Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid. Jale Babaşova Kastrati

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati страница 7

Жанр:
Серия:
Издательство:
Repressiya Dönemi Azerbaycan Dönemi Hüseyin Cavid - Jale Babaşova Kastrati

Скачать книгу

ilgili sorusuna verdiği ifadesinde durumunu şöyle açıklamıştır:

      “Türkiye’ye gider, bir kaç xaçla25aldım. Bunların toplam değeri 2000 rubul idi, onları satandan sonra parayla gözümü müalice (tedavi) ettirmek için İstanbul’un meşhur göz hekimi Ziya’ya müracaat ettim ve bir il (sene) sonra Rıza Tevfik’in zemanetiyle de Daru’l-Fünun’un Tarih-Edebiyat fakültesini kazandım.”26Aynı zamanda Rıza Tevfik’ten evinde de özel ders almıştır. İdadiyi bitirdikten sonra bir sene okula alınmıyor. Dolayısıyla Rıza Tevfik’in yanında özel ders alıyor. Bir sene sonra Rıza Tevfik edebiyat fakültesinin başkanlığına geçince Rıza Tevfik aracılığı ve referansıyla İstanbul Daru’l-Fünun’un edebiyat Fakültesine kaydını yaptırır. Hüseyin Ca-vid, Daru’l-Fünun’da eğitiminin ilk senesinde 1.sınıfın derslerini ve 2. sınıfın birinci sömestirine ait dersleri birlikte alır. Sonraki yıl 2. sınıfın ikinci sömestirinin derslerini alır ve 3. sınıfın derslerine de dinleyici olarak katılır. Böylece, edebiyat fakültesinden ikinci sınıftan 1909’ un sonunda mezun olur. Cavid’in eğitim aldığı dönemde adı geçen üniversitede üç yıllık bir eğitim programı uygulanmaktaymış.27

      Daru’l-Fünun’daki eğitim süresince, dönemin edebî şahsiyetleri ve aydınlarıyla yakın münasebetler kurar. Tevfik Fikret ve Abdulhak Hamit ile tanışır, Rıza Tevfik’ten felsefe ve edebiyat dersleri alır.28

      Cenab Şehabettin, Halit Ziya ve Mehmet Akif gibi Türkiye’de önemli olan fikir ve edebiyat adamları da bu dönemde Daru’l-Fünun’da ders anlatıyorlardı. Böylece yazara Türk edebiyatının en mümtaz şahsiyetleriyle tanışmak onlardan ders almak ve eserlerini mütalaa etmek fırsatı olmuştur. Daru’l-Fünun’dan mezun oluncaya kadar yılmadan çalışan, araştıran yazar Tanzimat ve Servet-i Fünun yazarlarının bakış açılarını ve eserlerini iyice incelemiştir. Özellikle İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra hızlanan kültür ve sanat faaliyetlerinin şahidi olmuştur. Üniversitedeki eğitimi süresince edebiyat-ı Osmanî, edebiyat-i Farsi, tarihi-edebiyat, mebadiyi-felsefe, tarihî-umumi ve siyasî, coğrafiya-i tarihi, tabii ve ümrani derslerini almıştır. Eğitimi süresince aynı zamanda özel olarak Fransızca dersleri de almaktadır ve Fransız edebiyatı ile ilk tanışması bu dönemde başlar.

      Şairliğinin yanında büyük bir dramaturg olan Hüseyin Cavid’in tiyatro eğilimi Türkiye’de daha da artmıştırki bu da tesadüfî değildir. Çünkü bu dönem Namık Kemal ve Abdul-hak Hamit’in tiyatro dönemi idi. Adı geçen yazarların piyeslerini derinden mütalaa etmekle beraber, Türkiye’de tiyatro sanatına büyük ilgi ve merak beslemiş, Türk tiyatrosunu yakından seyredebilmiştir.

      Hüseyin Cavid’in İstanbul’dan yazdığı mektuplarıesas alarak onun ilgi alanına buradaki tiyatroların, müzelerin ve matbuatın girdiğini söyleyebiliriz. Yine arkadaşı Kurbanali Şerifzade’ye yazdığı mektuplarda dönemi şöyle anlatıyor: “Dört beş sene bundan egdem29Türkiye’de hür eserler var imiş… Amma (ama) şimdi yasak olmuş. Müteeddit ve gunagun teatrolar var…Müze sanatına terakki vermeye çok telaş ve şey (gayret) olunur…İçkide acnebilere mümaniet yog, amma (ama) Müslümanlara hep yasagdır…Kart vereg30bilümum yasagdır…İstanbul’da çok böyük (büyük) kıraathane ve kütüphaneler var, amma layigince31 kitapları ve gazeteleri yogdur32…”33

      İstanbul Daru’l-Fünun’da çıkan yangından dolayı üniversitenin arşivinde 1927 yılından önceki kayıtlara rastlanmıyor. Ama yazarın o dönem samimi olduğu kişilerle mektuplarına, notlarına dayanarak ve Bakü’deki ev müzesinde üniversitedeki eğitimiyle ilgili belgeler, onlara dayanarak yazarın bu dönemde üniversite eğitimi aldığını kesin söyleyebiliriz. Yine yazarın kendi hatıralarına ve yazılarına dayanarak üniversite hayatında XVI. yüzyılda IV. Murat’ın annesi Kösem Sultan tarafından yaptırılmış, günümüzde de muhteşemliğini korumuş Validehan hanında yaşadığını öğrenmiş oluyoruz.34

      Hüseyin Cavid’in İstanbul’daki eğitim dönemi çok büyük sıkıntılarla geçmiştir. Bu dönemde ağabeyi Muhammed Rasizade’nin maddi anlamda çok büyük desteği olmuştur.

      Cavid, İstanbul’a geldiğinde artık “Servet-i Fünun” dergisi eski ününü kaybetmişti. Fakat Servet-i Fünunculardan; Tevfik Fikret, Halit Ziya Uşaklıgil, Nigar Hanım, Cenab Şehabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın ve Hüseyin Suat Yalçın’ın temsil ettiği Edebiyat-i Cedide oluşmakta ve gelişmekteydi.

      Cavid’in İstanbul’da eğitim aldığı dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun en gergin yıllarıydı. Meşrutiyetin ilanı, 31 Mart olayları, İttihat ve Terakki’nin iktidara gelmesi, Sultan II. Abdülhamit’in 35 yıllık hâkimiyetinden sonra istifaya mecbur edilmesi ve V. Reşad’ın sultan ilan edilmesi, imparatorluktaki azınlıkların dış güçlerce kışkırtılması sonucunda milliyetçilik hareketlerinin ortaya çıkması ve imparatorluğun ayakta kalması yıkılmaması gibi tarihî gerginliklere sebep olan olaylardan en önemlileriydi. Böyle gergin bir ortamda çözüm arayışlarına girerler ve farklı cereyanlar akımlar meydana gelirki bu dönemde bunlara örnek olarak Osmanlıcılık ve İslâmcılık fikir akımlarının yanı sıra o dönem olaylarının doğal sonucu olarak Türkçülük akımı da oluşmuş ve diğer akımların yanında yer almıştır. Hüseyin Cavid’in eserlerinin tahlili yapıldığında açıkça Türkçülük ve milliyetçilik akımlarının etkisinde kaldığı söylenebilir. Bunun sebeplerinden biri olarak, Türkiye edebî vesiyasî muhitinde oluşmasını istediği millî hassasiyetin, kendi ülkesinde Çar despotizmi altında yurttaşlarının ezilmesine tepki olarak zuhur ettiği söylenebilir.

      Sanatın da olduğu gibi özel hayatında da şahsiyetlere karşı, hassas davranan Cavid, sonralar Sultan Abdülhamit’in despotizmine karşı gençlik çılgınlığı ile konuşsa bile, yeri geldiğinde sultanın olumlu anlamda yaptıklarını da görebiliyordu.

      Hatta Osmanlı sultanını İran şahı ile kıyaslarken daha çok Sultan Abdülhamit’e üstünlük tanıyordu.Sultanıneğitim alanında yaptığı reformları takdir ederken şöyle derdi:

      “Sultan Abdülhamit on binlerce idadî, rüştü, iptidaî, tıbbî, mülki, askerî okullar açılmasına müsaade etti. Hamit’in sonunu getiren, mahvına sebep olan ve saltanatına son veren de kendisinin açtırdığı okullar oldu”.35

      Hüseyin Cavid’in İstanbul’da eğitim aldığı dönem aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğunun çözülmeye başladığı dönemdir. Abdülhamit tahtan indirildikten sonra ülkede hâkimiyete gelen, Sultan Reşat değil esasen İttihat ve Terakki mensuplarının oluşturduğu millet meclisiydi. 17 Aralık 1908 tarihinde II. Meşrutiyet Meclisi ilân edilmiş ve 27 Nisan 1909 tarihinde Abdülhamit tahtan indirilmişti.

      Cavid hürriyetin, özgürlüğün tarafındaydı. 1908 yılında arkadaşı Kurbanali Şerifzade’nin Meclis-i Mebusan’ın açılışı ile ilgili tebrikine yazar şöyle cevap vermiştir.

      “İdarey-i ürfiyye kalkmış, sükûnet, emniyet, hökümferma, ciddiyet ve faaliyet

Скачать книгу


<p>25</p>

Halı.

<p>26</p>

T. Cavid, Hüseyin Cavid Eserleri, 4. cilt, Bakü, 1985, s. 26, 2263.

<p>27</p>

T. Cavid. a. g. e., s. 262-263.

<p>28</p>

Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, Azerbaycan Edebiyatı, 4. cilt, Ankara, 1992, s. 276.

<p>29</p>

Önce, evvel.

<p>30</p>

Kağıt.

<p>31</p>

Yeterince.

<p>32</p>

Yoktur.

<p>33</p>

E. Şerif, Hüseyin Cavid’i Hatırlarken, Bakü, 1982, s. 270.

<p>34</p>

Hüseyin Cavid Eserleri, 4. cilt, Bakü, 1985, s. 264.

<p>35</p>

E. Şerif, Geçmiş Günler’den Hüseyin Cavid’in Meşedi Gurbanali Şerifzade’ye Yazdığı Mektuplar, Bakü, 1977, s. 53.