Ulus Olmak İstersek. Rahmankul Berdibay

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay страница 13

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay

Скачать книгу

Kazakça şarkılar öğrenip, söylediklerine tanık olduk. Ancak Kazak televizyon ve radyolarında Kazakça programlar çok azdır. Kazak televizyonunda sadece Kazak dilinde konuşan bir kanal açılması talep eden halkın bu talebi cevapsız kaldı. Radyoda eskiden sadece Kazakça yayın yapan “Şalkar” programı vardı. Şu anda o da düzensiz yayınlanmaya başladı. Bu konulara hepimiz çözüm bulmalıyız.

      Ana dili halkın hazinesidir. Bu yüzden de en önemli görevimiz, öz ana dilinden mahrum kalan vatandaşlarımıza ana dilini öğrenmeye yardım etmektir. Ailede öğretilmeyen ana dili büyüdükten sonra bilince ve kalbe hitap etmiyor. Şu anda en asil görevimiz çocuklarımızı ve torunlarımızı öz ana dilinde büyütmektir.

      Ülkemizde yaşayan Türk halkları, Kazakçayı çok ileri derecede bilmeyebilir ama çok iyi anlayanlar sayısı umduğumuzdan da fazladır. Millyondan fazla farklı millet Kazak dili konuşuyor. İşte bu yüzden de Kazak dili devletin resmi dili olup, her sahada, türlü alanlarda kullanılırsa ve etnik gruplar arasında resmi iletişim dili olursa başka halklar da Kazakçayı çok çabuk öğrenirdi.

1989

      Kevser Kaynak

      Kazak dilinde gazete ve dergiyi okuyan ve radyo dinleyen, televizyon seyreden millet, Almatı Kazak Edebiyatı ve Sanatı Halk Üniversitesinin adını duymuştur. Çünkü bu bilim ocağının dersleri, basın yayında yıllar boyunca dillere destan olmuştur.

      Otuz sene bir kuşağın yetiştiği bir süredir. Halk üniversitesi akşam derslerinde nice insanların uyuyan şuurlarına aydınlık getirdi, nice insanlar manevi yükselişe erişti. Vatansever, milliyetçi ruhları yükseldi. İnsanlar arasında milli ruha sevgi yarattı.

      Halk üniversitesi, kültür miraslarını ilmi incelemelerle tekrar halka tanıştırma vazifesini yüklenmişti. 60’lı yıllarda milletin halk tarihi ve medeniyetini öğrenme isteği artınca bilim sahasında bir yeniliğe ihtiyaç duyuldu. Bu göreve toplum temelinde kurulan üniversiteler layik görüldü. O zamanki okul programları, Kazak tarihini, edebiyatını, folklorunu, sanatını derinlere inmeden, sadece tanıtmakla kalıyordu. Bu konularda okutucunun da, okuyucunun da bilim seviyesi çok düşüktü. Geçmişteki tarihi olayları sınıfsal açıdan değerlendirme, baskı altında olan halkların tarihine avrupamerkezli görüşle bakmak, gerçeği tersinden anlatmak demektir. Bu yüzden de biz, derslerimizde kapalı konuları ele aldık ve her dersi özel, standart dışı bir şekilde düzenledik. Her ders yılı için planlanan 16 ders, türlü yeni konu üzerine yapılıyordu. Kazak halkının son 1.5 bin yıllık tarihinde el değmemiş, yasaklı konular çoktur. Üstelik Kazak tarihi ve kültürüne ilgili her şey Baykal’dan Balkan’a kadar yaşayan Türk halklarına ortak olduğu için, derslerde her konu, genel Türkçülük temelinde incelendi, bu konum da konuya yeni bir renk ve bakış sundu.

      Her dersin amacı, toplum tarafından bilinmeyen, yeni konuları sunmaktı. Bu yüzden de ilgili konu üzerinde yoğunlaşan bilim adamlarını araştırdık. Bu derslerin akademisi-yenlerden öğrencilere kadar herkesin ilgisini çekme sebebi de buydu. Halk üniversitesinin her dersine toplumu çeken gizli güç, dersin konusunun seçkin, özel olması ve anlatıcının bu konuda uzman olmasıydı. Ben bir kaç konu ğzerine örnek vermek istiyorum. Dünya medeniyetinde çok önemli yere sahip, hala sırları tam açılmayan Orhun abideleri konusunda yaptığımız dersler, öğrenme arzusuyla yanıp tutuşan herkesin istediği bir konu olduğunu ispat etmeye gerek var mı? Bu dünyadan erken göçen yetenekli alim Kulmat Ömiraliyev’ın hazırladığı, Kultegin ve Bilge Kaan abidelerinin 1200. yıldönümü için yapılan özel dersler, eski Sovyet ülkelerinde görülmeyen bir yenilikti. Meşhur bilim adamı, Kazakistan Bilim Akademisi üyesi Akjan Maşanov’un Al-Farabi hakkında yaptığı sohbet dersleri toplum tarafından ne kadar beğeni kazandığını sözle ifade etmek mümkün değildir. O zamanlar “Al Farabi” ismini Kazakistan’a tekrar kazandıran, ulemanın dünya arşivlerinde bulunan miraslarının fotokopisini alıp, usanmadan derleyen, matamatikçi A. Kobesov gibi şakirtiyle beraber ülkede Farabi’yi Araştırma merkezinin temelini atan Maşanov’un vatandaşlık vazifesi ve ilmî hareketleri bir kahramanlıktır. Kazakistan’ın şehir kültürü hakkında harika dersler veren ve Otırar’ın kazı işlerinde muhteşem keşiflerde bulunan arheolog Kemel Akışev’ın dersleri harikaydı.

      Oğız-kıpçak devrinin abidesi “Korkıt Ata Kitabi” hakkındaki Alkey Marğulan tarafından yapılan dersleri okuyucular nasıl unutsun! Kazak alimi Kadırğali Jalayri’nin “gümüş sandıklarda” gizli yatan mirasının kaderi hakkında Aleken’nin anlattıkları, aydınlarımızı yeni ufuklara sürüklemişti. Kazak destanlarının kökeni, tarihî oluşu, destan anlatıcıları, derleyenleri, nüshaları, araştırıcıları hakkında okuduğu dersleri yayınlarsak bir kitap olurdu. Aleken’nin Şokan hakkındaki bir dersini, Kazak televizyonu bir zamanlar kayda almıştı, şu anda bu kayıt, paha biçilmez hazinedir. Alkey Margulan’ın her dersi ayrı bir ilmi zirveydi. Kazak müzik aletlerinin unutulmuş nüshalarını bularak, onları ilmi tetkikten geçiren ve günümüze tekrar kazandıran Bolat Sarıbayev’in her araştırması, halk üniversitesi okuyucularının gözü önünde tarih sayfalarına yazıldı. Eskiden herkese malum olan dombıra ve kopuzun yanına şankobız, sıbızğı, şerter, jetigen, asatayak, ıskırık, sazsırnay ve davulun sihirli sesini katan işte bu vatandaştı. B. Sarıbayev’ın halka tekrar kazandırdığı bu müzik aletleri, Kazak orkestrasında layik olduğu yerlerini buldular. Hayatta resimleri kalmamış şahısları, kafa taslarına bakarak şekillendiren antropolog Nai Şayahmetov’un nadir yeteneğini halka tanıtan da, halk üniversitesidir. N. Şayahmetov’un yaptığı Mahambet şairin heykelinin tarihi hakkındaki dersler, okurlara yeni bir bilim alanını tanıtmıştı. Esik kalesinde bulunan “altın giysili şehzade” hakkında ilk ders, halk üniversitesinde yapılmıştı. Bu da dünya çapında bir yenilikti. Hatta bizim zamanımızdan önce eski devirde yaşayan Gun padişahı Atilla konusunda yapılan dersler, Kazak okurlarına karanlık geçmişte kalan gerçeklerden haber veriyordu. Bu dersi veren o zamanlar bir genç araştırıcı, şimdi ise ünlü tarihçi olan Samat Öteniyazov idi. Lektör seçiminde biz onun ünvanına değil, bilimi ve yeteneğine ağırlık veriyorduk. Atilla hakkındaki derslerimizin, bazı insanların hoşuna gitmediğini de biliyoruz. Moğolların gizli şeceresi, Cengiz Han Tarihi ile ilgili derslerimiz, dinleyicilerin ilgisini çekmesi şaşırtacak bir olay değildir.

      Derslerimizin kronolojisine göz atarsak, Türk Kaanatı, Oğız-Kıpçak devri, Karahanlılar, Altın Orda devri, Kazak Hanlığı devri yazılı ve sözlü edebiyat, XX asır yeni edebiyatımız ve onun temsilcileri hakkında seri derslerimiz saymakla bitmez.

      Bundan dokuz yüz yıl önce yaşayan Kaşkarî, Balasagunî, Yesevî mirası hakkında ilk dersi, halk üniversitesi yaptı desek hata olmaz. XV-XVIII asırlarda yaşayan jıraular eserlerini araştıran Muhtar Magauin’in dersleri, üniversite tarihinin altın sayfalarından biridir. Yeni edebiyatımızın temelini atan Abay, Ibıray’a bağışlanan dersler dinleyicilerin hatırındadır. Kazak edebiyatının ta Buhar Jırau, Şortanbay, Dulat, Mahambet’ten bu yana her bir ünlü temsilcileri hakkındaki dersler, XX asrın düşünce üreticileri A. Baytursınov, Ş. Kudayberdiyev, M. Jumabayev, M. Dulatov, J. Aymauıtov, M. Auezov, S. Seyfullin, B. Maylin, İ. Jansugirov, S. Mukanov, G. Musrepov, G. Mustafin, S. Begalin, İ. Bayzakov, İ. Esenberlin üzerine yapılan derslerin toplumun en ihtiyaç duyduğu zamanda yeni görüşlerle sunulması ayrı bir hikayedir. Zamanımız Kazak edebiyatının büyüklerinden olan A. Tajibayev ve de başka yetenekli yazar, şairlerimizin hemen hemen hepsi halk üniversitesinde halkla buluşmuştur. Bu derslerin özelliği, sanatçının halkla yüz yüze gelmesi, kendi dünyasını halka açmasıdır. Bunun gibi özel buluşmalar, edebiyatı halk arasında yaymanın en güzel yolu olduğunu tecrübemiz gösterdi. Biz,

Скачать книгу