Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar - Ахмет Мидхат страница 11

Жанр:
Серия:
Издательство:
Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

şu son lakırtısı üzerine Cuzella’nın yüzünde hafif değil, epeyce bir kırmızılık görüldü ise de yine derhâl geçti. Fakat o bahse de gerçekten nihayet verildi. Zaten yemeğin dahi sonlarına gelinmiş olmasıyla biraz da bahçe ve çiçeklere ve bahçede çiçekler içinde geçen ömrün lezzetine dair laflar edilerek sofradan kalkıldı.

      Yemekten kalkan misafirler Alfons’un odasına gittiklerinden Pavlos, Cuzella’nın yanına sokulup “Efendim gideceğimiz salona kadar zatınıza refakat edebilir miyim?” diye kolunu takdim etmekle kız dahi nezaket hasebiyle reddedemeyerek kolunu verdi. İkisi beraber salona vardılar.

      Diğer misafirlerin gecikmesine bakılırsa Alfons’un bunları lakırtıya tutarak meşgul ettiği anlaşıldı. Hatta sesleri dahi gelir, bu zannı doğrulardı. Dolayısıyla Pavlos şu fırsatı ganimet bilerek ne tavırda bulunmak lazımsa o tavrı alıp söze başladı.

      Pavlos: “Efendim Cuzella, kulunuz olmak için gösterdiğim arzu ve iştiyaka pederiniz müsaadede bulundu. Zatınızın dahi beni ret ve mahrum etmeyeceğine yüreğim emin olsun mu?”

      Sinyor Pavlos’un ifade tarzında görülen hem serbestlik hem yaltaklanma şaşılacak bir şey olmasıyla Cuzella şaşkınlık ve dalgınlığını derhâl defederek kim bilir nasıl bir cevaba hazırlanmış idiyse de Pavlos kızın cesaretini çehresinden anlayıp mintanının cebinden fındık kadar pırlanta taşlı bir yüzük çıkararak ve takdim ederek “Şimdilik dilediğim şey, bu naçiz nişanı kabul buyurmanızdır.” dedi. Derhâl dizleri üzerine çöküp tam bir yalvarış durumunda şunu da sözlerine ilave etti:

      Pavlos: “Şu yüksek alnınızda görülen merhamet ve iyilik belirtilerini, böyle benim gibi mahzun nazarlarıyla gören bir biçare, artık huzurunuzda iki diz üzerine çöken bir zavallıya merhamet ve iyiliğinizi esirgemeyeceğinizi ümit edebilir.”

      Cuzella’nın dirayet ve zarafeti biliniyor idiyse de bu gibi sevişmelerin usulüne ve ne şekilde geçtiğine vâkıf olmadığı için Pavlos gibi yalvarmak için rükûya varan bir kimseden iyiliğini esirgeyeceği zaman birkaç adım geriye çekilmek lazım olduğunu bilemeyip güya misafir hakkında hürmet ve riayeti tamamıyla ifa etmiş olmak için herifin kolundan tutup bin estağfurullahlar ile kaldırdı. Bu hâl, ricanın kabulüne delil oluyordu. Dolayısıyla Pavlos kalkınca büyük bir teşekkürlerle kıza yine yüzüğü takdime çalışıp kız dahi kendi eski düşüncesine uygun olarak reddetmeye hazırlanırken öte tarafta misafirlerin gelişi üzerine yüzük yine Pavlos’un elinde kaldı.

      Alfons, Marie ve kaptanlar odaya girdikleri zaman Cuzella’ya layığıyla dikkat etmiş olsaydılar kendisini kıpkırmızı değil belki mosmor bulurlardı. Bu dikkate yalnız Marie muvaffak olup ihtimal ki babası dahi dikkat etmemiş idiyse de hiç aldırmamış ve o hâlde kızın yanına yalnız öğretmeni Marie sokulmuştu.

      Fakat Marie orada, o saat, kıza hâl ve hatır sormayı imkânsız gördüğünden erkeklerin gürültülüce söze başlamalarını fırsat bilip Cuzella’yı kolundan çekerek dışarıya aldı ve kendi odasına götürdü. Orada aralarında şu görüşme cereyan etti.

      Marie: “Size ne oldu Cuzella?”

      Cuzella: “Hiç!”

      Marie: “Hiç değil, bir şey oldu. Aynaya bakmış olsaydınız bu inkârı edemezdiniz.”

      Cuzella: “Sinyor Pavlos evlilik teklif etti.”

      Marie: “Siz ne cevap verdiniz?”

      Cuzella: “Reddettim.”

      Marie: “Niçin reddettiniz ya?.. O, zengin bir adammış. Terbiyesi, irfanı ve güzelliği de meydanda.”

      Cuzella: “Siz de mi üstüme varacaksınız?”

      Marie: “Muradım o değil. Eğer kocaya varacak iseniz başka bir sevdiğiniz de yok ise buna varsanız diyorum. Yoksa beğenmediğiniz bir hâli mi var? Saklamayınız benden sırrınızı.”

      Cuzella: “Sırrımı sizden saklarsam kime söylerim? Evet, yüzünü beğenmiyorum. Şeytan yüzlü bir herif!”

      Marie: “Acayip.”

      Cuzella: “Evet, şeytan yüzlü bir herif! Bakınız size bir resim göstereyim de Pavlos’un yüzünü onunla karşılaştırınız.”

      Cuzella, üst kattaki kütüphanesine çıkıp bir yağlı boyalı küçük resim çerçevesini getirdi, öğretmeninin eline verdi.

      Marie: “Hay, bu resmi görmüştüm ya? Hani ya şu mektepli.”

      Cuzella: “Evet, görmüştünüz. Şimdi bu resimdeki yüzde görülen melekliğe bakınız, bir de Pavlos’un suratına bakınız.”

      Marie: “Aman a kızım, bu bir ressamın kaleminden çıkmış resimdir. Ressam bu çehreye istediği güzelliği verebilir.”

      Cuzella: “Öyledir! Lakin buna yakın yüzler yok mudur? Böyle olamaz mı?”

      Marie: “Olabilir ya.”

      Cuzella: “İşte, ben böyle melek-sima yüz isterim. Yoksa ben babam gibi açgözlü değilim ki paraya, zenginliğe tamah edeyim.”

      Kızın öğretmenine gösterdiği resim on sekiz on dokuz yaşlarında bir delikanlıydı ki deniz okulu formasını giymiş olup ister ressamın aşırı mahareti sayesinde olsun ister tabii bulunsun güzelliği, kalıbı, kıyafeti, Cuzella gibi bir kızı meftun ve hayran edecek derecenin dahi üstündeydi.

      Bu resmi temaşa ettikten sonra Marie, gerçi böyle yüzlere mukabil Pavlos’un mal ve serveti ile beraber feda edilebileceğini teslim ederek “Öyleyse niçin kendinizi sıkıyorsunuz, işte herifin teklifini reddetmişsiniz ya? Fakat haydi yanlarına gidelim. Zira şimdi kaçmak uygun olmaz.” diye yine kızı aldı, salona getirdi.

      Marie ile Cuzella salona girdikleri zaman iki kaptanı bir tarafa çekilmiş ve Alfons ile Pavlos’u dahi bir tarafta baş başa vererek konuşmakta bulunmuş buldular. Bunlar Marie ile Cuzella’nın girdiklerini görünce bir kabahat işleyen adamların üzerine varıldığı zaman ürktükleri gibi ürkerek bir telaş gösterdiler. Bu hâle göre anlaşılır ki damat ile kayınpeder yine Cuzella’nın evliliği üzerine söz söylerdi.

      Alfons kalplere sıkıntı veren sırıtık tavrıyla güya Cuzella’ya yine bazı şakalar etmek istedi. Hasılı, misafirler birkaç saat orada kaldılar. Her dereden su getirip sohbete son verdikten sonra kalkıp her biri nazik bir tavırla ve iltifatlı bir dille veda ederek gittiler.

      Misafirlerin gidişi akşama yakındı. Cuzella’nın o gün akşama kadar ister istemez içi sıkıldığı cihetle biraz gezinmeye ihtiyacı olduğu gibi hazır giyinmiş de bulunduğundan öğretmeninden refakate dair vaat alarak arabayı ısmarladı. İkisi arabanın içine ve bir uşak dahi arabacı yanına binip bağlar semtine doğru yola koyuldular.

      Yolda Cuzella daima evlilik meselesinden bahsetmek istiyordu. Lakin Marie “Mademki mekânı değiştirdik, bahsi yine değiştirip zihnimizi bütün bütün ondan temizlemeliyiz.” diye o bahiste devama razı olmayarak dinî ve felsefi düşünceler üzerine pek çok tatlı bahisler açıp kızı bunlarla eğlendirmeye başladı.

      Yaz

Скачать книгу