İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade. Jules Payot

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot

Скачать книгу

bırakır. Karışıklık büyük kitleler hâlinde düzene girer. Bu, kesin bir zaferden sonraki günün neşesidir. Canlandırıcı sağlamlık ve düzen duygusu yok olmaz çünkü keşfin sonuçlarının uygulanması bu duyguyu tazeler ve diyebiliriz ki emekçisi tarafından böylesi sevinç bolluğuyla ödüllendirilen zihin, daimi bir kutlama yaşar. Çalışmanın devamıyla daha büyük ödüller arka arkaya gelir.

      Çalışma, Özgürlüğün Gücü

      Bu olağanüstü savaştan sonra antik köleliğin yok olmadığını ama etkisini hafiflettiğini ve sinsi bir şekle büründüğünü tespit ederiz çünkü ezici bir kölelik anlayışı doğuştan zengin ve ayrıcalıklı olmayanlar üzerinde ağırlığını hissettirmeye devam etmektedir. Bu kişiler varlıklarını sürdürmek için gücü ve parayı elinde bulunduranlara bağımlıdırlar. Kölelik, çoğunlukla yorucudur ve bağımsızlığa duyulan susuzluğu ya da her insanda bulunan haysiyet duygusunu genellikle acımasızca bastırır.

      Hakkını elde etmenin tek bir yolu vardır: Değerini büyütmek ve mesleğinde kimsenin yeteneklerine başvurmaktan çekince duymayacağı kaçınılmaz bir insan olmak. Değerini büyütmenin yolu ise çalışmaktan geçer. O hâlde genç insanlar şunu bilmeliler ki, bağımsızlık sadece gayret göstererek ve emek vererek kazanılır.

      Ancak çalışmakla elde edilen sadece maddi kölelikten kurtulmak değildir. Cehalet de bunun kadar katı bir köleliktir:10 Eğitilmemiş zekâların kısıtlı bir hayatı vardır ve bu hayat bilgi eksikliğiyle, ön yargılarla, çevrenin bayağı duygularıyla baskılanmış gibidir. Enerjik bir insan ise vadinin dibini kaplayan bu sis bulutundan bir kanat darbesiyle sıyrılır. İnceleme yapmadan kabul etmeyi reddetmek onu özgür kılar. Düşünceleri için aklın yasalarından başka hiçbir yasayı tanımaz. En asil ve en seçkin zeki insanlar topluluğunda yer alırlar. Tüm zamanların sanatçıları, filozofları, önemli yazarları ve şairleriyle samimi arkadaşlık ilişkileri vardır. Bu ilişkiler bir milyonerin bile kıskanabileceği türdendir çünkü milyonerin masasında bir Rodin, Puvis de Chavannes, Ravaisson otursa da yalnızca çalışkan ve sabırlı bir öğrenci bu büyük insanların samimiyetini kazanabilir. Büyük insanları tanımak için zaman ve kesintisiz bir çaba gereklidir çünkü bu insanlar kendilerini sadece onlarla birlikte en azından yolun yarısına kadar gelenlere açarlar. Kendilerini yabancı ve kayıtsız kişilere açmamaya dikkat ettiklerinden büyük insanların sohbeti diğerlerine oldukça basmakalıp gözükür.

      Çalışkan öğrenci, çalıştıkça zaman ve mekânın çifte hapishanesinden kaçar yani şimdiki zamanın ve ortamın hapishanesinden. Düşünme faaliyetinde bulunan ülkelerin, son yüzyılların ve antik çağın zeki insanlarının özgürleştirici fikirlerine dâhil olurlar. Bilhassa maneviyatımıza ve düşüncemize daha yakın olan Fransız dehaların varlıklarıyla bütünleşirler.

      Çalışma aracılığıyla hem kalbimizi hem zihnimizi kapalı ve sıkışık olandan özgür kılıp en güzel zekâların topluluğuna girdiğimizde muazzam bir özgürlük elde ederiz. Ayrıca Parthenon’a, Sophocle’a, Corneille’e, Le Poussin’e, Corot’ya, Chavannes’a, Berlioz’ya, Bizet’ye, Debussy’e yaklaşmak için zekâsını ve hassasiyetini yeterince geliştirenlerin sahip olabildiği insani sanat hazinesiyle zenginleşiriz.

      Asil bir doğaya sahip gençlere cesaret verecek bir şey var.

      Çalışmak bizi yalnızca dış baskıdan değil bedenin baskısından da kurtarır. Yazı yazmayı nasıl öğrendiğinizi bir hatırlayın. Çizgi çekmeyi zar zor öğrenmiş olmalısınız. Tecrübesiz elleriniz iyi kötü çizmeyi öğrendiğinde ise onlara eğriler eklemeyi denediniz. Bir sürü ağlama krizinden sonra yavaş yavaş harfleri yazmayı öğrendiniz. Sonunda yardımsever alışkanlık, yorucu olanı kolay kıldı ve bugün kaleminiz sizi zahmete sokmadan kâğıdın üzerinde yol almakta: Zihniniz kaygıdan azade, elleriniz ise kaleme kendiliğinden boyun eğiyor.

      Bu durum, iradenizin hayranlık verici bir uzantısı değil midir? Şu anda ayaklarınızın engellerden kaçınarak yürümesi de bu şekildedir. Örneğin bir kemancı, yayın ve parmaklarının teller, gözlerininse notalar üzerinde gidip gelmesine izin verir. Tamamen çaldığı eseri anlamlandırmakla meşguldür. Aynı şekilde özgürleştirici çalışma sayesinde benim zihnim de bu bölümü yazarken açıklayacağım düşüncelere yoğunlaşmış vaziyettedir. Ne kâğıdın üzerinde gezinen kalem, ne hafızanın derinliklerinde koşan kelimeler ne de zihne doğal birer kalıp gibi sunulan cümleler bana rahatsızlık verir.

      Vaktinde zahmetle edinilmiş tüm bu eylem kalabalığının şimdi bana tam bir zihin özgürlüğü sağlaması inanılmaz değil mi? İyi alışkanlıklar zihnin sahip olduğu üstün enerjileri bağımsızlaştırmak amacıyla bedenin fiziksel güçlerini ve zekânın ikincil güçlerini, itaatkâr köleler durumuna indirgediği için özgürleştiricidir.

      Öte yandan yalnızca çalışarak temel bir özgürlüğe sahip oluruz; içsel özgürlüğe. Çocuklarda -ve çocuk kalan yetişkinlerde!– tutkuların, duyguların, eğilimlerin anarşisi doğal bir durumdur. Bu düzensizlik sadece çalışmanın içinde ve çalışma aracılığıyla düzelir. İçsel özgürlük asla içimizde hareket eden sayısız güce emir veren bir karar eylemi değildir. Böylesi çok güzel ve çok kolay olurdu. Oysa özgürlük; eğilimlerimizin, duygularımızın ve tutkularımızın uyumlu iş birliğine dayanır. Uyumlu ve düzenli eylem ise en derindeki eğilimlerimize uygun bir çalışmayla gerçekleştirilebilir. Öyleyse ruh, yelkenlerini rüzgâra açarak ilerleyen ve her birinin onu harekete geçirmesine izin veren bir gemi gibidir.

      Ne zaman ki çalışma kesintiye uğrar, o anda anarşi tekrar başlar çünkü boşta kalmışlık duygusu harekete geçer ve herkes aylaklığın kötü duyguları serbest bıraktığına ikna olur. Bu noktadan sonra psikolojik yükselme ancak bayağılık, alkole dayalı rahatlama hissi, hastalıklı duygusal uyarılma gibi bir tür bağımlılıkla sağlanabilir.

      Hangi açıdan bakılırsa bakılsın çalışmak bir lütuftur ve özgürleşmek için en büyük güçtür.

      Çabaların İş Birliğinin İnsani Değeri

      Çalışmanın aynı zamanda derin bir anlamı ve zengin bir insani değeri vardır. Beşerî çalışmanın önemi, öğrencilerin çabalarının her birinin birbirine bağlanmasındadır. Evet, ufacık çabaların her biri kocaman bir ırmağı oluşturan su damlalarıdır. Bu damlalar olmadan ırmak akmaz. İnsanlık gittikçe artan manevi bir yaşama doğru yöneliyor ve bu manevi yaşam yalnızca çalışanların iş birliğiyle elde edilebilir. Dâhiyane eserleri inceleyerek kazanılan bu manevi yaşam, karşılıksız bir bağış değildir. Sebatkâr bir çalışmayla onu hak etmek gerekir. Hayat, çözülmesi gereken bir kargaşa olarak önümüze sunulur. Nasıl ki bir elmas kalın bir kabukla kaplıysa ve nasıl ki ışıldamasını özenli bir kesim ve ustaca bir montajla ortaya çıkarırsak aynı şekilde bir keşif de ışıltısını sabırlı bir çalışma neticesinde kazanır.

      Öyle gözüküyor ki farklı bir zamanda dünyaya gelen bizler, büyük senyörler gibi sadece kendimize servet toplamak ve saygınlık kazanmak için doğma zahmetini göstermişiz. Sahip olduğumuz güçte bilimsel, edebî, sanatsal ve ahlaki keşiflerin olağanüstü bolluğunu bulabiliriz. Bizler şanslı vârisleriz; Platon’un, Aristo’nun, Descartes’ın felsefeleri bizim için. Orta Çağ’ın saygın sanatçılarının katedraller inşa etmesi ve dua kitaplarına ışık tutması bizim için. Dini düşünürler

Скачать книгу


<p>10</p>

Jules Payot, Cours de Morale.