Karşıt Güçler. Aldivan Teixeira Torres

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Karşıt Güçler - Aldivan Teixeira Torres страница 11

Karşıt Güçler - Aldivan Teixeira Torres

Скачать книгу

bir kadeh ve aziz resimleriyle dolu bir tapınağın içindeyim. Bu Kutsal Kâse, Mesih’in ondan içenlere sonsuz gençlik veren kayıp kadehi olabilir mi? Bacaklarım titriyor. İçgüdüsel olarak kadehe doğru koşup içmeye başlıyorum. Şarap cennetten gelmiş, Tanrıların şarabıymış gibi lezzetli. Başım dönüyor, dünya dönüyor, melekler şarkı söylüyor ve mağaranın zemini titriyor. İlk görüntüyü görüyorum: havarileriyle beraber İsa adlı bir Yahudi tedavi ediyor, özgürleştiriyor ve insanlara yeni bakış açıları öğretiyor. Mucizeleri ve sevgisinin tüm yörüngesini görüyorum. Aynı zamanda Yehuda’nın ihaneti ve şeytanın onun arkasından hareket etmesini de görüyorum. Nihayetinde yeniden diriliş ve görkemini de görüyorum. Bana seslenen bir ses duyuyorum: Dileğini söyle. Sesim neşeyle yankılanarak haykırıyorum: Kâhin olmak istiyorum!

      Dileğimden kısa bir süre sonra tapınak sarsılıp dumanla doluyor ve değişmiş sesler duyuyorum. Ne söyledikleri tamamen sır. Kadehten küçük bir ateş yükselip elime konuyor. Işığı etkili ve tüm mağarayı aydınlatıyor. Mağaranın duvarları değişiyor ve küçük bir kapının belirmesine imkân sağlıyor. Açılıyor ve güçlü bir rüzgâr beni ona doğru itiyor. Bütün çabalarım aklıma geliyor: Okumaya olan adanmışlığım, Tanrı’nın kurallarına mükemmel biçimde uymam, dağa tırmanış, görevler ve hatta mağaraya şimdiki geçişim. Bütün bunlar bana hayret verici bir olgunluk sağladı. Artık mutlu olmaya ve hayallerimi gerçekleştirmeye hazırdım. Çok korkulan umutsuzluk mağarası beni dileğimi söylemeye zorlamıştı. Aynı zamanda bu muhteşem anda, zaferime doğrudan veya dolaylı olarak katkı sağlayanları da hatırlıyorum: Bana okuma yazmayı öğreten ilkokul öğretmenim Bayan Socorro, hayatımdaki tüm öğretmenler, okulum ve çalışma arkadaşlarım, ailem ve görevlerle mağaranın üstesinden gelmeme yardım eden koruyucu. Güçlü rüzgâr beni kapıya doğru itmeye devam ediyor ve yakında gizli odanın içinde olacağım.

      Beni iten güç sonunda duruyor. Kapı kapanıyor. Yüksek ve karanlık olan son derece geniş bir odadayım. Sağ tarafta bir maske, bir mum ve İncil var. Solda bir pelerin, bir etiket ve haç var. Ortada ise yukarıda demirden yapılmış ilginç görünümlü yuvarlak bir alet var. Sağa doğru yürüyorum: maskeyi takıp mumu tutarak İncil’den rastgele bir sayfa açıyorum. Sola yürüyorum: Pelerini giyip etikete adımı ve imzamı atarak diğer elimde haçı tutuyorum. Ortaya doğru yürüyüp kendimi tam olarak aletin altına konumlandırıyorum. Beş sihirli harfi söylüyorum: K-â-h-i-n. Aniden aletten bir ışık halkası yayılıp beni tamamen sarıyor. Büyük hayalperestlerin anısına her gün yanan tütsünün kokusunu alıyorum: Martin Luther King, Nelson Mandela, Rahibe Teresa, Assisi’li Francis ve İsa Mesih. Bedenim titreyip sallanmaya başlıyor. Hislerim uyanmaya başlıyor ve bunlarla duyguları ve niyetleri daha derinden hissedebiliyorum. Yeteneklerim güçlendi ve onlarla zamanda ve boşlukta mucizeler gerçekleştirebilirim. Halka büyüyerek yaklaşıyor ve bütün suçluluk, hoşgörüsüzlük ve korku duygusu zihnimden siliniyor. Neredeyse hazırım: Bir dizi görüntü ortaya çıkıyor ve beni rahatsız ediyor. Nihayet halka çekiliyor. Bir anda bir dizi kapı açılıyor ve ben yeni yeteneklerimle mükemmel biçimde görüp hissedip duyabiliyorum. Kişilerin çığlıkları bir araya gelmek istiyor, farklı zaman ve mekânlar belirmeye başlıyor ve anlamlı sorular kalbimi aşındırmaya başlıyor. Her şeyi görebilme görevi başladı.

      Her şeyi yerine getirince bana kalan tek şey mağaradan ayrılıp gerçek yolculuğuma başlamaktı. Hayalime erişmiştim ve şimdi işler hale gelmeliydi. Yürümeye başlıyorum ve kısa süre sonra gizli odayı geride bırakıyorum. Başka hiçbir insanın oraya girme zevkine erişemeyeceğini hissediyorum. Umutsuzluk mağarası ben muzaffer, kendine güvenli ve mutlu bir şekilde çıktıktan sonra bir daha asla aynı olmayacak. Üçüncü senaryoya geri dönüyorum: Azizlerin resimleri dokunulmamış halde duruyor ve zaferimden mutlu gibi görünüyorlar. Kupa düşmüş ve kuru. Şarap lezzetliydi. Üçüncü senaryoda sakince yoluma devam ediyor ve mekânın atmosferini hissediyorum. Burası gerçekten de mağara ve dağ kadar kutsal. Neşeyle bağırıyorum ve çıkan yankı mağaraya dağılıyor. Dünya, Kâhin’den sonra bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Duruyorum, düşünüyorum ve her şekilde kendimi inceliyorum. Son bir veda öpücüğüyle üçüncü senaryodan ayrılıp solda seçtiğim aynı kapıya dönüyorum. Kâhin’in yolu kolay olmayacak çünkü kalbin karşıt güçlerinin tüm kontrolünü ele geçirmeye ve ardından bunu başkalarına da öğretmeye çalışacak. Seçeneğim olan soldaki yol, gizli güçler, pişmanlık veya ölümün kendisi olsun veya olmasın bilgi ve sürekli öğrenmeyi temsil ediyor. Mağara geniş, karanlık ve nemli olduğundan yürüyüş yorucu hale geliyor. Kâhin’in görevi düşündüğümden daha büyük olabilir: Kalpleri, hayatları ve duyguları uzlaştırmak. Hepsi bu değil: Kendi yoluma da özen göstermeliyim. Tünel ve tünelle beraber düşüncelerim de daralıyor. Eve duyduğum özlem duygusu matematik ve kişisel hayatıma duyduğum özlem gibi kabarıyor. Son olarak kendime duyduğum özlem geliyor. Adımlarımı hızlandırıp çok geçmeden ikinci senaryoya ulaşıyorum. Kırılmış aynalar şimdi zihnimin korunmuş ve genişletilmiş olan kısımlarını temsil ediyor: iyi duygular, erdemler, yetenekler ve yanıldığımda bunu anlama becerisi. Aynalar senaryosu kendi ruhumun bir yansıması. Bu kendini tanıma hayatım boyunca benimle olacak. Çocuk, on beş yaşındaki genç ve yaşlı adamın görüntüleri hâlâ hafızamdaydı. Bunlar birçok yüzümden koruduğum üç tanesiydi çünkü kendi tarihimdiler. İkinci senaryodan da ayrılarak böylece anılarımı terk ediyorum. İlk senaryoya giden tüneldeyim. Geleceğe dair beklentilerim ve umudum yenilendi. Ben Kâhin’im, gelişmiş ve özel, birçok ruha hayal kurdurmayı hedefleyen biri. Mağara öncesi dönem, önceden var olan yeteneklerin eğitim ve iyileştirilmesine hizmet edecek. Biraz daha ileri gidince gözüme labirent çarptı. Görev neredeyse beni yok ediyordu. Kurtuluşum Büyücüydü, çıkışı bulmama yardım eden yarasa. Artık ona ihtiyacım yok çünkü görülmeyeni görme gücümle kolayca yanından geçebilirim. Beş düzeyde rehberlik yeteneğim var. Ne sıklıkla bir labirentte kaybolmuş gibi hissediyoruz: İşimizi kaybettiğimizde; Hayatımızın büyük aşkında hayal kırıklığına uğradığımızda; Üstlerimizin yetkisine meydan okuduğumuzda; Umudumuzu ve hayal kurma yeteneğimizi kaybettiğimizde; Hayatın öğrencisi olmayı bırakıp kendi kaderimizi yönetme yeteneğimizi kaybettiğimizde. Unutmayın: Evren insanı uygun hale getiri ama hedefe gitmesi ve buna değer olduğumuzu göstermesi gereken biziz. Benim yaptığım bu Dağa tırmandım, üç görevi yerine getirdim, mağaraya girdim, tuzaklarını yendim ve hedefime ulaştım. Labirentten geçtim ve görevi zaten kazandığım için bu beni hiç böyle mutlu etmemişti. Yeni ufuklar aramaya niyetim var. Gizli oda, ikinci ve üçüncü senaryolar arasında yaklaşık iki mil yürüdüm ve gerçekleştirdiğim şeyle biraz yorgun hissediyorum. Terimin aktığını hissediyorum; ayrıca hava basıncı ve alçak nemi de hissediyorum. Ninjaya yaklaşıyorum, büyük düşmanım. Hâlâ kendinden geçmiş görünüyor. Sana böyle davrandığım için üzgünüm ama hayalim, umudum ve kaderim tehlikedeydi. İnsan önemli durumlarda önemli kararlar alır. Korku, utanç ve ahlâk yalnızca yardım etmediğinde öne çıkar. Yüzünü okşayıp bedenine tekrar hayat vermeye çalışıyorum. Böyle davranıyorum çünkü artık düşman değil bu bölümde yoldaşız. Doğruluyor ve derin bir selamlamayla beni tebrik ediyor. Her şey geride kaldı: Dövüş, “karşıt güçlerimiz”, farklı dillerimiz ve farklı amaçlarımız. Öncekinden farklı bir durumda yaşıyoruz. Konuşabiliriz, birimiz diğerini anlayabilir ve kim bilir belki de arkadaş oluruz. Şu atasözünü hatırlatıyor: düşmanını coşkulu ve imanlı bir arkadaşa çevir. Sonunda bana sarılıyor ve şans dileyerek ayrılıyor. Aynı şekilde karşılık veriyorum. Mağaranın gizeminin bir parçasını oluşturmaya devam edecek ve ben de hayatın ve dünyanın gizeminin

Скачать книгу