Kırgız Konar Göçerleri. Baktıbek İsakov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kırgız Konar Göçerleri - Baktıbek İsakov страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kırgız Konar Göçerleri - Baktıbek İsakov

Скачать книгу

koca tarafı akrabaları “kayın” sayılırdı. Bir başka ifade ile evlenip kocasının evine gelen gelin için artık kendi anne babaları tarafı “törkün”, kocasının bütün akrabaları ise “kayın” olurdu. Aynı şekilde damat kendi akrabaları için ayrı bir tabir kullanmazdı. Ancak hanımının akrabaları genel olarak ona “kayın” olurdu. Bu tabirlerin dışında gelin, kocasının evine geldikten sonra belli âdetlere uymak mecburiyetindeydi. Meselâ Sayaklarda yeni gelen gelin kocasının ebeveynine kocası gibi “ata” (baba), “ene” (anne) diye hitap eder, ancak onların ortalıkta bulunmadığı sıralarda kayın kelimesi ile birlikte “kayın ene”, “kayın ata” diye söylerdi. Ayrıca yeni gelen gelin kocasının erkek akrabalarını ve kendinden büyük olan kayın ablalarını adıyla çağırmazdı. Buna “At tergöö adatı” (isim âdeti) denirdi. Gelin kocasının büyük kardeşlerine “ake” veya “ava” derken, küçük kayınlara “uul” veya “kiçine bala”; kızlara ise şımarık anlamında “erke”, “kız” ve “biykeç” diye hitap ederdi. Ayrıca aile içine mensup olmayan diğer akraba kayınlarına gelin bir lakap verirdi ve bu lakaplar sadece kadınlar arasında söylenirdi. Nitekim Kurtka’daki Sayak grupları arasında gelinler, kayın ağabeylerinin özelliklerine göre, kalın bıyığı olduğu için “çoñ murut ake”; at sürülerine baktığı için “cılkıçı ake” ve çok güldüğü için “külküçü ake” diyerek lakaplar takarlardı. Ayrıca gelin ilk zamanlarda kocasını adı ile çağırmadan “bizdin kişi” (bizim kişi), “bizdin car”, “küyööm” ve “coldoşum” derken, daha sonra veya evlilik hayatına iyice alıştıktan sonra “bayım” (sahibim) veya “baldarımdın atası” (çocuklarımın babası) gibi saygı bildiren sözlerle hitap edilirdi.

      Uruu İçindeki Zümreler

      Kırgız uruularına kuş bakışı bakıldığında, muhtelif “katmar”(zümre)lardan oluştuğu görülmektedir. Bu durum Sayak uruusu için de geçerli idi. Bu cümleden olarak Sayak uruusunda iki önemli zümrenin varlığı dikkati çekmektedir. Bunlardan biri, idareciler sınıfını teşkil eden ve “ak söök” olarak bilinen kimseler; diğeri ise idare edilenler kısmını oluşturan ve “karalaman kalk” veya “bukara” adını taşıyan kimselerdi126. Soylu ve idareci zümreyi teşkil eden ak söök zümresini, toplumun elit sınıfı olarak sayılan “biy”, “manap” ve “baatır” gibi idareciler teşkil ederlerdi.

      Resim 3: Alay bölgesinde bir bay, baybiçesi ve tokolu (S. Dudin, 1950)

      Yönetici sınıfın dışında toplumun önemli bir kısmını teşkil eden iki zümre vardı. Bunlardan biri, zengin anlamına gelen “bay”lardı (bk: Resim 3)127. Bay olan kimseler, genel olarak idare edilenler içinde yer alırlardı. Halk nazarında bay denince, genelde çok zengin olan ve eli o kadar açık olmayan kimseler hatıra gelirdi. Onun için halk arasında baylara bu özelliklerinden dolayı “zıkım”, “zaki” ve “saraň” gibi takma adlar kullanılırdı. Bay katmarına girenlerin zenginliğindeki asıl kıstas, sahip oldukları hayvanların sayısı idi. Bu bağlamda Kurtka’daki Sayak bayları arasında sayıca 2-5 arasında büyük baş hayvanı olanlar “malduu”; 5-10 büyük baş hayvanı olanlar ‘’orto çarba”, daha fazla olanlar ise hayvan sayısına göre “orto bay” ve “bay” olarak bilinirlerdi. Bununla birlikte Kırgız uruuları arasında bay olan kimseler genellikle toplumdaki ekonomik ve sosyal durumlarına göre “çoñ bay” (büyük bay) veya “mart bay” (cömert bay); “saraň bay” (cimri bay) veya “koltukçu bay”(aç gözlü bay); “sasık bay” (pis bay) veya “kokuy bay” (deli bay); “ceke merez bay” (tek başına yaşayan bay); “uyutkuluu bay” (aristokrat bay) veya “kordoluu bay” (itibarlı bay) ve “ordoluu bay” (soylu bay) adlarını taşırlardı128.

      Çoñ bay veya mart bay olarak bilinen kimseler, bayların en büyüğü, zengini ve cömerti idi. Saraň bay veya koltukçu baylar, daha çok eli açık olmayan kimselerdi. Saraň bay veya koltukçu bayların en önemli özelliği, evlerine misafirlerin gelmesini pek fazla sevmemeleri, gelenleri kolay kolay içeriye almamaları ve alsa da onlara insan gibi davranmamaları idi. Manap veya uruunun idarecileri, bu gibi kimselere pek ceza verme ve baskı uygulama yoluna gidemezlerdi. Bunun en önemli sebebi, onların yeri geldiğinde, idareci zümreyi misafir etmesi ve oğullarına “ençi” adıyla bilinen ve âdet haline gelmiş bulunan hediyeler vermeleri idi. Bu hediye genellikle hayvan olarak verilirdi. Sasık bay veya kokuy bay olarak bilinenler ise üstüne başına pek bakmayan, birkaç sürü hayvanı olmasına rağmen hiç hayvan kesmeyen, halkın içine pek karışmayan, bir giydiği elbiseyi yıllarca giyen veya halk arasındaki ifadeyle “özün da, özgönü da carıtpagan” (ne kendisine, ne de diğerlerine faydası olmayan) kimselerdi. Tespit edilebildiği kadarıyla XIX. yüzyılın başlarında Dörbölcün’deki Sayaklardan olan ve 5000 atı olduğu bilinen Kulubek adlı şahıs, böyle bir özellik göstermekte ve Dörbölcün’ün Mayıstan adlı bir yerinde, halktan ayrı olarak ailesiyle birlikte yaşamaktaydı129.

      Ceke merez baylar, toplumla pek kaynaşmayan ve kendi ailesiyle tek başına göç ederek yaşayan kimselerdi. Onların bu şekilde yaşamasında, hayvanlarının başka kimselerin hayvanlarıyla birleşirse kaybolacağı düşüncesi vardı. Uyutkuluu bay veya kordoluu bay olarak bilinenler, soylu ve itibarlı olan kimselerdi. Onlar, diğerleri gibi aşırı derecede cimri ve eli açık olmayan kimseler değillerdi. Ordoluu baylar, uyutkuluu ve kordoluu bay gibi, halk gözünde itibarlı ve biraz da yönetime yakın olan aristokratik kimselerdi. Nitekim Cumgal’daki Sayaklar arasında Tügöl adlı şahsın, böyle bir özellik gösterdiği görülmektedir. Bu kişinin atlarının çaydaki suyu bir içişte bitirmesi, sayıca çok fazla atının olduğunu gösterse gerektir. Hatta bu şahsın, at sürüsünde ne kadar atının olduğunu bilmemesi ve hayvanlarının çalınmasına hiç tepki göstermemesi, onun çoñ bay veya mart bay olduğunun bir işaret olmalıdır.

      “Baylar”dan başka idare edilenler zümresi içindeki bir diğeri grubu “kedey-kembagal” (fakir-fukara) adıyla bilinenler meydana getirirlerdi130. Bu kişiler halkın, karalaman kalk veya bukara olan kısmını teşkil etmekteydiler. Bu sebepten kedey-kembagal olarak bilinenler fakir olan kimselerdi. Ayrıca halk arasında onlara ekonomik gücü çok zayıf olan kimse anlamında “çor taman131 veya “tomayak” adı da verilmekteydi.

      İdare edilenler arasında bir başka katmarı, yöneticiler ile zenginlerin hayvanlarına bakan ve onların ev işlerini yapan kimseler teşkil ederdi. Bunlardan bir zenginin veya uruu yöneticisinin at sürülerini güdene “cılkıçı”; koyun sürülerini güdene “koyçu” veya “çaban”; inek sürülerini güdene “uyçu” ve deve sürülerini güdene de “tööçü” adı verilirdi. Bunların yanında cazdoo (baharlık yer) ve cayloo (yayla) zamanında, idareci sınıfın ve zengin olanların mevsimlik işlerini yapan kimseler de bulunurdu.

Скачать книгу


<p>126</p>

Talıp Moldo, “Kırgız Tarıhı, Uruuçuluk Kuruluşu Tuuraluu Salttar”, Ala Too Dergisi, I, Bişkek 1991, s. 42-74.

<p>127</p>

Bay” tabiri hakkında geniş bilgi için bk. M. Aytbayev, Sotsiyalno Ekonomiçeskiye, s. 135-146.

<p>128</p>

K. K. Yudahin, a.g.e., s. 94.

<p>129</p>

Bu bilgi Narın bölgesinin Ak talaa ilçesine bağlı Kara Oy köyünde yaşayan Esenaalı uulu Kukay’dan alınmıştır.

<p>130</p>

B. Soltonoyev, Kızıl Kırgız, I, s. 183-185.

<p>131</p>

Kırgızlar arasında kullanılan bu terimin ilk sözü olan Çor, bedenin (özellikle ayak ve kol uçları) bazı kısımlarının çok iş gördükten sonra sertleşmesi anlamına gelmekte; Taman ise bacağın yere basan en alt kısmına denilmektedir.