Avonlea Günlükleri. Люси Мод Монтгомери

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Avonlea Günlükleri - Люси Мод Монтгомери страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Avonlea Günlükleri - Люси Мод Монтгомери

Скачать книгу

de dâhil Spencervale’deki bütün bahçelerde yetişirdi. Chris Stewart’a yeni müzik öğretmeni ile ilgili şakayla karışık bir şeyler söylendiğinde genç adam gülmekle yetinir ve sessizliğini korurdu. Chris bu gülleri veren kişinin kimliğini biliyordu. Mayıs çiçeği dedikodusu başladığında bunu öğrenmeyi görev saymıştı. Ama mademki Yaşlı Lloyd Hanım bunun öğrenilmesini istemiyordu o da kimseye anlatmayacaktı. Kendisini on yıl önce ayağı yaralı hâlde ağlarken ormanda bulup da eve götürdüğünden beri seviyordu Yaşlı Hanım’ı. Yarasını temizleyip sarınca şeker alması için on sent vermişti üstelik. Yaşlı Hanım bundan dolayı o akşam yemek yememişti ama Chris bunu bilmiyordu.

      Yaşlı Hanım yaşadığı en güzel haziran ayının bu ay olduğunu düşündü. Artık yeni günden nefret etmiyor, tam tersine yeni günü kucaklıyordu.

      “Her gün farklı bir gün artık.” diyordu kendi kendine sevinçle. Ne de olsa her gün, Sylvia’yı bir anlığına da olsa görebiliyordu. Yağmurlu günlerde dahi romatizmalarına rağmen dallarından damlalar süzülen çamların altına saklanır ve Sylvia’nın geçişini izlerdi. Onu göremediği tek gün pazar günüydü. Ona en uzun gelen pazar günleri işte o haziran ayındakiydi.

      Bir gün yumurtacı ona bir haber getirdi.

      “Müzik öğretmeni yarın koroda bir parçayı tek başına söyleyecek.” dedi.

      Yaşlı Hanım’ın siyah gözleri ilgiyle parladı.

      “Bayan Gray’in koroda olduğunu bilmiyordum.” dedi.

      “İki pazar önce katıldı. Demem o ki artık müziğimiz dinlenmeye değer hâlde. Yarın kilisede olacak. Şarkı söyleyerek ün kazanacak öyle sanıyorum. Gelip dinlemelisiniz Bayan Lloyd.”

      Yumurtacı bunu, haşmetli tavrına rağmen Yaşlı Hanım’dan korkmadığını göstermek için bir meydan okuma olarak söylemişti. Ancak Yaşlı Hanım cevap vermedi. Yumurtacı da onu gücendirdiğini düşündü. Bu şeyi söylememiş olmayı dileyerek oradan uzaklaştı. Keşke Yaşlı Hanım’ın o sırada yumurtacılar da dâhil olmak üzere var olan her şeyi unutmuş olduğunu bilseydi. Kendisini ve son cümlesini ayıpladı.

      Bütün düşünceleri ve hisleri Sylvia’nın solo şarkı söylediğini duymak istediği bir heves girdabında iç içe geçti. Ama bunu yapamazdı, bütün gururunu yardıma çağırsa dahi yapamazdı. Gururu şöyle dedi ona:

      “Onu duymak için kiliseye gitmen gerek. Kiliseye gidecek kıyafetin yok. Onların karşısında ne duruma düşeceğini düşün.”

      Ancak ilk kez gururundan daha ısrarcı bir ses konuştu ruhuyla ve ilk kez bu sesi dinledi. Annesinin ipek elbiselerini giymeye başladığından beri kiliseye gitmediği doğruydu. Bunun yanlış olduğunu düşündüğünden her pazar, sabah akşam sıkı bir ayin gerçekleştirirdi tek başına. Çatlak sesiyle üç ilahi söyler, yüksek sesle dua eder ve vaaz okurdu. Ancak demode kıyafetleriyle kiliseye gitmeye razı gelmezdi. O ki bir zamanlar Spencervale’de modayı belirleyen kişiydi. Ayrıca uzun süre uzak kaldığı kiliseye yeniden gitmek ona imkânsız gibi geliyordu. Ne var ki imkânsız sadece mümkün hâle gelmemiş, ısrarcı olmaya başlamıştı artık. Kiliseye gidip Sylvia’nın şarkı söylediğini duymalıydı. Ne kadar acayip görünse de insanlar hakkında tuhaf şeyler söyleyip ona gülecek olsalar da gitmeliydi.

      Spencervale cemaati ertesi gün ufak çaplı bir hareketlilik tecrübe etti. Ayinin başlamasından kısa süre önce Yaşlı Lloyd Hanım, kilise sıralarının arasından geçip uzun zamandır kimsenin oturmadığı, kürsünün karşısındaki Lloyd sırasına oturdu.

      Ruhu kıvranıyordu. Evden çıkmadan önce aynaya baktığında gördüğü yansımayı hatırladı. Otuz sene öncesinin modasına ait eski siyah elbise ve satenle büzgülü tuhaf küçük bone… Dünyanın onu ne kadar tuhaf gördüğünü düşündü.

      İşin aslı azıcık bile tuhaf görünmüyordu. Bazı kadınlar tuhaf görünebilirlerdi belki. Ama Yaşlı Hanım’ın azametli duruşu ve silüeti alttan alta kıyafet giyinme işini hallettiğini emir buyuruyordu.

      Yaşlı Hanım bunu bilmiyordu. Bildiği şey, o sırada yan sıraya oturan mağazacının karısı Bayan Kimball’ın son moda kumaşlardan ve modelden yapılma bir kıyafet giydiğiydi. O ve Bayan Kimball aynı yaşlardaydılar. Bir zamanlar Bayan Kimball, Margaret Lloyd’un kıyafetlerini uzak bir mesafeden taklit etmekle yetinirdi sadece. Ancak mağazacı ona evlenme teklif etmişti ve her şey farklıydı artık. Yaşlı Lloyd Hanım ise orada oturmuş bu farklılığı acı bir şekilde hissediyor ve geldiğine birazcık pişman oluyordu.

      Sonra sevgi meleği aniden bu aptalca düşüncelerine dokundu. Kibri ve aşırı gururu daha önce hiç kaybolmadıkları gibi kayboldu. Sylvia Gray koroya geldi. Öğlen güneşi güzelim saçlarına bir hale misali düşerken öylece oturuyordu. Yaşlı Hanım ona tatmin edilmiş bir hasretin getirdiği coşkuyla baktı. O andan itibaren ayin onun için kutsal bir hâle büründü. Kutsanmış şeyler ister ilahi ister insani olsun bencil olmayan bir sevgi aracılığı ile gelirlerdi. Tür olarak değil de derece olarak farklılık gösteren aynı şeyler değiller miydi aslında?

      Yaşlı Hanım, Sylvia’ya daha önce hiç böyle uzun ve tatmin edici bir bakışla bakmamıştı. Önceki bakışları kaçamak ve gizliydi hep. Şimdi ise orada oturmuş ve aç kalbini tatmin edercesine bakıyordu ona. Büyüleyici hareketlerini ve tatlılığını memnuniyetle izliyordu. Sylvia’nın parlak saçları alnının arkasında dalgalanıyordu. Cesur ya da meraklı bir bakışa tesadüf ederse uzun kirpikli göz kapaklarını aniden kapattığı tatlı bir hareketi vardı. Leslie Gray’in ellerine benzeyen zarif güzel elleri ile ilahi kitabını tutuyordu. Siyah bir etek ve bluzdan oluşan sade bir kıyafeti vardı. Ancak korodaki diğer kızlar, bütün ince tüylü elbiselerine rağmen eline su dökemezlerdi. Yumurtacı kilise dönüşünde karısına böyle demişti.

      Yaşlı Hanım açılış ilahilerini büyük bir keyifle dinledi. Sylvia’nın sesi hepsininkini bastırıyordu.

      Kilise görevlileri para toplamak için ayağa kalktığında cemaat içindeki bastırılmış coşku canlandı. Sylvia ayağa kalktı ve orgun başındaki Janet Moore’un yanına geldi. Sonra güzel sesi binanın içinde melodinin ruhu gibi süzülmeye başladı. Hakiki, berrak, güçlü ve tatlıydı bu ses.

      Spencervale’de Yaşlı Lloyd Hanım dışında kimse böyle bir ses duymamıştır. Sesten anlayacak kadar güzel ses duymuştu gençliğinde. O kızın büyük bir yeteneği olduğunu anladı. Ona bir gün ün ve servet getirebilecek bir yetenekti bu. Tabii eğitilip geliştirilirse.

      “Ah kiliseye geldiğime çok mutlu oldum.” dedi Yaşlı Lloyd Hanım.

      Solo sona erdiğinde vicdanı, gözlerini ve düşüncelerini Sylvia’dan ayırıp rahibe sabitlemeye mecbur bıraktı Yaşlı Hanım’ı. Rahip, Yaşlı Lloyd Hanım’ın kiliseye kendi hatırına gelmesiyle övünüyordu. Buralarda yeniydi ve Spencervale cemaatinden sadece son birkaç aydır sorumluydu. Kendisi akıllı ufak bir adamdı ve vaazının şöhretinin Yaşlı Lloyd Hanım’ı kiliseye getirdiğine ciddi ciddi inanıyordu.

      Ayin sona erdiğinde komşular Yaşlı Hanım’la konuşmaya geldiler. Nazikçe gülümseyip ellerini uzattılar. Mademki doğru yönde bir başlangıç yapmıştı onu şevklendirmek gerekiyordu. Yaşlı Hanım komşularının samimiyetinden memnun kalmıştı.

Скачать книгу