Makber. Abdülhak Hamit Tarhan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Makber - Abdülhak Hamit Tarhan страница 4

Жанр:
Серия:
Издательство:
Makber - Abdülhak Hamit Tarhan

Скачать книгу

mı ukul bunda mebhût…

      Mümkin mi o cism-i nâzenini,

      Tekfîn ede bir acûz-i fertût.

      Ölmek diyoruz nedir bu ta’bîr,

      Cânan mı ede bu hâli tefsîr?..

      En ince yerim kırıldı yâ Reb,

      Karşımda nedir bu burc-i Akreb?

      Etmez mi bu hâl cana te’sîr?..

      Kılmaz mı bu i’tikadı tağyîr.

      Hayret eğer olmasaydı vârid,

      İnsan neyi addederdi tedbîr?..

      Sen Fâtıma gittin öyle bensiz,

      Gönlüm acabâ yaşar mı sensiz.

      Ölmek, yaşamak, ya can çekişmek,

      Râzîyız, aman fakat değişmek…

      Sen, ben gül isek bugün dikensiz,

      Âzâde hayâtsın mihensiz.

      Ben âlemi neyleyim çemenzâr,

      Ben âlemi neyleyim çemensiz…

      Yâ Rabbi bu emri sen buyurdun,

      Ol savt-ı hazin nedir duyurdun.

      Neydi ya o dest ü pây-ı bârid…

      Bir böyle kazâ olur mu vârid?..

      Ey mevt, niçin bu dâmı kurdun?..

      Canpâremi urmasan nolurdun?..

      Bu haste-i bîşifayı ey mêvt,

      En ölmiyecek yerinden urdun.

      Etti ebedî sukut o kevkeb;

      Bulmaz ebedî husûl o matleb;

      Çıkmaz, açılırsa hep felekler;

      İnmez yere, düşse hep melekler.

      Yıldızlar içinde cân-berleb,

      Lâkin ararım o mâhı her şeb;

      Görsem bilirim ki hâb gördüm,

      Tutsam görürüm hayâldir heb.

      Olsun mu içim gurûba mâil?..

      Olmaz mı evim tulûa hâil?..

      Yâdiyle onun -ki mihr-i candır,-

      Gönlümde gurûblar ıyandır.

      Bir fikre bu nûr olunca şâmil,

      Olmaz mı o ihtiyâç zâil?..

      Bir lâhza onu tefekkür etmek,

      Binlerce tulûadır muâdil.

      Yâ Rab, elemindedir necâtım,

      Mâtemlene serbeser hayâtım.

      Ettinse binây-ı ünsü vîrân,

      Hicrânına bâri verme pâyân.

      Olsunbu gırîvde sebâtım.

      Nâlân ola bister-î memâtım.

      Gönlümdeki yâre tazelensin.

      Oldukça herempezîr zâtım.

      Pîrâzâdeydi nâm u şânı,

      Beş yüz senelikti hânedânı.

      Binlerce hazândan bakiyye,

      Bir serve bahardan hediyye.

      Gezmişti hakir ile cihânı,

      Geçmişti meşâk ile zamânı.

      Cennet gözükürdü rûha meftûh,

      Ma’sûm idi ol kadar cenânı.

      Kalben o nümûne-î asâlet,

      Müşfikliği vâsıl-î nihâyet;

      Ol kalbe idi nişâne çeşmi,

      Meftûh reh-î cinâne çeşmi.

      Bittikçe nezâket û zarâfet,

      Başlardı zekâ ile dirâyet.

      Ondaydı muhassenât-ı ahlâk,

      Ondaydı mehâsin-î kıyâfet.

      Bir şi’r idi mübhem û müessir,

      Temyiz kılan olurdu şâir.

      Sahrâ, Eşber, Tezer onundur,

      Ben vâsıtayım, eser onundur.

      Bin hayret ile olurdu zâhir,

      Hâlinde garîb yüzlü bir sır.

      Azhardır o şimdi makberinde…

      Sübhânallâhu Hayy-i Kaadir…

      Ben anlar idim o rûy-i zerdi,

      Kim şi’rime rengri şi’r verdi.

      Billâh düşündüğüm yazılmaz,

      Elbette kalemle dağ kazılmaz.

      Gizler yüreğinde germ ü serdi,

      Ma’lûm değildi halka derdi.

      Hiç bilmiyerek nedir müsebbib,

      Kim görse fakat acır, severdi.

      Mâlikti o hilkat-î necibe,

      Bir fikr-i musahhih û musîbe.

      Çıkmazdı semâya zaviyemden,

      Anlardı meramı nâsiyemden.

      Çok yazmaz iken -bu dur garibe

      İlhâm bulurdu bir edibe.

      Etmişti beni o ince sözler,

      Meftûn o zekây-ı dilfirîbe.

      Tecdîd kılıp harâb şi’rim,

      Destinde bulurdu tâb şi’rim.

      Zihnimdeki fikre yâr olurdu,

      Gaybeylediğim sözü bulurdu.

      Ettikçe yazıp hisâb şi’rim,

      Anlardım olur kitâb şi’rim.

      Şairliği gayri neyleyim ben?

      Olsun dilerim türâb şi’rim.

      Gitti nazarımdan… Âh gitti…

      Bî-maksad u bî-günâh gitti.

      Her ferd, cihanda birdir amma,

      Bir dâne değildir, öyle -hâşâ!-…

      Bir dâne idi o mâh, gitti,

      Aylarca olup tebâh gitti.

      Görsem yeridir seni karanlık,

      Nurum benim ey İlâh, gitti…

      Mahvolsa da bir şükûfe-î ter,

      Vardır ona cânişîn-i diğer;

      Elbet o da bir güzel çiçektir,

      Evvelki değişmemiş demektir.

      Eylerse gurûb mihr-i enver,

      Tekrâr tulûudur mukarrer.

      Hiç açmıyacak fakat bu gülbün,

      Her ân edecek gurûb o ahter…

      Bin yolda seni düşündüm ey mâh,

      Kaldı yan yolda aki-ı kûtâh.

      Bir sâika var, sadâsı çıkmaz,

      Bir nûr düşer ziyası çıkmaz.

      Allâh… dedim işittim Allâh,

      Feryadıma hayret oldu hemrâh.

      Herkes nazarımda gitti bir gün,

      Ben fevtine sonra oldum agâh.

      Ya Rab, bileyim nedir hakîkat

      Hicran mı demek

Скачать книгу