Unuttuğun Yerdeyim. Memmed İsmayıl

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Unuttuğun Yerdeyim - Memmed İsmayıl страница 13

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Unuttuğun Yerdeyim - Memmed İsmayıl

Скачать книгу

Verdiş 114

      Özgeler değişti vaht katarını

      Özün de bilmedin hayıf, yerini.

      Tuttular gönlünün sus damarını,

      Bildiler ruhunun zayıf yerini…

      Karışmış bir ana rahminde genler

      Gardaş gardaşı sevmez…

      Değirmen taşıdır deyip geçenler:

      Alt taş, üst taşı sevmez…

      Bir zaman yoğrulmuş kanla bu toprak,

      Belki azatlığın mayası kandır.

      Canı unutmaktır, kanı unutmak

      Kanı unutanlar unutulandır.

      Unutmak sırası sana mı düştü

      Unutma, öyle bir an gelebilir.

      Bu gün şehitleri unutsan, işti(r)115

      Yarın bulaklardan kan gelebilir.

      Gör hangi tufanın yeliyle söndün,

      Gör hangi baykuşu Zerdüşt eyledin.

      Evvelce ikiye, üçe bölündün

      Sonra bölünmeye verdiş eyledin…116

       Laçın’ım 117

      Laçın’ım, Laçın’ım kesilen elim,

      Düşman pençesinde yetim güzelim.

      Yol mu var, yanına ne yandan gelim?!

      Laçın’ım, Laçın’ım, yaralı kuşum,

      Kimin var, hâlini kimden soruşum?!118

      Derdinden okuyan…119 “Ay Laçın…”120 diyor.

      Kaldı o yerlerde ilacım diyor.

      Ya şimdi ben kime el açım, deyim:

      Laçın’ım, Laçın’ım, yolu yokuşum,

      Kimin var, hâlini kimden soruşum?!

      Laçın’ım, Laçın’ım, Kesme Şikeste’m,121

      Gâh zile yükselir122, gâh çalar pesten.123

      Hevesi, nefesi, sesi kafeste…

      Laçın’ım, Laçın’ım, yaralı kuşum,

      Kimin var, hâlini kimden soruşum?!

      Ömrümüz çürüyen ömr oldu niye,

      Tanrı’dan böyle bir emr oldu niye?

      Yolların bu şekil yumruldu niye?

      Yolu yumrulmuşum, yaralı kuşum,

      Kimin var, hâlini kimden soruşum?!

      Han Asker…

      Bu vatanın neyi var, azı, çoğu dövüşür,

      Dağı, taşı, toprağı, varı yoğu dövüşür.

      Nice şehit yiğidin, nakâm ruhu dövüşür,

      Bir askere çevrilir burda her mezar taşı,

      Yeter ki ayağa kalk, sen başlat bu savaşı.

      Ocağının başına çıkmaya yad bekleme,

      Kalk, ayaktan başa çık, baştan imdad bekleme.

      Andın vatanın andı başka bir and bekleme,

      Adın vatan adıyla çekilirse yanaşı,124

      Bu vuruş125 Hak vuruşu, bu savaş Hak savaşı.

      Bu insan denizinde her insan bir adacık,

      Doğduğumuz bu yurdu viran koydu yad, acık.126

      Haktır seni sesleyen Hak için cihada çık,

      Yürü, yiğit safının sonu nedir, ne başı?

      Bu vuruş Hak vuruşu, bu savaş Hak savaşı.

      Beş kelime sözüm var, bekle ey civan asker,

      Yoluna uğur deyim, Han Ayvaz’ım, han asker.

      Boyuna göz dikmişim, boyuna kurban asker

      Bu hücumun sonunda ölüm var, uzak başı,127

      Bu vuruş Hak vuruşu, bu savaş Hak savaşı.

      Ağzımda Hak kelamı, bu Hak sesi senindir,

      Hele hakkın nahakla çekişmesi senindir,

      Dünyanın en mübarek galebesi senindir,

      Bu zafer yolunda sen, ne dur, ne de yavaşı,128

      Bu vuruş Hak vuruşu, bu savaş Hak savaşı.

      Kan

      Ya buyruk, ya yumruk altındadır,

      Dünyanın vatan olmayan toprakları…

      Boyun uzatılınca boyunduruk büyüyor,

      Boynu buruk büyüyor

      Vatan olmayan toprakların uşakları…

      Arzulara varmak,

      Kan ile sulanmak,

      Vatan olmak istiyor Toprak!

      Kan arıyor,

      Kan, kurban..

      Kana kan demiyorum,

      Kan diyorum,

      Vatandaş olmak isteyen insan!

      Vatan kan ile doğar,

      İnsanı kan çekiyor,

      Her doğuş bir kandır!

      Serhaddını kan çizer ülkelerin,

      İnsan kanı!

      Kandır, kandırabilirsen

      Vatandaş olmak isteyen insanı!

      Her Sözün Doğrusu

      Kovuldum yad çıkan ses gibi kordan,129

      Sonra: “Ne işin var?” sorusu geldi.

      Ne yana yüzümü tuttumsa, ordan

      Çekilmez kesafet kokusu geldi.

      Tanrı düzenine dönmez dilleri,

      Veddir, her iş, ved.130

      Yeraltında kurt keser kan emici telleri,

      Yeryüzünde rüşvet.

      Hakikat karşıdan gelen yalan mı?

      Tosbağa kınına girip bekliyor.

      Rüşvet almayan da almaz, alamaz,

      Kendine teselli verip bekliyor.

      Yeniden

Скачать книгу


<p>114</p>

Verdiş: Alışkanlık, gelenek.

<p>115</p>

İştir: Olur ya, olabilir, iştir başa gelebilir anlamında.

<p>116</p>

Verdiş eylemek: Alışkanlık haline getirmek.

<p>117</p>

Laçın: Azerbaycan’da, Karabağ bölgesinde bir şehir.

<p>118</p>

Soruşmak: Sorup haber almak

<p>119</p>

Okumak: Türkü, söylemek.

<p>120</p>

Ay Laçın: Ermenilerin işgali altında kalan Laçın şehrini anlatan meşhur bir halk türküsü.

<p>121</p>

Kesme Şikeste: Karabağ’a özgü bir mugam havası.

<p>122</p>

Zile yükselmek: En tiz perdeye çıkmak, en tiz perdeden ses vermek

<p>123</p>

Pesden ötmek: En kalın perdeden ses vermek

<p>124</p>

Yanaşı: Yan yana, birlikte

<p>125</p>

Vuruş: Vuruşmak, savaş

<p>126</p>

Acık: Öfke, hiddet.

<p>127</p>

Uzak başı: En sonunda, olsa olsa, anlamında deyim.

<p>128</p>

Yavaşımak: Yavaşlamak, duraksamak.

<p>129</p>

Kor: Bir musiki eserini seslendirenler topluluğu, koro.

<p>130</p>

Ved: Vaat.