Nisgil. Sabir Şahtahtı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Nisgil - Sabir Şahtahtı страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Nisgil - Sabir Şahtahtı

Скачать книгу

matematik sınavındaki trigonometri sorularını öğrenciler yapamamışlardı. Bu nedenle öğretmenler öğleden sonra bu sorular üzerine çalıştılar ama bir çözüm bulamadılar. Ondan dolayı isteseler de istemeseler de sınavları iptal etmek zorunda kalmışlardı. Tek ümitleri Samad Bey’di.

      Nina Vladimirovna da eşinin II. Dünya Savaşı’ndan ganimet olarak kalan Alman malı hizmet arabasına köy muhtarını da alarak beraber Samad Bey’i almaya gittiler. Onlar birlikte geri döndüklerinde vakit öğleden sonrayı geçmişti. Samad Bey, müdirenin odasına girer girmez soruları dikkatle inceledi. Diğer öğretmenler merakla Samad Bey’in söyleyeceği şeyi bekliyorlardı.

      Samad Bey:

      – Bu soru yanlış. dokuzuncu sınıfların kitabının elli altıncı sayfasında bu örnek var ama “x” ve “y” bilinmeyenlerinin yeri değişmiş, diyerek odadan çıkmak istedi ama güzel sesi ile herkesi etkileyen sarışın Rus öğretmen onu oturması için ikna etti. Birkaç dakika sonra sınav bitti. Ders kitabını inceleyen öğretmenler Samad Bey’in dediklerini kabul etmişlerdi.

      Sınavın bitmesi ile öğretmenler odasında şen şakrak sesler yükselmeye başladı. Diğer öğretmenler evlerine giderken okul müdiresi Samad Bey’i odasında misafir ediyordu. Yerel halkın âdetlerini bilen Nina, Samad Bey’e konyak ya da votka değil kekik otlu çay ikram etti. Kendi eli ile yaptığı poğaçalar masaya dizilmişti. Samimi duygularını bildirmek için arada bir, bildiği Türkçe kelimeler ile Samad Bey’e iltifat etmeye çalışıyordu.

      Gerçekten de o çay sofrasında çok güzel ve samimi duygular yaşanmıştı. Ancak aralarında başka bir şey olup olmadığını ikisinden ve Allah’tan başka kimse bilemezdi…

***

      Eşinden üç yaş daha küçük olan Nina Vladimirovna, olağanüstü bir şekilde teğmen rütbesini alan ve Nahçıvan’a askerî görev için gönderilen eşinin görev emrini gözyaşlarıyla öğrendi. Asya’nın soğuk ikliminden, çok daha karmaşık olan Anadolu’nun doğusunda bulunan Nahçıvan’a yapılan atamadan duyduğu tedirginliğin sebebi yerel halk hakkında duyduklarıydı. Nina buraya geldiği günden itibaren duyduğu tedirginlik ve değişmeyen fikirleri Samad Öğretmen’i tanıyınca değişmişti.

      Geldikleri günden beri yerli halkla çok az teması olan Nina, geri dönecekleri günü belki de yüzlerce kez Sovyet takvimi üzerinde hesaplamıştı. Samad Öğretmen’in Rus dilinde akıcı ve pürüzsüz konuşması, ansiklopedik bilgiye sahip olması, samimi davranması, matematiği bu kadar iyi bilmesi Rus dilinde konuşan Nina’yı hayran bırakmıştı. Bu uzak Sovyet eyaletinde, bu kadar yüksek zekâya sahip birinin varlığı onu şaşırtmıştı. “Saf Türk müsünüz?” diye bir soru sorarak meslektaşını zor durumda bıraktı. Sorunun arkasındaki düşünceyi tahmin eden Samad, sohbeti farklı bir yöne çekince Nina, meslektaşının kendisinden çekindiğini düşündü. Bu nedenle, zorla duyulan bir fısıltı ile devam etti:

      – Samad Abiloviç15, benden çekinmeyin. Bana güvenin. Ben de Müslüman bir Tatar Türk kızıyım. Sizin yaşadığınız acıları iyi biliyorum. Aynı acıları Kırım Türkleri de tattılar. Türk dili ile konuşan halklar birbirlerini daha iyi anlarlar ve çabuk kaynaşırlar.

      Samad Bey gülümseyerek cevap verdi. Müdirenin odasındaki sohbet uzadıkça uzadı. Odadan çıktıklarında iki eski dost gibi yakınlaşmışlardı. Dışarıda hava açık olmasına rağmen hafif bir yağmur vardı. Nina Vladimirovna gökyüzüne bakarak:

      – Islanacaksınız!

      Samad Bey havaya bakarak gülümsedi. Yumuşak bir sesle:

      – Şimdi keser, ılık yağış fazla uzun sürmez buralarda.

      – Yağmurun sıcağı, soğuğu, ılığı mı var?

      Samad Bey Nina’nın gözlerine bakarak:

      – Bedene tesir eden her şeyin derecesi yüreğin sıcaklığı ile hissedilir.

      Sonbahar yeni başlamasına rağmen havaların soğuk geçmesi yeşil doğayı amansızca soldurmuştu.

      Nina:

      – Yazık ki bu güzellik çok çabuk soldu!

      Samad Bey gülümseyerek:

      – Kızıl sonbahar…

      Bu sözlerle Nina’nın hayıflanma duygusu birden değişti. Okul müdiresi ilk defa, kızarmaya başlayan yaprakların yeşilden daha güzel olduğunu fark etti. İçinden Samad Bey’in zekâsını ve duygularını, kızarmış yaprakların güzelliği ile karşılaştırdı.

      Samad Bey gülümseyerek:

      “Yeniden doğulmaz, solmazsa eğer

      Ebedi yaşam manayı geçer.

      Tabiat elbise değişmemişse, İnsanın gözünde aşağı düşer.” dörtlüğünü hem Rusça hem de Türkçe olarak yavaş bir sesle mırıldandı.

      Samad Öğretmen’in her iki dilde akıcı olarak okuduğu şiirden etkilenen Nina Vladimirovna gözlerini ondan ayırmadan yere doğru eğildi ve yarısı kırmızı, yarısı sarı bir yaprağı alarak burnuna götürdü. Çoktandır hasret kaldığı ve en çok sevdiği kokuyu bulmuş gibi içine çekti. Merakla:

      – Şiir kimindir?

      Nina, sorunun cevabını beklemeden “Çuda16” diyerek genç kızlar gibi sağ tabanına basarak yerinde yarım daire döndü. Gülümsüyordu. Gözlerinde garip bir mutluluk ışıltısı vardı. İlk defa olarak sonbaharın güzelliğini emsalsiz bir şekilde yaşadığını hareketleri ile ifade ediyordu.

      İki adım ötedeki bir gül dalını koklayan Nina Vladimirovna, yaprakları soğuktan buruşmuş bir goncanın etrafında gezen arının bal yapmak için gerekli ortamı bulamadığını düşünerek hüzünlendi. Üzgün bir sesle:

      – Bakın, bu arı da sonbaharın gelişine sevinmemiş. Demek ki ben yalnız değilim!

      Kollarını göğsünde çapraz bağlayınca göğüsleri dikleşti. Nina bu hâliyle çok daha güzel görünüyordu. Kafasını indirip kendi göğsüne bakması ile ellerini indirmesi bir oldu. Nina elinde olmadan yaptığı bu hareketten utanmıştı.

      Samad Bey:

      – Arı, gülün etrafında polen aramıyor. Şimdilik sadece geziniyor. Daha önce aldığı polenler için güle teşekkür ediyor. Dikkatli bakın, yedi defa döndükten sonra buradan uzaklaşacak.

      Nina şaşırmıştı. Dikkatli bir şekilde arıyı izlemeye başladı. Geçekten de dördüncü turdan sonra arı oradan uzaklaştı. Üç turu daha önce yaptığı anlaşılıyordu. Hayranlıkla Samad Bey’e bakmıştı. Demek ki tüm canlılar karşılıklı olarak birbirlerine, bir şekilde minnet duygularını gösteriyorlardı. O günden sonra Nina doğa olaylarını ve doğadaki diğer canlıları daha dikkatli bir şekilde gözlemlemeye başladı. Okulun diğer öğretmenleri, Nina’daki bu değişikliğin Samad Bey’den kaynaklandığını anlamışlardı.

Скачать книгу


<p>15</p>

Samad Abiloviç (Samad Ebil oğlu): Rus dilinde saygı belirten hitap ifadesidir.

<p>16</p>

Çuda: Esrarengiz.