Su Gibi Geçen Yıllar - Kahraman Emmioğlu Kitabı. Yasin Topaloğlu

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Su Gibi Geçen Yıllar - Kahraman Emmioğlu Kitabı - Yasin Topaloğlu страница 9

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Su Gibi Geçen Yıllar - Kahraman Emmioğlu Kitabı - Yasin Topaloğlu

Скачать книгу

lazım, falan filan… Gereken formalitenin ikmali için bile adam bulamadık da bir tanesine yalvardık; “Ya! Nüfus kâğıdının suretini gönder de bu işi yapalım.” dedik. Sonra kim olduğunu gördüm.

      Ezcümle siz şunu söylüyorsunuz: Yıl 1984, 4-5 milyonluk bir nüfus var İstanbul’da ve 10 kişi bulamıyorsunuz.

      Bulamıyorsun, bulamıyoruz. Millet korkuyor, çekiniyor. Ha! İşin kötü tarafı, çekinmeyecek tıynette olan arkadaşlar da yasaklı. Allah razı olsun, Erdoğan, “Ben varım!” dedi.

      Sizin orada gözleminiz Erdoğan, farklı bir dil mi inşa ediyor? Farklı bir siyaset sunumu mu var?

      Bana göre orada benim düşündüğüm idareyi net olarak gerçekleştirebiliyordu. Benim için bu iş çok iyi idi.

      Siz iktisatçı değilsiniz, mühendissiniz. Partide Tayyip Erdoğan olaylara sosyal bilimci gözüyle bakıyor, siz mühendis gözüyle bakıyorsunuz.

      Öyle değil. Ben şahsen o günlerde, meselelere bakış tarzımızda pek fazla bir farklılık görmedim. Mesela kendisinin de rahat çalışması için il merkezini Kasımpaşa’ya götürdük.

      Sadece Erdoğan orada daha rahat çalışsın diye… Evet. Erdoğan’da Kasımpaşalılık yeni tezahür etmiş bir şey değil.

      Değil. İl merkezini Kasımpaşa’ya taşımayı teklif ettiğinde “Çok iyi olur.” dedim. Kasımpaşa’da yer tuttuk ve il başkanlığını oraya taşıdık. Hâlbuki Kasımpaşa İstanbul il idaresi için en son düşünülecek bir yerdir. Çünkü kör noktada. Doğru düşünülürse ilk yer Fatih’tir. Şüphesizdir yani. İlk zaten Fatih’te başladık. Ve oradaki olan çalışmalarımdan Allah razı olsun o kadar memnun oldum ki… Mesela geliyordum neler yapıldı diye bakıyordum, sonra İran’a gidiyordum. Ben İran’a bir gidişte bir ay kalıyorum, iki ay kalıyorum. Parti çalışmaları bir ay, iki ay beni bekleyebilir mi?

      Yine örgütlenme işine dönecek olursak, o arada kaç ilçede örgütlendiniz?

      Elhamdülillah, çok büyük bir sıkıntı görmedik. Mesela Silivri’yi en zor düşünürdük; Allah rahmet eylesin talebelerimden Mehmet çıkageldi, dedi ki: “Hocam ne olursunuz bana verin. Ben ilçeyi kurayım.” Şişli çok zordu. Dedim: “Şişli’de ilçe teşkilatını nasıl kurarız?” Dediler ki: “Bir adam tanıyoruz, öğretmen. Eğer ikna edersen bu işi götürebilir.” “Kim bu?” “Ekrem Erdem.” Telefon ettim Ekrem’e. “Ben Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Kahraman Emmioğlu, seninle bir görüşme yapmak istiyorum.” “Ama benim parti tecrübem yok.” dedi. “Lan oğlum! Bırak bu ayakları! Boş ver, sen gel bir görüşelim.” dedim. Sağ olsun geldi, görüştük. Hoşuma gitti ve tercih ettik. O da kabul etti ve yürüdü. Diğerlerinde çok zor bir durumla karşılaşmadık. Açıkçası, teşkilatın kurulmasında çok büyük bir zorlukla karşılaşmadık. Allah lütfetti. O zaman da hemen hemen her tarafta, Yalova dâhil, teşkilatımızı kurduk.

      Tabii teşkilatımızın kuruluşunda, Allah razı olsun, Tayyip kardeşimin çok büyük yardımı oldu. Benim zamanım olmadığı için o koşturdu. Burada bakıyorum ki bütün emek genellikle onun.

      Sizin uzmanlığınız çerçevesinde yeniden bu süreçlere döneceğiz; medeniyet-sanayileşme, sanayileşme-İslam toplumları münasebeti gibi. Ama izin verirseniz yeniden Kasımpaşa’ya taşıdığınız Refah Partisi il örgütüne dönelim. Kasımpaşa’da il başkanlığını taşıdığınız bina, fiziki olarak nasıl bir binaydı?

      Fevkalade küçük, basit bir odamız vardı.

      Bir il başkanlığı bir odada mı?!

      Tabii canım, il başkanlığı olarak bir odadaydık. Başka bir şeyimiz yoktu.

      Refah Partisi’nin İstanbul il başkanlığı, 1984 yılında Kasımpaşa’da bir odadaydı!

      Tabii… İkinci oda var mıydı yok muydu? Şu anda hatırlamıyorum. Emin ol. Çünkü hiç ihtiyacımız da olmadı. Toplanıyorduk, konuşuyorduk ve meselelerimizi hallediyorduk. Tayyip kardeşimin daha rahat geliş gidişine de imkân hazırlama yanında Kasımpaşa bizim için çok da ekonomik olmuştu.

      İl örgütü ne kadar süre orada kaldı?

      Çok fazla kalmadık. Altı veya yedi ay orada kaldık.

      İstanbul’da örgütlenmeyi tamamlamanız ne kadar sürdü?

      Bir buçuk sene falan kaldım il başkanlığı görevinde. Benim dönemimde örgütlenmeyi bitirmiştik.

      Sizin il başkanı olduğunuz dönemde, 1984 mahallî idareler seçimi geldi. Bahri Zengin Bey büyükşehir belediye başkanı adayı. Tayyip Bey de Beyoğlu’ndan aday gösterildi. Seçilenleri denetleyecek SEDE isimli bir projeniz var.

      Evet.

      O dönem için çok popüler ve kulvar dışı bir kampanya. Refah Partisi’nin çok önemli iki kampanyasından biri. Biri o, biri de 91’de farklı bir açılım olarak hayat kadınlarını içine alan bir seçim kampanyası. Sizin o seçimlerde herhangi bir belediye başkanlığını elde etme, kazanma ümidiniz var mı?

      Doğrusu belediye başkanlığı kazanacağımıza dair pek ümidim yoktu. Çünkü teşkilatımız yeni ve imkânlarımız fevkalade mahdut idi.

      Partiyi nasıl finanse ediyordunuz?

      Dostlarımızdan aldığımız birkaç kuruşla idare etmeye çalıştık. Bizim imkânlarımız dostlardan aldıklarımızdan ibaretti. Fazla da zorlamıyorduk. Hareketimizi insanımızın bağrı yanıklığıyla ve davanın başarılı olması için canla başla çalışan insanlarımızın çalışmalarıyla yürütüyorduk. Tabii epey zaman geçti. O sırada nerelerden, kimlerden ne aldık hatırımda değil.

      Erdoğan, 1984 yerel seçimlerinde Beyoğlu belediye başkanlığına aday değil mi?

      Evet. Ben il başkanlığı görevini 1985’in başında bırakmıştım. Yerel seçim 84’ün Mart ayında olmuştu. O yıllarda benim İran’daki işlerimin çok yoğun olması, birçok şeylerden beni alıkoydu. Orayı da bırakamazdım. Daha önce de ifade ettiğim gibi, bıraksam geçim noktasında bir sürü sıkıntı çekerdim. Aslında benim il başkanlığını kabul etmemem lazımdı. Bir noktada da kabul etmek mecburiyetinde kaldım.

      Niye kabul etmemeniz lazımdı? Niye kabul ettiniz il başkanlığını?

      Kabul etmemem lazımdı çünkü İran hadisesi beni çok meşgul ediyordu ve eğer yapamazsam büsbütün mahvolma durumum vardı. Hiç kimseye devredemezdim; işin mahiyeti itibarıyla mümkün değildi. Ama il başkanlığı görevini de mecburen üstlendim. Çünkü kabul eden başka insan da o sırada bulunmadı ki Necmettin ağabey (Allah rahmet eylesin.) illa benim olmamı istedi. Bütün mazeretimi beyan ettim Necmettin ağabeye. Rahmetliye “Hocam ne olursunuz; benim şu anda durumum böyledir.” dedim. “Sen dünyaya fazla mı ilgi duyuyorsun?” dedi. Biz de “peki” dedik ve İstanbul il başkanı olduk.

      Ama 1980’lerin başında Refah Partili olmak ateşten gömlek gibi bir şey. Yani en yakınlarınızın bile itimadını kaybettiği bir süreç.

Скачать книгу