Avonlea Günlükleri. Люси Мод Монтгомери

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Avonlea Günlükleri - Люси Мод Монтгомери страница 9

Жанр:
Серия:
Издательство:
Avonlea Günlükleri - Люси Мод Монтгомери

Скачать книгу

iş yaparmışçasına geçip postanenin de olduğu ufak Spencervale dükkânına gitti. Kapıdaki aralıktan ufak paketi attı ve sonra evine döndü. Tuhaf bir kayıp ve yalnızlık hissi yaşıyordu. Âdeta kendisi ve gençliği arasındaki son bağı vermiş gibiydi. Ancak bundan pişmanlık duymuyordu. Sylvia mutlu olacaktı ve bu Yaşlı Hanım’ın kalbine hükmeden bir tutkuydu.

      Ertesi gece Sylvia’nın odasındaki ışık geç saatlere kadar yandı ve Yaşlı Hanım bunu zafer kazanmışçasına izledi. Çünkü bunun anlamını biliyordu. Sylvia babasının şiirlerini okuyordu. O da kendi karanlığında, mısraları mırıldanarak okudu şiirleri. Kitabın ruhuna, Leslie’nin el yazısıyla kendisi için yazdığı o sayfaya hâlâ sahip olduğu için kitabı vermenin pek de anlamı yoktu ne de olsa. Artık kimsenin kendisine seslenmek için kullanmadığı o isme hitaben yazılmıştı o sayfa.

      Ertesi hafta, Dikiş Topluluğu’nda, Yaşlı Hanım büyük koltukta otururken Sylvia Gray de yanına oturdu. Yaşlı Hanım’ın elleri az bir miktar titredi. Trinidad’daki yanık tenli işçiye Noel hediyesi olarak verilen o mendilin bir tarafı, diğer üç taraftaki kadar düzgün işlenmemiş oldu böylece.

      Sylvia topluluktan, Bayan Marshall’ın yıldız çiçeklerinden bahsetti. Yaşlı Hanım âdeta cennette gibiydi. Yine de keyfini belli etmemeye çalıştı. Hatta her zamankinden daha ciddi ve resmîydi. Sylvia’ya Spencervale’i sevip sevmediğini sordu. Sylvia:

      “Çok seviyorum. Buradaki herkes bana çok iyi davranıyor. Ayrıca…” Sylvia burada Yaşlı Hanım dışında kimsenin duymayacağı şekilde sesini alçalttı. “Benim için en güzel, en muhteşem şeyleri yapan bir iyilik perisi annem var.”

      İçgüdüleri gelişmiş bir kız olan Sylvia, bunları söylerken Yaşlı Lloyd Hanım’a bakmadı. Ancak baksaydı da bir şey göremezdi. Bir Lloyd olmak kolay değildi öyle.

      “Ne kadar da ilginç.” dedi umursamaz bir şekilde.

      “Değil mi? Ben ona çok minnettarım ve beni ne kadar mutlu ettiğini bilsin isterdim. Bütün yaz boyu güzel çiçekler ve yemişler buldum yolumun üzerinde. Bana parti elbisemi onun yolladığından eminim. Ancak bana en güzel hediyeyi geçen hafta doğum günümde verdi. Babamın şiir kitabını yani. Kitap elime geçtiğinde nasıl mutlu olduğumu anlatamam. İyilik perisi annemle tanışıp ona teşekkür etmek isterdim.”

      “Nasıl da ilginç bir gizem değil mi? Peki kim olduğunu biliyor musunuz?”

      Yaşlı Hanım bu tehlikeli soruyu başarıyla sordu. Eğer ki Sylvia’nın, Leslie Gray ile aralarındaki eski aşkı bilmediğinden emin olmasaydı bu kadar başarılı olamazdı. Mevcut durumda Sylvia’nın şüpheleneceği son insan olduğundan fazlasıyla emindi.

      Sylvia kısa bir an için tereddüt etti ve şöyle dedi: “Kim olduğunu öğrenmek için uğraşmadım. Çünkü bilmemi istediğini zannetmiyorum. Öncelikle çiçekler ve elbise gizemini çözmeye çalıştım. Ama kitap elime geçtiğinden beri bütün bunları yapan kişinin iyilik perisi annem olduğuna emin oldum. Onun gizli olma isteğine saygı duyuyorum. Her zaman da saygı duyacağım. Belki bir gün kendisi açıklar. En azından bunu ümit ediyorum.”

      “Ben bunu ümit etmezdim.” dedi Yaşlı Hanım cesaretini kırarcasına. “İyilik perileri, en azından benim okuduğum masallardaki iyilik perileri, tuhaf ve aksi insanlar. Gizemli kaldıklarında yüz yüze görüldüklerinden daha hoş olurlar.”

      “Benim perimin tam tersi olduğuna eminim ve onu ne kadar çok tanırsam kişiliği o kadar etkileyici olacaktır.” dedi Sylvia neşeyle.

      Bayan Marshall tam o sırada geldi ve Bayan Gray’den şarkı söylemesini istedi. O da severek kabul etti bu ricayı. Yaşlı Hanım yalnız kaldığına memnun oldu. Sylvia ile arasındaki konuşmayı eve gittiğinde düşününce konuştuğu sırada keyiflendiğinden daha fazla keyiflendi. Yaşlı bir hanım kafasına bir şeyler taktığında gerilir ve düşünceleri o anki keyiflerden uzaklaşır. Bir miktar endişeyle Sylvia’nın kendisinden gerçekten şüphelenip şüphelenmediğini merak etti. Sonra bunun mümkün olmadığı sonucuna vardı. Kötü, içine kapanık, arkadaşsız, herkes on ya da on beş sent verirken dikiş topluluğuna sadece beş sent veren Yaşlı Hanım’ın güzel parti elbiseleri bağışlayan ve romantik, ümit vadeden genç şairlerden hediye alan iyilik perisi olduğuna kim ihtimal verebilir?

5. Eylül Zamanı

      Eylül ayı geldiğinde yaza bakan Yaşlı Hanım, tuhaf bir şekilde mutlu bir yaz geçirdiğine kanaat getirdi. Pazarlar ve Dikiş Topluluğu hayat şiirinin altın anları gibiydi. Bambaşka bir kadındı âdeta. İnsanlar da onun farklı olduğunu düşünmeye başlamışlardı. Dikiş Topluluğu’ndaki kadınlar, onun hoş hatta dost canlısı olduğuna hükmedip hakkında yanlış kanaat edindikleri sonucuna vardılar. Tuhaf yaşamının sebebini kötülüğüne değil de sıra dışılığına yordular. Sylvia Gray dikiş günleri yanına gelir onunla konuşurdu ve Yaşlı Hanım söylediği her bir söze fazlasıyla değer verirdi. Bu sözleri yalnız gecelerinde defalarca tekrar ederdi.

      Sylvia sorulmadığı müddetçe kendinden ya da planlarından bahsetmezdi. Yaşlı Hanım’ın utangaçlığı da şahsi sorular sormasını engellerdi. Bu sebepten konuşmaları yüzeysel kaldı ve Yaşlı Hanım, çok sevdiği Sylvia’nın en büyük arzusunun ne olduğunu kendisinden değil de rahibin karısından öğrendi.

      Eylülün sonlarına doğru bir akşam rahibin karısı eski Lloyd Hanesi’ne uğradı. Kuzeydoğu taraflarından soğuk bir rüzgâr evin saçaklarına doğru kükreyerek esiyordu. Âdeta, “Ekin bitti yaz sona erdi.” diyordu ve Yaşlı Hanım, Sylvia için bir sepet örerken onu dinliyordu. Bir önceki gün Avonlea’nin kumlu tepelerine kadar yürüdüğünden çok yorgundu. Kalbi de hüzünlüydü. Hayatına renk katan bu yaz neredeyse bitmek üzereydi ve Sylvia Gray ekim sonunda Spencervale’den ayrılacağını söylüyordu. Bu düşünce Yaşlı Hanım’ın kalbini kurşun gibi ağırlaştırmıştı. Bu sebepten rahibin karısının gelişini kendisini oyalayacak bir şey olarak karşıladı. Her ne kadar kadının yeni kilise halısı için bağış istemesi ihtimalinden deli gibi korksa da. Yaşlı Hanım tek bir sent veremezdi çünkü.

      Ancak rahibin karısı Spencerların evine giderken öylesine uğramıştı ve utanç verici bir ricada bulunmadı. Bunun yerine Sylvia Gray’den bahsetti. Kadının sözleri Yaşlı Hanım’ın kulağına tarif edilmez güzellikte bir müziğin inciden notaları gibi döküldü. Rahibin karısı Sylvia’dan övgüyle bahsetti. Çok tatlı ve güzel olduğunu söyledi.“Böylesi bir güzel ses…” dedi rahibin karısı coşkuyla. Sonra da iç çekerek ekledi: “Bu güzel sesi hakkıyla eğitemeyecek olması ne talihsizlik. Muhteşem bir şarkıcı olabilirdi. İşinin ehli müzik eleştirmenleri böyle demiş ona. Ama o kadar fakir ki buna imkânı yok. Tabii Cameron burslarından alamazsa. Bu burslardan da pek ümidi yok. Hâlbuki ona eğitim veren profesör adını yollamış.”

      “Cameron bursları nedir?” diye sordu Yaşlı Hanım.

      “Sanırım milyoner Andrew Cameron’ı duymuşsunuzdur.” dedi rahibin karısı. Yaşlı Hanım’ın ailesindeki kirli çamaşırlardan bahsettiğinin fazlasıyla farkında değildi.

      Yaşlı Hanım’ın beyaz suratı aniden renklendi. Âdeta sert bir el yanağına tokat atmış gibiydi.

      “Evet, duydum.” dedi.

      “Çok güzel taptığı

Скачать книгу