Kilitli Oda. Пер Валё
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kilitli Oda - Пер Валё страница 5
Öte yandan Martin Beck, neredeyse yirmi yıl süren başarısız evliliğinin yanlış bir seçim olduğunu kolayca anlayabilirdi. Neyse ki boşanmıştı zaten; bunu bile çok uzatmıştı.
Son altı ay içinde, hayatını gözünün önünden geçirdiği zamanlarda kendini boşanmasının bir hata olup olmadığını düşünürken bulurdu. Belki de dırdırcı ve sıkıcı bir eşinin olması hiç olmamasından daha iyiydi?
Eh, her şeyin bir bedeli vardı. Martin Beck çiçeklerle dolu vazoyu alıp sekreterlerden birine verdi. Kız buna sevinmişti. Martin Beck masasına oturup etrafına bakındı. Düzeni yeniden oturtmuştu.
Acaba bunu kendini hiçbir şeyin değişmediğine inandırmak için mi yapıyordu? Anlamsız bir soruydu bu ve Martin Beck soruyu en kısa zamanda unutmak için kırmızı dosyayı önüne çekti. Plastiği şeffaftı ve Beck anında bunun bir cinayet dosyası olduğunu anladı. Tamam. Cinayet, mesleğinin bir parçasıydı zaten. Ama nerede olmuştu bu olay? Bergs Caddesi no 57. Neredeyse polis merkezinin dibinde.
Genellikle onun ya da dairesinin değil de Stockholm Adli Suçlar Soruşturma Birimi’nin işi olduğunu düşünürdü. Bir an için Kungsholmen’i arayıp konu nedir diye sormak geldi içinden. Ya da sadece belgeleri dosyaya geri sokup gönderene iade etmek. Martin Beck katı ve resmî olmayı istiyordu ve bunu bastırmak için de büyük bir iradeyle mücadele etti. Dikkatini dağıtmak için saate baktı. Öğle yemeği vakti gelmişti bile. Ama karnı hiç de aç değildi.
Martin Beck kalktı, lavaboya gidip bir bardak ılık su içti.
Geri dönünce odasındaki havanın sıcak olduğunu ve kötü koktuğunu fark etti. Yine de ceketini çıkarmadı, kravatını bile gevşetmedi. Oturdu, sayfaları önüne çekip okumaya başladı.
Polis olarak geçirdiği yirmi sekiz yıl ona birçok şey katmıştı. Raporları önemsiz detaylara ve tekrarlara takılmadan hızlıca okuma da bunlardan biriydi, eğer varsa, bir ortak nokta saptama da.
Dosyayı görev bilinciyle okuması bir saati bulmadı. Çoğu kötü yazılmıştı, bazı şeyler hiç anlaşılmıyordu ve bazı bölümler oldukça kötü bir araya getirilmişti. Martin Beck yazan kişiyi hemen tanıdı. Einar Rönn üslubuna bakılırsa ünlü trafik yönetmeliğinin mucidiyle akraba gibi, hani şu diğer yerlerin yanı sıra sokak lambaları yandığında karanlık çöker diyen yönetmeliğin mucidiyle.
Martin Beck dosyayı bir kez daha karıştırdı, bazı detayları kontrol etti. Sonra raporu bıraktı, dirseklerini masaya, alnını avuçlarına koydu. Kaş çatarak olayları uzun uzadıya düşündü.
Olay iki bölümden ibaretti. Birinci bölüm, gündelik ve iğrençti.
15 gün önce, yani 18 Haziran Pazar günü, Kungsholmen’deki Bergs Caddesi 57 numaradan bir kiracı polisi aramıştı. Konuşma öğleden sonra saat 2.19’da kaydedilmişti ama içinde iki memur bulunan bir devriye arabası ancak iki saat sonra oraya ulaşmıştı. Bergs Caddesi’ndeki ev, Stockholm Emniyet Müdürlüğü’nden taş çatlasın yürüyerek dokuz dakika mesafedeydi ancak bu gecikme kolaylıkla açıklanmıştı. Başkentte feci bir polis kıtlığı vardı; ayrıca yaz tatili dönemiydi, hem de günlerden pazardı. Dahası durumun acil olduğunu gösteren hiçbir işaret yoktu. Karl Kristiansson ve Kenneth Kvastmo adlı iki devriye polisi binaya girip, arayan kişiyle konuşmuştu. Arayan, evin sokağa bakan cephesinde iki kat yukarıda oturan bir kadındı. Kadın onlara birkaç gündür, merdiven boşluğundan gelen nahoş bir kokudan rahatsız olduğunu ve bir şeylerin yolunda gitmediğinden şüphelendiğini anlatmıştı.
İki memur da kokuyu anında almıştı. Kvastmo kokunun çürümeden kaynaklandığını belirtmişti; kendi deyimiyle çürümüş et kokusunu andırıyordu. Yine Kvastmo daha yakından koklayınca birinci kattaki bir dairenin kapısına geldiler. Ellerindeki bilgilere göre, tek odalı bir dairenin kapısıydı bu, bir süredir, muhtemelen ismi Karl Edvin Svärd olan, altmış beş yaşlarında bir adam orada yaşıyordu. İsim, zilin altındaki elle yazılmış bir kartonun üstünde yazıyordu. Tahmin edildiği üzere, koku intihar etmiş ya da doğal sebeplerle ölmüş birisinin cesedinden, bir köpekten -Kvastmo’ya göre- ya da muhtemelen hasta veya çaresiz bir duruma düşmüş bir insandan geliyor olabileceğinden zorla içeri girmeye karar vermişler. Zil çalışmıyormuş ama kapıyı ne kadar yumruklasalar da bir ses çıkmamış. Bir kapıcı, ev sahibi ya da yardımcı olabilecek birileriyle temasa geçme çabaları da sonuç vermemiş.
Bunun üstüne polisler, daireye girmek için izin istemiş ve bir arama emri çıkarttırmışlar. Bir çilingir çağrılmış, bu da bir yarım saatlik daha gecikmeye yol açmış.
Çilingir kapının oldukça güçlü bir kilidi olduğunu, posta deliği bulunmadığını söylemiş. Böylece kilit özel bir alet sayesinde delinmiş fakat bu bile kapıyı açmayı mümkün kılmamış.
Kristiansson ve Kvastmo’nun bu olayla geçirdikleri zaman mesai saatlerini çok aşmış. Yeni emir isteyip kapıyı kırarak açma emri çıkarttırmışlar. Cinayet Büro’dan birileri mi katılsa acaba şeklindeki sorularına, başka müsait personel yok gibisinden kısa ve öz bir cevap almışlar. Artık çilingir de işinin bittiğini düşünüp oradan ayrılmış.
Akşam saat yedi sularında Kvastmo ve Kristiansson, kapının dışındaki menteşeleri kırarak kapıyı açmayı başarmışlar. Buna rağmen, onları yeni bir zorluk bekliyormuş zira kapı, iki güçlü metal sürgüyle sağlamlaştırılmış, ayrıca üstüne bir de tilki-kilidi denen, doğramaların ortasına yerleştirilmiş bir dökme demir çubuk oturtulmuş. Bir saat daha süren çalışmaların ardından, polisler dairenin içine girmeyi başarmışlar, içeride onları boğucu bir sıcak ve burunlarının direğini kıracak kadar ağır bir ceset kokusu karşılamış.
Sokağa bakan odanın içinde ölü bir adam bulmuşlar. Ceset sırtüstü uzanmış, Bergs Caddesi’ne bakan pencereden yaklaşık üç metre uzaktaymış, açık bir elektrikli radyatörün yanındaymış, bu radyatörden gelen sıcaklık, bir de devam eden sıcak hava akımı sayesinde ceset normal hacminin en az iki katı şişmiş. Ceset, yoğun bir çürüme evresindeymiş ve her taraf kurt kaynıyormuş.
Sokağa bakan pencere içeriden kilitli, jaluzi de inikmiş. Açık mutfaklı dairenin diğer penceresi avluya bakıyormuş. Pencere lastikleri yapıştırılmış ve uzun zamandır açılmamış gibiymiş. Mobilyalar az, süpürgelikler sadeymiş. Dairenin tavanı, zemini, duvar ve duvar kâğıtları, boyası harap bir hâldeymiş. Mutfak ve oturma odasında sadece birkaç parça alet edevat bulunmuş.
Orada buldukları resmî bir belge, ölen adamın yani altmış iki yaşındaki Karl Edvin Svärd’ın emeklilik yaşı gelmeden altı yıl önce işiyle ilişiği kesilmiş bir depo çalışanı olduğunu gösteriyormuş.
Bütün dairenin içi Gustavsson adında bir komiser tarafından incelendikten sonra ceset Adli Tıp Kurumu’na, rutin bir otopsi incelemesine gönderilmiş.
Vaka ilk olarak intihar diye değerlendirilmiş; açlıktan, hastalıktan ya da başka doğal sebeplerden ötürü doğal bir ölüm olmasından da şüphelenilmiş.
Martin Beck ceketinin cebini yoklayıp olmayan Florida paketini aradı.
Gazetelerde