Gönlün Göklerinde. Gabbas Kabışulı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gönlün Göklerinde - Gabbas Kabışulı страница 13

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Gönlün Göklerinde - Gabbas Kabışulı

Скачать книгу

dedim. Şakamın özünden Kalavbek’in de haberi varmış, Anvarla ikisi güldü, İleken ise güzel tebessümüyle bana bakıp:

      “Sen kırk yıllık olayı unutmazmışsın.”dedi.

      “Size çekmişim.”dedim. Dördümüz yarışırcasına güldük…

      İleken, acele etmeden konuşan sabırlı bir insandı. Edebiyat Köyü’ndeki atışma ve tartışma türündeki etkinliklere katıldığında kızdığını, sesini yükselttiğini hiç görmemişimdir. “Hızlı olan değil, sabırlı olan kazanır” atasözümüze tam bir örnektir. Öyle olmasına rağmen, Anvar’ın yeni önerilerine, iyi kararlarına bazen karşı çıkıp “Anva-a-ar bu böyle olmamalı, şöyle olması gerekir” deme alışkanlığı olduğunu fark etmiştim.

      “İlyas Yesenberlin” denen iki kelimeyi duyduğumda İleken’in iki andaki görüntüsü canlanır gözlerimin önünde. O sırada konuştuklarımız aklıma gelir hemen.

      Bir keresinde İleken, rahat adımlarla yürüyerek Kirov Sokağı tarafından (şimdiki Bögenbay Batır Sokağı) aşağı doğru iniyormuş. Ben “Çocuk Eşyası” mağazasından çıkmıştım. Yazarlar Birliğibinası önünde karşılaştık. İleken, çok da neşeli görünüyordu. Selamlaştıktan sonra:

      “İleke sevincinizi paylaşmak isterim, anlatsanıza.”dedim. O, samimi bir şekilde gülümseyip koluma girdi ve içeri geçtik.

      “Evet sevinçli haberim var, söyleyeyim. Dimaş’ı5ziyaret ettim. Desteklediğini, Moskova’yla görüşeceğini söyledi. Liyonyasına bir kelime söylese yeterli olur zaten” diye neşeyle güldü.

      “Ne güzel. Şimdiden tebrik ederim.” dedim dış kapıyı açıp geçmesini beklerken…

      İkinci an da Allah’ın işine bak ki yine aynı yerde, Yazarlar Birliği binası önünde yaşandı. Bir iş için dışarıya çıkmıştım. İleken yine aynı yoldan geliyormuş. Acele etmeden yürüyordu. SSCB Devlet Ödülü için sunulan eserler yarışmasında Gürcü yazar Dumbadze’nin Hikâyeler Kitabı yarışmayı kazanıp İleken’in “Köşpendiler (Göçebeler)” kitabının dikkate alınmadığını televizyon ve radyodan öğrenip tansiyonlar yükseleli iki gün olmuştu. Moskova’ya uçakla gidip at arabasıyla dönmüş hâlde olan İleken’e doğru yürüyüp yavaşça:

      “Selamünaleyküm ağabey.” dedim.Yorgun görünen İle-ken kafasını kaldırıp durdu ve elini uzatarak:

      “Gabbas sen misin? Nasılsın? Ben dün geldim. Duymuş, öğrenmişsinizdir. Olmadı… Dimaş kimseyle konuşmamış, Gabit ise orada bulunalı bir hafta olmasına rağmen komite toplantılarına katılmamış. Beni bir tek Cengiz Aytmatov destekledi, ancak o tek başına ne yapabilir ki?” diye içini anında döküp elini sallayıverdi. Ben ne diyebilirdim ki, çekine çekine:

      “Adaletsizlik oluyor işte” dedim. İleken ilgisizce kıs kıs güldü ve:

      “Evet oluyor,”diye yoluna devam etti…

      Dinmuhamed Konayev, “Liyonyası” yani dostu Liyonid Brejnev ile neden görüşmedi? Brejnev’in gerçekten de bir kelime işi çözmeye yeterli olmaz mıydı? Peki Gabit Müsirepov’a ne olmuş? Ödül Komitesi’nin itibarlı üyesi değil mi? İleken’i savunmassa savunmasın, Kazak milletinin beş yüz yıllık tarihini ele alan üç ciltli romanı değerlendirme toplantılarına neden katılmamış? Güzel milletim benim…

      Daha sonra sağdan soldan duyduğumuz haberlere göre Moskova’ya Dumbadze’nin peşinden iki vagon üzüm ve şarap gitmiş, Yesenberlin’in peşinden ise iki vagon şikâyet.

      O haftanın Cuma günü benim odamda üç dört arkadaş sohbet ederken şair Ötejan Nurgaliyev gelerek:

      “Evet arkadaşlar, sohbetiniz hoş, dostunuz bol olsun. Sohbetinizin tadını kaçırmadım değil mi?” diye gülümseyerek selamlaştı. Küçük gözleri yuvarlak bir hâl alır, yüzüne tebessüm gelir ve rahat bir şekilde konuşurdu genelde.

      “Buyur. Moskova’ya İlyas Yesenberlin’in peşinden vagonlarca şikâyet gittiğini duyduk da onu tartışıyoruz” diye ortaya şaka attım.

      “Evet, orada benim de payım vardır. Üç koç ağabeyim beni dördüncü olarak ekledi ve çok güzel şikâyet yazısını iletiverdik” diye yaptığı iyiliği övünerek anlatır gibi içten güldü. Anlattığına inanıp inanmayacağımızı bilemeyip biz de güldük…

      Güzel İlyas ağabeyimiz… Seçtiğiniz meslek jeolog olduğu gibi edebiyatımızın tarih konusunu seçerek, nice eski ve yararlı kaynakları, gerekli bilgileri kaydederek halkına armağan ettin. Ya biz?.. Öncelikle “Göçebeler” romanının şereflendirilmesine engel olduk; ardından kendimiz çok bölümlü film yapmak yerine değerli hazinemizi yabancıya yem olarak verip eserin değerini düşürdük. Söz konusu değerli eserin Rusçaya, özellikle de İngilizceye yapılan çevirilerinde yanlışların az olmadığını bağıra bağıra söyleyeli 10 yıl oldu… Eminim ki gelecek nesil ruhuna saygı duyacaktır.

(2012 yılı)

      KALEMİ SİLAH, 3HAKİKATİ BAYRAK YAPTI

      Yeryüzünün her yerine izini bırakmış, eski Kazak ülkesi ile toprağından, halkından büyük bir sevgi, istek ve gururla söz etmiş Anvar Alimjanov’un bizlerin, bugünkü neslin ve yarınki pek çok neslin önünde iftiharla söylenebilecek mert ve itibarlı davranışı, bir grup iftiracı güya yazar ve eleştiricilerden, bilgelik taslayanlardan iki yıl boyunca haksız yere “feodalite yanlısı”, “burjuva”, “gerici” gibi pis sözler duymak zorundan kalan Hocası Muhtar Avezov’u meşhur “üç harf”in6 silahlı kapanına düşmekten kurtararak ve kendisini tehlikeye atarak gizlice Moskova’daki dostlarına göndermesidir. Bana göre bu davranışından dolayı Kazak milletince gururla ve saygıyla anılmaya layık olduğu muhakkaktır. Ancak önce başkalarından, daha sonra anlatmak istememesine rağmen ısrarım üzerine kendi ağzından duyduğum o olayı bugünlerde bazı kimseler yalanlamak istemektedir. Onlara göre Alimjanov’un öyle bir şey yapması mümkün değildir. Onların kimilerine örneğin, Muhan’la kardeş gibi çok yakın olan dostu, yazar, Aljappar Abişev’in “Şerli Şejire (Hüzünlü Şecere)” adlı kitabındaki:

      “…O7, içindeki derdi böylece döktükten sonra biraz keyiflendi ve neşeli bir sesle:

      “Benim için başını tehlikeye sokan Anvar’a cesur davranışından dolayı minnettarım ve öbür dünyada da minnettar olacağım.”

      “O ne yaptı?”

      “Şayet o, kaçmam için değişik yöntem bulmasaydı benim şimdi Moskova’nın şu baş köşesinde değil, Almatı’daki hapishane hücrelerinden birinde oturma ihtimalim vardı” dedi ve saatine baktı…”cümlelerini okuduğumda yüzlerini asıp dudaklarını sarkıtarak gittiklerine şahit oldum. Ancak onların affedilmesi zor tepkilerine, kayıtsız kalışlarına şaşırmamak da gerekir. Milletinin yüce şairi hakkında bilgi ile dolu tarihî eser yazarak dünya edebiyatında rastlanmayan süreci başlatan akademi üyesi, yazar,

Скачать книгу


<p>5</p>

Dinmuhamed Konayev

<p>6</p>

KNB, Millî İstihbarat Teşkilatı

<p>7</p>

Muhtar Avezov