Ulus Olmak İstersek. Rahmankul Berdibay

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay страница 15

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay

Скачать книгу

Bu yüzden de sosyal bilimler sahasında kök salan bu yanlış fikirleri, bir bir düzeltmek boynumuzun borcudur.

      Yazımızda dünkü sovyet ideolojisine zıt düştüğü için yanlış kabul edilip, tarihin derinlerine gömülen gerçeklerden sadece bir tanesini anlatacağız. Yani Kazak halkının 1916 yılında gerçekleşen milli mücadelesi başkanı, halk tarafından Han seçilen Abdiğappar Janbosınulı (1870-1919) hakkında söz edeceğiz. Mücadele tarihi, onun sebepleri ve kurucuları, kahramanları, milli mücadeleyi değerlendirmede tek taraflı görüşler ve adaletsizlikler hakkında tarihi uzmanlar tarafından bir sürü yazı yazılmıştır. Biz bu konulara girmeyeceğiz sadece Abdiğappar’ın edebiyattaki kişiliği üzerinde duracağız. Çünkü tarihi şahıslar ve olayların resmi beyanıyla birlikte edebiyattaki yansıması de çok önemlidir.

      Çok soylu ve şöhretli sülale mensubu olan Abdiğappar Janbosınulı, kendi boyu arasında itibar sahibi bir ağa olduğu için 1916 yılında Torğay halkı tarafından han seçilir. Halkın onu, Rusya Çarı’nın Kazakları savaşa işçi olarak alma fermanına karşı düzenlenen mücadeleye baş olarak seçtiğini ve yanına da askerlere baş komutan olarak Amangeldi’ni tayin ettiğini tarihten biliyoruz. 1916 yılının yazından 1917 yılın şubat ayındaki devrime kadar Torgay topraklarında Rusya askerlerine karşı mücadeleye Abdiğappar ve Amangeldi başkanlık yapmıştır.

      Çarın bu haksız fermanına ve yerli idarenin hesapsız zülmüne dayanamayan halkın eline silah alıp savaşa çıkması, sönmeyen namusun ve bitmeyen kahramanlığın gerçek bir görüntüsüdür. Baskı altında ezilen ulusa istediğini yaptırmaya alışık olan sömürücü emperya, Torgay mücadelesini bastıracağından, mücadeleye katılanları ağır cezaya çarptırarak, savaş cephesine Kazak yiğitlerini zorla alacaklarından emindi. Torgay ayaklanmasını bastırmak için yüzlerce değil de, orgeneral başkanlığında binlerce asker göndermesi halk ayaklanmasının ciddi bir boyut kazandığını gösteriyor. Kazakistan’ın başka bölgelerindeki ayaklanmaları başlamadan bastırmaya alışık askerler Torgay ayaklanması için aylarca ter döker. Böyle olmasının iki sebebi vardır, birincisi halkın namusnun uyanması, bağımsızlık arzusuyla yanıp tutuşması, kölelik hayata kahramanlık ölümü seçmeye kararlı olmasıdır. İkinci bir sebebi ise ayaklanmaya akıllı ve cesur, halkın inandığı liderlerin önderlik etmesidir.

      Maalesef Torğay ayaklanmasının liderlerini araştırmada bir takım haksızlıklar yer aldı. Onlarca yıl halk kaharmanları olarak Amangeldi ve Alibi isimleri medhedildi, halkın han seçtiği Abdiğapar’ın ismi tarihte geçmedi. Bazı eserlerde Abdiğappar’ı hakkında olumsuz fikirler de bulunmakta. Bunu sebebini halk biliyor. Yıllar boyunca siyasette üstünlük eden sınıfsal ideoloji Kazakların milli hakkını hayal edenlerin hepsini halk düşmanı olarak göstermeyi amaç edinmiştir. Bunun gibi tek taraflı fikirler, bilinçli olarak hendi hayatını halkı için tehlikeye atan Abdiğappar’ın gerçek kişiliğini tanıtmaya fırsat bırakmadı. Onun 1919 yılında soruşturmadan, yargısız vurulmasının sebebi de, katili de aranmadı. Tarihi belgeler Abdiğappar’ın halk bağımsızlığı için mücadele eden, halk tarafından saygı duyulan bir şahıs olduğunu kanıtlıyor. Onun gerçek kişiliği, özellikle de onun vefatından sonra meydana gelen ağıtlar ve şiir, destanlarda ortaya çıkarıyor. Demek ki 1916 yılında Torğay Kazaklarının bağımsızlık mücadelesine başkanlık eden, bu bölge Kazaklarını bir araya getirerek arkasına alabilen, yüksek zeka sahibi Abdiğappar Janbosınulı’nun edebiyattaki kişiliğini araştırmak yerinde bir hareket olur. Bazen edebi eser, bir olay hakkında tarihi belgelerden daha çok bilgi verebilir. Bu bakımdan Abdiğappar Han hakkındaki halkın görüşünü, gerçek fikrini bildiren edebi eserleri incelemek bazı gerçekleri anlamamıza ışık tutar.

      Ayaklanmanın hemen ardından Abdiğappar’n vefatı için çıkarılan ağıt şiirleri çok önemli bir belge sıfatındadır. Bu ağıt, ilk defa A. Baytursınov’un “23 Joktau” adlı kitabında yer almıştır. Abdiğappar’ın çocukları bu ağıdı, “Baytursınov’un kendisi yazdı veya düzeltmiş olabilir.” diyor. Ne olursa olsun, acı kayıp üstünde çıkarılan ağıdın ilk nüshası zamanla geliştirilmiş ve halk mirası değerini kazanmış. Bu eserin çok güçlü bir tarzda yazılması onun son zamanlarda güçlü bir şairin elinden geçtiğini kanıtlıyor. Şu anda herkesin bildiği nüsha, 1926 yılında basılan nüshadır. Bu baskının yeni versiyonunda bazı dörtlükler kısaltılmıştır. Ama ne kadar kısaltıldı ve sebebi açıklanmamıştır. Ağıdın türlü sebeplerden dolayı kısaltılan veya düzeltilen yerlerini göz önünde bulundurursak, asil nüshanı geri kazanmanın ne kadar önemli olduğunu anlarız.

      Ağıdın metnine bu kadar özen göstermemizin doğal sebebi vardır. Genellikle, dünyadan göçen insanın hayatta yaptığı iyilikler, boyundaki haysiyetler, hayatındaki tartışmalar, savaştığı düşmanlar, uğradığı haksızlıklar, pişmanlıkları, hayalleri ağıtta dizililerek dile getirilir. Ne kadar tasvir edilse de gerçeği çekirdek olarak alır. Ağıt, halkın önünde söylenir ve vefat eden adamın yakınlarının sırrı da, üzüntüsü de burda anlatılır. Ağıt söyleyenler, acı içinde kaybettiği insanın ölümüne sebep olanları da söyler. Onları halk tarafından hükm ediyor. Çünkü hayat mücadelelerin, büyük işlerin, adalet ve zülmün farkını gösteren, keskin acı ifadeler kullanmak ağıdın tarzıdır. Söylenen üzüntü, nala ne kadar gerçek olursa, ağıt o kadar tesirli olur. Onu sonradan ezbere söyleyenler asil nüshanın çekirdeğini korur, onu gelştirir. Özellikle de vefat eden kişi itibarlı birisi ise ağıt halkın ortak eserine dönüşür. Bazı araştırıcılar, Kazak destanlarının bazılarının temelini oluşturan işte bu ağıtlar olduğunu öne sürüyor.

      Abdiğappar hakkında söylenen ağıt üzüntü, bu dünyanın fani olduğunu kabul etme, burdaki kaderin önemsiz olduğunu ifade eden geleneksel sözlerle başlar.

      Toplanmış burada cemaat jıyılıp kelgen aleumet

      Başıma geldi bir akıbet

      Sultnımdan ayrıldım

      Başkanı idi vilayet

      Keder düştü başıma

      İçime doldu hasret

      Başımdan bahtım düştü

      Kalmadı bizde haysiyet

      Halkın kendi isteğiyle han seçtiği Abdiğappar’ın boyundaki iyilikleri tasfir eden satırlar hakikat sır olarak duyulur.

      Argımak tulpar aldıran

      Bir biz değil orta juz

      Ortaya koyup han kılan

      Rus, kazak herkes te

      Yaptığı işe hayran kalan

      Bundan sonra da bugünkü topluma sır olan, ama ağıt söyleyenlere malum olan bir sırrın ucu görünür. Abdiğappar’ın yolunu şaşırtan birisinin olduğu, onun yüzünden kahraman ecele duçar olduğu söylenir. O insanın kim olduğu ağıdın eski nüshalarında yer aldığına inanıyoruz, sonraki baskılarda bu ismin yerine nokta işareti konulmuş. Metindeki:

      Gözle görmeden günahını

      Başından ne ayıp buldu ki

      Gözle gören biri yok

      Bunun gibi aslanı

      Nasıl kıydı da vurdu

      Bu satırlar Abdiğappar’ı vurup öldürenin uzaktan değil, kendi yakınından birisi olduğunu ima ediyor. Ağıdın bir çok gerçeği aydınlatacak özelliği de burda belli olur. (Gitti inandı

Скачать книгу