Unuttuğun Yerdeyim. Memmed İsmayıl

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Unuttuğun Yerdeyim - Memmed İsmayıl страница 14

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Unuttuğun Yerdeyim - Memmed İsmayıl

Скачать книгу

göze görünmez zalim yaratık

      Kapıdan kovarız, dalar bacaya.

      Bin yıldır arayıp cevap bulmadık

      Tanrı’nın sorduğu bir bulmacaya…

      Tanrı dergâhında talih gıfılbend,132

      Anlamı: ‘ya öl!’dür, ‘ya ayağa kalk!’

      Gaflet uykusunda yatan memleket,

      Garip gündüzünde geceleyen halk.

      Kalk ki, Kaf Dağı’nda donan ümidin

      Şimal küleğinin önünü kesmez.

      Orda: Savalan’da yatan yiğidin

      Kalkıp uyanmağa hele telesmez.133

      Yüz yüze dayanmış sıcakla soğuk

      Ümit: Dağdan aşan gündür belende.134

      Yoksa bu yerlerin geleceği yok,

      Geçmişi bulmaya gelir, gelen de.

      Köhne teşbihse de: Kılıç kındadır,

      Kor olur bir sönük mum ile vatan.

      Hele benim gibi baş hayındadır135

      Büyük belalara hamile vatan.

      Ümitsiz, ümitsiz geçer fasıllar

      Bir millet toplanmış, bir can besliyor.

      Kar136 olan kulaklar, lâl olan diller,

      İçinde bir gafil tufan besliyor.

      Yazgı değişir mi, talih yazansa

      En zoru kolaydır, kolayı çetin.

      Küs bakalım talihe, küsmek asansa,137

      Bu millet senindir, sen bu milletin.

      O ben, parçalanan o benim ülkem,

      Bu gurbet, bu da ki: Memmed İsmayıl.

      Benden ayrılmaya gün arar gölgem,

      Hadi, arzudaki Memmed İsmayıl!

      Saz

      Size söz açayım taze nelerden,

      Yüreğe dokunan tele dokunmaz.

      Ellerim el çekti tezenelerden,

      Köhne mahnılar da artık okunmaz…

      Doğma138 neyimiz var, yad hedefinde,

      Sırrı açanı de, saza sır düştü.

      Ya benim, ya senin, onun evinde,

      Kara gömleğinde saz esir düştü.

      Yazılan bu yazı kara yazıdır,

      Düğülmüş139 dünyaya geldiği günden…

      Sanki saz havası, yaz havasıdır

      Çekilip şehirin, köyün üstünden…

      Ey Vatan! Ne Tez Unuttun

      E y vatan, ne tez unuttun,

      Bağrına badaş140 oğlunu.

      Ne etti ki ucuz tuttun

      Çıkardın çıkdaş141 oğlunu.

      Yön çevirdin, baktın yana,

      Yakılanı yaktın, yana…

      Öz elinle verdin, ana!

      Yollara, yoldaş oğlunu.

      Güzarını hara142 saldın

      Ağ gününe kara saldın.

      Vurup ayaklara saldın

      Beş kişiden, baş oğlunu.

      Baht eğmişti, sen de eğdin.

      Söz yayıp hatrına değdin.

      Bari bir dama öreydin

      Bu ikbali taş oğlunu.

      Her yeteni bey mi sandın,

      Yâdı bizden yeğ mi sandın,

      Memmed’i üvey mi sandın,

      O, dünkü gardaş oğlunu?

      Vatanın Bütün Yolları

      Sevinçler genden geçtiler,

      Ardınca eski yasların.

      Dostlarım benden geçtiler

      Başından geçtim dostların.

      Günlerim geçmişe gitti,

      Gördüm gelecek yasımı.

      Yazdığı dadıma yetti,

      Okudum alın yazımı.

      Açtım bütün ümitleri

      İçinden boş vede143 çıktı.

      Vatanın bütün yolları

      Sonunda gurbete çıktı.

       Ilgım 144

      Felaket yol gelir hele uzaktan,

      İşini yapmakta gam yavaş yavaş

      Evin ışıkları yanmaz, bayaktan…

      Ağaçlar saçını yolar canhıraş…

      Uzak ufuklarda şimşekten bir iz

      Sırrını açmada sessiz bir seda…

      Bir şeyler canını sıkar sebepsiz

      Nerdeyse, bir şeyler unutulmada…

      Sen bahta inanıp yattın… Felekse

      Delinin eline bazen taş verir.

      Sen derdin ki, yakan yoktur. Öyleyse

      Orman yangınları neden baş verir?145

      Ne zaman inanıp ‘yok’a ‘var’ dedik

      Uzak sahibinin sesidir, söz ki…

      Âşık gördüğünü hep çalar dedik,

      Neyi gösterecek, görmezse güzgü…146

      Kararan bulutlar uçan buharsa,

      Yağmaya yakındır yağan kar demek.

      Denizin yüzünde ışıltı varsa

      Bulutun ardında güneş var demek…

      Sırrı yok, kimin ki, hulkumu147 yoktur,

      Ne kadar sır yatar hulkum içinde…

      Dönüp bak, gör neyin ılgımı yoktur,

      Dünya baştanbaşa ılgım içinde…

      Sahra

Скачать книгу


<p>132</p>

Gıfılbend: Kilit, kapı kilidi.

<p>133</p>

Telesmek: Acele etmek, gayret göstermek.

<p>134</p>

Belen: Dağ sırtı, geçit

<p>135</p>

Baş hayına düşmek. Can telaşına düşmek, başını kurtarmaya çalışmak.

<p>136</p>

Kar: Sağır

<p>137</p>

Asan: Kolay

<p>138</p>

Doğma: Bize en yakın, sevgili, sevimli…

<p>139</p>

Düğülmüş; Düğümlenmiş.

<p>140</p>

Bağrına badaş olmak: Birbirine çok yakın olmak.

<p>141</p>

Çıkdaş çıkarmak: Kapı dışarı etmek.

<p>142</p>

Güzar: Yol. Hara: Nereye

<p>143</p>

Boş vede çıkmak: Vaatleri boşa çıkmak.

<p>144</p>

Ilgım: Aldatıcı görüntü, serap, hayal.

<p>145</p>

Baş vermek: Olmak, oluşmak, meydana gelmek.

<p>146</p>

Güzgü: Ayna

<p>147</p>

Hulkum: Erkeklerin gırtlağındaki kemik çıkıntı.