İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade. Jules Payot

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot

Скачать книгу

Ahlaki Sefaleti

      Tembel insan bir asker kaçağıdır. Başkaları tarafından ortaya koyulmuş emeğin asalağı gibi durgun, değersiz, haysiyetten ve sevinçten uzak bir yaşam sürer. Tembel kişi okula başladığından itibaren hiçbir memnuniyet duygusuna sahip değildir: Kurnaz hayat anlayışıyla, sadece cezadan kaçmaya yardım eden düzmece bir çaba içerisinde gözükmek için küçültücü ve bayağı bir mücadeleye girişir.

      Tembel kişi, okul çıkışında çalışkan olanların geniş görüş alanları keşfederek heyecan bulduğu yaşta gününü can sıkıntısıyla geçiren, birahane müdavimi, yetersiz bir öğrenciye dönüşür. Bu kişi, gelecekte düzmece yöntemleri, yetenek ve bilince tercih eden yetersiz bir doktor olacaktır.

      Danışanı olmayan doktorlar gibi kanunlarla kafası karışan ve geleceğin kötü avukatlarının çıkacağı öğrenciler de yine bu tembeller arasındadır.

      Tembel insanlar; işini başarıyla tamamlamış arkadaşlarına “şanslısın!” cümlesini kuran, kaybedenler ve kıskançlar topluluğunu oluştururlar.

      Duygusuz, hayatın en kalıcı sevinçlerine dair hiçbir tat ve verim alınamayan çalışmalar, tembel insanlara tahammül edilmesi zor angarya bir iş gibi gelir.

      Varlığın başlangıcında insana iki seçenek sunulur: Ya çalışmanın kurallarını kabul edeceksindir ya da işsiz güçsüz gezinen asalakların, insanların masumiyetini kötüye kullananların arasında yer alacaksındır. Bu tür sosyal parazitler, korkaklarla aynı soydandır; öyle ki azimli bir çabadan ödleri patlar. Bayle, tembelliğin, aylak insanları kabul etmeyen Tanrı’yı öfkelendirdiğini söyler.

      Ancak tembelliğin mutlak olmadığını ve dereceleri olduğunu da fark etmek gerekir. Hiç kimse tembelliğin sınırlarını kendini açlıktan öldürecek kadar zorlamaz. Bundan dolayı her tembel insanda çimlendirebileceği bir istek tohumu vardır. Yine de tembeller onu kurumaya ve ölüme terk eder çünkü reddetmenin kolay olacağı kanısı, zihin tarafından anında meşru kılınmanın yollarını arar. Böylelikle her türlü çaba girişimini felç ederler.

      “Telafi edilemez!”, “Yeterince vaktimiz yok!”, “Küçük bir şehirde çalışmak imkânsız!” gibi bahaneleri daha önce incelemiştik.9

      Hiçbir şey yapamayacağını kabullenmek oldukça budalaca bir düşüncedir çünkü kimse hiçbir şey yapmadan duramaz. Oysa zihinsel enerji seviyesini düşüşe terk eden tembel kişi, yaşamın var ettiği ve enerjik bir insanın farkına bile varmadan üstesinden geldiği sayısız küçük işten acı çekmektedir. Gidilecek bir ziyaret, hazır bulunulacak bir akşam toplantısı, yazılacak hoş bir mektup, girişilecek bir iş irade hastası biri için oldukça yorucudur. Çalışmayı bilmeyen biri için şeytanın her şeyi zahmetli bir iş hâline dönüştürdüğü o kadar doğrudur ki.

      Çalışma Yoksa Ruh Sağlığı da Yok

      Demiştik ki Alpler’e zorlu bir tırmanıştan geriye nasıl ki zinde bir güç ve irade sağlamlığı kalırsa enerjik bir çalışma da aynı şekilde bizi dinç tutar. Çaba sarf eden kişi gittikçe daha kararlı, azimli, sebatkâr olur ve kendi dikkatinin yöneticisi hâline gelir.

      Bu önemli bir kazançtır; üstelik tek kazanç bu da değildir. Çünkü kişinin mutluluğa dair kazandığı değer tükenmez ve halkın saygısıyla ödüllendirilir. Tecrübeli bir doktor, akılcı bir avukat, işinin ehli bir öğretmen, gerçekleri anlayan ve geçmişin etkisi altında kalmayan bir yönetici en sonunda toplumun sempatisini kazanır. Erkenden enerjilerini kaybeden ve yaşamları genellikle kıskançlar tarafından kötülükle zehirlenenler ise bu gerçek ödülden mahrum kalabilir. Yalnızca sonuna kadar dayandığımızda kıskançlığa karşı zafer kazanmayı neredeyse garantilemiş oluruz. Yine de gerçek değere sahip ruhlar için toplumsal ödüllere umut bağlamamak daha iyidir çünkü bu ödüller genellikle kimseden bir şey beklemeyen maharetli ustalara gider. Artan enerjiden kaynağını alan ve kötü talihe üstün gelen güven duygusunda ödül aramamak için sıradan bir ruh hâlinde olmak gerekir. Toplumsal ödül, çalışmanın yalnızca “yan ürünüdür”.

      Keşfetmenin Mutluluğu

      Keşfetmenin yoğun mutluluğu artan enerji duygusuna komşudur. Zorlu bir tırmanıştan sonra engin bir görüş açısına kavuşan dağcı misali çalışan kişi de karışık hâlde bir bilgi yığınının zihni aydınlatan hipotezler sayesinde düzene girdiğini birdenbire keşfeder. Nesnelerin ve düşüncelerin zorlayıcı karışıklığı yakından bakılan bir tablonun renk yoğunluğu kadar kaba gözükür. Bu noktada ise her şey basit ve güzel bir görünümle uyumlanır. Daha sonra olguların, güçlü bir meşe gibi aylar boyu yavaşça gelişen teoride, nasıl uysal bir şekilde yer aldığına tanık oluruz.

      Bu şekilde ele geçirilen ve hayata tat katmaya yeten bazı mutluluklar yaşadım. Sainte Anne’daki Magnan servisinde bir hastanın baş ucundayken beni saran duyguyu hatırlıyorum. Bize öğretilen özgür irade teorilerinin saçmalığını birden fark etmiştim. İradesizliğin ya da isteme yeteneksizliğinin ne olduğunu o gün anlamıştım. İradenin yalnızca bir kelime olduğunu da. Bu kelimenin altında kendini gerçekleştirmek, kaslarımızdan oluşan 368 görevliye komut veren gücü ele geçirmek için mücadele eden duygulardan ve düşüncelerden oluşan bir uğultu vardır. Hastalarımızda isteme yetersizliği ya heyecanlanamamaktan ya da anında tetiklenen duyguların aşırılığından geliyordu. O anda ustaca bir taktik ve ileri görüşlü bir stratejiyle özgürlüğümüzü ele geçirebileceğimizi anlamıştım. Otuz sene boyunca bu keşfi olgunlaştırdım ve bu keşif de bir yandan İrade Terbiyesi diğer yandan İnanç isimli kitaplarıma dönüştü.

      Sainte Anne’da zahmete değer duygulara meyletmeyen, bu duygulara önem vermeyen irade hastalarını incelediğimi söylemiştim. Bu hastaları zavallı kılan bir sebep var ki aynı sebepten ötürü çoğu genç insan hayatını kaçırır. O sebep de dikkat dağınıklığıdır.

      Yirmi yıllık gözlem sürecinden sonra bu keşif benim bir kesinliğe varmamı sağladı: Dikkat dağınıklığını kural olarak kabul eden eğitim sistemimiz, zekânın ve enerjinin akılalmaz bir şekilde yok oluşuna neden olmaktadır.

      Başka bir keşfe daha ulaştım çünkü keşfetmek, keşfin sonuçlarının zenginliğiyle somutta yürümektir: Bir köyde doğduğum için bazı ailelerde dört nesil (bir asır) boyunca süregelmiş duygunun etkileri hakkında fikir sahibi oldum. İyi birer analist olduklarından habersiz neredeyse yüz yaşındaki yaşlılara sorular sordum ve anladım ki tek korkunç yazgı, zorunluluklarımızı ve sahip olduklarımızı dakika dakika beynimize kaydeden, aşağıda bahsedeceğimiz Dürüst Muhasebeci’dir.

      Evrenin sorunlarının Tanrı tarafından çözüleceğine artık inanmayan çok sayıda zihnin maneviyatsızlığından şaşkın bir hâlde, iyi niyetli küçük bir kitabın getireceği sesten şüphe duymadan Ahlak İlmi Dersi kitabımı yazıyordum… Aylarca hafızama yığılmış felsefi sistemlerin yarattığı karışıklıkta çırpındım ve defalarca bu sistemleri takip etmekten vazgeçtim fakat aniden, yüksek dinlerin ve büyük filozofların ortak gerçekliğinin içinden bir ışık belirdi. Şöyle ki, maneviyata yönelik gittikçe bilgeleşen bir gayreti olmasaydı insan hayatını hayvanların hayatından üstün kılan hiçbir şey olmayacaktı. Bundandır ki insan hayatı, tek bir mutlak değerin içinde

Скачать книгу


<p>9</p>

İrade Terbiyesi, Uygulamalı Kısım, IV. Kitap, III. Bölüm, Mücadele etmemiz gereken düşmanlar: Tembellerin bahaneleri.