Selahaddin - İslam’ın Birleştirici Gücü Kudretli Sultan. Stanley Lane-Poole

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Selahaddin - İslam’ın Birleştirici Gücü Kudretli Sultan - Stanley Lane-Poole страница 19

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Selahaddin - İslam’ın Birleştirici Gücü Kudretli Sultan - Stanley Lane-Poole

Скачать книгу

görmeden girdi. Burada Selahaddin’i vali yaptı, ordusunun yarısını da onunla bıraktı; diğer yarısıyla birlikte kendisi yeniden güneye, ikmal yapmak üzere Yukarı Mısır’a yöneldi.

      Hristiyan donanmaları kıyıyı tutarken artık birlikte hareket eden haçlı ve Mısır güçleri İskenderiye’yi istila etti. Şehrin savunması Selahaddin’in ilk bağımsız komutasıydı ve bu işten başarıyla sıyrıldı.

      Selahaddin’in, güçsüz hükûmetten hoşnutsuz insanlar olarak yapılan bir karşı hareketin içinde olmaktan veya vahşi ve kana susamış Frenklere karşı şehirlerini savunmaktan üzüntü duymayan melez ve kısmen yabancı bir topluluğun ortasında yalnızca bin adamı vardı. Satıcı ve tacirlerden oluşan bu topluluk yine de “kâfirlerin” surlarının önüne getirip dayadığı kuşatma aletleri ve cehennemî savaş gereçlerinden duydukları dehşeti gizleyemiyordu. Dahası erzakları tükenmişti ve yetersiz azıkları yüzünden mideleri boştu. En sonunda kazan kaldırıp teslim olmaktan söz etmeye başladılar: “Neden bir yabancı ve bizim olmayan bir dava için bu cefayı çekelim?” Bu arada Selahaddin amcasını yardıma çağırmıştı ve Şirkuh Kos Laden’den güneye hazinesiyle beraber aceleyle iniyordu. Bu haber Selahaddin’in ateşli teşvikleriyle ve ödüllendirilme sözüyle zaten celallenmiş insanlara şevk verdi; cesaretlenmelerinde Frenklerin savaşta yendikleri kişilere karşı canavarca barbarlıklarına dair hikâyelerin korkusu da etkili oldu. Açlık ve dur durak bilmeyen tacizlere rağmen Şirkuh’un Habeş Gölü’nde Kahire’yi kuşatmış olduğu ortaya çıkana kadar, yetmiş beş gün dayandılar. Bunun üzerine Amalric İskenderiye’den vazgeçti ve her iki tarafın da Mısır’ı Mısırlılara terk etmek konusunda mutabakata vardıkları bir anlaşma hazırlandı (4 Ağustos 1167).66 İskenderiye Şaver’e teslim edildi; mahkûmlar değiş tokuş yapıldı ve Şirkuh iki bin askerinden geri kalan yorgun savaşçılarını Şam’a geri götürdü.

      Ayrılmadan önce Selahaddin, Amalric’in karargâhında birkaç günlüğüne misafir edildi; fakat bu, sanki bir misafirlik değil de esirlikti. Bütün bunlara rağmen Selahaddin’in kazandığı deneyim kayda değerdi. Şövalyelik düzeni ve disipliniyle ilgili bir şeyler görmüş ve burada, en azından bir Sarazen emîriyle kardeş kadar yakın olan (fraternofoedere junctus erat)67 Tibninli Humphrey ile arkadaşlık kurmuş olmalı. Hatta Selahaddin’in Humphrey’nin elinden Hristiyan şövalyelik unvanı aldığı olayın gerçekleşmiş olması da mümkün.68

      Hristiyanlar bu harekâtı bir zafer ve İskenderiye’nin boşaltılmasını da teslimiyet olarak değerlendirdi ama eğer Arap tarihçiler Amalric’in Şirkuh’a oradan ayrılması için elli bin altın ödediği konusunda doğru söylüyorlarsa bu durumdan aslında Müslümanların kârlı çıktığı anlaşılıyor. Diğer taraftan anlaşmayı (açıkça) ihlal eden Frenkler, Kahire’de bir yerleşimci veya yönetici bıraktıkları gibi şehrin kapı muhafızlarının da kendi askerleri arasından seçilmesinde ısrarcı oldular, ayrıca Şaver tarafından Kudüs kralına ödenecek yıllık yardım parasını yüz bin altın olarak artırdılar. Kahire ve İskenderiye’deki düzenlemelerin bu tutarsızlığı, Hristiyanların Nureddin’in Filistin’de kazandığı başarılar hakkında gelen haberler karşısında tedirgin olup ne pahasına olursa olsun eve dönmek istemeleri ve buna bağlı olarak ne kadar elverişli de olsa Şirkuh karşısındaki tüm şanslarını tepmeleri ama yine de kurnaz Kahire vezirinden koparabilecekleri kadarını koparmadan Mısır’dan ayrılmamalarıyla açıklanabilir.

      Amalric’in danışmanları arasında daha atılgan olanlar edindikleri bu mülkiyetten memnun olmayarak Mısır’ın tamamen fethedilmesini dillendirmeye başlamışlardı şimdi ve bu teklifleri Kahire ve Fustat’ta bıraktıkları garnizon tarafından şiddetle desteklenmekteydi, zira onlar savunmadaki açıkları tespit etmede doğal olarak en iyi imkânlara sahiplerdi. Kudüs kralı bu fikirlere boş yere karşı koymuştu. O saate kadar tek güvenli politikanın, önce Şam’ı fethetmek ve Mısır’ı ilhak etmeye kalkışmadan önce krallığın doğusunu Büyük Sahra Çölü’yle sınırlayıp güvenceye almak olduğunu fark etmiş olmalı çünkü istila demek geri taraflarını Nureddin’in saldırılarına açık bırakmak demekti. Dahası Mısır onların sağmal ineğiydi; üstelik bir dostu düşmana çevirip Şaver’i, zaten çekişme hâlinde oldukları Nureddin’in kucağına atmanın kötü bir politika olacağını ifade etti. Ama nafile! Başarı kazanacaklarından emin olan komutanları istilaya karar verdi ve o da zorlamalarıyla ikna oldu. Sarazenlerin bakış açısıyla verdiği sözü alenen çiğneyerek ve herhangi bir gerekçesi de olmaksızın bir kez daha Mısır’a ilerledi ancak bu kez önceki gibi bir müttefik olarak değil bir düşman olarak… 3 Kasım 1167’de Bilbis’e vardı ve ihanetine toplu katliam suçunu da ekledi; “Bu düşmüş şehirde ne yaşa ne cinsiyete baktı.” diyor Latin vakanüvis.

      Bu zulüm, Mısırlıların bu seferde Nureddin’in tarafına geçmelerine ve destansı bir çaba içine girmelerine neden oldu. Hristiyanların aptalca aylaklıklarını fırsat bilerek ordularını düzenlediler ve savunmalarını güçlendirdiler.

      Mısır’ın üç yüz yıllık başkenti ve günümüzde de hâlen yoğun nüfuslu bir Kahire banliyösü olan eski Fustat şehri, Frenklere korunak olmasın diye Şaver’in emriyle ateşe verildi (12 Kasım 1168). Yirmi bin gaz yağı varili ve on bin meşale yakıldı. Yangın elli dört gün sürdü hatta izleri bugün bile Kahire’nin güneyinde kilometreler boyunca gömülü çöplüğün üzerinde uzanan kum tepeleriyle kaplı bakir arazide görülebilir. İnsanlar “kendi mezarlarından kaçar gibi” kaçtılar; babalar çocuklarını terk etti, kardeşler ikizlerini ve hepsi can havliyle Kahire’de toplandı. Bir devenin bir veya iki kilometrelik yol ücreti otuz altın oldu.69 Başkent de kargaşa içinde ve bir saldırı hazırlığındaydı. Amalric bundan pek fazla endişe duymadı ama kamp alanını (Birket-el- Habaş) Fustat’tan gelen boğucu duman yüzünden terk etmek zorunda kaldı. Ne var ki saldırı, Şaver’in açgözlü saldırganları satın almak amacıyla ustalıkla idare ettiği görüşmeler sayesinde ertelendi. Bu diplomatik tavrında dürüstlükten ziyade riya söz konusuydu, zira aynı anda Şam’a Nureddin’den yardım dilemek amacıyla ulaklar göndermekteydi. Mısır’ın genç halifesi kendi eliyle, üstelik hiçbir beyefendinin direnemeyeceği üstün bir niyaz sergileyip eşlerinden birinin saçlarından bir tutamı da yanına ekleyerek bir mektup yazdı.70

      Bu kez Suriye kralı hiç tereddüt etmedi; bundan önceki iki seferden alınan zayıf sonuçlardan rahatsız olmuş ve Frenklerin güvenini alenen suistimal etmesinden ötürü içerlemişti.

      Kendisi de gidebilirdi fakat tam o sırada Mezopotamya’nın çalkantılı durumuyla meşguldü. Ne var ki hiç vakit kaybetmeden kendi korumaları arasından seçtiği iki bin askerden oluşan bir birlik ve altı bin paralı Türkmen askerinden oluşan birliği, ona öykünen geniş bir grup emîr tarafından desteklenen Şirkuh’un emrine verdi. İsteksiz olan tek bir kişi vardı ki o da ilginçtir, Selahaddin’di. Daha önceki mücadelelerde amcasının sağkolu olmuştu fakat o yine de eski inzivasını ve sofuların hitabetlerini seviyordu. Şirkuh, Nureddin’in huzurunda “Yusuf şimdi ilerlemeye hazırlan.” dediğinde Selahaddin “Alimallah Mısır iktidarı bana teklif edilirse de gitmem, İskenderiye’de tahammül ettiklerimi bir ben biliyorum.” diye cevap verdi. Şirkuh bu kez Nureddin’e dönerek “Görev icabı benimle gelmeli.” dedi. Nureddin de genç adama dönüp bu sözleri tekrarladı “La budd min mesirik maa ammik.71 Görev

Скачать книгу


<p>66</p>

Frenklerin bu barış anlaşmasının kendilerine düşen kısmıyla ilgili olarak verdikleri sözü tam olarak tutmadıklarını söylemek gerekir.

<p>67</p>

Surlu William, xvii, c. 17.

<p>68</p>

Itinerarium Regis Ricardi, i, c, 3. Bakınız, 23. Bölüm.

<p>69</p>

“Kamil”, 555; el-Makrizi, “Khitat”, i, 286; Wüstenfeld, Geschichte der Fâtımîden Chalifen, 338-339.

<p>70</p>

İbnü’l Esir, “Kamil”, 556.

<p>71</p>

Kur’an, ii, 113; “Kamil”, 563.