Avonleali Anne. Люси Мод Монтгомери
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Avonleali Anne - Люси Мод Монтгомери страница 7
“Bence bu işin üstesinden gelebiliriz.” dedi Jane teselli edercesine. Jane’in iyi örnek olma gibi bir hayali yoktu. Maaşını hakkıyla kazanmak, mütevelli heyetini mutlu etmek ve adını okul müfettişinin onur listesine yazdırmak derdindeydi. Jane’in bunun ötesinde bir amacı yoktu. “Asıl önemli olan düzeni sağlamak ve öğretmenin bunu yapabilmesi için birazcık aksi olması gerekir. Eğer öğrencilerim dediğimi yapmazlarsa onları cezalandıracağım biliyor musunuz?”
“Nasıl?”
“Tabii ki güzel bir dayakla.”
“Bunu yapmazsın Jane!” diye haykırdı hayrete düşen Anne. “Bunu yapamazsın Jane!”
“Yaparım ve yapabilirim, eğer hak ederlerse.” dedi Jane kararlılıkla.
“Ben bir çocuğa asla vuramam.” dedi Anne aynı kararlılıkla. “Bu yönteme kesinlikle inanmıyorum. Bayan Stacy hiçbirimize vurmadığı hâlde mükemmel bir düzen sağladı. Bay Phillips ise her zaman döverdi ama hiçbir şekilde düzen yoktu. Eğer ki dayak atmadan yapamayacak olursam öğretmenlik yapmayı denemeyeceğim. Bunu yönetmenin daha iyi yolları var. Ben öğrencilerimin sevgisini kazanmaya çalışacağım. Sonrasında da onlar zaten söyleyeceğim her şeyi yapmak isteyecekler.”
“Peki ya yapmazlarsa?” dedi gerçekçi Jane.
“Yine de onlara dayak atmam. Bunun bir faydası olmayacağına eminim. Öğrencilerini dövme sevgili Jane. Ne yaparlarsa yapsınlar dövme.”
“Peki, sen ne düşünüyorsun Gilbert?” diye sordu Jane. “Arada güzel bir dayak isteyen çocuklar yok mu sence?”
“Bir çocuğu, herhangi bir çocuğu dövmenin zalimce ve barbarca olduğunu düşünmüyor musun?” diye haykırdı Anne. Hararetinden yüzü kızarmıştı.
“Yani…” dedi Gilbert yavaşça. Hakiki kanaatleri ve Anne’in idealine yaklaşma arzusu arasına sıkışmıştı. “İki tarafla ilgili olarak söylenecekler var. Ben çocukları fazla dövmenin gerekli olduğuna inanmıyorum. Senin dediğin gibi öğrencileri idare etmenin daha iyi yolları olduğunu düşünüyorum Anne. Fiziksel cezaya son çare olarak başvurulmalı. Diğer taraftan Jane’in dediği gibi başka türlüsünden anlamayacak çocuklar da olur arada bir. Bu çocukların dayağa ihtiyacı vardır ve bununla geliştirilebilirler. Fiziksel ceza benim en son başvuracağım çare olacak.”
İki tarafı da memnun etmeye çalışan Gilbert, çoğu zaman olduğu gibi ikisine de yaranamadı. Jane başını savurdu.
“Yaramazlık yaptıklarında öğrencilerimi döveceğim. Bu onları ikna etmenin en kısa ve kolay yolu.”
Anne, Gilbert’a hayal kırıklığı dolu bir bakış attı.
“Ben bir çocuğa asla vurmayacağım!” diye tekrar etti sertçe. “Bunun doğru ve gerekli olduğunu düşünmüyorum.”
“Peki, bir oğlan çocuğu sen başka bir şey yapmasını söylediğin hâlde şımarıklık ederse?” diye sordu Jane.
“O zaman onu okuldan sonrasına bekletir, kibarca ve ciddi bir şekilde konuşurdum.” dedi Anne. “Eğer bulabilirsen her insanın içinde iyilik vardır. Bir öğretmenin görevi bu iyiliği bulmak ve geliştirmektir. Queens’teki okul idaresi hocamız böyle söylemişti biliyorsun. Bir çocuğu döverek içinde iyilik bulabileceğine inanıyor musun sen? ‘Çocuklara doğru bir şekilde tesir etmek onlara okuma, yazma ve matematik öğretmekten daha önemli.’ derdi Profesör Rennie.”
“Ancak müfettiş onlara okuma, yazma ve matematikten sorular soruyor unutma ki. Eğer onun standardına ulaşmazsan güzel bir rapor sunmaz hakkında.” diye itiraz etti Jane.
“Ben öğrencilerimin beni sevmelerini ve yıllar sonra beni kendilerine yardımcı olan biri olarak yâd etmelerini müfettişin onur listesinde olmaya tercih ederim.” dedi Anne kararlılıkla.
“Yaramazlık yaparlarsa onları hiç mi cezalandırmazsın?” diye sordu Gilbert.
“Evet, galiba cezalandırmam gerekecek. Gerçi bunu yapmaktan nefret edeceğimi biliyorum. Teneffüsleri yasaklanabilir, ayakta durdurulabilir ya da yazma görevi verilebilir.”
“Zannedersem kızları erkeklerle oturtarak cezalandırmazsın.” dedi Jane kurnazca.
Birbirlerine bakan Gilbert ve Anne şapşalca gülümsediler. Bir zamanlar Anne, ceza olarak Gilbert’la oturmaya mecbur edilmişti. Bunun hüzünlü ve acı sonuçları olmuştu.
“Neyse, zaman en iyi yolu gösterecektir.” dedi Jane ayrıldıkları sırada felsefi bir şekilde.
Anne, Green Gables’a gölgeli, hışırtılı ve eğrelti otu kokusunun dolduğu Huş Patikası’ndan, sonra da Menekşe Vadisi’nden geçerek ve köknarların altında karanlık ve ışığın birbirine öpücük kondurduğu Issız Yer’den yürüyerek gitti. En nihayetinde de Âşık Yolu’ndan aşağı ilerlemişti. Bu yerler Diana ile birlikte uzun zaman önce isimlendirdikleri yerlerdi. Ormanın, arazinin ve yıldızlı yaz alaca karanlılığının güzelliğinin tadını çıkararak yürüyor, yarın sabah üstleneceği yeni görevler hakkında ciddiyetle düşünüyordu. Green Gables bahçesine ulaştığında Bayan Lynde’in yüksek ve keskin ses tonu, açık mutfak penceresinden dışarı yayılıyordu.
“Bayan Lynde yarın ile ilgili bana güzel tavsiyeler vermek için gelmiş olmalı.” diye düşündü Anne yüzünü ekşiterek. “Ama içeri girmeyeceğim galiba. Onun tavsiyeleri biber gibi. Az miktarlarda mükemmel ama onun münasip bulduğu dozlarla kullanıldığında ağız yakıyor. Onun yerine Bay Harrison’a uğrayıp sohbet edeceğim.”
Meşhur Jersey ineği mevzusundan beri Bay Harrison’a ilk uğrayışı olmayacaktı. Birkaç akşam oraya uğramıştı ve Bay Harrison ile iyi arkadaş olmuşlardı. Gerçi, adamın övündüğü dobralığını zaman zaman bıktırıcı bulduğu da oluyordu. Zencefil kendisine hâlâ şüphe ile bakmaya devam ediyor ve “kızıl kafalı süprüntü” diye karşılamaktan geri kalmıyordu. Bay Harrison’ın, Anne’in gelişini her gördüğünde heyecanla ayağa fırlayıp: “Aman aman işte o güzel ufak kız geliyor!” veya benzer bir güzel şey söylemesi de bu alışkanlığı bitirmeye yetmiyordu. Durumu fark eden Zencefil bu oyunu küçümsüyordu. Bay Harrison’ın arkasından ne kadar çok iltifat ettiğini Anne asla bilemeyecekti. Yüzüne kesinlikle iltifat etmezdi.
“Sanırım ormanda olmanın sebebi yarın için ince sopalar tedarik etmekti.” diyerek selamladı Bay Harrison veranda merdivenlerine doğru çıkan genç kızı.
“Hayır, kesinlikle değil.” dedi Anne öfkeyle. Alay etmek için mükemmel bir hedefti çünkü her şeyi ciddiye alırdı. “Ben sınıfımda ince sopa bulundurmayacağım Bay Harrison. Tabii ki işaret etmek için ince bir şeye ihtiyacım olacak. Ama bu şeyi sadece işaret etmek için kullanacağım.”
“Bunun yerine onları kayışla mı döveceksin. Yani ben bilemem ama sen haklısın. Bir sopa ilk vurulduğu sırada daha çok acıtsa da kayış uzun