İstanbul. Edmondo De Amicis
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу İstanbul - Edmondo De Amicis страница 20
Haliç ve Boğaz muhteşem lacivert maviye bürünür: gökyüzü Doğu’nun ametist renginde ve yaratılışın ilk gününü düşündüren yakut pırlantaları ve gül rengindeki sınırsız çizgisiyle ufku renklendirerek İstanbul’un arkasında alev alır, İstanbul karanlık, Galata yaldızlıdır, batan güneşin vurduğu Üsküdar parıldayan camlarıyla alev almış bir şehir görüntüsü verir. Hızla birbirini takip eden yumuşak renkler, soluk altın, pembe ve lila renkleri şehrin bir o yanına bir bu yanına güzellikte birincilik ödülü vererek ve kendilerini büyük ışık altında göstermeye cesaret edemeyen binlerce küçük mütevazı manzarayı ortaya çıkararak suların üstünde, tepelerin kenarlarında titreşir, sonra da kaçarlar. Buradan vadilerin gölgesinde kaybolan kederli mahalleler, yüksekte gülümseyen küçük leylak rengi kasabalar, içinde hiçbir hayat yokmuş gibi baygın şehir ve köyler, sanki ani bir yangın çıkmış yok olmuş ama sonra birdenbire yeniden canlanmış gibi duran mekânlar hepsi güneşin son ışığı altında titrerler. Geriye Asya’nın kıyıları üzerinde parlayan iki tepeden başka hiçbir şey kalmaz: Bulgurlu Dağı’nın tepesi ve Marmara’nın girişini izleyen burnun ucu; önce iki altın taç sonra leylak rengi iki başlık, sonra iki yakut, sonra tüm İstanbul gölgeye gömülür ve binlerce ses binlerce minareden güneşin batışını duyurur.
KUŞLAR
İstanbul; Türklerin derin bir sempati ve saygı beslediği, her türden sayısız kuş ile kendisine özel bir şenlik ve zarafete sahiptir. Camiler, korular, eski surlar, bahçeler, saraylar hepsi şarkı söyler, hepsi guguklar, hepsi şakır, hepsi cıvıldar, her yerde kanat çırpma sesi duyulur her yerde hayat ve ahenk vardır. Serçeler cesurca evlere girerler, bebeklerin ve kadınların ellerini gagalarlar, kırlangıçlar kahvelerin kapılarına ve çarşıların tonozlarının altına yuva yaparlar, padişahların ve kimi önemli kişilerin beslediği sürüyle sayısız güvercin kubbelerin saçaklarında ve minarelerin teraslarında uzun siyah ve beyaz bir çelenk oluştururlar, martılar kayıkların etrafında mutlulukla uçuşur, binlerce kumru mezarlıklardaki servilerin arasında sevişir, Yedikule’nin çevresinde kargalar gaklar, akbabalar döner, yalıçapkınları Karadeniz ve Marmara Denizi arasında uzun bir sıra hâlinde gider gelirler ve leylekler türbelerin kubbelerinde gagalarını tıkırdatırlar. Bir Türk için bu kuşların her birinin önemli bir anlamı ve kıymetli bir erdemi vardır: kumrular aşkı korurlar, kırlangıçlar yuva kurdukları evlerde çıkan yangınları önlerler, leylekler her kış Mekke’ye hac yaparlar, yalıçapkınları sadıkların ruhlarını cennete götürürler. Bu gibi sebeplerle kuşları korurlar ve hem minnettarlıktan hem de dinen gerektiği için onları beslerler, kuşlar da evlerin, denizin üstünde mezarların arasında keyifle uçuşurlar. İstanbul’un her yerinde kırsal kesimin neşesini şehre yayarak ve doğanın duygusunu ruhumuzda devamlı tazeleyerek üstünüzden uçarlar, yarattıkları rüzgârla yanınızdan sıyrılıp giderler.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.