Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао страница 14

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

deniz yosunu ve bambu filizi getirttim. Nasıl, güzel değil mi?”

      “Sanırım öyle.”

      “Biraz da pirinç lapası.”

      Daiyu başını salladı.

      “Ben lapayı siz ikinizin yapmasını tercih ederim, mutfakta yaptırmayın.”

      “Hayır, hanımım. Mutfağın ne kadar temiz olduğundan asla emin olamayız. Lapayı kendimiz pişireceğiz. Xueyan’e, Aşçı Liu’ya çorbaya çok itina göstermesini söylemesini tembih ettim. O da hiç merak etmememizi söylemiş, bizzat ilgilenecek, kendi odasında pişirecekmiş. Kaynarken kızı Fivey göz kulak olacakmış.”

      “Onu kastetmedim.” dedi Daiyu. “Mutfak kirlidir diye şikâyet etmiyorum. Uzun zamandır insanlara zahmet veriyorum, zaten hastalığım yeterince sıkıntı çıkardı. Bütün bu çorba ve lapa gibi özel siparişler yüzünden benden bıkacaklar.”

      Yine gözlerine yaş doldu.

      “Ah hanımım! Yine evhama kapılıyorsun.” diye karşı çıktı Zijuan. “Sen büyük hanımefendinin torunu, gözünün bebeğisin. Sana hizmet etmek herkesin yakalamaya çalıştığı bir fırsat, söylenecekleri bir şey değil.”

      Daiyu düşünceli bir şekilde başını salladı.

      “Bu arada, sözünü ettiğin Fivey, Efendi Bao’nın evindeyken Fangguan’ın arkadaşı olan kız mı?”

      “Evet o.”

      “Ben onun Efendi Bao’ya hizmet edeceğini duymuştum.”

      “Evet, öyleydi. Sonra hastalandı, tekrar iyileşip işe başlayana kadar Qingwen olayı çıktı, o zaman ertelendi.”

      “Onu hep sevmişimdir.” dedi Daiyu.

      Bu arada bir hizmetçi kadın çorbayı getirdi, Xueyan almak için dışarı çıktı.

      “Aşçı Liu, çorbayı Fivey’nin kendi odasında pişirdiğini Bayan Lin’e söylemenizi istedi.” dedi kadın. “Bu yüzden temiz olmadığı konusunda endişelenmesin.”

      Xueyan, mesajı ileteceğini söyleyip, çorbayı odaya getirdi. Daiyu zaten bu konuşmaları duymuştu.

      “Hemen gidip kadına, Aşçı Liu’ya çok teşekkür ettiğimizi iletmesini söyle.” dedi Xueyan’e.

      Xueyan dediğini yaptı, kadın yoluna gitti. Geri gelen Xueyan Daiyu’nün kâsesini ve yemek çubuklarını masaya koydu.

      “Güneyden gelen turp salatasından da biraz ister misin, biraz susam yağı ve sirkeyle karıştırayım.” dedi.

      “Nasıl istersen ama çok fazla zahmete girme.”

      Xueyan kâseye lapa koydu. Daiyu yarısını yedi, birkaç kaşık çorba içti. Kaşığını masaya bırakınca, iki hizmetçi ortalığı topladı, masayı temizledi ve her zamanki yerine kaldırdı. Daiyu ağzını çalkaladı, ellerini yıkadı.

      “Zijuan, mangala tütsü koydun mu?” dedi Daiyu.

      “Şimdi koyacaktım.”

      “Xueyan’le sen de çorba ve lapa yiyin. Gayet güzel ve besleyici. Ben tütsüyle ilgilenirim.”

      İki hizmetçi yemeklerini yemek için dış odaya gitti. Daiyu mangala biraz tütsü koyup oturdu. Tam eline bir kitap almak üzereyken, rüzgârın dışarıdaki ağaçların arasında hüzünle mırıldandığını duydu. Uzun bir iç çekiş Bahçe’yi bir ucundan öbür ucuna kadar süpürüp geçti. Saçakların altındaki rüzgâr çanları çınlamaya başladı.

      Xueyan çorbasını daha önce bitirip, Daiyu bir şey istiyor mu diye bakmaya geldi.

      “Hava soğuyor.” dedi Daiyu. “Geçen gün çıkarmanı söylediğim kürk kıyafetlerimi havalandırdın mı?”

      “Evet, hanımım.”

      “Buraya getir o zaman. Omuzlarıma sıcak bir şey almak istiyorum.”

      Xueyan dışarı çıktı ve keçeden bir bohçaya konmuş, bir yığın kürk astarlı kıyafetle geri döndü. Bohçayı açtı, Daiyu seçsin diye kıyafetleri çıkardı. Daiyu aralarında küçük, ipek bir bohça daha olduğunu fark etti. Almak için uzandı, bohçayı açtı. İçinde ipek mendiller vardı. Bunları Baoyu’nün, iyileşme döneminde gizlice kendisine gönderdiğini hatırladı. Üzerlerine şiirler yazmıştı! Hâlâ gözyaşı lekeleri duruyordu. Hemen yanındaki küçük bir bohçada, Baoyu için üzerini işlediği kokulu kese (bir dargınlık anında biraz yıpranmıştı), yırtık bir yelpaze kılıfı ve Değerli Taş’ı için yaptığı ipek kordonun kesik parçaları vardı. Herhâlde Zijuan, havalandırılacak kıyafetleri seçerken sandıklardan birinde rastlamıştı bu hatıralara ve kaybolmasınlar diye bohçaya koymuştu. Daiyu, Xueyan’i ve kıyafetleri tamamen unutmuş gibiydi. Elindeki mendillere bakarak büyülenmiş gibi duruyordu. Şiirleri okurken yanaklarından yaşlar süzüldü.

      Zijuan içeri girip Xueyan’i donup kalmış şekilde dikilirken buldu, kıyafet bohçası önünde, kese, yelpaze kılıfı ve kordon Daiyu’nün yanındaki masada duruyordu. Daiyu elinde tuttuğu, üzerinde yazılar olan iki soluk mendile gözyaşları içinde bakıyordu.

      Hüzün hüzünle karşılaşınca,

      Yeni yaşlar eskisine karışır.

      Zijuan, bu nesnelerin her biriyle ilişkili hassas anıları çok iyi biliyordu. Anlayışlı davranmanın pek işe yarayacak bir çare olmadığını düşündü ve neşeli bir sitemde bulunmaya karar verdi.

      “Haydi ama, hanımım, bunlara bakıp durmanın ne anlamı var? Hepsi geçmişe ait. Efendi Bao’yla çocuktunuz o zamanlar. Kim bilir ne kadar çok dargınlık yaşadınız! Bir kahkaha, bir gözyaşı. Neyse ki büyüdünüz de hayatı biraz daha ciddiye almayı öğrendiniz. O zaman da şimdi olduğu gibi terbiyeli olsaydı, bunlar bu hâle gelmeyecekti!”

      Gayet iyi niyetliydi ama sözleri Daiyu’ye Baoyu’yle geçirdiği eski günleri hatırlattı ve yeni gözyaşlarını harekete geçirdi. Zijuan yine onu neşelendirmeye çalıştı.

      “Haydi, hanımım. Xueyan bekliyor. Giyecek bir şey seç.”

      Daiyu mendilleri bıraktı. Zijuan hemen aldı onları, katlayıp tekrar kese ve diğerleriyle birlikte kaldırdı. Sonunda Daiyu kürk astarlı bir ceketi omuzuna aldı ve dış odaya gitti. Oturup etrafına bakınca Baochai’in şiirinin ve mektubunun hâlâ masada durduğunu gördü. Aldı onları ve tekrar birkaç kere okudu.

      “Şartlarımız değişse de duygular aynı.” dedi kendi kendine, içini çekerek. “Ben de cevap olarak bir şeyler yazmalıyım. Dört kıta yazıp qin için besteleyeceğim. Yarın bir kopyasını çıkarıp Chai’ye gönderirim.”

      Xueyan’e, dışarıdaki masada duran fırçasını ve mürekkep taşını getirmesini söyledi. Mürekkebi ıslatarak yazmaya başladı. Dört kıtayı tamamlayınca, raftan qin kitabını alıp göz gezdirdi. Şiirlerini iki eski melodi olan Yalnız

Скачать книгу