Siyasi Katılım. Veyis Güngör

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Siyasi Katılım - Veyis Güngör страница 16

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Siyasi Katılım - Veyis Güngör

Скачать книгу

önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Gelişmekte, şekillenmekte ve yapılanmakta olan çocuk için sünnet olayı yep yeni bir dönemin başlamasına sebep olur. Toplum tarafından erkek çocuğa biçilen rollerin yavaş yavaş yüklenmesiyle şahsiyetinin pekişmesine katkıda bulunur sünnet olayı. Böyle anlar bir insanın ömründe unutamayaçagı anlar olup çocuk kişiliğinde derin iz bırakır. Yapılan törenlerle çocuğa verilen önem ve değer bir taraftan geleneklerin içinde bulunulan ülkede yerleşmesini beraberinde getirirken, bir taraftan da çocuğun artık gruba, topluma alınmasına ve birey olarak görülmesini sağlar.

      Pazar günü sabah erken saatlerde, toplumun önemli bir bölümünün istirahat ettiği saatlerde kalkıp Den Bosch’un yolunu tutmuştuk. Ben, Türkevinden Abdurrahman ve Yalçın beylerle birlikte arabalarımızı Amsteldijke park ederek Hollanda Yağlı Güreş Koordinatörü Ahmet Ali Akgül’ün Jip’ine dolup Zara’dan DVD-televizyon görüntülü türküleri dinleyerek Utrecht, Den Bosch istikametine hareket ettik.

      Kıkbeş dakika süren seyehatimiz boyunca DÜNYA Gazetesinin son sayısında gündeme gelen ve Hollanda Türk toplumunu çok yakından ilgilendiren Hollanda’daki gelişmeler (Türkçe Radyo Yayınları, Türk annenin kızının katillerinin yaklanması yönündeki isyanı, 22 Ocak’ta yeniden yapılacak milletvekili seçimleri, vb.) başta olmak üzere, Türkiye’de yapılan seçimler, Türkiye-AB ilişkileri tartıştık.

      Arabamızdaki elektronik rehber zaman zaman sağa sola dönmemizi, direk gitmemizi tekrarladı durdu. Ve nihayet Brabanthallen kongre merkezine varıp, arabamızı park ettikten sonra “1. Avrupa Türk İşadamları Toplantısı”nın yapıldığı salona doğru yöneldik. Kapı önünde toplantıyı organize eden Webişrehberi’nden Sedat Çakır çok telaşlı bir şekilde bir kaç Hollandalıya bir şeyler anlatıyordu. Onu geçtikten sonra, kapı ağzında duran Amsterdam esnaflarından Serdar Zeki Çakır’la karşılaşıyoruz. Çakır, sabahın erken saatlerinde elinde tüttürdüğü kalınca purosuyla etrafa kokular saçıyordu. Kayıt işlemlerinden sonra salona girdiğimizde onlarca tanıdık simayla merhabalaşdık. Webişrehberi’nden Mehmet Özkan, VVD’li Köksal Gör, Dostluk Vakfından Ferruh Başaran, Actief Sigorta’dan İsa Kılıçasrlan, Ibadullah Turgut, IBCO’dan Mehmet Yamaç, DHB’dan Bülent Türker, Hilversum’dan Şerafettin Babacan, Den Haag’tan Çağlar Kurtal, Breda’dan Yusuf Beyaztaş, Leerdam’dan Mehmet Keskin, Zaandam’dan Ata Garajı sahibi Coşkun Yeğenoğlu bunlardan sadace bazılarıydı. Coşkun Yeğenoğlu demişken bir noktayı belirtmeden geçemiyorum. Coşkun bey hafta içi her ne kadar Ata garajını idare etsede, akşamları ve hafta sonları üzerine giymiş olduğu marka takım elbiselerle adeta bir kültür ve sanat adamıdır. Yıllardır sosyal, kültürel hatta siyasi toplantıları kaçırmaz. Garajının üst katında sayısız eski kitap, dergi ve okunmaya sıra gelmemiş gazete bulabilirsiniz.

      Aylar önceden duyurusu yapılan 1. Avrupa Türk İşadamları Toplantısı, üçyüze yakın katılımcının hazır olduğu anda İstanbul’dan Lerzan Özder hanımefendinin yapmış olduğu güzel Türkçe sunuşla başlarken, Sedat Çakır memnuniyetlerini belirten kısa bir konuşma yaptı. Toplantının birinci bölümü daha çok Hollanda’dan ve Hollanda dışından topalntıya katılan Türk İşadamları örgütlerinin kurumlarını tanıtmalarını içeriyordu. Tüm konuşmacıların ortaya koyduğu, örneklendirdiği bir çok girişimin yanısıra, hepsinin konuşmalarından ortak bir mesaj ortaya çıkıyordu. O da şuydu: Avrupa’nın hangi ülkesinde olursa olsun, hangi ölçekte ticaretle uğraşırsa uğraşsın, ne tür zorluklarla karşılaşırsa karşılassın, hepsinin gönlünde bir Türkiye sevdası yatıyordu. Hepsinin kalbi Türkiye’nin kalkınması, çağdaş ülkeler seviyesine gelmesi, Türk insanının refah içinde yaşamasının hayalleriyle yaşıyorlardı. Hepsi bu anlamda kendilerinin üzerine düşen bir şeylerin olduğunun ve bunu Türkiye için yapmaya hazır olduklarını adeta beyan ediyorlardı. Mesela Zurich’ten kongreye katılan ve bir konuşma yapan Tahsin Aygün Türkiye’deki yetkililere seslenip, beyler artık “Avrupa’daki Türk Dönercilerin Elini Sıkın”, Türkiye’nin AB’ye girişi bu insanlarla barışık olmaktan geçer diyerek, varolan bir çok işbirliği imkanından faydalanılmadığını, mesela Zurich’le Van belediyelerinin neden ortak bir proje yapamadıklarından yakınıyordu. Kongrenin birinci bölümü, Türk İşadamlarına baştan beri beri verdiği destekle tanınan T.C. Lahey büyükelçimiz Aydan Karahan’ın yapmış olduğu destek konuşmasıyla biterken, hep birlikte aynı bina içinde 3, 4, 5 Kasım tarihlerinde devam edecek olan Türk Ticaret Fuarının açılışı yapıldı. Tüm katılımcılar Türk Ticaret Fuarını gezerken, birbirlerini görme şansını yakalayanlar da bol bol sohbet etme imkanı buluyorlardı. Bir ara gözüm DÜNYA gazetesi pavyonunda takıldı. Masanın etrafını çeviren İlhan Karacay, Ergun Kula, Muhlis Aydoğan, Yalçın Çakır, Bülent Türker, Coşkun Yeğenoğlu ateşli ateşli Hollanda Türk toplumunun gündeminde olan sıcak olayları tartışıyorlardı.

      Toplantının öğleden sonraki bölümünde katılımcıları bilgilendirici konuşmaların yanısıra sorularada cevaplar verildi. Toplantı bir taraftan devam ederken kulislerde de Türkiye’de yapılan seçimlerin sonucu üzerine tahminler ve tartışmalar yapılıyordu. Ufuk gazetesinden Mehmet Sürmeneli’yle Amsterdam Türk Televizyonun’dan Mehmet Akif’in seçim sonuçları üzerine tartışmalarını görünce Akif’e dönüp dedimki, son dakika gelen bir habere göre AKP tek başına almış götürmüş. Ciddi ciddi bir iki saniye düşündükten sonra, yok abi olmaz, bugün, bir kaç saat sonra şişirilen Ampül patlayacak, göreceksiniz cevabını alıyorum Mehmet Akif’ten. Eindhoven’dan Kaya Koçak, şaka olduğunu söyle abi, daha sandıklar açılmadı, nereden bilecekler AKP’nin birinci parti olacağını diyor.

      Toplantının sonunu beklemeden, Haarlem’den Aksiyon Seyehat Ajantası sahibi Edip Özkan’la en son vedalaşarak Amsterdam’a hareket ediyoruz. Eve yaklaşınca ilk telefonu alıyorum seçim sonuçlarıyla ilgili. Ramazan Yurtsev tam bir zafer çığlığı içinde AKP’nin yüzde 34, 35’lerde gittiğini söylüyor. Gerçi oyların daha yüzde yirmisi sayılmıştı bu haberin geldiğinde ama, gidişat artık AKP’nin Türkiye’yı yönetecek parti olduğunu gösteriyordu. İlerleyen saatlerde oyların yüzde sekseni sayıldıki, artık barajı geçen sadece iki parti kalmıştı. TTA’dan Mehmet Akif’i aradım. Nasılsın? Sorma abi diyordu. Sorma diyenlerin sayısı bir hayli kalabalıktı. Ama Türk halkı bu defa böyle tercih yapmıştı. Gerçi seçim sonuçları Türk siyasi hayatını alt üst etmişti.

      Bu vesileyle seçim sonuçlarının ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyoruz. Hollanda’da bir hafta sonunu işte böyle geçirdik.

Kasım 2002

      Faslılar ve Türkler!

      Kültür ve Kimlik Çatışmasına mı Davet Ediliyorlar?

      Antwerpen’de Faslı bir gençin öldürülmesinden sonra başlayan olaylar hızla gelişti. Arap gençlerle Belçika polisinin bir anda karşı karşıya gelmesine, gençlik lideri Ebu Jahjah’ın bir ara tutuklanması ve serbest bırakılmasına neden oldu. Bununla birlikte gelen tartışmalar bir müddet gündemi meşgul etti. Sloganlar ve sevinç gösterileri eşliğinde serbest kalan Ebu Jahjah televizyonlara yaptığı açıklamalarda gayet soğukkanlı, hak ve hukuk mücadelesi veren bir etkinlik içinde oldukları manzarasını yansıttı. Belçika polisinin, özellikle Arap gençlere uygulamalarından son derece rahatsız olan ve polisin yapmış olduğu bazı girişimleri ve muameleleri kamarayla tesbite çalışan gençler Belçika politikasında aktif olma niyetindeler. Yabancı gençlere haksızlık yapıldığı, adaletsizliğin, ayırımcılığın kol gezdiği bir ortamda, Antwerpen ve Belçika’daki siyasi ikiyüzlülüğe karşı bir baş kaldırı hareketi

Скачать книгу