Unuttuğun Yerdeyim. Memmed İsmayıl

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Unuttuğun Yerdeyim - Memmed İsmayıl страница 16

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Unuttuğun Yerdeyim - Memmed İsmayıl

Скачать книгу

bilmeyen, ne var, ne yok hesapta?

      Sevince götüren yol düğümlenir azapta…

      Tutuştukça tutuşur sönmek istese de mum;

      Om mani pad me hum!

      Om mani pad me hum!

      Ne o yandır, ne bu yan, ne öyledir, ne böyle,

      Hiçtir, hiçi hiçle çarp, ömürden hesap eyle

      Yerde her atılan him, gökte görünen ılgım;

      Om mani pad me hum!

      Om mani pad me hum!

      Farkı ne dünya döner, ya başın mı dönmede,

      Özüne görünmeyen gözüne görünmede

      Ya aynanı ters çevir, ya da gözlerini yum;

      Om mani pad me hum!

      Om mani pad me hum!

      Dünya sestir, işitip de tutamadığın ses.

      Şaşıp hevese düşme, tordur düştüğün heves…

      Yüreğinden geçenler toprağa düşen tohum;

      Om mani pad me hum!

      Om mani pad me hum!

      Öğren amacı nedir, varlığa yok diyor, ‘yok’…

      Yok, ‘tok’a kafiyedir, varma, ‘var’da hayır yok;

      Avuçlarını aç, ne umarsan yokluktan um;

      Om mani pad me hum!

      Om mani pad me hum!

      Sürek

I

      Ov ovçudur, ovçu ov157

      Kovabildiğince, kov.

      Sürekçiler sürekli

      Dört yandan kova kova

      Kovup yön verir ova..

      Yetti mi vakit, vade

      Ne yandan gelir bu ses?

      Yüz yol işitilse de

      Bir yol göze görünmez…

      Ümit, açılan baca,

      Ovun da ayağı var.

      Ölümden kaça kaça

      Ölüme kaçmağı var…

      Ya bir dağ geçidinde

      Ya da sarp bir gedikte

      Ovçu, eli tetikte…

II

      Hayır, şer; gece gündüz

      Yaşıyorlar yüz be yüz…

      Bu çiftler arasında

      İnsan tek, oğlu tektir.

      Bu mu ömür sürmektir

      Sürektir bu, sürektir…

      Yaprağınki külektir

      Kayığınki kürektir

      İnsanınki, yürektir,

      Masal dili yüğrektir…158

      Alnındaki kırışlar

      Mühletini karışlar,

      Ya bir yol ayrımında,

      Ya da menzil başında

      Talih adlı gedikte

      Ölüm, eli tetikte…

III

      Herkes geçer bu yolu

      Bunun bir sonu yok mu?

      Ovun gözü dört olur,

      Göze görünmez ovçu…

      Sarı Yaprak Nağmesi

      Yuvamız isti159 sine,

      Isındık istisine.

      Bilmedik çetin iştir;

      Tutuşan ocak olmak.

      Öyle ki, ayak açtık

      Günün ardınca kaçtık

      Bilmedik çetin iştir;

      Yeniden uşak olmak.

      Gün vurdu narin, narin

      Dudağı kaçtı160 narın.

      Bildik nasıl şirinmiş;

      Çiçekten nübar161 olmak.

      Saçımıza den düştü,

      Sazımız kökten düştü.

      Bildik nasıl ağırmış;

      Sararan yaprak olmak!

      Nar

I

      Bir gecenin içinde

      Dudakları açılmıştı yarıya.

      Bir seherin içinde

      Güneş döndü arıya;

      Mum eyledi, şam eyledi,

      Günü akşam eyledi,

      Adice bir kabuğu

      Nur dolu cam eyledi.

      İşte bak tane tane

      İşte bak, damla damla

      Dudağını dayayıp

      Çatlayan dudaklara

      Alev içer adamlar…

      Yıldız yıldız taneleri

      Tanelenir narin narin,

                                                     Narın.

II

      Nar mucize, nar ışık

      El vurup, göz göresi

      Hazırca yer küresi

      Toprak, güneş karışık.

      Bir kabuğun içinde

      Nara bak, tane tane,

      Nara bak, mahal mahal,

      Nara bak ülke ülke,

      Dizilmiş hane, hane.

      Bu kıvrımlı hücreler,

      Devletlerin sayı mı?

      Nar, kürede yaşayan

      Beşerin sarayı mı?

      Bütün halklar bütün nar,

      Adamlar nar tanesi,

      Aynıdır her tanesi

      Sevince, gama şerik,

      Ömürlük, hemişelik…162

      Halklar var, yarı kesik,

      Ortadan narı kesik.

      Nar belki bar demektir,

      Nar belki yar demektir,

      Nar belki nar demektir.

      Sözdü,

      Közdü,

      Gözdü nar…

      Sırrı açılana dek

      Ya Rab! Nasıl dözdü

Скачать книгу


<p>157</p>

Ov/Ovçu: Av/ Avcı.

<p>158</p>

Yüğrek: Kıvrak, çevik.

<p>159</p>

İsti: Sıcak

<p>160</p>

Dudağı kaçmak: Gülmek, gülümsemek.

<p>161</p>

Nübar: Ağacın ilk olgunlaşan meyvesi

<p>162</p>

Hemişelik: Her zaman için…