Остер страница 13
Üçüncü gün Nick sonunda dışarı çıkmayı göze alır. Sokakta yürür, bir erkek giyim mağazasına girer ve tam bir saatini raflar, bölmeler ve kutular arasında geçirir. Yavaş yavaş yeni bir gardırop oluşturur kendisine, pantolondan gömleğe, iç çamaşırından çoraba kadar her şeyi üst üste yığar. Faturayı ödemek üzere satıcıya American Express kartını verdiğinde makine kartı kabul etmez. Kartınız iptal edilmiş, der satıcı. Bu beklenmedik gelişme Nick’e bir darbe olur, ama telaşa kapıldığını belli etmez, önemi yok, der, visa kartımla öderim. Satıcı, bu kartı makineden geçirdiğinde onun da geçersiz olduğu anlaşılır. Nick çok zor durumdadır. Şaka yapmaya çalışır ama aklına komik bir şey gelmez. Rahatsızlık verdiği için satıcıdan özür diler, sonra arkasını dönüp mağazadan çıkar.
Bu karışıklığın basit bir açıklaması vardır. Bowen daha otele dönmeden anlamıştır bunu, Eva’nın kredi kartlarını neden iptal ettirdiğini anladığında onun yerinde olsa kendisinin de aynı şeyi yapacağını istemeye istemeye itiraf eder. Bir kadının kocası mektup atmaya gidiyor ve geri dönmüyor. Karısı ne düşünecektir? Terk edildiği olasılığı vardır elbette, ama bu düşünce daha sonra gelir akla. İlk tepkisi korkuya kapılmak olacaktır, sonra olası kazaları ve tehlikeleri sıralar. Kamyonetin altında kalmış olabilir kocası, sırtından bıçaklanmış, silah dayanıp kafasına vurulmuş olabilir. Kocası bir soyguna kurban gitmişse hırsız cüzdanıyla kredi kartlarını alıp kaçmıştır. Şu ya da bu varsayımı destekleyecek bir kanıt olmadıkça (suç bildirimi ya da sokakta bulunmuş cesetler) yapılacak en basit iş, kredi kartlarını iptal ettirmektir.
Nick’in yanında altmış sekiz dolardan başka nakit para yoktur. Çek yoktur, Hyatt Regency’ye giderken bir ATM’de durduğunda Citibank kartının da iptal edildiğini öğrenir. Durumu birden oldukça umarsızlaşmıştır. Paraya giden bütün caddeler kesilmiştir, pazartesi gecesi otele kaydolurken verdiği Amerikan Express kartının geçerli olmadığını otel öğrenirse Nick berbat bir duruma düşecektir, belki de kendini suçlamalara karşı savunmak zorunda kalacaktır. Bunca yolu, sorunlar baş gösterdiğinde arkasını dönüp kaçmak için gelmemiştir, aslında eve dönmek de istememektedir, geri dönmek istememektedir. Nick asansöre binip otelin onuncu katına çıkar, süitine girer, Rosa Leightman’ın New York’taki numarasını çevirir. İçgüdüsel olarak yapmaktadır bunu, kıza ne söyleyeceğini bile bilmemektedir. Bereket Rosa evde yoktur, Nick de onun telesekreterine bir mesaj bırakır, kendisine bile bir şey ifade etmeyen, daldan dala atlayan bir monolog.
Kansas City’deyim, der. Neden burada bulunduğumu bilmiyorum, ama şimdi buradayım, belki de uzunca bir süre için ve seninle konuşmak istiyorum. Yüz yüze konuşabilsek iyi olurdu ama senin hemen uçağa atlayıp buraya gelmeni istemek herhalde uygun olmayacak. Gelemesen bile bana telefon et. Hyatt Regency Oteli’nde kalıyorum, oda numaram 1046. Büyükannenin kitabını birkaç kez baştan sona okudum, bana kalırsa yazdığı en iyi kitap bu. Müsveddeyi bana verdiğin için sana teşekkür ederim. Pazartesi günü büroma geldiğin için de teşekkür ederim sana. Bunu söylediğim için rahatsız olma ama seni bir türlü aklımdan çıkaramadım. Bir balyoz gibi vurdun bana, sen kalkıp odadan çıktığında beynim dağılmış gibi oldu. İnsan birine on dakika içinde âşık olabilir mi? Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Evli olup olmadığını, biriyle birlikte yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum, serbest olup olmadığını da. Ama seninle konuşabilmek ne güzel olurdu, seni yeniden görebilmek. Burası çok güzel bir yer. Her şey tuhaf ve yassı. Pencerenin yanında durmuş kente bakıyorum. Yüzlerce bina, yüzlerce yol, ama her yer sessiz. Pencerenin camı ses geçirmiyor. Hayat, camın öte yanında, ama içerisi ölü ve gerçekdışı. Sorun şu ki bu otelde daha fazla kalamayacağım. Kentin öteki ucunda oturan birini tanıyorum. Şimdiye kadar tek tanıştığım kişi o, birkaç dakika sonra çıkıp onu arayacağım. Adı Ed Victory. Kartviziti cebimde, sana onun telefon numarasını vereceğim, sen aradığında ben otelden ayrılmış olursam diye. Belki o benim nerede olacağımı bilir. 913 765 4321. Tekrarlıyorum: 913 765 4321. Tuhaf değil mi? Rakamların küçüldüğünü şimdi gördüm, birer birer küçülüyorlar. Daha önce hiç böyle bir telefon numarası görmemiştim. Sence bir anlamı mı var? Yoktur herhalde. Belki de vardır ama. Yanıtı bulursam sana söylerim. Senden ses çıkmazsa birkaç gün sonra yine ararım. Adios.
Rosa mesajı dinleyene kadar aradan bir hafta geçer. Nick yirmi dakika önce aramış olsaydı Rosa telefona yanıt verebilirdi, ama az önce çıkmıştır evden, bu yüzden de Nick’in telefon ettiğinden haberi yoktur. Nick konuşmasını onun telesekreterine not ettirdiği sırada Rosa, Holland Tüneli’nin girişinden üç sokak ötede bir sarı taksinin içindedir. Newark Havaalanı’na doğru yol almaktadır, öğleden sonra bineceği uçak onu Chicago’ya götürecektir. Günlerden çarşambadır. Kız kardeşi cumartesi günü evlenecektir; tören, ailesinin evinde yapılacağından ve Rosa da nedime olduğundan hazırlıklara yardımcı olmak üzere önceden gitmektedir oraya. Ailesini epeydir görmemiştir, bu ziyareti fırsat bilip düğünden sonra onlarla birkaç gün geçirecektir. New York’a salı sabahı dönmeyi tasarlamıştır. Adamın biri ona olan aşkını bir telesekretere itiraf etmiştir ama Rosa’nın bunu öğrenmesi için tam bir hafta geçecektir.
Aynı çarşamba gününün öğle sonrasında New York’un bir başka köşesinde Nick’in karısı Eva da Rosa Leightman’ı düşünmeye başlamıştır. Nick neredeyse kırk saattir kayıptır. Polisten, kocasının tarifine uyan bir adamla ilgili kaza ya da cinayet haberi gelmemiştir, adam kaçıran birileri fidye isteyen mektuplar göndermemiş ya da telefon etmemişlerdir, böylece Eva, Nick’in kaçmış, başını alıp gitmiş olabileceğini düşünmeye başlar. O an’a kadar Nick’in bir başka kadınla ilişkisi olabileceği hiç aklına gelmemiştir, ama pazartesi akşamı Nick’in restoranda Rosa hakkında söyledikleri ve onun kızı ne kadar beğendiği üzerinde düşününce, acaba Nick bir kaçamak mı, zina mı yapıyor, başak saçlı sıska kızın kollarına mı atıldı, diye işkillenmeye başlar.
Telefon rehberinden Rosa’nın numarasını bulup evine telefon eder. Yanıt alamaz elbette, çünkü Rosa çoktan uçağa binmiştir. Eva kısa bir mesaj bırakıp telefonu kapatır. Telefonuna yanıt alamayınca Eva o gece bir daha çevirir Rosa’nın numarasını ve bir mesaj daha bırakır. Bu böylece birkaç gün yinelenir; bir sabah arar onu, bir de geceleri; Rosa’nın sessizliği uzadıkça Eva’nın öfkesi artar. Sonunda Rosa’nın Chelsea’de oturduğu binaya gider, üç kat merdiveni tırmanır ve evinin zilini çalar. Ses çıkmaz. Yeniden vurur kapıya, yumruklar ve kapıyı menteşelerinden sarsar, yine de açan olmaz. Eva bunu, Rosa’nın kesinlikle Nick’le birlikte olduğu biçiminde yorumlar; mantık dışı bir varsayımdır bu, ama Eva artık mantıklı düşünecek durumda değildir, içinde büyüttüğü