Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid. Jale Babaşova Kastrati

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati страница 17

Жанр:
Серия:
Издательство:
Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati

Скачать книгу

sormuş:– “Eğer oyunlarınız da sahnelenmeyecekse, değişiklik yapılmasına izin vermeyecekseniz, o zaman onlar sahnelenmeyecek demektir. Peki o zaman neden yazıyorsunuz ki? Yazar genç öğrencisine şöyle cevap vermiş:-“İzin vermem değiştirmelerine. İster sahneye koyarlar oynanır, ister oynanmaz, kendileri bilirler. Benim tek bildiğim gerçek. Benim yazmam lazım, demiş. Bir süre sustuktan sonra da eklemiş:– “Ben yazmadan duramam.”95Anlatılan anılar bizim yazarın sanatçı kişiliği ile ilgili şu sonuca varmamızı sağlar. Hüseyin Cavid, yazılarına karşı çok hassastır, eserlerini büyük titizlikle uzun zaman üzerinde çalışarak yazar ve herhangi bir şekilde değiştirilmesine izin vermezdi.Hüseyin Cavid, kendisiyle ilgili, şiirleriyle ilgili, sanatıyla ilgili konuşmayı sevmezdi.96

      2.5. HÜSEYİN CAVİD’İN SOYADI VE YAZI HAYATINDA KULLANDIĞI İSİMLER

      Hüseyin Cavid ilk şiirlerini “Mekteb-i Terbiye”de öğrenciyken şair Raci’nin etkisiyle “Gülçin” mahlasıyla yazmıştır. İlk kalem tecrübesi olan “Gönlüm” şiirinde de “Gülçin” takma ismini kullanmıştır. 97Yine aynı dönemde bir takım şiirlerini “Salık” ismiyle de yazmıştır. Aynı zamanda şair “Arif” ismini de kullanmıştır.98Bu isimlerde en çok kullandığı “Salik” ismidir.“Sırat-ı Müstakim”, “Füyuzat” ve “Şarkı Rus” mecmualarında bu isimlerle şiirler yayınlamıştır.

      Daha önceki bölümlerde de söylediğimiz gibi Hüseyin Cavid’in hayatında en önemli dönem tedavisi için gittiği ve eğitimi için dört yıl kaldığı Türkiye-İstanbul dönemidir. Hüseyin Rasizade; İstanbul Üniversitesi’nde eğitim aldığı dönemde ilk senelerde “Salik” ismini bir süre kullanmış, fakat 23 Şubat 1908 tarihinde arkadaşı Kurbanali Şerifzade’ye yazdığı mektubun dışında hiç “Salik” ismini kullanmamıştır. 1909 yılının Mart, Mayıs ve Ağustos aylarında “Sırat-Müstakim”in sayfalarında Hüseyin Rasizade’nin Cavidleşmesi gerçekleşiyor. Şöyleki, “Sırat-ı Müstakim” mecmuasının belirttiğimiz sayılarında “Yâd-i Mazi”, “Son Bahar”, “İlmi Beşer” şiirlerinde Cavid ismini kullandığını görüyoruz. Hüseyin Rasizade 1909 yılından sonra sürgün edilip, Sibirya çöllerinde ölünceye kadar Cavid ismini kullanmıştır. O, Cavid ismini resmileştirerek bütün resmi evraklarda Hüseyin Cavid olarak geçer. Hüseyin Cavid, Cavid soyismini sadece yazı hayatında mahlas olarak kullanmıyordu. Yazarın kızı Turan Cavid’in anılarından aldığımız bilgilerde, 1930-1931 eğitim yılında Bakü ikinci daire, 48 No’lu okulunun öğrencisi Turan’a sınıf değiştirmesi ile ilgili verilen “Uçot Veregi”99 denilen evrakta ismi ve soyismi “Turan Cavidzade” diye yazıyordu. 100

      1937 yılında Gizli Servis elemanlarınca hapsedilip, sorgulandığı dönemde bütün resmi tutanaklarda da yazarın ismi ve soyismi geçen evraklarda hep Hüseyin Cavid soyadını görüyoruz. Rasizade soyadına 1909 yılından sonra resmî veya gayri-resmî hiçbir yerde rastlamıyoruz.

      2.6. HÜSEYİN CAVİD’İN SANAT, EDEBİYATLA İLGİLİ KURUMLARDA ALDIĞI GÖREVLER VE KATILDIĞI SOSYAL FAALİYETLER

      Hüseyin Cavid hayatı boyunca sanat ve edebiyatla uğraşmıştır. Şairin yaşayıp yazdığı sanat eserlerini verdiği dönem siyasî olayların, savaşların, inkılâpların (1905 Ekim; 1917 Rus inkılâbı) yaşandığı karışık bir dönemdi. Bu sebeple yazar sadece öğretmenlik mesleğine ve sanatına odaklanıp, şiir, tiyatro eseri yazmakla yetinmemiştir. Siyasî olaylarda iktidara veyamuhalefete yaslanmadan kendi tarafını, safını çizer. Dışarıdan hayatı boyunca herhangi bir siyasî partiye üye olmadığından tarafsız gibi görünse de aslında safını kendi sanatına adayarak, bu yolla, vatanının kültürel ve millîdeğerlerini yaşatmakla yükümlü kılarak belirlemiştir.Kendi zamanında yazarın Stalin’in represiya (kıyım) kurbanı olarak gözden düşürülmesi ve haksız yere eleştirilmesine rağmen halk tarafından sevilmiştir.

      Hüseyin Cavid, edebiyat adına, Türk dili adına Azerbaycan’ın çeşitli illerinde öğretmenlik yapmıştır. En son da 1925-1926 yılında işe başladığı şimdiki ismiyle Bakü Devlet Üniversitesi’nde öğretmenlik yapmıştır. Hapsedilinceye kadar milletini, gençleri eğitmek için edebiyat dersleri anlatmıştır. 1927-1928 yılında Bakü’de Devlet Tiyatro Yüksek Okulu açılınca, Cavid, burada da edebiyat derslerine girmiş ve tiyatro çalışmalarına da katılmıştır.

      1920 ile 1922 yılları arasında “Yeni Türk Alfabesi” komitesi kuruldu ve faaliyetlerine başladı. Bu komitenin amacı Azerbaycan halkının millî değerlerini yansıtacak yeni bir alfabe oluşturmaktı. Yeni Türk Alfabesinin oluşturulması için kurulmuş olan komitenin üyeleri içinde Hüseyin Cavid’de vardı.

      1926 yılında Azerbaycan’ın Bakü kentinde gerçekleştirilen I. Türkoloji Kurultayı’nda Hüseyin Cavid, kurultayın resmi temsilcisi olmasa da buraya davet edilmiştir. Dönemin diğer ünlü yazarları arasında kendi yerini almıştı.

      Hüseyin Cavid, halkının maariflenmesi için elinden geleni yapmış. Azerbaycan’ın önde gelen aydınlarından biri olmuştur. Hayatını öğretmenlik mesleğine ve tiyatro yazarlığına adamasının dışında 1919 yılında arkadaşı ve meslektaşı Abdullah Şaik ile beraber “Edebiyat Dersleri” kitabını da yayınlatmıştır. Bu kitap Türkiye ve Azerbaycan’da ortak edebiyat tedrisinin genellikle ortak bir okulun yaratılması gibi bir düşünceyi ifade etmesi açısından da faydalı eserlerden biridir.

      2.7. HÜSEYİN CAVİD’İN EDEBİYAT ALANINDAKİ BAŞARILARI, ALDIĞI ÖDÜLLER

      Hüseyin Cavid yaşadığı dönemde gerektiği ve hak ettiği ilgiyi maalesef görmedi. Kendini sanatına ve yazı hayatına adamış şair ve dramaturg, sanat hayatının en verimli dönemlerinde haksız eleştirilerle uğraştı, ama yine de yazmaktan vazgeçmedi. Yılmadan da doğru bildiği gerçeği anlatmaya veyazı yazmaya devam etti.

      Sanat hayatında hayattayken aldığı resmi kaynaklara da geçen sadece bir ödülü vardır. O da 1935 yılında Azerbaycan SSR’nin kuruluşunun 15. yılı dolaysıyla ilan edilmiş yarışmada, yazarı olduğu “Hayyam” eserinin en iyi eser olarak birincilik ödülünü kazanmasıdır. Yazarın bu eser dışında aldığı resmi belgelerle kanıtlanmış bir ödülü yoktur. Fakat ünlü edebiyatçılarımızdan biri Abdullah Şaik, Hüseyin Cavid’in “Veremli Kız” şiiriyle İstanbul’da bir yarışmaya katıldığını ve ödül kazanarak birinci olduğunu anlatıyor. Abdullah Şaik’in anılarında bu olay şu şekilde Hüseyin Cavid’in dilinden anlatılmaktadır:

      “Bir kere İstanbul’da gazetede şiir yarışması ilân edildiğini okudum. Ben de, şu şiirimle yarışmaya katıldım, diyip şiir okuyor:

      Sarı gül, ey şikeste solgun nur!

      Çeşm-i nazinde başka rezm okunur

      Niçin aludey-i gubar oldun,

      Söyle bir, söyle sen niçin soldun?!

      Hiç beklemediği halde, verem hastalığına yakalanmış bir kıza ithafen yazmış olduğu bu şiiri birincilik ödülünü aldı”.101

Скачать книгу


<p>95</p>

M. Alioğlu, Hüseyin Cavid’in Romantizmi, Bakü, 1975, s. 57.

<p>96</p>

Y. Karayef, Azerbaycan Edebiyatı XIX. ve XX. Yüzyıllarda, Bakü, 2002, s. 361.

<p>97</p>

M. Cafer, Hüseyin Cavid, Bakü, 1960, s. 23.

<p>98</p>

Azerbaycan Sanat Yazıcıları, 1987, s. 624.

<p>99</p>

Kütük kaydi olan evrak.

<p>100</p>

T. Cavid, Hüseyin Cavid Bütün Eserleri, IV. cilt, Bakü, 1985, s. 392.

<p>101</p>

A. Şaik, a. g. e., s. 223.