İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade. Jules Payot

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot

Скачать книгу

kendiliğinden bir şey yaptı: İnsan zekâsında parıldayan manevi ilkeyi açığa çıkardı ve dedi ki: “Manevi krallığın iktidara gelişini destekleme sırası sizdedir.” Yerine getirebileceğimiz en önemli özgürlük eylemi böylesi güzel bir görevin farkına varmak, onu tüm kalbimizle kabul etmek ve zavallı hayatımızı oraya bağlı kılmaktır. Bir çocuğun kendi kendine bu büyük resmi anlaması mümkündür.11 İsterdim ki bu çocuk en başından itibaren çalışmanın yüceliği ve önemine duyulan saygı atmosferinde yüzsün. Durum böyle olsaydı okumayı öğrendiğinde yazının ve alfabenin keşfinin önemini anlardı. Bu keşiften önce insanoğlu uygarlık tohumunu delik bir çantada taşıyordu. En güzel fikirler yok oluyordu: Hafıza ne kadar geçiciyse unutmak da o kadar hızlıdır! Yazı, üstün zekâlılar tarafından toplanan hasatların kitaplarda depolanmasını mümkün kıldı ve arkadan gelen kuşaklar genç beyinleri tohumlamak için istedikleri kadar bu depodan kullandılar. Hâlâ da Yunan dâhilerinin rehberliğinde yetiştirilen buğdaylarla beslenmekteyiz; Heraklitos, Platon, Aristo, Epikür isimli dâhilerin…

      Bir kitabın çok sayıda kopyasının basılmasına izin veren matbaanın keşfi, dünyada ateşli silahların keşfine benzer nitelikte bir devrim yarattı. Öncesinde halk feodal şatolara ve demir zırhlı şövalyelere karşı hiçbir şey yapamıyordu. Benzer şekilde parçası olduğumuz halkın elinden cehaletin zulmüne karşı da bir şey gelmiyordu. Özgürleştirici bilgi yalnızca küçük bir azınlığın kısmetiydi. Kitaba basılan harf, bilgiyi yoksulların kapısına taşıdı ve onları dünyanın en ağır köleliği olan tecrit edilme ve cehaletin köleliğinden kurtardı.

      Bir çocuk tek başına basit bir geometri teoreminin gezegenin mesafesini hesaplamaya nasıl yardım ettiğini anlayabilir. Aritmetik, cebir ve en sonunda deneysel bilimler gücün ve özgürlüğün olağanüstü önemini insana kadar getirdi. Çocuğun yok olduğunu zannettiği ve anlamını çözdüğü keşiflerin hoşnutluğunu yaşamasına izin verin; yazı, matbaa ve daha birçok keşfin… Ve bundan kaynaklanacak şahane sonuçları onunla birlikte gözlemleyin!

      Kullandığı nesnelerde binlerce çalışanın çabasıyla gerçekleştirilmiş yüzlerce keşfin birbiriyle iç içe geçtiğini ona gösterin. Bu bilinçle odasından dışarıyı net bir şekilde görmesine izin veren pencere camından otomobilin manyetosuna kadar araştırsın.

      İnsanların çoğunun doğanın ihtişamıyla çevrelenmesine rağmen hayatını kazanmak zorunda olduğunu anlamadan bir şiiri ezbere nakletmesi. Hassas bir duyarlılığa ve güçlü bir hayal gücüne sahip olan büyük şairler ve büyük ressamlar doğanın güzelliğini keşfetmemiş olsalardı kör kalırlardı.

      Umarım ki gelecekte her okul kitabı, ister aritmetik ister dil bilgisi kitabı olsun içerdiği hizmetler, hatalar, çalışmalar, bilimin temellerini atanların cesareti, büyük keşifler ve bizim için zahmete girişmiş emekçilerin ödüllendirilmeleri hakkında önden birkaç sayfa bilgi veriyor olsun.

      Nasıl ki herkes atalarının ve ailesinin erdemlerinden, zekâsından ruhunda bir parça bulundurur, çocuğun da bir şekilde kendisini zenginleştiren çalışanların çabaları sayesinde bugüne taşındığını ve ayaklandığını hissetmesini; taş devri medeniyetinden günümüz medeniyetine onu yetiştiren emekçilere minnet ve saygı duymasını isterim.

      Basit bir taşın düşüşünde bile doğanın evrensel yasaları bulunur. Aynı şekilde her çalışma aracında hatta alfabe gibi en basit olanında bile tek başına toplumun ilerlemesini mümkün kılan evrensel bir yasa vardır: Yardımlaşma, ortaklık ve dayanışmalı çalışma yasası. Bu ortaklığın olmadığı buzul çağında kaba, cahil ve zavallı kalan insanlık Pascal, Descartes, Sofokles, Platon gibi kişilerin seviyesine asla yükselemedi.

      Çocuğun başlamaktan mutlu olduğu işe ulvi bir saygı duyduğu gün, içinde nedenini anlamadığı angarya işlere harcadığından farklı bir şevk taşıdığını söyleyebiliriz.

      Fransız Usulü Çalışma, Uygarlığın Teminatı

      Bu genel görüşlere özellikle gençleri ilgilendiren bir not ekleyelim. Yirmi kuşağının seçkinlerini yok eden ve insanlığın hayal gücünü dehşete düşüren nitelikte korkunç bir savaş, Alman militarist sınıf tarafından alevlendirildi çünkü tüm Alman halkı kibir eğitimiyle zehirlenmişti. Birkaç Alman zar zor bu duruma uyandı, özellikle de zihninin parlaklığı tutkuyla bulanmayan J’accuse12 eserinin yazarı. Öte yandan doksan üç Alman aydının bildirisi, Alman seçkinler topluluğunun cani hükûmetlerinin en kötü yalanlarını, ordusunun rezil vahşetlerini, Louvin’in çantasını,13 hırsızlığı, yağmalamayı, şehirlerin ve sanat eserlerinin harap edilmesini kendi üstlerine aldıklarını kanıtlar niteliktedir.

      Bir ulus eleştirel düşünme özgürlüğünden aciz olduğu sürece kalıcı barış mümkün olmayacaktır. Tüm Fransız yazarlar Köln Katedrali’nin topçularımız tarafından bombalanmasından sorumlu olacaktır; öte yandan yurtseverlik, Alman ordusunun onursuzluk sayılacak rezilliklerine ulusal anlayışı kör etmek anlamına da gelmemektedir.

      Neyse ki Fransa’da zekâ, Quinton’un14 sözlerini takip eden farklılaşmış bir organ hâline geldi. Aramızdaki en kültürlülerde zekâ, özgür bir şekilde işler ve tutkuların baskısı altında çarpıtılmasına izin verilmez. Fransa’nın en iyi zihinleri ortak bir dine sahiptir: Doğruluk dini. Montaigne, Descartes, Malbranche, Pascal da yazıları aracılığıyla doğruluk duygusunu yaymışlardır. Claude Bernard, Berthelot, Pasteur bize gerçekliğin sonsuz bir zenginlik olduğunu ve herkesin kendi küçük gerçeklik payını çalışarak, kendine şüpheyle yaklaşarak, çıkar gütmeden kazanması gerektiğini öğretmiştir. Hepsinden hoşgörüsüzlüğün kalın kafalı aptallığını, bu aptallığın güç simgesi sayılmadığını ve yalnızca zihinsel zayıflık olduğunu öğrendik çünkü zihinsel zayıflık kendine saygı göstermekten aciz olan aklın, dizginleri aşağılık duygulara teslim ettiğinin kanıtıdır: Gücü ele geçiren kibir, tembellik ve egemenlik duygularına.

      Fransız bir yazarın zihni üstün bir haysiyet duygusuna sahip olmalıdır. Yarın ulusun manevi yöneticileri olacak çocuklar, gerçeklikten kopmadan saçma milliyetçilik kibirlerini yok edebilen bir Fransız gibi çalışmak zorundadırlar. Ülkenin gerçek hükûmetini yapılandıran ve kişileri köleleştiren değil ama ruhları etkilemeyi başarabilen yazarlar kendilerini hakikat dininin misyonerleri olarak saymalılar. Böylelikle zalim bir otoriteye ya da geçici, kaba bir güce değil kalıcı ve verimli bir etkiye sahip olacaklardır. O hâlde öğrencilerimiz daha yüksek bir manevi yaşama doğru yönelmeye kararlı bir şekilde saf ve parlak gerçeği tutkuyla aramalı, güçlü ve hatasız bir biçimde Fransız usulü çalışmaya sağlam bir saygı duymalıdırlar. Bu, arkamızdan gelenlere bozulmadan aktarmamız gereken ulusal bir mirastır.

      Hiçbir Çaba Boşa Gitmez

      Ancak iradeyi harekete geçirmeye en etkili nedenler, sık sık cesaret kırıcı bir izlenim sebebiyle etkisiz kalmaya devam eder: Eğitimli bir insana dönüşmek için gereken sürekli çalışmayla karşılaştırıldığında eylemsel çabanın anlamsız olduğu izlenimi ortaya çıkar.

      Önümde kitaplarım durmaktadır: Dil bilgisi kitapları, sözlükler; Fransızca, Latince, Yunanca, İngilizce metinler; tarih, coğrafya kılavuzları, bilimsel

Скачать книгу


<p>11</p>

Jules Payot, Cours de Morale: Les Grandes Conquête.

<p>12</p>

J’accuse (Suçluyorum), Dreyfus Olayı’yla ilgili olarak L’Aurore (Şafak) gazetesinde yayımlanan ve ünlü yazar Emile Zola tarafından Cumhurbaşkanı Félix Faure’a ithafen kaleme alınan açık mektuptur. (ç.n.)

<p>13</p>

Bkz. Louvin Olayı, 1914’te Belçika’daki Alman işgal ordusu tarafından sivillere uygulanan zulüm. (ç.n.)

<p>14</p>

René Quinton: Fransız fizyolog, biyolog ve doğa bilimci. (ç.n.)