Avonlea Günlükleri. Люси Мод Монтгомери

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Avonlea Günlükleri - Люси Мод Монтгомери страница 10

Жанр:
Серия:
Издательство:
Avonlea Günlükleri - Люси Мод Монтгомери

Скачать книгу

tavsiyesiyle o kızı yolluyor. Geçen sene sesi pek güzel olmayan ama babası Cameron’ın eski bir iş arkadaşı olan bir kızı yollamış. Ama Sylvia, kaba tabirle, kendisine torpil getirecek kimseyi tanımıyor. Andrew Cameron ile de tanışıklıkları yok. Neyse ben gideyim. Cumartesi Manselerde görüşürüz Bayan Lloyd. Bu hafta orada toplanıyoruz.”

      “Evet, biliyorum.” dedi Yaşlı Hanım âdeta orada değilmişçesine. Rahibin karısı gittiğinde sepeti bırakıp uzun süre oturdu. Elleri kucağında öylece durdu ve iri siyah gözleri hiçbir şey görmeden karşısındaki duvara baktı.

      Yaşlı Hanım o kadar acınası bir fakirlik çekiyordu ki Dikiş Topluluğu’na para vermek için haftada altı peksimetten az yemek zorunda kalıyordu. Ancak Leslie Gray’in kızını Avrupa’ya müzik eğitimi için yollama gücüne sahipti. Eğer ki Andrew Cameron’a torpil yaptırtmayı seçerse. Yanına gidip gelecek sene Sylvia Gray’i yurt dışına yollamasını isterse bunun gerçekleşeceğine şüphe yoktu. Her şey ona bağlıydı. Ama, ama gururunu çiğneyip kendisine büyük yanlış yapan o adamdan bir ricada bulunması gerekecekti.

      Babası Abraham Lloyd, yıllar yıllar önce Andrew Cameron’ın tavsiyesi ve baskısıyla küçük servetini başarısız olmuş bir işe yatırınca bütün aile acı bir fakirliğe mahkûm olmuştu. Cameron’ın bu yanlışı affedilebilirdi belki. Ancak dayısının yatırımıyla ilgili bir hatadan daha büyük bir yanlış yaptığından kuvvetle şüpheleniliyordu; hatta bu neredeyse kesindi. Hukuki olarak hiçbir şey kanıtlanamazdı tabii. Fakat ince işleriyle tanınan Andrew Cameron, kendisinden çok daha iyi durumdaki adamları mahveden bu karışıklıktan çok daha zengin bir şekilde sıyrılmıştı ve Yaşlı Doktor Lloyd, yeğeninin kendisini kasten mahvettiğini düşünerek kalbi parçalanmış bir vaziyette vefat etti.

      Andrew Cameron’ın yaptığı şey tam olarak bu değildi. Amcasına ilk başta iyi niyetle yaklaştı. Ancak sonunda “herkes kendi çıkarına bakar” düsturuyla kendisini haklı çıkardı.

      Margaret Lloyd onu haklı bulmadı. Sadece servetini kaybetmiş olmaktan dolayı değil, babasının ölümünden de onu sorumlu tuttu ve asla affetmedi. Abraham Lloyd öldüğünde Andrew Cameron belki de vicdanı sızladığından gösterişli bir şekilde hiç rahatsız olmadan Bayan Lloyd’un yanına geldi ve ona maddi yardımda bulunmayı teklif etti. Hiçbir eksiklik çekmeyeceğini söyledi ona.

      Margaret Lloyd bu teklifi âdeta yüzüne çarptı. Ona büyük bir tutkuyla kendisinden tek bir kuruş ya da iyilik kabul etmektense ölmeyi tercih edeceğini söyledi. Cameron ise sakinliğini muhafaza eder gibi görünerek Bayan Lloyd’un kendisiyle ilgili böylesine haksız fikirleri olmasından dolayı üzüldüğünü ifade etti. Her zaman onun arkadaşı olacağını ve ne zaman isterse elinden geldiğince ona yardım edeceğini yağcı bir tavırla söyledi.

      Yaşlı Hanım yirmi yıl boyunca bu fakir evinde Andrew Cameron’dan hiçbir iyilik istemeden öleceğini düşündü. Eğer ki kendisi için iyilik isteyecek olsaydı bunu yapmazdı. Ama Sylvia için! Sylvia için gururunu ayaklar altına alabilir miydi?

      Bu sorunun cevabını vermek, üzüm sürahisi ve şiir kitabında olduğu kadar kolay değildi. Tam bir hafta boyunca Yaşlı Hanım gururunu ve öfkesini düşündü. Bazen uykusuz gecelerinde saatlerce dargınlıkların ve kinin önemsiz olduğunu, bunları aştığını düşündü. Ancak gündüz vakti babasının resmi duvardan bakarken ya da Andrew Cameron’ın dolandırıcılığı yüzünden giymek zorunda olduğu demode elbisesinin hışırtısını duyarken dargınlığı ve kini onu yeniden ele geçirdi.

      Ne var ki Sylvia’ya olan sevgisi öylesine güçlü, derin ve hassastı ki en nihayetinde hiçbir duygu buna karşı koyamazdı. Sevgi, mucizeler yaratıyordu ve bu gücünü soğuk, yavan bir sonbahar sabahında Yaşlı Hanım Charlottetown’a gitmek üzere Bright River tren istasyonuna yürüdüğü sırada gösterdiği gibi göstermemişti hiç. Ona biletini satan biletçi Yaşlı Lloyd Hanım’ın alışılmışın dışında solgun ve zayıf olduğunu düşünmüştü. Akşam yemeğinde karısına, “Sanki bir hafta boyunca bir damla uyku uyumamış ya da tek lokma yemek yememiş gibiydi.” dedi. “Sanırım işlerinde bir sıkıntı var. Bu yaz ikinci kez şehre iniyor.”

      Yaşlı Hanım şehre ulaştığında yetersiz yemeğini yedi ve Cameron fabrikaları ile depolarının olduğu bölgeye yürüdü. Bu onun için uzun bir yolculuktu; ancak arabaya güç yetiremezdi. Andrew Cameron’ın parlak ve lüks çalışma odasına yönlendirildiğinde çok yorgun hissediyordu.

      İlk baştaki şaşkın bakışlarının ardından ışıldayarak öne çıktı ve elini uzattı Cameron.

      “Kuzen Margaret! Ne kadar da hoş bir sürpriz. Lütfen oturun, buyurun, bu daha rahat bir koltuktur. Bu sabah mı geldiniz? Spencer-vale ahalisi nasıl?” Yaşlı Hanım, onun ilk sözleriyle kızardı. Annesinin, babasının ve sevgilisinin onu çağırdığı ismin Andrew Cameron’ın dudaklarından döküldüğünü duymak kutsal bir şeye saygısızlık gibiydi. Eğer ki Andrew Cameron’dan iyilik istemeye dayanabiliyorsa daha az acı olan şeylere de dayanabilirdi ama. Sylvia’nın hatırına elini sıktı ve gösterdiği koltuğa oturdu. Ancak hiçbir insan evladının hatırı için tavırlarına ya da sözlerine zorlama bir samimiyet katamazdı. Lloyd sadeliğiyle derhâl konuya girdi.

      “Senden bir ricada bulunmaya geldim.” dedi gözlerinin içine bakarak. Ancak bu bakışlarda yalvaran birinin tevazusu ya da uysallığından ziyade meydan okuyan cüretkâr bir tavır vardı. Reddedeceği bir teklif için onu düelloya davet ediyordu âdeta.

      “Bunu duyduğuma sevindim Kuzen Margaret.” sesinde yumuşaklık ve nezaket vardı. “Sizin için yapabileceğim herhangi bir şeyi yapmaktan mutluluk duyarım. Korkarım beni bir düşmanınız olarak gördünüz Margaret ama sizi temin ederim ki bu haksız tavrınızı şiddetle hissettim. Bazı şeylerin aleyhime göründüğünün farkındayım ama…”

      Yaşlı Hanım elini kaldırmak suretiyle kibar sözlerine son verdi.

      “Buraya bu konuyu konuşmak için gelmedim.” dedi. “Geçmişten bahsetmeyelim sizin için de uygunsa. Size kendim için değil de benim için çok değerli genç bir arkadaşım için iyilik istemeye geldim. Bayan Gray’in dikkate değer güzel bir sesi var ve eğitim almak istiyor. Kendisi çok fakir. Ben de size ona bir müzik bursu vermenizi rica etmeye geldim. Anladığım kadarıyla öğretmeninden gelen bir mektupta ismi zaten tavsiye edilmiş. Sesi hakkında ne söylediğini bilemesem de abartılması mümkün değil. Eğer ki onu yurt dışına eğitim için yollarsanız yanlış yapmazsınız.”

      Yaşlı Hanım konuşmayı sürdürmedi. Andrew Cameron’ın ricasını yerine getireceğinden emindi ama bunu kaba ve isteksiz bir şekilde yapmasını ümit ederdi. Bu iyiliği ancak bir köpeğe kemik atılır gibi önüne atılırsa kabul ederdi. Ancak böyle olmadı. Andrew Cameron hiç olmadığı kadar nazikti. Çok değerli Kuzen Margaret’ın isteğini yerine getirmek kadar kendisini mutlu edecek başka bir şey olmadığını, daha zor bir şey istemiş olmasını dilediğini söyledi. Genç arkadaşını müzik eğitimi için gelecek yıl kesinlikle yurt dışına yollayacağını ve çok mutlu olduğunu da ekledi.

      “Teşekkürler.” dedi Yaşlı Hanım bir kez daha sözünü keserek. “Size minnettarım. Sizden ricam Bayan Gray’in konuya dâhil olduğumu bilmemesi. Değerli zamanınızı daha fazla almayacağım. İyi günler.”

      “Ah, bu kadar erken gitmeyin.” dedi gerçek bir nezaket

Скачать книгу