İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade. Jules Payot

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot

Скачать книгу

taraflı testere darbesi gerektiğini saymışımdır. Eğer geri dönmek yerine her salınımda ilerleseydi cep saatimin sarkacı bir günde otuz altı kilometre ve otuz yılda bir dünya turu yapardı.

      Bu düşünceler, kişinin hayatını adamak istediği bir bilimi öğrenmenin neden olduğu cesaretsizlik anlarında rahatlık verir. İstersek hiçbir çabanın boşa gitmediğini ve küçük çabaların birikimiyle dikkat çeken işler yapabildiğimizi bilmekten daha teselli edici bir düşünce yoktur. Hem çocuklar hem öğrenciler Dürüst Muhasebeci’nin sarsılmaz varlığını hissederek kazançlı çıkacaktır. Bu akşam, tembelliğimden bir kelimenin anlamını sözlükten doğrulamak ya da bir fiilin zamansal çekimine dil bilgisi kitabından bakmak için yerimden kalkmadım. Bu küçük tembellik beynime kaydolur ve yarın, tüm çabalarım daha zor bir hâl alır. Aksine haritada bir ırmağın, bir dağın bulunduğu yeri doğrulamak için tereddüt etmeden kalkarsam tembelliğe karşı kazanılmış bu küçük zafer beynime kaydolur ve yarın büyük bir enerjiyle işime saldırırım. Oysa çoğunlukla zafer hiçbir şeye bağlı değildir. Port Arthur’da Japonların Rus filosuna saldırısı sırasında Japonlar mühimmatlarını tüketmişlerdi ve Ruslar beş dakika daha direnselerdi Japonlar geri çekilecekti. “Eğer Metz bir gün sonra teslim olsaydı, ikinci ordu Orleans ormanının önüne bir gün sonra gelmiş olsaydı Paris kuşatmasını kaldırmak gerekecekti.”20

      İrade üzerinde bir terazi gibi hareket eden dürtülerin ve güdülerin hassas salınımında, küçücük bir ağırlık galibiyetin ya da yenilginin üzerinde etkili olur. Zafer, genellikle Dürüst Muhasebeci tarafından yorulmak bilmeyen günlük eylem koleksiyonunda yapılandırılan birikimlerden kaynaklanır. Tüm geçmiş, şimdiki zamanda imdadımıza yetişir. Pierre Pithou gibi şunu söyleyebilmek gerekir: “Büyük işlerden ziyade iyi yapılmış bir esere saygı duymaktan daha çok sevgim vardır. Halka başkanlık etmektense onlara fayda sağlamayı tercih ederim.”

      İrade için doğru olan, hafıza için daha doğrudur. Çalışmalarım esnasında kaç defa yirmi yıldan beri uyur vaziyette olan bir gözlemin ya da bir okumanın kalıntılarının aniden belirdiğini görmedim! Hiçbir şeyi kaybolmaya terk etmeyen beynin bu gücü öylesine muhteşem ki! Ayrıca konuşurken, yazarken elli yıldan fazlaya ve çalışkan çocukluğuma dayanan edinimleri kullanırım.

      Bir öğrenci tercümesinin bir cümlesinin anlamını çözmek ya da birbirini izleyen teoremlerin mantıksal sırasını kavramak için titiz bir çaba gösterdiğinde sergilemiş olduğu bu çaba Montaigne’in, Descartes’ın, Lavoisier’nin, Ampere’inkilerden farklı olmaz. Sen nasıl ki cesaretli bir çocuk olarak görevinin başında yer almaktaysan onlar da en iyi anlarında senin yaptığından farklı bir şey yapmadılar. Tüm ruhunla çaba gösterip büyük insanların büyümek için yaptığını aynen tekrarladığın takdirde onların senden üstün bir tarafları kalmaz. Aynı şekilde doğru ve karakteristik terimler kullanarak cümleler yazdığında en büyük yazardan bir farkın kalmayacaktır. Tüm kalbinle çalışmayı başardığın anda en büyüklerle eş değer olursun. Öğretmenler senin üzerinde tek bir üstünlüğe sahiptir: Onlar özverili çabalarını her gün, her hafta, her yıl yenilediler ve bu sayısız çabayı varlık hanelerine kaydeden Dürüst Muhasebeci sayesinde geçmişlerinin onlara sağladığı güç ve kuruşu kuruşuna tasarruf edilen entelektüel servetleriyle senden daha üstün oldular. Ama senin yaşındayken şu anda sahip olduklarından daha fazlasına sahip değillerdi; hatta belki de daha azına sahiplerdi. Sık sık cesaretlerini senin gibi kaybettiler çünkü yolu uzun ve zahmetli buluyorlardı. Senin gibi cesaret gösteren fakat kötü zamanlarda mücadele etmekten vazgeçen geleceğin büyük insanlarının çoğu da doruğa ilerlerken bu şekilde yarı yolda kaldılar. Sen, hesabına her gün capcanlı çabalar eklemeye devam et. Yorgunlukta aşırıya kaçmadan sakince zirve tırmanışını tamamlayıp engin görüş açısına kavuştuğunu göreceksin.

      Unutmayalım ki Dürüst Muhasebeci koruyucu bir meleğin merhametine sahip değildir; esnemez ve acıma duygusuna erişemez: Olanı olduğu şekilde kayıt altına alır ve sadece zenginlere eli açık davranır. Bunu asla aklımızdan çıkarmayalım ve kendimiz aleyhine hareket etme budalalığına sahip olmayalım. Başarısız, kıskanç, hayal kırıklığına uğramış kişi her zaman ödenecek borçlarını budalaca artırıp hanesine yazdıran ve günden güne merhametsiz düşmanını güçlendiren bir “Héautontimorouménos”tur.21 Hayatın, her birimiz için olmasını istediğimiz şekilde var olan birer yapıt olduğunu düşünmemiz daha doğrudur. Her birimizin üzerinde eksiksiz yargıyı oluşturan şey, yapabildiğimiz işin kalitesidir. Yaratmayı bilmeyen kişi yalnızca bir gölge ve saf bir hiçliktir. Yaşamak, yaratmaktır; yaratmak ise çalışmak.

      Çalışma üzerine Montaigne’in felsefe hakkında söylediği şeyi söyleyebiliriz: “Onu çocuklara erişilemez, asık suratlı, çatık kaşlı ve korkunç bir şekilde tasvir etmekle hata ediyoruz. Bu sahte suratla onu benden gizleyen kimdir? Bundan daha neşelendirici ve çılgınca diye tarif edebileceğim bir şey yok.”

      İKİNCİ BÖLÜM

      Gerçek Zekâ ve Sözde Çalışma

      Mademki bir insanın değeri yaptığı işin değeriyle ölçülür, o hâlde bu kelimenin anlamını tam olarak belirlemek, sözde çalışmayı gerçek olandan seçmek ve yüzeysel gözlemcileri aldatabilecek taklitleri ayırt etmek gerekir. Emile Zola, Dört İncil yapıtının ilkinde şunu yazmaktaydı:

      “Çalışmaya inanç duymanızı rica ediyorum. Hayatın başka bir anlamı, başka bir var olma amacı yok: Her birimiz yalnızca elimizdeki emeği ortaya koymak ve daha sonra yok olmak için tezahür ediyoruz. Ah gençlik! O hâlde hepiniz işinizin başına geçin! Her biriniz hayatını dolduracak bir görev edinsin! Oldukça mütevazı görünebilir ama daha faydalı olacaktır. Ne şekilde olursa olsun fark etmez yeter ki bir göreviniz olsun ve sizi ayakta tutsun! Onu düzene koymayı başardığınız zaman bu görev sizin sağlık ve mutluluk içinde yaşamanızı sağlayacaktır. Her üyesinin kendi çalışma mantığını oluşturan bir toplum ne kadar sağlıklı ve büyük bir toplum olacaktır! Bizi kurtarabilecek tek inancın da eksiksiz çabanın verimliliğine inanmak olduğunu düşünüyorum.”

      Birkaç zaman sonra Tolstoy şöyle itiraz ediyordu:

      “Çalışmak ama neye?” diye soruyordu. “Afyon, tütün, brendi üreticileri ve satıcıları; tüm borsa vurguncuları, tüm gardiyanlar, tüm cellatlar çalışır. Tüm bu işçiler işlerini durdurursa insanlığın kazanacağı kesindir. En meşgul insanlar kendilerini bir an için rahatlamaya bıraksalar, yaptıkları işin yararlılığını inceleyip sorgulamaya vakit ayırsalar iyi olmaz mıydı? Ve dahası siz genç insanlar, lise bitiminde sizi bekleyen bu engin dünyaya girmeden önce etrafa bakmak ve sizi nereye götüreceğini bilmek için gideceğiniz yolu düşünmeniz gerekmeyecek mi? Ayırt etmek, karşılaştırma yapmak ve düşünmek için hareket etmeyi durdurmazsanız yapılacak en iyi işin ne olduğundan nasıl emin olacaksınız?”

      Bu gözlemden daha doğrusu yoktur. Gerçekleştirme zahmetine değmeyecek ve hatta tehlikeli olabilecek, fayda sağlamayan işler vardır. Gerçek altını bakırdan, gerçek çalışmayı da sözde çalışmadan ayırt etmeye yarayan bir mihenk taşı var mıdır? Eğitimde egemen olan ilkeye başvurmak gerekir: Bir anlamda özgürlüğü ve düşünme enerjisini kısıtlayan, onları tek başına mümkün kılan koşulu yani adaleti yıkmaya dayanan her çalışma zararlıdır.22

Скачать книгу


<p>20</p>

4 Aralık 1870, Journal du Prince Frédéric Charles.

<p>21</p>

Bourreau de soi-même, Térence’tan bir komedi başlığı.

<p>22</p>

Jules Payot, Cours de Morale.