İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade. Jules Payot

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İrade Terbiyesi II Zihinsel Çalışma ve İrade - Jules Payot

Скачать книгу

çalışmayı saptamak ve onu gerçek çalışmadan ayırt etmek için zorlayalım.

      Daha önce ceza korkusu ve hazzın çekiciliğiyle elde edilen çalışmadan bahsetmiştik; tembellik, ikiyüzlü ve düzenbaz bir tutkudur. Çalışıyormuş gibi yapmak kurnazcadır. Gerçekte çabadan kaçan ve görünüşten ibaret olan çokça çalışma vardır.

      Çocuk, çalışıyormuş gibi yapmakta o kadar ustadır ki öğretmenler yorgunluktan kendilerine sunulan komediye boyun eğmek zorunda kalırlar. Az çaba göstermek üzerine yapılan gizli ittifak evrenseldir. Söylediğimiz gibi toplumsal ilişkiler, kimsenin gerçeklerini fark etmek niyetinde olmadığı geleneksel yalanlara dayanır. Benzer şekilde eğitim sistemimiz de üstü kapalı bir anlaşmayla bize sahte para verildiğinin farkında gözükmememiz gerektiğini kabul eder. Saat altıya doğru sıkıcı bir akşam çalışmasına oturmak, çalışmanın aldatıcılığını tespit etmek için yeterlidir: Karmaşık haritalar, verimsiz özetler, gayret gösterilmemiş ödevler. Devamında bir sınav sözlüsünü dinlemek, konu dışı aşırma metinlerle ve öğrenciye anlamsız gelen formüllerle dolu ödev kâğıtlarını okumak yeterli olacaktır. Tıpkı tehlikedeki gemilerin etraflarına denizaltıları kör eden donuk sisler yayması gibi öğrenciler de gözetmenlerine anlaşılmayan kelimeler, soyut formüller, hakkında belli belirsiz fikirlere sahip olunan bilgiler sisinin arkasındaki tutarsız düşünceleri belli etmez; hiçbir anlamlandırma, düzenleme ve mantık çabası göstermez.

      Yükseköğretimde de göstermelik işi kabul etmek için aynı gizli ittifak geçerlidir. Üniversite kütüphanelerimiz hukuk, tıp, tarih, doğa bilimleri ve daha nicesi üzerine yazılmış tezlerle doludur, yazık! Sözde çalışmalarla hazırlanmış felsefe tezleri, kişisel hiçbir fikir içermeyen ve israf olmaktan öteye gidemeyen kâğıt yığınlarıdır.

      Çalışmanın Anlamsal Lekelenmesi

      Çalışma kelimesinin kökeni açıklayıcı niteliktedir. Mareşallerin atları durdurmak için kullandığı ahşap çerçeveyi işaret eden trabs23 kelimesinden gelir; buradan da yorgunluk, acı, sıkıntı, güçlük anlamlarına geçilir.

      Bu şekilde aşağı Latin halkından bize ulaşan dil; çalışmanın anlamını lekelendiren, kölelik damgası olan kelimeyi içine almıştır.

      Devamında Doğu kökenli dinler çalışmayı bir ceza olarak görmüştür!

      Antik Çağ düşünürleri çalışmanın etkilerini gözlemlemeyi asla düşünmediler. Çalışmanın vücut ve ruh sağlığını korumanın, üstün ve büyük olmanın şartı olduğunu anlamadılar.

      İnsani düşünceye asırlar boyunca şeklini veren Sokrates, Platon ve Stoalılar çalışmayı kibirli bir şekilde hor görerek büyük bir kötülük yaptılar.

      Modern çağlarda, Proudhon hariç, fabrikada çalışmanın can sıkıcı tekdüzeliğinden gözleri kör olmuş sosyalist yazarlar, çabayı bir lanet ve boşunalık olarak algılamaya devam ettiler. Bu kanıya duyulan zavallı bağlılık, gerçeği yeniden tesis edebilecek zekâların yolunu şaşırmasına sebep oldu. Bağımsızlık ve sınıfsallık simgesi olan tembelliğin, zekâ ve ahlak üzerindeki yıkıcı sonuçları incelenince onu reddetmenin zorunluluğu ortaya çıktı. O hâlde çalışmaya duyulan ön yargı asla eleştiri kabul etmeyen geleneksel alışkanlığın bir sonucudur. Bunun yanında sağlıklı çocukların rahatlıkla koşup zıpladığı, tırmandığı, yorucu yürüyüşler yaptığı, çaba harcamakta sıkıntı duymadığı gözlemlenebilir bir durumdur. Eğer çalışmak onlara ağır gelirse bu durum eğilimlerini nasıl ortaya çıkaracaklarını bilmemelerinden ve sahip oldukları enerjiyi düzenlemeyi ihmal etmelerinden kaynaklıdır.

      Her sağlıklı insanda hareket ihtiyacı çok temel bir ihtiyaçtır. Oyunlar ve sporlar onu memnun etmenin çocukça yollarıdır.

      Çalışmanın Taklitleri

      Taklitlerinden kaynaklanan kötü ürünlerle itham etmemek için çalışmayı aslında olmadığı şeyden iyi ayırt etmek gerekir. Bize fikir çağrışımlarıyla ve olumsuz duygularla yüklü bir kelime haznesi nakleden dil sebebiyle taklitçiliği tanımlayacak hiçbir terime sahip değiliz: Pek de eğitici olmayan bir öğretim yöntemi altında kendilerini baskılanmış hisseden matematik öğrencileri, isteksiz çabalarını anlatmak için “kazmak”24 terimini türetmişler. Görevi, zihinsel çalışma kavramını yüksek ve aydınlık bir noktada tutmak olan yükseköğretim, sözde çalışmalar istilasını geri püskürtebilecek güçte olamadı. Verimsiz bir zihin işçisinin “kazarak” elde ettiği yığınları gerçek bir çalışmaya denk tutan gizli ittifak yüzünden nice kürsüler, vasat insanlar tarafından işgal edildi. “Istakozların beşinci çiftteki göğüsten bacaklarını inceleyin. X… dördüncü çiftler için güzel bir çalışma yaptı. İşe koyuluruz ve araştırma konusu üzerine yapılan yayınları inceleriz. (Buna konu bibliyografyası yapmak denir.) Yaklaşık iki yılın sonunda bir tez için gerekli temel bilgilere sahip oluruz ve oldukça maliyetli güzel görsellerle renklendirilen iki yüz sayfalık büyük bir kitap kaleme alırız. Saygıdeğer bir doktor oluruz.”25 Yaşam mücadelesinde insan için yararlı ve zararlı olan hayvanları incelemenin söz konusu olduğu nadir durumlar dışında zooloji çalışmalarının türlerin kökeni ya da akrabalıklarıyla ilgili sadece felsefi bir alakaya sahip olabileceğini de yazarımız ekler. Bu eser, kullanılmayan muazzam kitaplıklar birikiminden ileri gelen sözde bilimsel çalışmaların ürünüdür.

      Tarihte kâğıt birikintisi olmaktan öteye gidememiş kitaplar, incelemeler, makaleler altında boğulmadık mı? Büyük ve iddialı hikâyeler, zihin dünyasında da tükenmek bilmeyen bir boşboğazlık seviyesinin ilerisine gidemez.

      Belki de 1870’ten beri Fransa’da hüküm süren sözde gerçekçi edebiyat, Alman eğitiminin istilasından ötürü yükseköğretimin bozulması ve değer kaybetmesinden sorumludur. Vasat insanlar iyi aydınlatılmış bir gerçeğin bilimsel bir değere sahip olduğunu düşünürler. Gerçek, mimarın inşaatta kullanacağı yontma taşa benzerdir.

      Bilimsel bir değeri yoktur. Gerçeklerin büyük çoğunluğu hiçbir bilimsel değere sahip değildir. Sadece açığa çıkarıcı olan gerçeklerin bir değeri vardır. Ötekiler zihni tıkar, dikkati dağıtır. Öte yandan bir gerçek sadece düşünen ve kendi kendine soru sorabilen her zihin için açığa çıkarıcı niteliktedir. Her keşif başlangıçta içimizde gizlenmiş bir önsezi dalgasıdır. Genellikle alışkın olduğumuz bir gerçek sonrasında aniden kesin bir önem kazanır: O vakte kadar durağan olan bileşenleri harekete geçiren bir kıvılcım patlak verir. Newton için elmanın düşüşü, Galileo için Pisa Katedrali lambasının salınımı da bu niteliktedir. Claude Bernard hayranlık uyandıran Introduction eserinde tüm bilimsel gözlemlerin herhangi bir soruya verilen cevap olduğunu bize anlatır. Kendine soru sormayı beceremeyen yöntemler yalnızca kullanışsız gerçekler yığınını, diğer bir deyişle düzensizliği artırırlar.

      Yükseköğretim kurumları, kürsülerini var olan değerli zihinler sayısının üzerinde çoğaltarak ve çizdikleri yolu takip etmeyen yeteneklere kapılarını kapatarak düzenleyici konumunda olma ihtimalini kaybetti. Yapılan sınavlarda adayların iyi bir zihnin temel niteliklerine sahip olup olmadıklarını ölçmek nasıl olurdu? Onları nasıl seçeceğimizi bilmemiz, sabır ve hafıza oyunundan ibaret sınavlara tabi

Скачать книгу


<p>23</p>

Fransızcada iş, çalışma ve görev anlamlarına gelen travail kelimesinin kökeni. (ç.n.)

<p>24</p>

Fransızcada mecazen çok ders çalışmak, yontmak, kazmak vb. anlamlara gelen potasser fiili. (ç.n.)

<p>25</p>

Le Dantec, Le gaspillage du budget de la Science.