Kara Melekler. Francois Mauriac
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kara Melekler - Francois Mauriac страница 9
Kendi kendine: “Bak elektriği söndürmeyi unutmuşum.” dedi. “Aline! Orada ne yapıyorsun? Seni buraya gelmekten menetmiştim.”
Sedirin üzerine uzanan kadın kımıldanmadı. Boş bir Porto şarap şişesi yanında sigara içiyordu. Şapkasını ocağın üstündeki Buda heykelinin başına geçirmişti. Pudralı ablak çehresi yıkanmadan boyanmıştı. Kat kat boya içinde bulanık ve sulu gözleri parlıyordu. Ağzının yarığını kırmızı bir hat işaret ediyordu. Kalçalarına kadar kalkmş esvabı, suni ipek altında hâlâ ince bacaklarını meydana çıkarıyordu.
“Senin bana menedecek bir şeyin yok… Anahtar bende değil mi? İşte iki aydır bekliyorum.”
Bordeaux şivesini korumuştu. Gabriel onun yanına oturdu, bir sigara yaktı; usul usul ve güçlükle:
“Benim de Aline… Benim de artık bir şeyim yok… Günde yalnız bir defa yemek yiyorum.”
“Sen küçükten alabilirsin…”
Gabriel sertçe sözünü kesti.
“Hayır, küçükten bahsetme. Ben Andrés’i soymayacağım. Hayır, hiç olmazsa bunu yapmayacağım… Hayır! Hayır!”
“Fakat mademki o kendi razı…”
“Ondan istifade etmemeye bu da bir sebep değil mi?”
“Fakat mademki evlenmesi bu pazarlığa bağlı bulunuyor! Desbats sana bunu vadetti. Sana karşı hiçbir zaman sözünü tutmamazlık etmedi…”
Gabriel cevap vermeksizin basını sallıyordu.
“Öyle ise başka şey bul. Ben mutlaka senin çocuğunu soymanı istemem… Zaten bugün olmazsa yarın onu soyacaksın. İhtiyar kurt! Nihayet bunu yapacağını sen de biliyorsun. Fakat o vakte kadar…”
Kelimelerin sonunu telaffuz ederken mahsus sesini daha kuvvetleştiriyordu. Gabriel ayakta idi. Radyatöre dayanıyordu ve kadına bakıyordu, ona bakmaya kendini zorluyordu. Son bir defa bu kadınla münasebeti kesmek, onu dışarıya atmak… Niçin bunu bu akşam yapmayacaktı? Tehditlerini yapmaya kalkışması kadın için çok tehlikeli olacaktı. Polisin dikkatini celbetmek hiç işine gelmezdi.
Aline birdenbire: “Ne düşündüğünü biliyorum.” dedi.
Gabriel titredi. Kadın ondan bir sigara istedi ve kırmızı tırnakların daha kirli gösterdiği kısa elini uzattı:
“Beni bir şey yapmayacak mı sanıyorsun? Aldanıyorsun, yavrum, sen hepsini bilmiyorsun.”
Aline onu yanına oturmaya mecbur etmişti ve ona çok yakından söylüyordu:
“Tasavvur et ki biri, senin çok fenalık yapmış, hayatını kırmış, namusunu berbat etmiş olduğun yüksek tabakadan ve parayı esirgemeyen biri senden intikam almak için her şeyi yapmaya karar vermiş…”
O, kekeledi:
“Kimden bahsetmek istediğini bilmiyorum…”
Fakat derhâl aklına birçok isim geldi.
Kuvvetli bir sesle, “Herhâlde…” dedi. “Eğer bu mösyö benden intikam almak istiyorsa karşısında yalnız beni bulmayacaktır. Sen bununla övünebilirsin.”
“Çocuk! Hayır, fakat sen beni kim sanıyorsun?”
Dişlerini göstermemek için ağzını kapamış, boğazından gülüyordu:
“O defterlerini açtığı gün ben çoktan son günleri geçirmek için tedariki görmüş olacağım. Senin dediğin gibi bu mösyö evvelden benim bütün şartlarımı kabul ediyor, beni ecnebi bir memlekette ufak ve sakin bir yerde yaşatmayı üzerine alıyor… İnanmıyor musun?”
“Hayır, çünkü doğru olsaydı sen çoktan beri bunu kabul etmiş olurdun… Şüphesiz benim güzel gözlerim için reddetmemişindir.”
“Hayır, yavrum. Bu şüphesiz! Fakat ben buraya alışmışım… Seyahat beni açmaz… Yalnız Paris’te iyi yaşanılır. Görüyorsun ki ben övünmüyorum! İkimizin anlaşmamızda benim menfaatim var! Fakat bunu sen de istemelisin… Zarif ve nazik olmalı.”
Hiddetlenmeden rahatça konuşuyordu. Bu kabil pazarlıklara çok alışmıştı. Gabriel mütereddit bir sesle sordu:
“Söylediğin adam Marki midir?”
“Senden bir şey saklamak mümkün değil… Düşün biraz: Karısının mektupları, senin ona ödettiklerin ve bir de yalnız para olsa… Hem bu kadının, onun elinden aldığın ve bu suretle mahvettiğin bu kadının onun için ne olduğunu da biliyorsun. Bu yüzden kızının izdivacı bozuldu… Küçük kız asabından rahatsız oldu, deli gibi bir şey. Onu bir tedavi evine kapadılar…”
“Bu işe beni sevk eden sensin…”
Ve birdenbire ilave etti:
“Bir başkası onu mahvederdi… Bundan bahsetmeyelim.”
“Sen bahsediyorsun… Öyle ise?”
Değişik bir sesle cevap verdi:
“Ben yarın Liogeats’e gireceğim… Haydi, şimdi çekil buradan. Fakat biliyor musun, ben sana inanmam… Marki de Dorth bir rezalet çıkmasından çok korkar. O payını aldı, senin gibi bir kadınla münasebete girişmemek için üstüne para verir.”
Buna kızmadı:
“Beni kabul ettiğini mi zannediyorsun? Hayır, her şey vasıta ile görülüyor, o seni ele geçirmek istiyor, Fakat sessizce ve gürültüsüzce…”
Kadını kapıya doğru itiyor, o, dayanıyordu:
“Niçin bir telgraf göndermiyorsun? Benim şimdi paraya ihtiyacım var.”
“Hayır, ben komisyon parasını konuşmalıyım. Özellikle Andrés’in izdivacından emin olmam lazımdır.”
Güve yemiş eski bir kürke sarıldı:
“Sana bir hafta mühlet veriyorum. Eğer pazartesi günü bu saatte… İtiraf et ki ben iyi bir kızım!”
Gabriel yalnız kaldığı vakit pencereyi açtı