Robin Hood. Говард Пайл

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Robin Hood - Говард Пайл страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Robin Hood - Говард Пайл

Скачать книгу

severim ve doğrusunu söylemek gerekirse her ne kadar kaburgalarıma vurup beni dolandırmış olsan da seni de sevdim iyi kalpli efendi. Senin benden hem daha cesur hem de daha kurnaz bir adam olduğunu kabulleniyorum. Bu yüzden de sana memnuniyetle itaat edeceğim ve senin en sadık hizmetkârlarından olacağım.”

      Böylelikle herkes adımlarını, bundan böyle tenekecinin de onlarla yaşayacağı ormanın derinliklerine doğru çevirdi. Tenekeci çete için zaman zaman güzel türküler söylerdi, tabii meşhur Allan a Dale çeteye katılana kadar. Onun güzel sesi karşısında herkesin sesi bir karga kadar karttı ama o konuya daha sonra geleceğiz.

      Nottingham’da Atış Müsabakası

      Şerif, Robin’i yakalama operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasından dolayı çok öfkelenmişti. Kötü haber her zamanki gibi çabuk yayılmış ve her şey onun kulağına kadar gelmişti. İnsanlar ona gülüyor ve böylesi cesur bir haydut için yakalanma emri verme düşüncesiyle alay ediyorlardı. Bir erkek, alay edilmek kadar hiçbir şeyden nefret etmez. Bunları düşünerek şöyle söyledi: “Yüce Kral’ımız, sevgili hükümdarımız bu olayı ve yasalarının bu asi haydut çetesi tarafından nasıl çiğnendiğini, umursanmadığını öğrenecek. Hain tenekeciye gelince, onu bir yakalarsam Nottinghamshire’daki en yüksek darağacında sallandıracağım.”

      Sonra bütün hizmetkârlarına ve çalışanlarına, Kral’la görüşmek üzere Londra’ya yola çıkmak için hazırlık yapmalarını emretti.

      Bunun üzerine Şerif’in konağında bir telaş başladı ve çalışanlar konakta bir o işe bir bu işe koştururken Nottingham’ın demirci ateşleri gecenin ilerleyen saatlerinde parıldayan yıldızlar gibi kıpkırmızı parlıyordu. Çünkü kentin tüm demircileri Şerif’in muhafız birliği için zırh yapmak ya da zırhları onarmakla meşguldü. Hazırlıklar iki gün sürdü, üçüncü gün yolculuk için gereken her şey hazırdı. Böylece sabah güneşinin parlak ışığı altında Nottingham kasabasından Fosse Yolu’na ve oradan da Watling Caddesi’ne doğru yola koyuldular; en sonunda büyük Londra şehrinin çatı ve kulelerinin ucunu görene kadar iki gün boyunca yolculuk ettiler. Uzun bir yol geldikleri için içlerinden pek çok insan durdu ve yol boyunca parlak zırhları, gösterişli tüyleri ve çeşitli aksesuarlarıyla kapladıkları manzaraya baktı.

      Londra’da Kral Henry ve güzel Kraliçe Eleanor; ipekli, saten, kadife ve altın kumaşlar giymiş neşeli hanımlar, cesur şövalyeler ve yiğit saray erkânıyla birlikte tahtlarında oturuyorlardı. Şerif, saraya geldi ve Kral’ın huzuruna çıkarıldı.

      “Çok yaşa yüce Kral’ımız, çok yaşa.” dedi bir yandan, yere diz çökerken.

      “Söyle bakalım ne istiyorsun?” dedi Kral. “Taleplerin neyle ilgili, duyalım bakalım.”

      “Ah yüce gönüllü efendim ve hükümdarım.” dedi Şerif. “Nottingham’daki Sherwood Ormanı’nda, adı Robin Hood olan cesur bir haydut yaşıyor.”

      “Evet, doğru.” dedi Kral. “Yaptıkları bizim soylu kulaklarımıza kadar ulaştı. Küstah ve asi bir serseriymiş ama yine de neşeli bir ruhu olduğunu itiraf etmek isterim.”

      Şerif: “Ama dinleyin yüce hükümdarım.” dedi. “Ona güçlü bir ulakla sizin Kraliyet mührünüzün üzerinde bulunduğu bir yakalama emri gönderdim. Ancak o, haberciyi dövdü ve belgeyi çaldı. Ormanda sizin geyiklerinizi avlıyor ve ana yollarda bile sizin tebaanızı yağmalıyor.”

      “Nasıl yani?” dedi Kral, öfkeli bir şekilde. “Benim ne yapmamı istiyorsun? Sanki bir sürü silahşor ve muhafızdan söz ediyorsun. Göğsünde zırhı bile olmayan bir avuç düzenbazı kendi yönetimindeki kasabada alt edemiyor musun? Ben ne yapayım? Sen benim Şerif’im değil misin? Nottinghamshire’da da benim kanunlarım yürürlükte değil mi? O zaman yasalara karşı gelenlere ya da sana zarar verenlere kendi bildiğini uygulasana. Git çabuk, git ve iyice düşün; kendince bir plan yap ama beni daha fazla böyle şeylerle rahatsız etme. Ama meseleyle doğru düzgün ilgilenseniz iyi olur Şerif Efendi çünkü krallığımdaki herkesin yasalarıma uygun davranmasını istiyorum ve eğer yasalarımı uygulayamıyorsanız benim Şerif’im olamazsınız. Bu yüzden kendinize iyi bakın derim. Yoksa Nottinghamshire’daki diğer tüm haydutlar gibi sizin de başınıza kötü şeyler gelebilir. Unutmayın, tufan geldiğinde samanla birlikte tahılı da süpürür.”

      Sonra Şerif üzgün ve kırık bir kalple arkasını dönüp gitti. Hayal kırıklığına uğramıştı. Yanında bu kadar çok adamı olduğu hâlde yasaları uygulatamadığı için Kral’ın kızgın olmasına ve sadık hizmetkâr gösterisi yaptığına pişman oldu. Adamlarıyla birlikte yavaş yavaş Nottingham’a dönerken Şerif oldukça derin düşünceler içerisindeydi. Kimseyle tek kelime konuşmadı, adamlarından hiçbiri de onunla konuşmadı. Bütün yol boyunca Robin Hood’u ele geçirmek için bir plan tasarlamakla meşguldü.

      “A-ha!” diye bağırdı, aniden elini bacağına vurarak: “Buldum işte! Hadi, dörtnala gidin beyler, Nottingham kasabasına olabildiğince çabuk dönelim. Şu sözlerimi de unutmayın: İki haftaya kalmadan o şeytan haydut Robin Hood, güvenli bir şekilde Nottingham Hapishanesi’ni boylayacak.”

      Peki neydi Şerif’in bulduğu plan?

      Tıpkı bir tefecinin, bir torba dolusu gümüş bilyeyi tek tek eline alıp sahte olup olmadığını anlamak için bir bir yoklaması gibi Şerif de yavaş ve kasvetli bir ruh hâli içinde Nottingham’a doğru yol alırken, her bir planını yokladı ama hepsinde bir kusur buldu. Sonunda neşeli Robin’in cüretli ruhunu ve Şerif’in de iyi bildiği üzere onun sık sık Nottingham kasabasına geldiğini düşündü.

      “Şimdi.” diye düşündü Şerif. “Robin’i bir şekilde Nottingham kasabasına, yetki alanıma doğru çekersem onu öyle bir yakalarım ki yemin ederim bir daha asla kaçamaz.” Sonra birdenbire, büyük bir atış müsabakası ilan edip ucuna büyük bir ödül koyarsa Robin Hood’un serseri ruhunun onu barut kokusuna doğru iteceği fikri aklına geldi. Bu düşünce onun “A-ha!” diye bağırmasına, heyecanla avucunu bacağına vurmasına neden olmuştu.

      Böylece Nottingham’a döner dönmez ülkenin kuzey ve güneyi, doğusuyla batısı dâhil olmak üzere her yana haberciler göndererek bu büyük atış müsabakasını kasabalara, kenar mahallelere, köylere duyurdu. Yay çekip ok kullanabilen herkesin müsabakaya katılabileceğini, ödül olarak da saf, dövülmüş altından bir ok sunulduğu haberini yaydı.

      Robin Hood bu haberi ilk duyduğunda Lincoln kasabasındaydı ve Sherwood Ormanı’na aceleyle geri dönüp tüm neşeli adamlarını etrafına topladı, onlara şöyle seslendi:

      “Şimdi dinleyin, benim neşeli dostlarım. Bugün Lincoln kasabasından getirdiğim haberlere kulak verin. Dostumuz Nottingham Şerifi bir atış müsabakası ilan etti ve bunu tüm kasabaya duyurmaları için haberciler gönderdi, ödül ise parlak bir altın ok olacak. Hem ödülün güzelliği hem de Şerif’in iyi dostumuz olması nedeniyle müsabakayı içimizden birinin kazanmasını çok isterim. Bu yüzden oklarımızı ve yaylarımızı kapıp atış yapmaya gidelim çünkü çok eğleneceğimizden eminim. Ne dersiniz, çocuklar?”

      Bunun üzerine Doncasterlı genç David söz aldı ve şöyle dedi: “Öncelikle beni iyi dinleyin efendimiz. Mavi Domuz Hanı’ndan dostumuz Eadom’ın yanından geliyorum ve orada da aynı müsabaka ile ilgili haberleri duydum. Ama efendim, ondan

Скачать книгу