Gora. Rabindranath Tagore

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gora - Rabindranath Tagore страница 19

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Gora - Rabindranath Tagore

Скачать книгу

olan Labonya kalmıştı. Bir gün örgü örerken ustalıkla kullandığı ince parmakları için övgü alan kız, o günden sonra gelen her konuğun karşısında eline örgüsünü almayı alışkanlık hâline getirmişti.

      Güneş batarken eve dönen Pareş Babu, Brahmo Samaj’ın pazar ayinine gitmeleri gerektiğini söyledi. Bayan Baroda bir itirazı yoksa Binoy’u aralarında görmekten mutluluk duyacaklarını belirtince, Binoy hiçbir şey söyleyemeden onlarla gitmek zorunda kaldı.

      İki arabaya bindiler ve Samaj’a doğru yola çıktılar. Ayinden sonra arabalara binmeye hazırlanırlarken, Suçarita irkilerek bir çığlık attı: “Bakın, Gourmohan Babu burada!”

      Hiç kuşkusuz, Gora onları görmüştü ama görmezlikten geldi ve oradan uzaklaştı. Arkadaşının kabalığı Binoy’u utandırıyordu ama onun telaşla kaçıp gitmesinin nedenini hemen anlamıştı. Gora grubun içinde onu görmüştü. O ana kadar bütün dünyasını aydınlatan mutluluk bir anda söndü. Binoy’un düşüncelerini okumakta gecikmeyen Suçarita onu üzen şeyin ne olduğunu hemen anladı. Sırf Brahmolara karşı ön yargılı olduğu için Binoy gibi bir arkadaşa böyle bir haksızlık yapmasına dayanamayan kızın öfkesi tekrar kabardı ve her zamankinden daha büyük bir hırsla, onun bütün yaşamında başarısız olmasını diledi.

      14

      Gora öğle yemeğine başlarken, bunun kafasını kurcalayan konuyu açmak için iyi bir fırsat olduğunu düşünen Anandamoyi: “Bu sabah Binoy geldi.” diyerek öylesine bir şey söylermiş gibi söze başladı. “Onu görmedin mi?”

      Gora gözlerini tabağından ayırmadan kestirip attı: “Gördüm.”

      “Ona kalmasını söyledim.” dedi Anandamoyi uzun bir suskunluktan sonra. “Ama aklı başka yerdeydi, beni dinlemeden çekip gitti.”

      Gora karşılık vermeyince Anandamoyi sözünü sürdürdü: “Gora, onu huzursuz eden bir şey var, bundan eminim. Binoy’u daha önce hiç böyle görmedim. Bu hâli hoşuma gitmiyor.”

      Gora hiçbir şey söylemeden yemeyi sürdürdü. Anandamoyi oğlunu, onu kızdırmaktan korkacak kadar çok seviyordu. Ona kendiliğinden açılmazsa konuşması için fazla baskı yapmazdı. Başka zaman olsaydı, konuyu çoktan kapatmış olurdu ama Binoy için çok endişeleniyordu, bu nedenle konuşmayı sürdürdü: “Dinle beni Gora, seninle açık konuştuğum için bana kızma. Tanrı herkesi birbirinden farklı yaratmıştır ve bütün insanların aynı yolu izlemesini beklemez. Binoy seni canı gibi seviyor, onun için senin her şeyine katlanıyor ama onu kendin gibi düşünmeye zorlarsan, arkadaşlığınızın sonu iyi olmaz.”

      “Anne, bana biraz daha süt getirir misiniz?” dedi Gora, bu onun son sözü oldu.

      Böylece konuşma sona erdi. Anandamoyi yemeğini yedikten sonra düşünceli bir hâlde yatağında oturdu ve dikiş dikmeye başladı, onu hizmetçilerden birinin işlediği bir günahla ilgili tartışmanın içine çekmeye çalışan Laçmi, sonunda yoruldu ve öğle uykusunu uyumak için yere uzandı.

      Mektuplarını yazmak Gora’nın uzun zamanını aldı. O sabah Binoy onun ne kadar öfkeli olduğunu görmüştü, kendini bağışlatmak için geri geleceğinden emindi. Sürekli ayak seslerini dinliyordu. Sonunda gün bitti ama Binoy hâlâ ortada yoktu.

      Gora’nın işi bitmek üzereyken Mohim yanına geldi. Bir sandalyeye oturdu ve hemen konuya girdi: “Sasi’nin evliliği için ne düşünüyorsun?”

      Gora bu konuyu hiç düşünmediği için suçluluk duydu ve suskun kaldı.

      Bunun üzerine Mohim, evliliğe hazır uygun bir damat adayı bulmanın ve ailelerinin, o günün koşullarıyla drahoma ödemesinin zorlukları hakkında uzun bir söylev verdi ve bir amca olarak Gora’yı görevini yapmaya çağırdı. Sonunda köşeye sıkışan Gora, hiçbir çözüm yolu bulamadığını itiraf edince ona en iyi çözümün Binoy olduğunu söyledi. Mohim’in sözü bu kadar uzatmasına gerek yoktu ama Gora’ya belli etmemekle birlikte, ondan biraz korkuyordu.

      Ülkelerine daha iyi hizmet etmek için hiç evlenmemeye karar verdikten sonra, Binoy’un damat adayı olarak uygun bulunacağı Gora’nın aklının ucundan bile geçmemişti. “Biz evlenmemeye karar verdik.” diyerek konuyu kapatmak istedi.

      “Siz ne biçim Hindusunuz?” diye parladı Mohim. “Bütün kast işaretleriniz ve tikilerinize karşın, aldığınız İngiliz eğitimi kanınıza işlemiş. Kutsal metinlerin bütün Brahman çocuklarına evlenmeyi buyurduğunu bilmen gerekir!”

      Mohim, çağdaş erkekler gibi dinin kurallarını hiçe saymazdı ama kutsal metinlerle de fazla ilgilenmezdi.

      Otellerde yemek yiyerek gösteriş yapmayı anlamsız bulurdu; Gora gibi basit bir yaşam sürmenin ve sabah akşam kutsal metinlerden söz etmenin de gereksiz olduğuna inanırdı. Onun sloganı “Roma’da Romalılar gibi davranmalısın!” idi. Bu nedenle Gora ile konuşurken kutsal metinlerden söz etmeyi unutmadı.

      Bu konu iki gün önce gündeme gelseydi, Gora ağabeyini dinlemek bile istemezdi ama şimdi bunu bir kalemde silinip atılacak bir olasılık olarak görmüyordu. Her şeyden önce bu, Binoy’un evine gitmek için iyi bir bahane olacaktı. “Tamam.” dedi. “Binoy’un bu konuda ne düşündüğünü öğrenirim.”

      “Öğrenecek bir şey yok.” diye karşılık verdi Mohim. “Sen onun nasıl düşünmesini istersen öyle düşünecektir. Bunu onayladığını belirtirsen hiçbir sorun çıkmaz ve bu işi olmuş kabul edebiliriz.”

      O akşam Gora, Binoy’un evine gitti ve fırtına gibi içeri daldı ama evde kimse yoktu. Uşağı çağırdı ve ondan Binoy’un 78 numaraya gittiğini öğrendi.

      Gora’nın kalbi, Pareş Babu, ailesi ve diğer bütün Brahmo Samajlara duyduğu nefretle doldu ve içinde yükselen isyan dalgasını bastırmaya çalışarak, aceleyle Pareş Babu’nun evine gitti. Amacı bütün düşüncelerini açıkça söylemek ve hem o Brahmo’nun ailesine, hem de Binoy’a zor anlar yaşatmaktı. Ama eve vardığında hepsinin akşam ayinine gittiğini öğrendi.

      Bir an için Binoy’un onlarla gittiğinden kuşku duydu, belki de o anda Gora’nın evindeydi. İçi içine sığmayan Gora her zamanki tez canlılığıyla koşarak Brahmo Samaj’a gitti. Kapıya vardığında, Binoy’un Bayan Baroda’nın arkasında arabaya doğru yürüdüğünü gördü. Sokakta, herkesin ortasında bir grup yabancı kızla dolaşmaktan utanmıyordu! Budala! Onların tuzağına ne çabuk düşmüştü; bu iş ne kadar kolay olmuştu! Artık arkadaşlıklarının bir anlamı kalmamıştı. Binoy, arabanın karanlığında sessizce oturmuş dışarı bakarken, rüzgâr gibi oradan uzaklaştı.

      Vaazın Binoy’u duygulandırdığını düşünen Bayan Baroda, onu derin düşüncelerinden ayırmak istemedi.

      15

      O gece, Gora eve döner dönmez terasa çıktı ve orada bir aşağı bir yukarı yürümeye başladı.

      Biraz sonra Mohim soluk soluğa kardeşinin yanına geldi. “İnsan kanatsız bir canlıdır.” diye homurdandı. “Neden evleri üç katlı yaparlar ki? Gökyüzündeki tanrılar onların katına tırmanmaya çalışan bu kara hayvanlarını asla hoş görmeyecektir! Binoy ile konuştun

Скачать книгу