Kadife Yapraklar. Mehmet Özer Kazancı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kadife Yapraklar - Mehmet Özer Kazancı страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kadife Yapraklar - Mehmet Özer Kazancı

Скачать книгу

Dr. Mümtaz Sarıçiçek’in yayına hazırladığı adaş romanıyla79, Rus yazarı Anton Çehov’un (1860-1904) yine aynı adı taşıyan bir romanı vardır80. Ancak Hayrettin Farukî’nın ne bu yazarlardan ne de bu romanlarından etkilendiği söz konusu değildir.

      Hayrettin Farukî, uzun bir süre Musul’da yayımlanan el-Necah ve daha sonra Musul gazetelerinde muharrir ve başyazar olarak çalışmıştır. Bu gazetelerle birlikte Kerkük’te çıkarılan Havadis gazetesinde yüzlerce siyasi, sosyal ve edebi yazılar yazmıştır. Bu yazılar arasında hikâyelerin de bulunduğu tahmin edilmektedir.

      Ancak o gazetelere ulaşılması mümkün olmadığı yüzünden bu hikâyelerin tespiti günümüze kadar gerçekleşmemiştir.

2.4. Gazete ve Dergilerde Türkmen Hikâyeleri

      Yukarıda sözünü ettiğim o iki eser dışında, bu dönem sırasında Irak’ta çıkarılan dergi ve gazetelerde yayımlanan hikâye ve romanların bu güne kadar ciddi bir incelenmesi yapılmamıştır. Çünkü bu dergi ve gazetelerin birçoğu, zamanın hışmını sağlıkla atlayamadığı için günümüze ya kati olarak ulaşamamış ya da parmakla sayılacak kadar birkaç nüshası dağınık sayılarıyla ulaşabilmiştir.

      Söz gelimi;

      Kerkük’te tam Türkçe olarak 1912 yılından 1918 yılına kadar devam eden Havadis gazetesinin ele geçen nüshalarında ilk serbest şiirlerin yayınlandığı tespit edilmişse de, hikâyeye yer verip vermediği kesin olarak öğrenilmemiştir.

      Oysa 1913 yılında tek 11 sayı çıkarılan Maarif dergisinde, eleştiri ve edebiyat tarihi ile ilgili yazıların ilk ciddi örnekleri yanında, birkaç hikâye nitelikli yazıların da bulunduğu bilinmektedir. Bunlar arasında Ali Kemal Kahyaoğlu’nun “Küçük Hikâye81 başlıklı hikâyesiyle Mekki Lebib’in “Gözlük82 hikâyesi gözlerden kaçmamaktadır. Dergide, “Gözlük” hikâyesi ötekinden daha sonra yayınlanmasına rağmen, yukarıda verdiğimiz bilgiler ortaya çıkmadan önce, birçok edebiyat tarihçisi tarafından Irak Türkmen Edebiyatında ilk hikâye olarak kabul edilmiştir83.

      3. Irak Türkmen Edebiyatında Hikâye ve Roman (1918’den Günümüze kadar)

      Irak Türkmen hikâyeciliği açısından bu dönemi birkaç bölümde ele almak mümkündür. Zira her bölümün zaman dilimi içerisinde yaşanan koşullar, genel olarak edebiyat çalışmalarını ve özel olarak hikâyeciliği farklı bir şekilde etkilemiştir.

3.1. İngiliz İşgali ile Krallık Dönemi (1918-1958)

      1918 yılında Irak, İngiliz işgaline uğradıktan sonra Irak Türkmenleri Türkiye’den ve dolayısıyla Türk dünyasından kesin olarak koparılmışlardır. Bu sırada Havadis gazetesi başta olmak üzere, Türkmenlerin tüm basın ve yayın organları durdurulmuş, İngilizlerin gözetimiyle Kerkük’te Necme (1918- 1926/1282 sayı) ve Teceddüt (1920/ dört sayı) adında iki gazete çıkarılmıştır. Tam Türkçe olarak çıkarılan bu gazetelerde, sözünden edilmesi gereken hikâyelerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Bunların başında iki hikâye vardır, ikisi de Nermce gazetesinde yayınlanmıştır. Gazetenin 11. 3. 1920 tarihli sayısında M. Refik rumuzuyla yazılan “Belki Gelir” başlıklı sembolik hikâyede yazar, Osmanlı devletini sevgilisine benzetmekte ve hasta olmadığını edebi bir dille ifade ederek bir gün geleceği ümidiyle onu hep bekleyeceğini anlatmaktadır. İki gün sonra R. A. Rumuzuyla “Gelmez ve Gelmeyecek” adıyla yayınlanan ikinci hikâyede, sevgilinin ölümle pençeleşmekte olduğu bildirilerek, artık bir daha gelmeyeceği vurgulanmaktadır84.

      Bu iki hikâyede olduğu gibi, Necme gazetesinde yayımlanan hikâye ve sosyal makale yazarlarının birçoğu, asıl adlarını okurlardan gizleyerek rumuz kullanmışlardır. Ata Terzibaşı’ya göre milletin tepkisine uğramamak için bunu böyle yapmışlardır. Çünkü Türkmenler, Osmanlıları Irak’tan çıkardığı için İngilizleri, bir gün olsun bile sindirememiş ve Necme gazetesini İngilizlerin sözcüsü görerek, gazeteyi uzun bir zaman boykot etmişlerdir.85

      1921 yılında kral Faysal’ın tahta çıkışıyla başlayan krallık devri, Türkmen edebiyatı açsından, İngiliz İşgali devrine göre daha verimlidir. Bu verimlilik üç gazetenin yayın hayatına başlamasına bağlanabilir. Bunlar sırasıyla, başlangıçta tam Türkçe, daha sonraları yarı Türkçe yarı Arapça olarak çıkarılan Kerkük (1926 -1972) ve tam Türkçe olarak çıkarılan İleri (1935/ 16 sayı) ve Afak (1954 -1959/ 202 sayı) gazeteleridir.

      Afak gazetesinde günlük olaylar, iktibaslar, fıkralar ve yerli yazarların kaleme almış oldukları şiir ve edebi yazılara genişçe rastlanmasına karşın, her hangi bir hikâyeye yer verilmemiştir. Oysa İleri gazetesinin her sayısında, bir hikâye ve bir roman tefrikası gözlere çarpmaktadır. Hatta birinci sayıda birincisi “Bir Köylü Kadın” ikincisi “Müthiş Bir İntikam” başlıklı iki hikâye bir arada yayınlanmıştır. İmzasız olarak yayımlanan bu hikâyelerin, Türk edebiyatından iktibas edildiği sanılmaktadır. Ne var ki, üstünde imza olan tek bir hikâye vardır, “Eski Yavuklu86 hikâyesi, Türkmen yazarı Tavik Celal Orhan tarafından çok arı bir dil ve güzel bir üslup ile kaleme alınmıştır.

      Bu devirde Kerkük gazetesinin kimi sayılarında, başta Arap Fehmi’nin yazmış olduğu birkaç hikâye yayınlanmıştır. Bunlardan, “Korkunç Bir Gün” hikâyesi ile Ahmet Şükrü Ağaoğlu’nun “Tarihin Kanlı Yapraklarından87 hikâyesi, üslup bakımından en ilginç olanlarıdır. Yine Arap Fehmi, 12 sayfadan oluşan sosyal konulu bir hikâyesini 1951 yılında “Tarih-î Cera’imde Eşsiz Bir Olay88 adı altında Bağdat’ta yayımlamıştır.

      Bütün bu gazeteler Kerkük’te çıkmaktaydı. 1933 –1935 yılları arasında Bağdat’ta tam Türkçe olarak çıkarılan Yeni Irak gazetesinde de siyasi ve sosyal yazılarla birlikte edebi yazılarının yayınlanmasına özen gösterildiğini görmekteyiz. Bu yazıların başında, hikâye ve gezi notları gelmektedir. Gazetede yayınlanan ilk hikâyeler, bir ara gazetede yazı işleri müdürü olarak çalışan ve kendisi hakkında her hangi bir bilgimiz olmayan Turgut Zihni adında bir zata aittir. 56. sayıdan itibaren Şeküfe Şadan adında bir kadın yazarının altı hikâyesine rastlıyoruz89.

      Turgut Zihni hakkında olduğu gibi Şeküfe Şadan hakkında da çok önemli bilgilere sahip değiliz. Ancak hikâyelerden Bağdat’ta oturan bir Türk veya Türkmen hanımı olduğunu anlıyoruz. Hikâyelerin üslup ve tekniklerine dayanarak, Türkçede üstün seviyede eğitim gördüğünü ve hikâye yazmada derin bir tecrübeye sahip olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Hikâyelerin birçoğu hayal ile gerçek karışımı bir şeydir. Temalar ise toplumsaldır. Yahudi karakteri sahteci, kurnaz, cimri kişiler, hikâyelerde fazlaca rol alan kişilerdir90.

3.2. Cumhuriyet Dönemleri (1958 – 2003)

      Cumhuriyet devrinin başlangıcında

Скачать книгу


<p>79</p>

Safvet Nezihi “Kadın Kalbi” ( Yayına hazırlayan: Mümtaz Sarıçiçek), (2009) Kayseri.

<p>80</p>

Anton Çehov “Kadın Kalbi” (Çevri: Elips kitap), (2004) İstanbul.

<p>81</p>

Ali Kemal “Küçük Hikâye” Maarif dergisi (11/Nisan/1329 Rumi) Sayı: 1

<p>82</p>

Mekki Lebip Kırdar “Gözlük” Maarif dergisi ( 29/ Ağustos/2329) sayı: 9

<p>83</p>

Kardeşlik dergisi (özel hikâye sayısı), (1989), sayı: 196, yıl: 29

<p>84</p>

Ata Terzibaşı “Kerkük’te Matbuat Tarihi” (2005) İstanbul, s. 80-82

<p>85</p>

Ata Terzibaşı, a.g.e. s. 78

<p>86</p>

İleri gazetesi (4 Mayıs 1945) sayı 9

<p>87</p>

Kerkük gazetesi (1 /8/1952) Sayı: 1292

<p>88</p>

Mehmet Hurşit Dakuklu, “Basılmış Kitaplar Kılavuzu” (1986) Bağdat

<p>89</p>

Mehmet Ömer Kazancı “Yeni Irak Gazetesi” (2011), Bağdat, s. 44-46.

<p>90</p>

Kazancı “Yeni Irak Gazetesi” (2011), a.g.e., s. 31