Robin Hood. Говард Пайл
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Robin Hood - Говард Пайл страница 6
![Robin Hood - Говард Пайл Robin Hood - Говард Пайл](/cover_pre1259476.jpg)
Robin yüksek sesle güldü ve bağırdı: “İşte şimdi anladın, tenekeci, iyi anladın! Senin sinirlerin de tıpkı bira gibi ekşidiği zaman köpürüyor! Ama haklısın dostum çünkü ben de birayı çok severim. Bu yüzden hemen şimdi benimle Mavi Domuz Hanı’na gel ve eğer cüssen gibi içiyorsan, ki görünüşünün aldatıcı olacağını düşünüyorum, Nottinghamshire’ın en iyi ev yapımı birasıyla boğazımız ıslansın biraz.”
“Harbiden.” dedi tenekeci. “Bu iğrenç şakalarına rağmen sen çok iyi bir arkadaşmışsın. Seni sevdim güzel dostum ve şimdi seninle Mavi Domuz’a gelmezsem bana yabani diyebilirsin.”
“Mesele nedir anlat dostum, merak ediyorum.” dedi Robin, birlikte ilerlerken. “Çünkü tenekecilerin hepsinin bir kaz yumurtası kadar haberlerle dolu olduğunu biliyorum.”
“Seni kardeşim gibi sevdim yiğit dostum.” dedi tenekeci. “Yoksa sana bu bilgileri vermezdim çünkü ben oldukça kurnaz bir adamımdır ve elimde, bütün aklımı vermem gereken ciddi bir görev var. Buralara insanların Robin Hood dedikleri cesur bir kanun kaçağını bulmaya geldim. Kesemde parşömen kâğıt üzerine yazılmış bir arama emri var, üstelik yasal olduğunu belli eden büyük, kırmızı bir mühürle. Şu Robin Hood’la bir karşılaşsaydım, bunu onun nazik bedenine servis ederdim ve eğer umursamazsa onu, her kaburgasını Amin diye bağırtana kadar döverdim. Sen buralarda yaşıyorsun, belki de Robin Hood’u tanıyorsundur dostum.”
“Evet, dostum, onu biraz tanırım.” dedi Robin. “Hatta onu bu sabah gördüm. Ama tenekeci dostum, insanlar onun kurnaz bir hırsız olduğunu söylüyor. Arama emrine dikkat etsen iyi olur, yoksa onu her an kesenden çalabilir.”
“Hele bir denesin!” diye bağırdı tenekeci. “Kurnaz olabilir ama ben ondan daha kurnazım. Keşke şimdi burada karşımda olsaydı da erkek erkeğe bir kapışsaydık!” Ve böyle söyleyerek güçlü sopasını tekrar döndürmeye başladı. “Anlatsana delikanlı, nasıl bir adamdır bu Robin Hood?”
“Bana çok benzer.” dedi Robin gülerek. “Boyu bosu ve yaşı da hemen hemen aynı. Üstelik benim gibi mavi gözleri de var.”
“Hayır.” dedi tenekeci. “Sen oldukça taze bir delikanlısın. Onun olgun ve sakallı bir adam olduğunu sanmıştım. Nottinghamlılar ondan çok korkarmış.”
“Gerçekten de senin kadar yaşlı ve güçlü kuvvetli değil.” dedi Robin. “Ama insanlar onun sopa kullanma konusunda usta olduğunu söylerler.”
“Olabilir.” dedi tenekeci, sertçe. “Ama ben ondan daha ustayımdır çünkü Hertford kasabasındaki müsabakada Ely-li Simon’ı bile yenmiştim. Mademki onu tanıyorsun, benim neşeli dostum, beni ona götürür müsün? Şerif, o haydudu bulmam için bana seksen altın vadetti; eğer onu bulmama yardım edersen on tanesini sana veririm.”
“Tamam, seni ona götüreceğim.” dedi Robin. “Ancak gerçekten dürüst biri olup olmadığını anlamam için bana emir belgesini göster dostum.”
“Bunu öz kardeşime bile yapmam.” diye yanıtladı tenekeci. “Ben emri o herife tebliğ edene kadar kimse bendeki belgeyi görmeyecek.”
“Peki, öyle olsun.” dedi Robin. “Belgeyi bana göstermeyip de kime göstereceksin bilemiyorum doğrusu. Neyse, işte Mavi Domuz Hanı’nın önündeyiz. Hadi, içeri girelim de lezzetli ekim birasından tadalım.”
Tüm Nottinghamshire’da Mavi Domuz’dan daha keyifli bir han bulunamazdı. Hiçbirinin etrafı buradakiler kadar güzel ağaçlar ya da böylesi sarmaşıklar ve tatlı çalılıklarla kaplı değildi; hiçbirinin böylesine lezzetli ve bol köpüklü bir birası yoktu ve hiçbirinde, çetin kışın kuzey rüzgârı tüm haşmetiyle uğuldayıp kar çitlerin etrafında biriktiğinde, Mavi Domuz’un ocağındaki kadar harlı bir ateş bulunamazdı. Böyle zamanlarda, yanan ocağın etrafında oturmuş neşeli şakalar yapan, kızarmış yengeçler3 ocağın üzerinde köpüren biraların içlerinde fokurdarken, toprak ağalarından ya da taşralılardan oluşan iyi bir dost meclisi bulunabilirdi. Bu han, Robin Hood ve çetesi tarafından da iyi bilinirdi; o ve Küçük John, Will Stutely ya da Doncasterlı genç David gibi neşeli arkadaşları ile birlikte bütün orman karla kaplı olduğu zamanlarda sık sık bu handa toplanırlardı. Hancıya gelince, çenesini tutmasını ve dilinin ucundaki sözleri dudakları arasından geçmeden yutmasını iyi biliyordu; çünkü hangi ata oynayacağını ve yağlı kapının hangisi olduğunun çok iyi farkındaydı. Robin ve çetesi en iyi müşterileriydi, hesaplarını daha kapının arkasındaki tahtaya tebeşirle yazılmadan ödüyorlardı. Robin Hood ve tenekeci oraya gelip yüksek sesle iki büyük kâseyle bira istediklerinde, hancının bu kanun kaçağını gayet iyi tanıdığını kimse bakışlarından ya da konuşmalarından anlayamazdı.
Robin, tenekeciye: “Sen burada bekle.” dedi. “Ben de gidip hancının doğru yerden bira getirip getirmediğine bakayım. Çünkü bildiğim kadarıyla, Tamworthlu Withold’un yeni mayaladığı sağlam bir ekim birası var.”
Böyle söyleyerek içeri girdi ve han sahibine, güzel İngiliz birasının içine bir ölçü sert Felemenk içkisi eklemesini fısıldadı; hancı, Robin’in dediğini yaptı ve içkiyi onlara getirdi.
“Aman Tanrı’m.” dedi tenekeci, biradan büyük bir yudum aldıktan sonra. “Şu Tamworthlu Withold ki iyi bir Sakson ismidir bu arada, bilmeni isterim, şimdiye dek Wat o’ the Crabstaff’ın boğazından geçen en sağlam birayı yapmış gerçekten.”
“İç dostum, iç!” diye bağırdı Robin. Bu arada kendisi yalnızca dudaklarını ıslatacak yudumlar alıyordu. “Hey, hancı! Dostuma aynısından bir kap daha getir. Hadi, şimdi benim için bir şarkı mırıldan bakalım, benim neşeli arkadaşım.”
“Tabii ki sevgili dostum, hemen sana bir şarkı söyleyeyim.” dedi tenekeci. “Çünkü daha önce hiç böyle bir bira tatmamıştım. Aman Tanrı’m, daha şimdiden başımı döndürdü bu meret! Hey, hancı hanım, iyi bir şarkı duymak istiyorsan gel sen de dinle; sen de gel güzel kız, çünkü bir çift ışıltılı güzel göz bana bakarken çok daha iyi şarkı söylerim.”
Sonra Kral Arthur’un zamanından kalma eski bir türkü olan Sör Gawaine’in Evliliği’ni söylemeye başladı. Eski zamanların ağır İngilizcesiyle yazılmış bu türküyü bir ara kendiniz de okuyabilirsiniz; o türküyü söyledikçe herkes soylu şövalyenin ve Kral’ına yaptığı fedakârlığın yüreklere dokunan bu asil öyküsünü dinledi. Ancak tenekeci şarkının son dizesine bile gelemeden, biraya karışan sert içkilerin etkisiyle gevelemeye ve başı dönmeye başladı. Önce dili sürçtü, sonra gitgide sesi kalınlaştı; sonra da başı bir o yana bir bu yana sallandı ve en sonunda, sanki bir daha hiç uyanmayacakmış gibi derin bir şekilde sızdı.
Robin Hood neşeli bir kahkaha patlattı ve hünerli parmaklarıyla tenekecinin kesesindeki arama emrini hızla aldı. “Çok kurnazmışsın tenekeci.” dedi. “Ama henüz kurnaz hırsız Robin Hood kadar kurnaz değilsin.”
Sonra hancıyı yanına çağırdı ve şöyle dedi: “İşte, iyi dostum, bugün bize verdiğin
3
Küçük, ekşi elmalar. (ç.n.)