Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid. Jale Babaşova Kastrati

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati страница 9

Жанр:
Серия:
Издательство:
Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Bir süre sonrayazar 1915 yılında Bakü’ye döner. Bu bilgi, yazarın arkadaşlarına yazdığı mektuplar ve o dönem “Yeni İkbal”, “Basiret”, “Sedayı Kafkas” gazetelerindeki yazılarının tarihiyle de tutarlıdır. 1915 yılında Bakü’de ünlü iş adamı, hayırsever Tağı Nağıyev’in “Sefa” isimli okulunda öğretmenlik yapmıştır.Hüseyin Cavid, Bakü’de İran Büyükelçiliği’nin Bakü’de yaşayan İranlılar için açtığı “İtti-had” isimli okulda Azerbaycan Türkçesi öğretmeni olarak da çalışmıştır.Yazar, bu okulda onunla beraber İstanbul Üniversitesi’nde eğitim almışAbdullah Memedzade’nin ve Abdullah Sar’un referansıyla çalışmaya başlamış ve bir buçuk yıl burada öğretmenlik yapmıştır.

      1917 yılında Bakü’de kurulan “Muharrirler ve Edipler Cemiyeti”nin edebiyat komisyonuna üye seçilir. Buradaki dostları arasında Abdullah Sadık, Cafer Bünyadzade, Seyid Hüseyin, Üzeyir Hacıbeyov, Neriman Nerimanov ve Salman Mumtaz gibi dönemin önemli edebiyat adamları ve sanatçıları vardı. Bunların bir kısmı ve başka dostlarının da katılımıyla, Tebriz Oteli’nde bir araya gelerek sıcak ve samimi edebiyat sohbetlerine dalarlardı. Bu dönemde de Hüseyin Cavid Tebriz Oteli’nde yerleşmiş orada yaşamaktaydı. Bu şekilde sohbetler de bu otelde onun odasında düzenleniyordu. Bir araya geldikleri toplantılarda Fars, Arap, Osmanlı ve Azerbaycan şairlerinin eserlerinden buldukları güzel örnekleri okur, onların tahlilini yaparlardı.43

      1918 yılının Mart ayında Ermenilerin Müslüman Türklere karşı yaptıkları kanlı eylemlerde “Kaspi” matbaası, “Açık Söz” gazetesinin binası ve İsmailiyye Hayır Vakfının binası da Ermeniler tarafından yakıldı. Tarihte “Mart Hadiseleri” olarak bilinen Ermenilerin Kafkasya’da yaptıkları (Bakü’de) Türk katliamı üç gün geceli gündüzlü sürmüştür. Mart Hadiseleri’nde Ermeniler, Tebriz Oteli’nde kalan diğer insanlarla beraber Hüseyin Cavidde esir alır, gözü önünde altmış Türk kurşunlanır. Kendisi ve arkadaşı Hüseyin Sadık tesadüf eseri ölümden kurtulur. Bu olaydan sonra arkadaşıyla Enzeli’ye kaçarlar. Cavid oradan önce Tebriz’e sonra da Nahçivan’a gider. Nahçivan’da bir yıl “Rüşdiyye” mektebinde öğretmenlik yapar.

      1918 yılında evlenir, 1919 yılında yeniden Bakü’ye taşınır ve bu tarihten sonra hapsedilip sürgüne gönderilinceye kadar Bakü’de çalışır ve buradan hiç ayrılmaz. 1921-1922 yıllarında yeni bir eğitim programı başlatan Bakü’deki “Darü’l-Müellim Mektebi”nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri okutmaya başlar. Cavid, burada 1933 yılına kadar çalışmıştır. Burada öğretmenlik sırasında okulda Cavid’in rehberliği altında “Dram Derneği” kurulur. Çeşitli tiyatro eserleri dernek tarafından başarıyla burada sahnelenir.

      1923 yılında Azerbaycan Yazıcılar İttifakı’nın44 çeşitli komisyonlarında görevlendirilir. 1926 yılında Bakü Türkoloji Kongresine katıldı. 1926 yılında Halk Maarif Komiserliği tarafından Batı Edebiyatını öğrenmek ve gözlerini tedavi ettirmek için Berlin’e ve Paris’e gönderilir.45

      1932 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliğine kabul edildi. Azerbaycan’daki yeni rejimin yapılanma sürecinde idarecilerin yazarlardan istediği türden eserler vermemesi Cavid’e duyulan tepkilerin artmasına sebep olur. Sovyet yönetiminin Stalin döneminde Hüseyin Cavid’e karşı tenkitler; haksız ve acımasız şekil almaya başlar. Yazara karşı üstlerin tutumu ve yazara karşı yapılan baskılar sert bir şekil almıştır. 1937 yılında yazarın hapsedilmesiyle sonuçlanır.

      1.5. HÜSEYİN CAVİD’İN EVLİLİĞİ VE AİLE BİREYLERİ

      1918 Mart hadiselerinden sonra Hüseyin Cavid bir hafta Ermenilerin elinde rehin kaldıktan sonra arkadaşı Hüseyin Sadık’la Enzeliye kaçarlar. Mart olaylarında matbaanın yakılması ile yazarın sekiz bin kitabı yakılır. Dolayısıyla elinde hiç parası kalmaz, gidecek ve kalacak yeri bile artık yoktur. Tebriz Oteli’de yakılınca çaresiz kalıp saatini birine satar. Tebriz’e gider burada iki ay kaldıktan sonra oradan da Nahçivan’a geçer. Nahçivan’da bir yıl kalır ve “Rüşdiye Mektebi’nde” öğretmenlik yapar. Bu dönemde Hüseyin Ca-vid 36 yaşındadır ve ailesi tarafından sürekli evlendirilmek istenmektedir. Ama yazar ısrarla ben evleneceğim kadını görmeden evlenmem demektedir.Yazar, görmeden sadece görücü usulü ile evlenmek istemiyordu. O dönemde Azerbaycan’da ve özellikle Nahçivan’da evlilikler hep görücü usulü ile yapılırdı. Hatta damat ve gelin sadece düğünde ya da evlendikten sonra birbirlerini görüyorlardı. Hüseyin Cavid’de ısrarla böyle bir evlilik yapmak istemiyordu. Çünkü kendisi aşk ve özgürlük şairiydi. Böyle evlilik düşüncesi de onun yapısına ve doğasına tersti. Hüseyin Cavid’inablası Ummu Selime, kızları Rübabe ve Saltanatın arkadaşı olan; onların evinin karşısında Yeni Bazar Nehri’nin karşı kıyısında oturan Müşkinaz isimli bir kızı kardeşine, yani Hüseyin Cavid’e yakıştırıyormuşlar. Kardeşi bu düşüncesiniCavid’e açar ama Cavid ona- “Hangi dönemde yaşıyoruz abla” der. “Sen beni evlendiriyorsun”. Ben şiirlerimde hür ve özgür aşktan, sevgiden yazıyorum ve sen beni tanımadığım, görmediğim biri ile evlendiriyorsun. Önce bana söyle kim bu kız kimlerdendir? Belki hiç benimle evlenmek istemez, ben beğenip âşık olsam bile, o zaman sen ne yaparsın? 46

      En sonunda, Cavid’i evleneceği kızı görme koşuluyla ikna ediyorlar. Yine eşi Müşkinaz Cavid kendi hatıralarından bu olayı şöyle anlatıyor; “Beni evlerineyemeğe davet ediyorlar, birkaç gün sonra o zaman evlerinde iki tane sandık vardı ve üstünde de bir yığın yorgan döşek koyulmuştu. Meğer o sandıkların arkasındaymış. Beni de o sandıkların karşısına oturttular. Bu zaman benim arkamdan gelen ışık Cavid’in beni görmesini engellemiş, bir kere daha görmem lazım demiş. Bu defa beni onların evindeki dikiş makinesine bakma bahanesi ile eve davet ettiler. Gittim önceden belirlenmiş yere beni oturttular. Cavid beni görmüş ve olur demiş ama benimde görüşümü sormalarını söylemiş. Ben onu zaten nehrin kıyısında evlerine geldiği zaman gördüğümden hemen olur dedim. 47

      Hüseyin Cavid ve Müşkinaz Hanım 1918 yılının Ağustos ayında mütevazı bir düğünle evlenirler. Müşkinaz Cavid, döneminin diğer kızları gibi eğitim almamıştı. Düğünden birkaç gün sonra Cavid, onun yazdığı yazıların ilk okurunun olmasını istediğini söyler ve bunun üstüne ona her gün ders anlatmaya başlar. Müşkinaz Cavid bu olayı şöyle anlatır: “Bana alfabeyi öğretti, giderek derslerimiz yoğunlaşıyor, zorlaşıyordu. En büyük arzularımdan birisi eğitimli olmaktı. Benim bu hayalimi, arzumu Cavid gerçek etti”.48

      Hüseyin Cavid evlendikleri dönemde Nahçıvan’da öğretmenlik yapıyordu. Birkaç ay sonra çalışmak için onu Maarif idaresinden Bakü’ye davet ediyorlar. Cavid, gidip Bakü’ye yerleştikten sonra ağabeyine mektup yazıp eşini münasip biriyle Bakü’ye göndermesini rica eder. Böylelikle Müşkinaz Hanım Cavid’in küçük kardeşi Ali Rıza ve onun ailesiyle Bakü’ye gelir. Yolculuğu zor geçer, çünkü o zaman Tiflis üzerinden bir haftaya Bakü’ye geçiyorlardı. Bakü’de Cavid ile Müşkinaz Hanım eski Krupskaya sokağındaki ilk evlerine daha doğrusu ilk kiraladıkları odaya yerleşiyorlar.

      Evliliklerinin ilk yılları sıkıntılarlageçmiştir. Çünkü Cavid’in derslerinin saati giderek azalıyordu. Krupskaya sokağında

Скачать книгу


<p>43</p>

R. Tehmasib, “Dostluğum Cavid’i Hatıralarken”, Bakü, 1982, s. 267.

<p>44</p>

Yazarlar birliği.

<p>45</p>

T. Ahmedov, Azerbaycan Sovyet Yazıcıları, Bakü, 1987, s. 622, 623.

<p>46</p>

M. Cavid, Hüseyin Cavid’i Hatırlarken, Bakü, 1982, s. 241.

<p>47</p>

M. Cavid, a. g. e., s. 242.

<p>48</p>

M. Cavid, a. g. e., s. 242.