Kuzey Amerika Mitolojisi. Hartley Burr Alexander
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kuzey Amerika Mitolojisi - Hartley Burr Alexander страница 14
![Kuzey Amerika Mitolojisi - Hartley Burr Alexander Kuzey Amerika Mitolojisi - Hartley Burr Alexander](/cover_pre1382730.jpg)
VIII. Hiawatha
Schoolcraft tarafından “Hiawatha efsanesi” olarak bir araya getirilip yayımlanan, Manabozho’nun maceralarını anlatan hikâyeler, Longfellow’un Song of Hiawatha adlı çalışması için kullandığı başlıca malzemelerdi. Nokomis’in gökten düşüşü, Hiawatha’nın babası Batı Rüzgarı’na yolculuğu, Mondamin efsanesindeki mısır hediyesi, sonucunda Hiawatha’nın mideye indirildiği büyük Mersinbalığı ile girdiği çatışma, Chibiabos’un saldırıya uğraması ve iyileşmesi, fırtına perisi Pau-Puk-Keewis’in takibi ve yeraltı ve yeryüzü güçlerinin çatışması, Algonkin kabilelerinin kozmogonik mitlerinde yer alan unsurlardır.
İrokua geleneğindeki gerçek Hiawatha, tamamen başka bir şahsiyettir. Bazı eylemleri ve özellikleri şairin anlatısına dahil edilmiştir. Hiawatha, etkin yılları on altıncı yüzyılın ikinci yarısına denk gelen bir Onondaga reisiydi. O zamanlar New York’un merkezindeki İrokua kabileleri, birbirleriyle ve komşuları Algonkinlerle sürekli savaş halindeydi ve Hiawatha, genel barışı sağlayabilecek büyük bir birlik fikrini tasarladı. Planladığı sıradan bir konfederasyon değil, kabileler arasında bir hükümetti. Meseleleri bu hükümet yönetecek ve ihtilaflar, her ulusa ait temsilcilerden oluşan bir federal konsey tarafından çözülecekti. Bu geniş ve barışçıl Kızılderili ulusu rüyası asla gerçekleşmedi; ancak Hiawatha sayesinde İrokua Konfederasyonu kuruldu ve bu sayede söz konusu kabileler Connecticut’tan Mississippi’ye ve St. Lawrence’tan Susquehanna’ya kadar orman bölgesinin efendileri haline geldiler.
Ancak bu büyük sonuca kolayca ulaşılmadı. İrokualar, Hiawatha’nın çektiği sıkıntılar hakkındaki efsaneleri koruyorlar. Büyücü ve savaş şefi Atotarho kendi halkı arasında ona karşı çıkmıştır. Tek kızı, intikamcı büyücü tarafından çağrılan, kabile konseyinde gökten gelerek kıza saldıran ve onu yeryüzüne fırlatan büyük beyaz bir kuş tarafından katledilmiştir. Hiawatha bunun üzerine yarar sağlamak istediği insanlardan ayrılmış ve insan yardımı olmadan hareket eden beyaz bir kanoyla Oneida köylerine ulaşmıştır. Barış elçisine istekli bir şekilde kulak veren ve birliğin büyük kanun koyucusu olacak olan şef Dekanawida ile burada tanışmıştır. Bu şefin yardımıyla Hiawatha’nın planı Mohawk ve Cayuga kabilelerine ve bir kez daha Onondaga’ya taşınmıştır. Burada söylendiğine göre Hiawatha ve Dekanawida sonunda konfederasyon için Atotarho’nun rızasını kazanmıştır. Morgan, Atotarho hakkında, bu geleneğin “başını girift yılanlarla kaplı olarak sunduğunu ve öfkeli olduğu zaman, ona bakanı öldürecek kadar korkunç göründüğü”nü söyler. Birlik kurulduğunda, yılanları saçlarından bir Mohawk şefinin ayıkladığını ve bu nedenle bu şefin Hayowentha, yani “tarayan” olarak adlandırıldığını anlatır. Bu, kuşkusuz, büyük savaş şefinin güçlü hatip tarafından nihai dönüşümü için yapılan bir benzetmedir. Efsane, birlik tamamlandıktan sonra Hiawatha’nın sihirli kanosuyla büyük gölün üzerinden geçerek gün batımı diyarına nasıl gittiğini anlatır. İrokualar belleklerinde onu bir yarı tanrı statüsüne yükseltmişlerdir.
Karışık bir kabileden bir ulus yaratan bu adam hakkındaki hikâyelerde, doğa mitinden kültür kahramanının ortaya çıktığı uygarlık düzlemine geçiyoruz. Hiawatha, yurttaşları için büyük başarılarından dolayı yarı tanrısallıkla donatılmış tarihi bir şahsiyettir. Böyle bir tanrılaştırma, insan ırkında, insanların bölünmelerinden doğan barış rüyasının daha muhteşem birlikler yarattığı her yerde kaçınılmazdır.
Dördüncü Bölüm
Körfez Bölgesi
I. Kabileler ve Topraklar
Meksika Körfezi’nin kuzey kıyılarını çevreleyen eyaletler (Pamuk Kuşağı), yüzey bakımından tamamen karakteristik bir bölge oluşturur. Alçak ve derin alüvyonlu, hem yağmurlar hem de akarsular tarafından bolca sulanan, sıcak ve dengeli bir iklimle kutsanmış bu bölge, bereketli bir yaşamın doğal dayanağıdır. Keşfedildiği sırada, tamamen bireyselleşmiş halkların yaşadığı bir yerdi. Diğer bölgesel merkezlerin büyük soylarından bölük pörçük temsilcilerin (kuzeyde İrokua ve Siyu kabileleri ve Bahamalar’da Arawaklar) bazı müdahaleleri olsa da Körfez Devleti toprakları esas olarak başka yerlerde bulunmayan dil gruplarına sahipti ve bu nedenle bu gruplar, bu toprağın yerli dil grupları olarak kabul edildi.
Bu soyların açık ara en büyüğü ve en önemlisi, şimdi Georgia, Alabama ve Mississippi’nin yanı sıra Tennessee’nin büyük bir bölümünü işgal eden ve başlıca kabileleri arasında Çoktav, Çikasov, Krik (veya Muskhogee), Alabama, Apalaş ve Seminole Kızılderilileri de olan Maskoke’ydi. Kuzey Louisiana’nın tuhaf Natchezleri, muhtemelen aynı soyun bir dalıydı. Büyük topraklara sahip diğer iki soy veya aile, Florida yarımadasının büyük bir bölümünü işgal eden Timuquanan kabileleri ve Louisiana, Teksas, Arkansas ve Oklahoma’daki Caddoan kabileleriydi. Kuzey Amerika’daki birkaç yerli halkın inançları Florida’daki Timuquanan Kızılderililerinden daha az bilinir; bunlar çok erken bir tarihte tamamen yok edilmişlerdir. Güney Caddo, doğru bir şekilde Büyük Ova kabilelerinin bölgesel bir bölümü olarak kabul edilir. Küçük soylar, Güney Carolina’da erken dönemde Maskoke ile asimile olmuş Ucheanlar ve Louisiana ile Texas kıyılarındaki son derece yerelleşmiş gruplardır (bunlar hakkındaki bilgimiz çok azdır). Körfez bölgesinin tamamında Maskokelerin kurumları ve düşüncesi (kültürel olarak onlara bağlı Çerokilerle beraber) hâkimdir.
Maskoke kabileleri, tarihsel olarak İrokua soyunun güney kolu olan Appalaş Dağı bölgesindeki Çerokiler ile birlikte, kuzeydeki konfederasyon ile hemen hemen aynı öneme sahip bir grup oluştururlar. Kızılderili bölgesinin “Beş Uygar Kabilesi” (ABD Hükümeti tarafından bu şekilde kabul edilirler); Çeroki, Çikasov, Çoktav, Krik ve Seminole kabilelerinden oluşur ve bunların büyük bir kısmı 1832 ve 1835 yılları arasında doğu topraklarından çıkarılmış ve antlaşma uyarınca söz konusu bölgeye yerleşmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri tarafından bu grubun çeşitli uluslarına verilen bir dizi patentte (1838’de Çerokilere, 1842’de Çikasovların unvanını aldığı Çoktavlara ve 1852’de haklarını Seminole’ye devreden Kriklere verildi) bu kabileler, göç ettikleri topraklar için devredilemez unvanlar aldılar. Kendi kendini yönetme, istikrarlı örgütlenme, kasabalar inşa etme ve sanayiyi teşvik etme ve geliştirme yönünde o kadar hızlı ilerlediler ki, daha az ilerleme kaydeden kardeşlerinin aksine “beş uygar kabile” olarak bilinmeye başladılar. Bu kabilelerin, Birleşik Devletler’inkini örnek alan, ancak onunla yalnızca bir anlaşma ilişkisi bulunan ayrı hükümetleri, Birleşik Devletler Hükümeti tarafından atanan bir komisyonun çalışmaları sonucunda kabile yönetimi kaldırılıncaya kadar devam etti. Buna göre, 1906 ve 1907’de Kızılderililer Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı oldular ve toprakları Oklahoma eyaletinin bir parçası haline geldi.
II. Güneşe Tapma
Körfez Eyaletleri bölgesinde güneş ibadetinin baskın olarak görülmesi olağan bir durumdur. Amerika’nın her yerinde Güneş baş tanrılardan biriydi ve genel olarak, onun bir Kızılderili panteonundaki göreli önemi bir uygarlık ölçütüdür. Orman ve ova bölgelerinde, yardımcısı