Makber. Abdülhak Hamit Tarhan

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Makber - Abdülhak Hamit Tarhan страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Makber - Abdülhak Hamit Tarhan

Скачать книгу

azabı.

      Eyvâh… cihanda vâlidem var,

      Nefsimde demek mücâhedem var…

      Derler ki: onun safâsıyım ben,

      Bin derdine bir şifâsıyım ben,

      Derler ki: Hüseyn ü Hâmidem var,

      Dünyâda demek ki fâidem var…

      Ben gam yiyorum, beni yiyor gam,

      Yâ Rab, ne garîb mâidem var…5

      Gördün meleğim, nedir günâhım:

      Sensiz yaşamakla rü-siyahım.

      Âtide kemâl-i hasretimden,

      Âsilik eder miyim aceb ben?..

      Kendimde biraz var iştibahım,

      Bihûde değil bu âh ü vâhım.

      Ruhm et, bana bir tarîk göster,

      Mihrin ola ya’ni sedd-i rahım.

      Ey kabri gülen bu eşk-i terden,

      Ey sengi rakîk bir ciğerden.

      Ma’nâlı mıdır bu gün bu girye?..

      Senden sorarım: niçün bu girye?..

      Ref’et bu tereddüdâtı serden,

      Ver Hâmidine cevâb yerden.

      Dîvâr sızıntısiyle bîfark,

      Lâyık mı kan ağlayım kederden?..

      Maksad ne fakat bu gözle kaştan,

      Bir sûlh mudur garaz savaştan?..

      Her şeyde ilerlemek temenni,

      Mevtâ neden eylesün tedenni?..

      Bîfark ise ter o kanlı yaştan,

      Kalbe ne kalır ziyâde taştan?..

      Lâzım mı idi kanat verilmek,

      Aklım uçacak değilse baştan?..

      Bildir: nereye uçar gülüşler?..

      Feryâdlara olur mu bir yer?..

      Zâhir neye böyle ye’sdir hep?..

      Bâtın, neden öyle hande – berleb?..

      Ben zâir, sen defîn-i makber,

      Gel, bir soralım bunu beraber:

      Çıktın mı huzûr-ı Kibriyâ’ye?..

      Bildin mi nedir o tıfl-ı ekber?

      Ma’sûm ki râzdır bükâsı,

      Ma’sûm ki handedir likası,

      Kehvâresi şâdmân-ı matem,

      Bâzîçesi inkılâb-ı âlem;

      Ma’sûm ki yoktur intihâsı;

      San kendisi kendinin Hudâsı.

      Etmişti seni o hâlık-i nâz,

      Fikrimde vücûdunun ziyası.

      Cânan biliyor o tıflı canlar,

      Perverdesidir o tıflın anlar.

      Ey rûhu kılan gözümde pervâz,

      Oldun mu o âşiyanla demsâz?..

      Ol yerde nasıl geçer zamanlar?..

      Mer’î mi zeminler, âsmanlar?..

      Gördünse ne gözle gördün?.. Ehvâh!

      Sûrâh o nûrdan ne anlar?..

      Dendan ne bilir gıdây-ı rûhu?..

      Makber ne bilir safây-ı rûhu?..

      Ol akldan üstühan ne anlar?..

      Bilmezse mekin, mekân ne anlar?..

      Sensiz bulan intihây-i rûhu,

      Bir zerre görür fezây-ı rûhu.

      Olmazsa vücûd ile beraber,

      Ben neyliyeyim bekaay-ı rûhu?..

      Bâkî bu zavâhir olmalıydı:

      Cânan bana zâhir olmalıydı.

      Olmaz bana bir penâh arşın;

      Olsun senin ey İlâh arşın.

      Ukbâda makâbir olmalıydı,

      Kalbin ona zâir olmalıydı.

      Ehvendi adem cehennem olsa,

      Fikrim yine kâfir olmalıydı.

      Avdetle o dem geçen zamânım,

      Sen olmalısın enîs-i cânım.

      Dil neyleye hüsn olunca zail?..

      Hurşîd dönerse neylesin zil?..

      Lâyık mı benim kalıp nişanım,

      Sürtüp dura cism-i bîtüvânım,

      Hicrânın ile kan ağlayıp can,

      Bir sengi tavâf ede figanım?..

      Siz keşfediniz bunu, çiçekler;

      Zâyi’ neden oldu hep emekler.

      Kalbim gibisin o nûra medfen,

      Ey taş, onu hisseder misin sen?..

      Kuşlar, o fidanı var mı bekler?..

      Ol rûha açıldı mı felekler?..

      Kurtlar mı yiyor o cism-i nâzı?..

      Yâ da’vete geldi mi melekler?..

      Gelmiş bana ne meleklerinden?..

      Göklerde açan çiçeklerinden?..

      Bensiz melekûtu neyleyim ben?..

      Nefyimde sübûtu neyleyim ben?..

      Doğmazsa o meh feleklerinden;

      Tutmazsa elim eteklerinden;

      Evlâ bulurum tehîye nisbet,

      Olsam biri ben sineklerinden.

      Pişimde bu secdegâh-ı tevhîd,

      Aklımda şükûk, dilde ümmîd;

      Fevkimde likaay-ı sermediyyet,

      Zîrimde fenây-ı âdemiyyet,

      Haktan dilerim hayât-ı câvîd,

      Eyler beni seng ü hâk tehdîd.

      İnsâna, derim, fena muhakkak;

      Rûhum heyecanla der ki; te’bîd…

      Ger yoksa beşerde bir meziyyet,

      Var zannı niçin verir meşiyyet?..

      Ey kabr, gelir bana sükûtun,

      Takrîrı o Hayy-i Lâyemutun.

      Ey sırr-ı nühüfte-î hüviyyet,

      Çekmek mi nasîbimiz eziyyet?..

      Bunda ebedî görüp de samtın,

      Densin mi bu hâle sermediyyet?..

      Bir başka hayât müstedeldir;

      Mahvolmaz o rûh; müntakildir;

      Her şeyde bir inkılâbdır bu;

      Yâ rûh nedir, bekaa bulur o?..

      Bir sırr-ı muhît ü müstakildir,

      Bir emr-i muhal ü muhtemildir.

      Ol sırrı bilen o zâttır ki,

      Esrarına zâti müştemildir.

      Bîhûde gelir mi hiç halâyık?..

      Mahlûkunu hîç eder mi Hâlık?..

      Hem

Скачать книгу


<p>5</p>

Bu mısranın aslı “Yâ Rab ne ekûl maiden var.” idi. Biraz garip geldiği için bu suretle tebdil olundu. A. H.