Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid. Jale Babaşova Kastrati

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati страница 14

Жанр:
Серия:
Издательство:
Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati

Скачать книгу

bir kişiliğe sahipmiş.

      Şairin, aslında bütün şairlerde yazarlarda olduğu gibi güzellik hayranlığı vardı. Güzel olan her şeye hayranlık duyar severdi. Fakat yazardaki bu güzellik kavramı sadece dış güzellik değil. Güzel olan vahdet halinde olacak. Dışı güzel olanın içi de güzel olacak. Yani faydası olmayan bir güzelliği güzel olarak görmezmiş yazar. Şair eşine “O ağaç ki, gölge etmiyor, onu kökünden çıkarıp atmak lazım. O, güzellik ki, insanlara hizmet etmiyor, ben ona hayran olmam.” demiştir.75Hüseyin Cavid çiçeklerden kırmızı gülü severdi. Çünkü bu gül çok güzel, ama güzel olduğu kadarda faydalı, reçeli yapılıyor, kokusu var… ve bu gibi sebeplerden gülü seviyor. Çünkü doğa gülü insanlığa hizmet için yaratmıştır.

      Şair genel olarak yalnızlığı sevmezdi. Sadece çalışırken yalnızlığı, sessizliği tercih edermiş. Sadece önemli bir eser üzerinde çalışacağı zaman kendisine çalışmasına uyacak bir mekan seçer ve işini bitirinceye kadar dainzivasından çıkmazamış. Hatta Dağıstan’dayken 1916 yılında iyi motive olmak için bir köy evine gider. Ev sakinleri değerli misafiri ağırlar. Ama köyde olduğu gibi ev sakinleri sabah erkenden tarlada işini yapmaya gider. Evde sadece bir genç kalır, birkaç gün böyle devam eder. Bu sırada şair ev sakinleri dönünceye kadar eserinin üzerinde çalışır. Bir gün yazar merak eder ve sorar ev sahibine, kardeşin neden çalışmıyor sizin gibi diye. Ev sahibi de:– “Olur mu hiç Cavid Efendi. Bizde misafir yalnız bırakılmaz, yanıtını verir. Şair güler bu kadar samimi ve içten bir cevaba ve ilave eder”:– Yarından itibaren yanınıza al kardeşini de. Ben çalışırken yalnız kalmıyorum, yaratmakta olduğum nice öğretmen, doktor, sıradan insan karakterleri, kahramanlarım beni yalnız bırakmıyorlar, sıkılmam ben. Beni merak etmeyin, der.76Anlatılan hatıralardan yola çıkarak söyleyebiliriz ki, yazar yalnızlığı sevmez, çalışması için tercih ettiği yalnızlıkta bile hayali kahramanlarıyla zaman geçirir, hiç yalnız kalmaz.

      Hüseyin Cavid,mütevazı bir kişiliğe sahiptir. Övünmez, yaptıklarını anlatmaz, eleştirildiği zaman eleştirileri değerlendirirken derin bir karaktere sahip olmuştur. Arkadaşı Rıza Tahmasip, onun mütevazı kişiliğini anlatırken hatırlıyor:“Yazdığı şiirleri ilk bize (Eziz Şerif kast ediliyor burada) okurdu. Biz de şiirle ilgili düşüncelerimizi söylerken not defterine not düşerdi,biz konuştuğumuz esnada77Şairin karakter özelliklerinden biri de haksızlığa, adaletsizliğe karşı tahammülsüzlüğüdür. Düşüncelerine, karakterlerine ters düşen her şeyi sakınmadan söyleyen inandığı doğru bildiği gerçekleri sonuna kadar savunan, bildiğinden dönmeyen, adaletli, prensipli bir insandı. Yarattığı kahramanlarda da böyle karakter özellikler görebiliyoruz. Yazar bu noktada işine karşı çok sorumludur. Çünkü bir kahraman yaratmak, bir insan yaratmaktır. Milyonların tanıyacağı yeni bir insan ve bu insan dış yapısı olduğu gibi iç dünyaya da sahiptir. Yazara düşen sorumluluk örnek olacak, ya da ibret olacak iç dünyası olan bir karakter yaratmaktır. Bundan dolayıdır ki, o bir eseri bitirinceye kadar üzerinde çok çalışır, çok düzeltmeler yapardı. Hayattan aldığı bu kahramanları hayatın adaletsizlikleriyle mücadele ettiriyordu. Nitekim kendisi de yaşadığı ortamın sosyal, siyasî dengesizliğiyle savaşıyordu.

      Şair daha küçük yaşından onun hayatını yönlendirmeye çalışan mutaassıp ailesiyle mücadeleye girişmiş ve son anlarına kadar da çevresinde karşılaştığı adaletsizliklere karşı mücadele vermiştir. Eşi hatıralarında 1931 yılında Yesentuki’de tatil yaptıkları dönemde hasta 18 yaşlarında genç kızın olayını anlatıyor. Bu kızı babası zengin olduğu için kendinden çok büyük dul iki çocuklu biriyle evlenmeye zorluyormuşlar. Cavid, bunu eşinden duyar, kızın babasıyla konuşur.Bu dönemde artık yazar tanınmış, toplumda sevilen bir yazar aydın olduğu için adamı ikna eder ve babası kızını sevdiği fakir olan öğretmenle evlenmesine müsaade eder. Bu olaydan sonra yazar, eşine insanları birbirinden ayıran, sınıflandıran, aralarında nifak(ayırım yapan) salan tek gücün var olduğunu bununda devlet ve para- pul olduğunu söyler. “Eğer o bir canlı varlık olsaydı, ben onunla bütün gücümle mücadele eder, savaş verirdim, diye söylemiştir”.78Anlatılan anıdan görüldüğü üzerehaksızlığa, adaletsizliğe gelemez, karşılaştığı haksızlığa karşı hemen sesini yükseltirdi.

      Memmed Rahim, bir yazısında sanatçının şakacı, esprili kişiliğini şöyle bir hikâyeyle anlatıyor. Bir gün komşusu ve arkadaşı olan Camo Cebrayıl Beyli’yi hasta ziyaretine gitmişler. CamoBey, dış kapısında delik açtırmışmış posta için, bunu görünce “Cavid Efendi espriyle:– Camo Bey, sen herhalde kapındaki delik yüzünden üşüttün, dedi. Biz hepimiz güldük”.79

      Şairimiz, ayrıca fazla konuşmayı sevmeyen bir mizaca da sahiptir. Arkadaşı Abdullah Şaik, bu özelliğini bir yazısında şöyle anlatır: “Cavid az fakat anlamlı konuşurdu. O konuşurken herkes susar, onu hayranlıkla dinlerdi. O, yüksek sesle konuşmayı, bağırıp çağırmayı sevmezdi.”80

      Hüseyin Cavid, hayatını mercek altında, dikkat merkezinde yaşamıştır. Çünkü sosyal bir kişilikti: Mesleği ve yeteneği dolaysıyla hep kalabalığın dikkati üstünde olmuştur. Fakat buna rağmen ne kadar sosyal bir kişilik olursa olsun şair, hoşuna gitmeyen insanlarla aynı ortamda bulunmayı, muhatap olmayı sevmezdi.81

      Hüseyin Cavid, fotoğraf çektirmeyi sevmezmiş, çünkü onların gerçekliği yansıtmadığı kanısındaymış. Bundan dolayıdır ki, çok fazla fotoğrafı yoktur. Çektirdiği resimler 1907 yılından sonra ki döneme aittir. (İstanbul’daki öğrencilik dönemi). Ünlü dram yazarının belirgin bir başka özelliği de fiziksel yapısıydı. Buhara şapkalı, gözlüklü ve bastonlu, şık giyimli orta boylu bir yapıya sahipti.

      Hüseyin Cavid’in kişiliğini, psikolojik yapısını oluşturan başlıca özellikler ayrı ayrı anlattıktan sonra kişiliğiyle ilgi anlattıklarımızı özetlersek şu yargıya varabiliriz:Hüseyin Cavid mesleğine düşkün, adaletli, haksızlığa tahammülü olmayan mütevazı, iyiliksever, duygusal, hassas bir yapıya sahiptir. Alışkanlıklarına düşkün, düzenli olmayı seven, çok konuşmayı sevmeyen, daha çok gözlemleyen, iyi bir aile reisi, sosyal bir insandır.

      İkinci Bölüm

      Turana kılıçtan daha keskin ulu kuvvet

      Yalnız medeniyet, medeniyet, medeniyet…

(İblis)

      İKİNCİ BÖLÜM

      HÜSEYİN CAVİD’İN SANAT HAYATI

      2.1. HÜSEYİN CAVİD’İN EDEBİYAT İLE İLGİLENMEYE BAŞLAMASI

      Hüseyin Cavid’in sanatçı kişiliğinin oluşmasında ve sanat hayatına atılmasında aile bireyleriden babası Hacı Abdullah ve ağabeyi Şeyh Muhammed’in etkisi olmuştur.Daha öncede belirttiğimiz üzere şairin babası güzel sese sahip mersiye söyleyen biri idi. Yazar, edebiyata, şiire ilgisinin oluşmasında babasının etkisini kendisi şöyle anlatıyor: “Güzel sesi ve yorumlarıyla ünlü olan babam beni küçüklükten ilimle uğraşmaya sevk etmiştir.”

Скачать книгу


<p>75</p>

M. Cavid, Hüseyin Cavid’i Hatırlarken, Bakü, 1982, s. 264.

<p>76</p>

M. C. Cəfərov, Hüseyn Cavid, Azərbaycan Edəbiyyatında Romantizm, Bakü, 1985, s. 85.

<p>77</p>

R. Tahmasib, “Dostluğumuz” Cavid’i Hatıralarken, Bakü, 1982, s. 216.

<p>78</p>

M. Cavid, Hüseyin Cavid’i Hatırlarken, Bakü, 1982, s. 253.

<p>79</p>

C. Cebrayıllı, “Derin Düşünceli İnsan”, Cavidi Hatırlarken, Bakü, 1982, 214, 215.

<p>80</p>

A. Şaik, Hatıralarım, Bakü, 1961, s. 12.

<p>81</p>

R. Z. Handan, Cavid Sanatı : H. Cavid-100, Bakü, 1981, s. 88.