Nisgil. Sabir Şahtahtı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Nisgil - Sabir Şahtahtı страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Nisgil - Sabir Şahtahtı

Скачать книгу

başında oturup olan biteni konuştular. Gaçak Guşdan, durumun gergin olduğunu bilse de moralini bozmuyordu. Ancak Gaçay’ın sorularının bitmeyeceğini anlayarak sordu:

      – Doğrusunu söyle bakalım, durumumuzu nasıl görüyorsun?

      Gaçay:

      – Su testisi su yolunda kırılır, diyerek gülümsedi.

      Gaçak Guşdan:

      – Atasözünü örnek verme zamanı değil. Sen kendi fikrini söyle.

      – Şu anda Bolşeviklerin durumu bizden daha kötü. Bu kıtanın neredeyse dörtte üçünü işgal etmişler, yine de gözleri doymuyor. Ancak verdikleri sözleri yerine getiremiyorlar. Milyonlarca insan onların sözlerine inanarak perişan oldu. Şimdi bu sözlere inananlardan birazcık kaygı duyan insanları “vatan haini” olarak ilan ediyorlar.

      Gaçak Guşdan’ın sinirleri bozulmuştu; güçlü parmakları ile yakasını çekiştirerek gömleğinin düğmesini açarken:

      – Biz ne yapmalıyız?

      Sesinde, ümitsiz bir titreyişle beraber hükmeden bir ton vardı.

      Gaçay:

      – Gruptan rahatsız mısın?

      Gaçay cevap beklemeden sakin bir şekilde yeniden devam etti:

      – En kısa zamanda dağlara ordu gönderecekler. Tek tek de olsa hepimizi öldürmeye çalışacaklar. Hatta bu ordunun askerleri Ermenilerden oluşacak.

      Gaçak Guşdan’ın gözlerinden alev fışkırıyordu. Sinirden titreyen elindeki ağaçla sobanın ateşini eşeledi:

      – Yani bunca yılı dağlarda boşuna mı geçirdik?

      Gaçay yine gülümsedi:

      – Hayır, aksine bu iş Nahçıvan’ın Ermenilere verilmesini ciddi şekilde engelledi. Yıllardır devam eden isyan, Moskova’yı telaşlandırdı. Şimdi Ermeniler Nahçıvan’la ilgili hayallerini gizlemek zorunda kalıyorlar. Daha doğrusu Moskova da Ermenilere bu fırsatı vermeyecek. Halkın genel bir isyanından korkarlar.

      – Diyelim ki bizi öldürdüler, sonra ne olacak?

      – Sonrası Azerbaycan’ın liderine bağlı olacak. Tarihin bütün devirlerinde Ruslar hainleri, millî bilinci olmayanları iş başına getirerek onların eliyle halkı razı etmişler. Eğer Azerbaycan’a liderlik yapan şahıs kuvvetli, millî bilince sahip, vatansever olursa o zaman halka dayanarak bütün tehlikeleri yok edebilir. Yok, eğer aksi olursa…

      Sohbetleri gittikçe uzadı. Gaçak Guşdan’ın eğitim düzeyi az olduğu için anlamadığı noktaları tekrar soruyordu. Sohbetlerine atasözleri ve deyişler renk katmıştı. Gaçay’ın dediklerinin çoğu ona mantıklı gelmişti:

      – Bundan sonra planlarımızı değiştirmeyi mi öneriyorsun?

      Gaçay:

      – Can derdine düşmek her zaman cahillik sayılmıştır. Bu gençleri korumak lazım. Çaresi de o tarafa geçmeleridir.

      Guşdan, onun ne demek istediğini anlasa da “Ya Allah!” diyerek onun sözünü kesti. Oradan, önce evlerine gidip ailesiyle helalleşerek geri dönüp savaşa hazırlanma kararı verdiler. O gün, Gaçak Guşdan’ın mağarada kaldığı son gece oldu. Sabaha kadar gözüne uyku girmedi. Mağaranın tavanı, karanlık gecelerin yıldızsız seması gibi canını sıkıyordu.

      Sabahleyin, aynı zamanda Gaçay ile mağaranın ortasında karşılaştılar. Yerde iri bir diken bitmişti. Guşdan çizmesiyle dikeni ezdikten sonra mağaranın tavanına yorgun yorgun baktı. Yerdeki dikenin aynısı tavandan aşağı doğru sarkıyordu. Mağaranın alaca karanlığında tuhaf görünüşleriyle dikkati çeken bu dikenlerden biri sarı diğeri siyahtı. Onlar, sanki bu iki diken arasında kalmışlardı.

      Guşdan, akşama doğru köye gitti. Daha önceki yıllarda olduğu gibi 1932 yılının sonbaharında Şahbuz Dağları’nda çok güçlü seller oluyordu. Sular sanki meydana gelecek felaketi anlatıyordu. Guşdan, hiçbir şeyin farkında olmadan dağdan iniyordu. Köyde doğruca ailesinin yanına gitti. Onun köyde olduğunu hükümet güçlerine haber verdiler. O gece evinde kalan Guşdan’ın mutluluğu kısa sürdü. Tan ağarırken evinin askerler tarafından sarıldığını “Teslim ol!” sesini duyunca anladı.

      Evet, teslim olabilirdi ancak Guşdan bu teklifi hemen reddetti. Askerî birliklerle sonuna kadar savaşarak son mermiyi kendisine sakladı…

      Gaçak Guşdan İsyanı’nın başlamasına zemin hazırlayan sebep; NKVD çalışanı, Ermeni Orbelyan’ın Nahçıvan köylerine Ermeni ailelerini yerleştirmesi ve onları silahlandırması idi. Köyün yerli halkına ise isyancı muamelesi yapılıyordu. Orbelyan, Nahçıvan’dan önce Hızı kazasının25 Ağdere köyünde kanlı işler yapmıştı. Bu köyde, 1931 yılında yüz civarında sivil halk kurşuna dizilmişti26.

      Ondan sonra, Ermenistan’a giderek oradan Keçili ve civar köylere yeni göç eden Ermenilere bir Fransız tüfeği ve iki yüz mermi verdi. Azerbaycan Türklerinin elindeki silahları topladı. Karşı çıkanları ise tutukladı. O, sadece Keçili köyünden yetmiş insanın kurşuna dizilmesine sebep oldu. Bu insanların büyük bir bölümü köyün yaşlılarıydı ve köylerine Ermenilerin yerleştirilmesine karşı çıkıyorlardı. Halkın itirazını gören Orbelyan sinsi bir planla Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Dış İşler Halk Komiseri Aydemirov’u kendi tarafına çekmişti.

      Gaçay, Keçili İsyanı’nda ki yenilginin sebeplerini biliyordu: bilgisizlik, plansızlık, bir de düşmanın amansız ve hilekâr olması.

      İsyanların üstünden uzun yıllar geçse de bölgede siyasî ve sosyal durumu korumak için güçlü bir baskı vardı. Nahçıvan’a karşı toprak iddialarını hayata geçirmek için çaba harcayan Ermeni milliyetçileri ve kiliselerin tesiri ile devamlı olarak Ermenistan Özel Hizmet Büroları tarafından Moskova’ya sahte raporlar gönderiliyordu.

      Gaçak Guşdan’ın öldürülmesi, Gaçay’ı çok etkilemişti. O, bu haberi duyduktan sonra daha dikkatli olması gerektiğini anladı. Ortaya çıkmak çok tehlikeliydi. Askerî birlikler arkadaşlarının birçoğunu öldürmüş, diğerlerini de çeşitli vaatlerle kandırarak teslim almışlardı. Onun ele geçirilmesi, kendisinden çok ailesi için tehlikeliydi. Uzun düşüncelerden sonra sahte bir kimlik çıkararak Amid Kazımov Cümşüdoğlu adı ile çobanlık yapmaya başladı.

***

      1965 yılının sıcak yaz günleri gelmişti. Havaların kurak geçmesi ekinleri küle çevirmişti. Albay Topçi, Nahçıvan’daki askerî hizmetini bitirip geri dönüyordu. Geldiğinde olduğu gibi geri dönerken de Topçi’nin omuzlarında üç yıldız vardı. Bu yıldızların sayısı değişmemiş, albay olarak geri dönüyordu. Askerî hizmetini şimdi Uzak Doğu’da, Kamçatka’da yapacaktı. Geri dönüşü nedeniyle Aras Nehri kıyısındaki kaçak dinlenme yerinde bir parti vermişti. Samad ve Yavuz öğretmenler beraber bu partiye gelmişlerdi. Askerler, Aras’tan yakaladıkları iri sazan balıklarını temizleyip mangalın yanına getirmişlerdi.

Скачать книгу


<p>25</p>

Azerbeycan’ın bir ili.

<p>26</p>

Bununla ilgili 1940 yılı 145-205 liste, P-4768, No: 3 adlı arşiv belgesinde geniş bilgiler vardır.