Polis Katili. Пер Валё

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Polis Katili - Пер Валё страница 12

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Polis Katili - Пер Валё Martin Beck

Скачать книгу

mi?”

      “Evet.”

      “Demek bomba patladı.”

      “Kesinlikle.”

      “Burada da yerel gazeteciler var. Olaydan haberdarlar. Ama söz dinliyorlar. Bir nevi sadakat. Trelleborgs Allehanda iyi. Ama bir de Malmö gazeteleri var. En kötüsü de Kvällsposten. Şimdi bir de Aftonbladet ve Expressen çıkacak başımıza.”

      “Evet, maalesef.”

      “Hassiktir!”

      ‘Hassiktir,’ Skåne’de yumuşak, gündelik bir sözdü.

      Biraz kuzeye çıkıldı mı, çok ayıp karşılanırdı.

      Belki de Nöjd’ün bundan haberi yoktu. Ya da belki umurunda değildi. Martin Beck, Nöjd’ü çok sevmişti.

      Aralarında doğal bir arkadaşlık gelişmişti. Bir sorun çıkmayacak gibiydi.

      “Şimdi ne yapıyoruz?”

      “Sana bağlı,” dedi Martin Beck. “Uzman olan sensin.”

      “Anderslöv bölgesi. Evet, öyle olmalıyım. Sana etrafı gezdirip anlatayım mı? Arabayla? Ama devriye arabasını almayalım. Benimki daha iyi.”

      “Domates rengi olan mı?”

      “Tabii. Elbette herkes biliyor. Ama ben onunla daha rahat ediyorum. Gidelim mi?”

      “Sen nasıl istersen.”

      Arabada üç şeyden bahsettiler.

      Birincisi Nöjd’ün her nedense daha önce söz etmediği bir şeydi.

      “Burası postane ve şimdiyse otobüs durağına geliyoruz.

      Sigbrit en son burada beklerken görülmüş.”

      Yavaşlayıp durdu.

      “Bir şey daha görmüş olan bir tanığımız var.”

      “Ne görmüş?”

      “Folke Bengtsson arabasıyla yaklaşmış ve Sigbrit’in yanından geçerken yavaşlayıp durmuş. Gayet doğal gözüküyor. Arabasını almış eve gidiyormuş. Birbirlerini tanıyorlardı; komşuydular. Kadının otobüs beklediğini biliyordu, onu eve bıraktı.”

      “Nasıl bir tanık bu?”

      Nöjd parmaklarıyla direksiyona yavaşça vurdu.

      “Buralı, yaşlıca bir kadın. Adı Signe Persson. Sigbrit’in ortadan kaybolduğunu duyunca karakola gelip, sokakta karşı kaldırımda yürürken Sigbrit’i gördüğünü ve sonra ters istikametten Bengtsson’un arabasıyla yaklaştığını anlatmış. Adam frene basıp arabayı durdurmuş. Kadın geldiğinde Britta karakolda yalnızmış, o yüzden ona daha sonra benimle konuşmaya gelmesini söylemiş. Ertesi gün geldi de, ben de onunla konuştum. Bana da hemen hemen aynı hikâyeyi anlattı. Sigbrit’i görmüş, Folke arabasını durdurmuş. Ondan sonra ona arabanın hakikaten durup durmadığnı ve Sigbrit’in arabaya bindiğini görüp görmediğini sordum.”

      “Ne dedi?”

      “Dönüp bakmak istemediğini çünkü insanların hayatına burnunu sokan meraklı biri gibi görünmek istemediğini söyledi. Bu da salakça bir cevaptı çünkü bu yaşlı kadın herhalde İsveç’in en meraklı insanıdır. Biraz dil dökünce çok geçmeden başını çevirdiğinde Sigbrit de araba da kuş olup uçmuş. Sonra biraz havadan sudan sohbet ettik ve bir süre sonra, emin olmadığını söyledi. İnsanların arkasından konuşmak istemiyormuş. Fakat ertesi gün benim Kooperatif’teki adamlarımdan birine rastladığında kesinlikle Bengtsson’un durduğunu ve Sigbrit’in arabaya bindiğini gördüğünü söylemiş. Eğer bu ifadesine sadık kalırsa, o zaman Folke Bengtsson kesinlikle kadının ortadan kaybolmasıyla ilişkilendirilebilir.”

      “Bengtsson ne diyor?”

      “Bilmiyorum. Onunla konuşmadım. Trelleborg’dan iki polis oraya gitti ama evinde yoktu. Sonra seni çağırmaya karar verdiler ve bana açıkça hiçbir şey yapma dediler. Karıştırma filan. İşine bak ve uzmanı bekle. Signe Persson ile konuşmamı resmî rapora dökmedim. Sence ihmalkâr mı davranmışım?”

      Martin Beck cevap vermedi.

      “Bence düpedüz ihmalkârlık,” dedi Nöjd gülerek. “Ama ben Signe Persson’a biraz temkinli yaklaşırım. Hayatımda önüme gelen en kötü dosyaya karışmıştı. Beş sene önceydi sanırım. Bir komşusunun kedisini zehirlediğini iddia etti. Resmen şikâyette bulundu, biz de soruşturmak zorunda kaldık. Sonra diğer kadın da Signe Persson’dan şikâyetçi oldu çünkü kedisi onun muhabbet kuşunu öldürmüştü. Kediyi mezarından çıkardık, Helsingborg’a yolladık. Zehir filan bulamadılar. Bunun üstüne Signe diğer kadının bir tütüncüden iki tane puro alıp haşladığını iddia etti. Bir dergide okumuş, puroyu uzun süre haşlarsan, nikotin kristalleri çıkarırmış, bunlar da ölümcül derecede zehirleyiciymiş ve hiç iz bırakmazmış. Komşusu sahiden de iki puro almış ama misafirlerine ikram etmek için olduğunu ve erkek kardeşinin onları içtiğini söyledi. Ona kedinin muhabbet kuşunu öldürmeyi nasıl başardığını sordum, ne de olsa kuş hep kafesindeydi. Güya Signe kedisini, kuşu korkutmaya ikna etmiş çünkü kuş konuşabiliyormuş ve bazı gerçekleri ötmüş. Signe, sahiden de kuşun ona birçok kez orospu dediğini doğruladı. Burada, o sırada bir polis akademisi öğrencisi vardı, tuttuğunu koparan bir tipti ve şu puro teorisini araştırdı, teorik olarak mümkün olduğuna kanaat getirdi ve eğer kurban zaten sigara içiciyse, o zaman zehirlenmenin kanıtlanamayacağı sonucuna vardı. Dolayısıyla Signe onuncu ya da on ikinci sefer geldiğinde ona kedisinin ağır sigara tiryakisi olup olmadığını sordum. Ondan sonra bana senelerce merhaba bile demedi. Dosyayı kapattıktan sonra da akademi öğrencisi evde kalıp puro haşladı, sonunda da şutlandı. Sonra Eslöv’e yerleşip mucit oldu.”

      “Ne icat etmiş ki?”

      “Tek duyduğum, kenarları ışıklı bir lazımlık ve zehirli lahana çorbasına batırdığın zaman miyavlayan bir nikotin dedektörünün patenti için başvuru yaptığıydı. İşe yaramamıştı, bu sefer de aynı icadını pille çalışan mekanik bir kediye çevirmeye çalışmıştı.”

      Nöjd kol saatine baktı.

      “Bir numaralı ilgi alanı buydu işte. Otobüs durağı. Ayrıca Signe Persson ve puro içen bir kedi yüzünden hayatı kayan bir adamın hikâyesi. Söylemeden edemeyeceğim, Signe’nin kilit tanık olduğu bir dosya hiç de hoşuma gitmiyor. Yola devam etsek iyi olur. Otobüs birazdan gelir.”

      Arabayı vitese takıp dikiz aynasından baktı. “Arkamızda birisi var,” dedi. “İçinde iki adam olan yeşil bir Fiat. Biz durduğumuzdan beri orada öylece bekliyorlar. Onlara biraz ortalığı gezdirelim mi?”

      “Bana uyar.”

      “Takip edilmek çok ilginç,” dedi Nöjd. “Benim için yeni bir deneyim.”

      Saatte yirmi kilometre hızla gidiyordu ama diğer araba onu geçmeye yeltenmedi

Скачать книгу